Paylaş
Ben hiç öyle biri olamadım. İnsan tanıyamam. Beceremem yani. İlk görüşte pek gözümün tutmadığı adam gider dünya pırlantası çıkar. “Maşallah” dediğim üç gün yaşamaz. Ne sarraflığı.
Bunun böyle olduğunu bilip bi şey yapar mıyım. Yapmam. “Du bi tedbirli olayım, erken karar vermiyim, hemen sevmiyim” havalarına girerim ama olmaz pek. Gider yine severim. İyi şeyler görmeye, duymaya, yaşamaya hasretiz zaten sevmeyip napcam.
TUTMAYIN KOLUMU SEVİCEM
İşte Riekerink’i de böyle seviyorum. Korka korka seviyorum. Aman ters bi şey demesin, ters bi şey yapmasın, aman nazar değmesin inşalla duygusuyla seviyorum.
Reikering bana iyi insanmış gibi geliyor.
Bi kere güler yüzlü. Biliyosunuz bizde futbol gibi çok büyük, çok ciddi, çok mühim bi mesele söz konusuysa güler yüz pek hoş karşılanmaz. Sahanın kenarında “Hayatın sırrını ha çözdüm ha çözecem” havasıyla afralanıp tafralanmazsan olmaz. Molla demezler. Sağa sola atarlanmazsan hocadan saymazlar. Riekerink’in güler yüzünü çok önemsiyorum bu yüzden.
Heyecanını, sevincini, coşkusunu içinde tutamayanlardan Riekerink. Takımı ataktayken yüzüne bi bakın. Benim diyen pantomimci öyle aktaramaz yüzüne duygusunu. Kaşına gözüne bi bakın. Gol sevincine bi bakın. Bence çok sahici.
Beşiktaş maçından bi akşam önce, dışarda akşam yemeği yedikten sonra, yanına arabaları park etmekle görevli restoran çalışanı geliyor. Beşiktaşlı. Kırmıyor. Birlikte “kartal pozu” verip fotoğraf çektiriyorlar. “Galatasaray’ın teknik direktörü kartal pozu verir miymiş, hem de derbiden önce, olacak şey değil” diye bıdırdanacaklarını tahmin etmiştir tabii, etmez mi ama hiç oralı olmadı. Bence çok kıymetli.
MUSTAFA’NIN TEŞEKKÜRÜ
Galatasaray’ın Levski Sofya ile oynadığı hazırlık maçında14 yaşındaki Mustafa Kapı’yı 89. dakikada oyuna aldı. Akşamdan beri konuşuyorlar “Ne gerek var, çok genç kaldıramaz, son dakika almanın ne anlamı var, hoca şov yapıyor, psikolojisi bozulur” bilmem ne diye. Kariyerinin büyük bölümünü altyapı hocalığıyla geçiren Reikering bilmiyo, bunlar biliyo çünkü.
Gencecik sporcular adı “hoca, yönetici, başkan” filan olan bi takım adamlardan tokat yerken ses etmeyip bi de üstüne “Olur böyle şeyler bu işlerde, ‘eti senin kemiğim benim’ diye laf var efendim” diyenler “sporcu psikolojisi” diye ahkâm kesiyor. Kessinler. Biz maç bittiğinde hocasına koşan Mustafa ile Riekerink arasındaki öğretmen öğrenci ilişkisinin güzelliğine bakalım. Şu fotoğrafta Mustafa’nın sevincine, umuduna, teşekkürüne bakalım.
Biraz evvel de Galatasaray’ın U19 takımının Tepecikspor ile oynadığı maçta Riekerink’in taraftarlarla çektiği selfie düştü önüme. Güzel şeyler bunlar. İşini böyle afrasız tafrasız, samimiyetle, ortalarda kibirli kibirli dolanmadan yapmak çok güzel.
İşte bu yüzden televizyonlara çıkıp çıkıp “Takımı Riekerink yönetmiyor şu yönetiyor” diyo birileri. Güler yüzle, tevazuuyla, rakibe saygıyla hocalık olmayacağından adları gibi eminler. Tahammül edemiyorlar. Huzur sevmiyorlar. Mutluluk istemiyorlar.
Aman neyse ben yine de çok uzatmayayım. Riekerink Bey’i sevsem de pek belli etmeyeyim. Acık tedbirli davranayım. Neme lazım.
Paylaş