Paylaş
Evvelce bi yazdımdı. Bi de bunun tam tersi var. Déjà vu’nun tam tersi: “Jamais vu” Hep yaşadığın şeyleri ilk kez yaşıyormuşsun gibi algıladığın, defalarca gittiğin gördüğün yerlerden ilk kez geçiyormuşsun sandığın, ciğerini bildiğin adamlarla yeni tanışıyormuşsun sandığın bi durum.
“Jamais vu” yazılıyo biz “jamevu” diye okuyoruz. Biliyosunuz “şanzelize” diye söylediğimiz şeyi “Champs-Élysées” diye yazıyolar. Güzelim “mösyö” sözcüğü Fransızlara kalsa “monsieur” diye yazılıyo.
Benim de bi Mösyö ahbabım var. Ayberk. Çevirmenler kralı. Tanısanız seversiniz. Ben önce sevdim sonra tanıdım gerçi. Hep öyle yaparım. Siz bana bakmayın. Neyse geçen gün, benim “mazi kalbimde yaradır/ bahtım saçlarımdan karadır/ beni zaman zaman ağlatan işte bu hazin hatıradır” hallerim üzerine konuşurken bu “deja vu-vamais vu” meselesine yakın bi şey söyleyiverdi. Kendisi mösyö olduğundan bana “siz” diye hitap eder. Bi arkadaşımızın anı yaşayabilme, geçmişi geride bırakabilme yeteneğinden söz ederken“Hah” dedi “O sizin tam tersiniz. Ruh tersiniz.”
“Ruh tersi” şahane kavram oldu bence. PSV taraftarlarının yoksul çaresiz savunmasız insanlara yaptıkları o insanlık dışı şeyi görünce aklıma, o taraftarların “ruh tersi” taraftarlık halleri geldi. Her türlü rekabetten azade taraftarlık halleri. çArşı’nın sıklıkla bize yaşattığı insanlık halleri.
PANKARTLARDAN HAVALANAN
Tuttuğu takımın maç tarihine göre ötenazi randevusu alan, kızını da yanına katıp maçı izleyen, futbolla ve hayatla statta vedalaşan, sonra da ölmeye yatan Club Brugge taraftarı Lorenzo Schoonbaert için pankartla yolladıkları başsağlığı mesajını hiç unutamam mesela.
Ya da Van depreminin artçılarında hayatını kaybeden Japon yardım gönüllüsü Doktor Atsuşi Miyazaki’nin ardından açtıkları pankartı: “Çekik Gözlü Japon Kardeşim Dr. Miyazaki…” Nasıl olağanüstü bi teşekkür, nasıl bir vefa, kendini kendince nasıl şahane bi anlatmak.
Ya da dondurucu soğukta naylon çadırda yaşayan depremzedelere dikkat çekmek için Van’ın plaka numarasına atıfla 65. dakikada üstlerindeki giysileri çıkarıp açtıkları güneş pankartı: “Güneşi yolluyorum sana dayan, biz varız üşümeyeceksin Van!” Bugün bile, şimdi yazarken bile gözlerim doluyo.
Ya da 30 bin atkıyı deprem bölgesine ulaştırılmak üzere sahaya fırlattıkları o olağanüstü anı. Tam da PSV taraftarının yaptığı rezilliğin tersi işte. Ruh tersi.
KÖTÜLÜĞÜN ELLİ TONU
Depremden sonra fakültede hazırladığımız kolilerden birinden bayrak çıkmıştı “Size en çok bu lazım” diye bir notla birlikte. İstanbul’daki felakette İsrailli turistler için “Keşke ölselerdi” diyenleri gördük. Ankara’daki katliamda kardeşini kaybeden, acısını yazarak paylaşan birine acı çekme dersleri verildiğini okuduk. Nasıl bir zalimlik. İnsanlığın ruh tersi.
Deja vu ile jamais vu arasında gidip geldiğimiz bu korkunç günlerde çArşı’ya en çok insanlığımızı hatırlatan işler yakışıyor. Onların birleştirici hareketleri çok büyük harç. Ülke için de ülke futbolu için de. Tribün denen o acayip yerden insanlık dersi versinler. Yeni Şeref Bey Stadı’nda barış desinler. Umut desinler. çArşı en çok kötülüğe karşı desinler. Beni affetsinler ve bu berbat zamanlarda bazı başka toplara hiç girmesinler.
Paylaş