Paylaş
Yüzdelerle konuşmanın veya abartmanın, futbol dilinin içinde sabit ve çok sağlam bir yere sahip olduğunu kabul etmek zorundayız. Fakat bu maç için tez çürüdü. Yine de öze dönmek de yarar var.
Mütemadiyen sorun hep var. Bu ülkede can sıkmamak için bahane mi yok? Ama bildiğinden şaşmamak gerek. Ve Igor Tudor bugün en iyi bildiği kadronun dışına çıkarak sahaya sürdü. Çift forvet! Başakşehir- Galatasaray maçı için konuşulacak çok fazla konu başlığı olsa da öncelikle ligin ilk iki çekişmesi milli maç arası olmasına rağmen ilk sırayı alıyordu.
Evet, istatistikler sarı kırmızılı ekibi bir tık üste taşıması bu maça kadar bir şeyler açıklıyordu. Ya sonrası?
İlk çeyreğe kadar istekli Başakşehir bunu bir golle ispatlayacaktı. Ve ne kadar istediğini Galatasaray’a şans tanımadan ikinci golü bulacaktı. Açıkçası istatistikler yalan söylüyordu. Şimdilik! Bu goller sonucunda Başakşehir takımının maç içinde çektiği ilk iki şutun gol olması düşündürücüydü.
Skora yansıyan üstünlüğü oyunda da bulmak pek ala mümkündü. İkinci yarı farkı kapatma adına daha iştahlı olan taraf Galatasaray skoru 2-1’e getirecekti. Ve bu o kadar da uzun sürmedi. Evet, bu maç Başakşehir’in hanesine üç puandan fazlası yazılacaktı.
Tereddütsüz verilen penaltı ve bir gol daha, bir gol daha… Skorun verdiği rahatlık ve özgüven ile Gomis’le yakalanan fırsatlara da set çekti.
İlk 80 dakikaya kadar Tudor’un ilk oyuncu değişikliği yapması ve skorun o dakikalarda 4-1’i gösteriyor olması, Tudor’un tahtının sallanıyor olmasının sinyalleriydi adeta.
Taraftar haklı olarak öfkeli, büyük maçlarda sahada verimli bir futbol yok ve cabası. Takım oraya takılmadı, üzerinde çok durmadılar, çünkü biliyorlar, böyle bir zamanda durursan düşersin. Yapacak tek şey görünüyor, o da en klişe fakat bir o kadar da doğru, “önümüzdeki maça bakmak.”
Neticede 12. haftada 8 galibiyet ez şey mi?
Kabul edelim, Galatasaray bu sezon çok iyi başladı ancak büyük maçlar da olgun bir futbol oynayamıyor. Dikkat ve hassasiyetle izlemeye devam. Pek tabi ki istatistikler artık ayrı bir yerde.
Paylaş