Paylaş
Ya da şöyle demek daha doğru sanki: Bazı patavatsızlardaki düşüncesizlik, daha çok şaşkınlıkla ilgilidir. Şabalaklıkla, şaşkalozlukla ilgilidir, kötülükle değil. O yüzden bu türden bir patavatsızın yaptığı patavatsızlık; genellikle faciayla son bulmaz, felaketle sonuçlanmaz, ölümcül sonuçlar doğurmaz.
Daha çok kendini sıkıntıya düşürür bu patavatsız dediğimiz. Ağzından çıkan lafın, nasıl bir zırva olduğunu, tam da ağzından çıktığı anda anlar. Fırlayıp tutası, tekrar ağzına tıkası gelir. Fakat o dakikadan sonra artık ne yapsa nafiledir. Hatta bir şey yapmasa çok daha iyi olur. Zira “sıvamak” tabir edilen durum, işte bu kurtarma çabalarının toplamına denir.
Hiç muradım olmayan şeyleri söylemek, maksadını aşan cümleler kurmak, yerin dibine girmek gibi konularda çok iddialıyımdır ben.
Oyuncu bir arkadaşımla karşılaşır, kendisinin yaptığı işle arasına bir mesafe kurduğunu sanarak, sadece ve sadece sanarak, oynadığı dizinin berbat bir dizi olduğunu kendisinin de bildiğini düşünerek “Ay ne fena sizin dizi öyle, çok kolay gelsin sana” deyiveririm.
Buz gibi olur ortalık. Valla kötü bir niyetim yoktur. Asla kırmak dökmek için söylememişimdir. Dizi hakikaten berbattır ve hakikaten ona kolay gelsindir. Şabalaklık işte. Bi sus. Ya da “Nasılsın görüşmeyeli?” filan de. Sana ne dizinin iyiliğinden kötülüğünden filan. Üstüne bir de “Hayır, dizi kötü diye sen de iğrenç bir duruma düşüyorsun, olmaz ki canım!” diye ne düzeltmeye çalışıyorsun? Ne sıvıyorsun?
Ama esas mesele; patavatsızın patavatsızlığını büyütende, uzatanda, sündürendedir bence. Kötü niyetli odur işte. “Dizi çok kötü dedi ha? Hayret bi şey yani. Hem de yüzüne dedi ha? Pat diye böyle. Senin oyunculuğunda sürünüyormuş ha?” diye kızı dürtüp dürtüp tahrik edendir kötü niyetli. Patavatsızın yaptığından facia çıkmaz ama bunun yaptığından çıkar işte. Çıkabilir.
Galatasaray’ın Gaziantepspor’a kiraladığı Lucas Ontivero’nun “Bu küçük kulübe yardımcı olmak istiyorum. Bana kapılarını açtılar, çok nazik davrandılar. Hedefim mümkün olduğunca fazla süre almak ve yeni takımımda başarılı olmak” dediği yazıldı. Yazıldı denmiyor tabi buna, belaya bayılmak, sorundan beslenmek, olay yaratmak deniyor.
Ontivero, bu lafı bu biçimiyle ettiyse, “Küçük kulüp” dediyse, esasında ifade etmek istediğinin “Galatasaray’a göre küçük bir kulüp” olduğu gayet açık. E futbol kulüplerinin büyüklüklerini nereden aldıkları çok net olduğuna göre hadise çıkaracak bir şey yok. Çok istiyorsanız, kendisine “patavatsız” diyelim. Ama ötesi fazla, ötesi zorlama, ötesi meseleyi nimet bilmek.
Bu açıklamada kötü niyet arama çabası; “Arjantinliden çok tartışılacak açıklama!”, “Ontivero’dan büyük ayıp!”, “Olay sözler!”, “Ortalığı karıştırdı!” filan diye sansasyon yaratmaya çalışmak kötü niyetin ta kendisi. Aklınızı mı yitirdiniz? Ontivero’nun patavatsızlığından felaket çıkmaz ama bunu bu şekilde sündürmenizden çıkabilir. “Sen kimin takımına küçük diyosun arkadaşım, hele bi daha bi söyle bakalım” diye Ontivero’yu sıkıştırsalar, nasıl ödeyecek şok şok şok medyası bunun vebalini? Bu defa da “Vandallar” diye başlık atarak mı?
“Gaziantepspor küçük bir kulüp demedim. Sadece Gaziantepspor için küçük de olsa bir katkım olacağı için çok mutlu olacağımı söyledim. Fakat bu cümlem farklı yansıtıldı” dedi.
Gerçekten böyle midir, yoksa bu bir “Kavat demedim, kavas dedim” çevirmesi midir bilemem. Ama eğer öyleyse de, on dokuz yaşındaki Ontivero çevirmekte yerden göğe haklıdır.
Haklıdır, çünkü bu memlekette insan canının beş para etmediğini görüyor, duyuyor, okuyordur. Karısını öldüren bir adamın, düzeltiyorum iki karısını öldüren bir adamın televizyonlara konuk olabildiğini, buna itiraz edenlere “Karışmayın azınlıklar, perişan ederim!” dendiğini, “Çektim üç tane sıktım!” diyenlerin müebbet hapisten nasıl yırttığını, rezidans inşaatında, işçilerin asansörün güvenli olmadığını söylemiş ve “Beğenmeyen yürüyerek çıksın” cümlesini duymuş olma ihtimallerinin çok yüksek olduğunu biliyordur.
Ontivero kardeşim, boş ver bunları sen. Bırak. Biz de bırakıyoruz zaten hemen, hiç üstünde durmuyoruz.
Dediğin gibi, Gaziantepspor’a katkın büyük olsun. Onu da bırak dünyanın en şahane mutfağına gidiyorsun dikkat et, gözün hep tartıda olsun.
Paylaş