Paylaş
Örneğin, Emre Çolak’ın attığı gol. Gol çok hızlı başlayıp, çok çabuk bitirilmesi açısından önemli ama asıl Galatasaray’ın değişen oyun karakterinin bir yansıması olması sebebiyle daha değerli. Ya Emre? Prandelli ile futbolu unutan, yok sayılan oyunculardan biriyken şimdi takımın en diri ve en faydalı adamı oluverdi. Neden? Çünkü, onu anlayan, dinleyen ve değer veren bir hocası var.
HADi ARTIK OLCAN
ÖTE yandan Olcan meselesi var. Tamam Olcan, Prandelli seni kafa olarak bitirdi, oynatmadığı için hatta saçma sapan zamanlamalar ile seni sürklase etti. Video izlemekten kafanız, önce savunma istendiğinden dolayı yetenekleriniz törpülendi. Fakat, artık sana inanan ve seni kazanmayı çok isteyen bir hocan var. İyi ve kalitelisin. Fazlasını değil, sende olanları verme zamanı.
G.Saray, ikinci yarıyı maçı kazanmış havasında oynayınca, temposu düşmeye başladı. Düşen oyun hızını lehine çevirmek isteyen İrfan Hoca, yaptığı müdahaleler ile skoru yakaladı. Aslında yenilen gol, sarı kırmızlı oyuncuların uyanmasını sağladı. İkinci yarı oynanan oyun, Hamza Hoca geldiğinden beri, en düşük tempolu ve geçmişi hatırlatan oyundu. İlk yarısında hızlı düşünen, hızlı oynayan ve istekli Galatasaray, ikinci yarıda, rakibin hızına ayak uyduramayan, temposu düşük ve toparlanamayan bir hale büründü. Durumu anladıklarında ve oyuna geri döndüklerinde ise yeterli zaman kalmamıştı.
NEYi GÖRDÜLER?
GALATASARAY eksik ve cezalıların olduğu, hızlı ve çabuk gol ile kazanabileceği hale çevirdiği maçı berabere bitirdi. İlk yarıdaki takımı, Hamza Hoca’nın yeni Galatasaray’ı diye tanımlarsak, ikinci yarıdaki takımı Prandelli’nin Galatasaray’ı diye anlatmak olayı özetler sanırım. Derbi öncesi bu kayıp, toparlanmayı sağlayacak ve faydası olacak bir beraberlik. 1 gol ya da tek devrelik oyun, kim olursanız olun yetmez. Bunu gördüler...
Paylaş