Paylaş
İyi. Söylesinler. Özgürlük güzel şey. Sıkıntı, sen bir şey söyledin mi başlıyor zaten. Sen bunların abuklamasına karşı iki laf ettin mi başlıyor.
Temel argümanları da hep “Benim üzerimden ünlü olmaya çalışıyor” başlıklı şahane akıl yürütmeye bağlanıyor. Öyle güçlü bir silah ki bu, oto sansürün kralını işletmeye başlıyor.
Sırf bu suçlamayı duymamak için sen vazgeçiyorsun söylemekten söyleyeceğini. O berbat erkek ergen cümlesinin devamı bu zaten. Hani “Çok peşimde koştu o kız benim oğlum. Yüz vermedim, şimdi o yüzden öyle diyor” cümlesi var ya, hah, onun.
Biri cinsiyetçilik yapıyor “Gık” diyosun “Beni yıpratmaya kalkıyorlar” diyo. Öteki ırkçılık yapıyor “Hop” diyosun “Beni linç ediyorlar” diyo. Bi tanesi gazetecilere “Onu çekme bunu çek” diye edep yerini gösteriyor, ama nasıl oluyorsa yine “terbiyesiz” gazeteci oluyor.
Şimdi ben birilerinin üzerinden ünlü olmak istiyorum. Bu yazıda birkaç kişiyi deneyeceğim, e biri olmazsa bir diğeri üzerinden meşhur olurum düşüncesindeyim.
Öncelikle, Trabzonspor Basın Sözcüsü Yakup Aslan’ın “Bu sezon %99 Beşiktaş’ı şampiyon yapacaklar” cümlesine “Nasıl yani?” demek istiyorum. Hep birilerini böyle ciddi bir dille bir şeye davet etmek istemiştim, o hevesle, kendisini bildiği bir şey varsa açıklamaya davet ediyorum. Nasıl yani Sayın Aslan, biraz açıklar mısınız?
Sonra “Hiiiiiiç karışmasın bana kimse. Hakemsiz şampiyon olunmaz. Bu işleri bırakacaklar. Şampiyonluk çok güzel bir şeydir, şampiyonluğa giderken kimse kendini kandırmasın, kimse de centilmen İngiliz pozları da yapmasın. Şampiyonluğa giderken her yol mubahtır” diyen Sinan Engin’e, bu söylediğinin ne anlama geldiğinin farkında olup olmadığını sormak istiyorum. Buradan prim yapmak istiyorum. Sayın Engin, siz ne dediğinizin farkında mısınız?
Daha sonra da Fatih Altaylı’nın spor yorumculuğunu eleştirenlere cevaben kurduğu “Yıllarca spor yöneticiliği yaptım. Hala zaman zaman spor yazıyorum. Niye ne alaka olsun? Dünyanın en basit oyununu yorumlamak çok mu zor! Kabzımallar yapar da ben mi yapamam!” cümleleriyle gündeme gelmek istiyorum. Altaylı’nın kast ettiği kişiyi savunmak bana düşmez. Düşse, düştüğü yerde ölür o savunma zaten. Fakat birinin bu biçimde aşağılanmasını kabul edemem. Kabzımallık işinde aşağılanacak ne var bunu da bir türlü anlamam. Taze fasulyenin kilosundan kimsenin haberi yok zahir. Kaldı ki, o kişinin yorumculuğu kabzımallığından değil, futbol hakemliğinden geliyor. Ayrıca evet Sayın Altaylı, futbol yorumlamak çok zordur. Layığıyla yapabilmek için pek çok şey gerekir bilmem haberiniz var mı?
Son olarak da Ünal Aysal’ın “Bu maça Cüneyt Çakır’ın atanması şaibelidir. Maçın sonucu şimdiden bellidir” ifadesine “Kaç kaç?” demek istiyorum. Sayın Aysal, giderayak başka bir veda cümlesi bulamadınız mı? Neden derbiyi geriyorsunuz?
Bütün bunlardan da ekmek yiyemezsem, gazetecilere soru sordular diye “Siz hasta mısınız?” diyen Fatih Terim’in üzerinden ünlü olmak istiyorum. Sayın Terim, neden sürekli müthiş üstten bir tonla bağırıyorsunuz? İstemediğiniz bir şey olunca neden bu biçimde sinirleniyorsunuz? Birilerini böyle neden azarlıyorsunuz? Siz hasta mısınız?
Paylaş