Paylaş
BU maç yazısını 5 gün önce yazdım ve hazırladım. Çünkü, bazı maçlar vardır önceden yaşanır ve kazanılır. Bazı günler vardır aylar öncesinden hayal edilir ve defalarca provası yapılır. Bazı anlar vardır gece uyutmaz, uykudan uyandırır ve hep o heyecanı yaşatır. Bazı tecrübeler vardır, 5 gün sonra ne olacağın anlatır ve yaşanacakları önceden görmeni sağlar. Geçen haftadan kazanılmış maç, geçen haftadan ilan edilmiş şampiyonluk, geçen günlerde kazanılmış kupa ve sezonun final maçı. Koskoca bir sezonun müthiş hikayesinin son paragrafı. Emeklerin, acıların, cezaların, üzüntülerin, sevinçlerin, kazanmanın, kaybetmenin ve çekilen sıkıntıların karşılığının alınacağı, 90 dakika sürecek bir gösteri. Kazanılan kupa ile küçük bir provası yapılan büyük şölen. Oynamak için sabırsızlaştıracak, kazanmak için acele ettirecek, sesi kısılana kadar bağırıp ‘şampiyonum’ demek için her şeyini feda ettirecek ve her futbolcunun hayalini süsleyen bir son. Belki sevinci birkaç gün sürecek ama hatırası yıllarca yaşacak bir savaşın zafer günü. Futbol seyretmeyeni stada çekecek, ilgisi olmayanı televizyon ekranına mıhlayacak, 1 değil 3 stat olsa taraftara yetmeyecek, futbolu bırakanlara geri dönmeyi istetecek kadar insanı kıpır kıpır eden efsanevi gün. Ve bütün bunların odak noktası, herkesin gözünün üzerinde olduğu, gıpta ettiği bir oyuncu olarak o sahada olmak ve o formayı giymek.
ÇOK KÖTÜ İLK YARI
STADIN atmosferi müthiş, taraftar hazırdı. Kazanılacak bir maç ve her şeye en güzel noktayı koyma şansı. Fakat Galatasaray, sanki yarışta değilmiş, iddiası yokmuş gibi soğuk, donuk ve anlamsızca yavaş başladı. Taraftarın önünde ilk çeyrekte coşkulu başlamayınca, Başakşehir de sakin kaldı ve oyuna çabuk denge getirdi. Gole kadar karşılıklı dengenin hakim olduğu oyun, golden sonra sinir, stres ve panik haline döndü. Gerilen ortamdan zararlı çıkan da Galatasaray oldu. Moral motivasyonu düşen takım, sorumluluk almaktan ve kendi oyununu oynamaktan uzak bir görüntüye büründü. Emre Belözoğlu’nun sakatlığı orta sahada dengeleri değiştiren etken oldu. Bu sakatlıktan sonra Galatasaray orta sahada daha etkili oldu ama bunu sonuca yansıtamadı. İlk yarının özeti, Diagne ve Marcao ile net pozisyonları atamayan ama rakibin geldiği tek pozisyon ile geriye düşen Galatasaray. şampiyon olmak isteyen bir takım gibi sahada ağırlığını koyamamak ve rakibe bunu hissettirememek en büyük zaaftı. Savunmanın ayağındaki topları kullanmadaki problemler, orta sahanın hep yana ve yavaş oyunu, tabii ki ne skora ne de oyuna hiçbir etkisi olmayan Diagne’nin kötü performansı ilk yarının sebepleriydi.
G.SARAY KASIRGASI
BU kötünün de kötüsü ilk yarıdan sonra bir şeylerin değişeceği çok barizdi. Ve o değişim etkisini öyle bir gösterdi ki, 15 dakikada 3 gol attı Galatasaray. 2 tanesinin sayılmaması değil önemli olan, takımın ruhunu, isteğini ve gücünü sahaya koymasıydı. 15 dakikalık kusursuz fırtınadan sonrası oyunu soğutma ve idare etme. İkinci yarının geri kalanında kulübelerin savaşı sahadan daha fazla öne çıktı. Fakat yıllar sonra hatırlanacak olan 22. şampiyonluk olacaktır. Başakşehir’in işi bu haftaya kadar getirmesi, hatta böyle bir ortamda maçı sonuna kadar kovalaması da takdire şayandı. Tebrikler Galatasaray.
Maçın adamı: Onyekuru.
Paylaş