Paylaş
Gündüz Kılıç, futbola Galatasaray Lisesi İlk Mektebi’ne gittiği yıllarda âşık olur. Tatil günlerinde kardeşleriyle Taksim Stadı’nda izlediği maçların da etkisiyle, kendisini lisenin bahçesinde futbol oynarken bulur. 1932 yılında, üzerinde ilk kez sarı kırmızı renklerle Galatasaray Lisesi’nin büyük avlusunda maça çıkar. Lakabını 20-0 biten Vefa maçında attığı 14 golden alan Leblebi Mehmet’in gözüne girer, genç takım kadrosuna alınır.
Bu yıllarda, sonradan Galatasaray Kulübü’nde başkanlık yapacak, aynı zamanda milli bir futbolcu da olan müdür muavini Muslih Peykoğlu’nun dikkatini çeker. Futbolculuk kariyeri, Muslih Hoca’nın “Gündüz, hemen kulübe gel, birinci takımda oynayacaksın” cümlesiyle başlar. İlk maçında 2-0 yenik olan takımı adına üç gol atar, aynı yıl şampiyonluk yaşar.
1938 yılında futbola ara vererek yükseköğrenim için Almanya'ya gider, forması, dönene kadar onu bekler. 1948’de “umumi kaptan”lık görevi alır, 1952’de Fenerbahçe'ye karşı futbolcu olarak son maçına çıkar. Aynı yıl içinde Galatasaray’da antrenörlük serüveni başlar.
Gündüz Kılıç ile ilk şampiyonluk 1954-1955 sezonunda, İstanbul Ligi'nde yaşanır. Bir sonraki sezon hem Galatasaray'ın hem Türkiye futbol tarihinin seyrini değiştiren bir adım atar.
Rivayet şöyledir: Baba Gündüz'ün “Bu iyi futbolcu olur” dediği tüm futbolcuların yıldızlaştığına, “Bundan bi şeycik olmaz” dediklerinin silinip gittiğine inanılır. Bir gün İzmirspor’da oynayan bir futbolcu için haber gelir. Pek çok takım bu futbolcunun peşindedir. Gündüz Kılıç atlar İzmir’e gider, futbolcuyu izler, merakla ağzından çıkacakları bekleyenlere “Beni İstanbul’dan bu adam için mi getirdiniz?” deyiverir. Onlar Baba Gündüz’ün ne dediğini anlamaya çalışırlarken, o çoktan kulübe haber yollamış, diğer takımları atlatmıştır: “Metin Oktay diye bir çocuk izledim, bu çocuğa hemen imza attırın!”
O sezon, Galatasaray, İstanbul Ligi’nde üst üste ikinci şampiyonluğunu elde ederken Metin Oktay da gol kralı olur. Kılıç, 1957’de Galatasaray'daki görevinden ikinci kez istifa eder, Feriköy'e tarihinin en başarılı dönemini yaşatır. 1960 yılında göreve gelen yeni yönetim Gündüz Kılıç'a yeniden görev vermek ister ama Feriköy'ü yarı yolda bırakmayan Baba Gündüz ile Galatasaray'ın vuslatı sezon sonunu bekler. 1961-1962 sezonunda Galatasaray, profesyonel ligin ilk şampiyonluğunu alır, Metin Oktay yine gol kralıdır.
Gündüz Kılıç, Metin Oktay’ın Palermo’ya transferinin ardından kulüp başkanına bir mektup yazar. Olağanüstü bir mektup. Akıl dışı. Yürek içi. Bunca kirliliğin içinde futbolu neden sevdiğimizi hatırlatıyor. Duygunun futbolun neresinde olduğunu anlatıyor. Defalarca aktardım yazılarımda, fırsatını her bulduğumda aktarmaktan yorulmam:
“Sayın sinyor, sizinle tanışmıyoruz. Hemen kendimi tanıtmam lazım. Ben Galatasaray futbol takımının meneceriyim. Yani Metin Oktay’ın eski meneceri. Artık Metin Palermolu oldu. (…) Ah sinyor! Belki, sizce basit bir mukavele ile bağladığınız o insanın size neler kazandırdığını ve kazandıracağını katiyen bilemezsiniz. Mükemmel bir futbolcu. Her sezon aritmetik bir katiyet gibi, söylediği kadar gol atan bir futbol kralı. Gençliğine rağmen inanılmaz derecede olgun, karakter sahibi bir insan.
Herkese yardıma hazır bir hayırsever. Hayır, hayır, bütün bunlar hiçbir şey değil. Siz Palermo'ya hiçbir kulübe nasip olmayan muazzam bir taraftar kitlesi kazandırıverdiniz. Şimdi Palermo Union Sportiva’ya kalben bağlı otuz milyon Türk taraftarınız var, inanın…
Ne olur, ona iyi bakın. Ona babacan davranın. Ne kadar büyürse büyüsün, daima sevgiye, şefkate muhtaçtır Metin. Belki de muhitine cömertçe dağıttığı sevgi ve şefkat akümülatörlerini şarj edebilmek için.
Eminim ki birkaç yıl sonra, memleket hasretine dayanamayıp vatanının sahalarına koşacak olan Metin'in arkasından siz de bana tıpkı benim gibi gözyaşlarınızla ıslatacağınız bir mektup yollayacak ve hislerimi o zaman daha iyi anlayacaksınız. Metinimiz İtalya'da Allah'tan sonra size emanet sinyor. Sevgi ve saygılarımla. Gündüz Kılıç.”
109. kuruluş yıldönümünü kutlayan Galatasaray’ın yeni yaşı kutlu olsun; Ali Sami Yen’e, Muslih Hoca’ya, Gündüz Kılıç’a ve Metin Oktay’a selam olsun.
Paylaş