Türkiye Süper “Artistler” Ligi

Yazımızın başında Şampiyon Galatasaray’ı tebrik edelim…
En çok onlar istedi ve onlar kazandı…
Tebrik edelim ki; yazımızı kimse ön yargı ile okumasın…
Kimse, “en çok onlar, bunlar” demeye kalkmasın!
Formalardan bağımsız bambaşka bir şey anlatmaya çalışacağım…

***
Okulda öğretmeninizi kandırsanız, bedeli vardır…
Evde babanıza yalan söylerseniz, bedeli vardır…
İşinizde patronunuzu yanıltmaya kalkarsanız, bir riski vardır…
Süper Ligde “yalan” yapmanın bedeli yok!
Bu nedenle maçlarımız halk oyunları gösterisine döndü…

***
Top taca çıkıyor;
Pembe formalıların hepsinin elleri havada aynı yönü işaret ediyor…
Mor renkli formalılar ise tam tersi yönü…
Tam bir halk oyunu gösterisi…
Nasıl bir göz var sizde?
Hep aynı renkler, aynı tarafı gösteriyor? Diğer renkler ise tam tersini…
Gözünüz, formanızda mı?
Bundan sonra kim inanır size?
Garip hakem ne yapsın?
O gördüğünü yapmaya çalışıyor…

***
Bir ikili mücadele; mutlak bir, muhtemelen iki oyuncu yerde…
Onlar yerde kıvranırken;
Arkadaşları hakemin etrafını sarmış…
Maç içinde atmadıkları deparı orada atmışlar...
Hakeme; “Görmüyor musun arkadaşımız hastanelik oldu” şeklinde ifadeler...
Garip hakem ne yapsın?
Bir yanda insan sağlığı, diğer yanda para verip futbol izlemeye gelmiş seyirciden çalınan dakikalar.
Çalıyor düdüğü, durduruyor oyunu…

***
Oyununu sonu;
Hangi takım önde ise; o takımın oyuncularının kasığı çekmeye başlıyor…
Ayağına kramp giriyor…
Skor değişirse; ağrılar içindeki oyuncular bir anda canavar kesiliyor…
Olmaz!
Oluyor ama ayıp oluyor!
Sonra , “Seyirci maça niye gelmiyor?” Diye soruyorlar.
Seyirci futbol izlemek için geliyor…
Oyun izlemek isterse tiyatroya gider…

***
Bizim ligimizde bu sezon, 1000 tane hakemi kandırmaya yönelik hareket olmuştur…
Bunların en az 100 tanesinde eylem başarıya ulaşmış, hakem kandırılırmıştır…
En fazla 5 kez, “kandırmaya yönelik hareketten” sarı kart gören olmuştur…
Olmaz!
Suçun bedeli olmayınca futbol biter, orta oyunu başlar…
Türkiye Süper Ligi giderek orta oyununa benziyor.

***

Yurt dışından izlediğim maçlarda bunun onda birini görmüyorum…
Bu iş bir dürüstlük meselesidir…
Tersi ise hırsızlık…
Emek hırsızlığı...
Ahlaksızlık…

***
Basketbolda hakemler, kendini abartılı biçimde yere atan oyuncunun aleyhine faul çalmaya başladı…
“Yugoslav uyanıklığı” bir anda azaldı…
NBA bir adım daha ileri gitti…
Maçın tekrarını videodan izliyorlar…
Sahtekârlık yapan oyuncuyu yakalar ise basıyor para cezasını…
Oyunu korumaya çalışıyorlar…
Oyunun kendisi dürüst olmalı…
Dürüst olmalı ki; sponsor bulsun!
Dürüst olmalı ki, seyirci bulsun!
Dürüst olmalı ki; gençlere örnek olsun!

***

Televizyonda kendinizi izlerken utanmıyor musunuz?
Çocuklarınıza da anlatırken;
“Nasıl yedirdim mi?” diyorsunuz?
Bilin ki onlar da öyle yetişecek…
“Kandırmayı” iyi bir şey bilecekler…
Okulda, işte ve evde kandırmaya çalışacaklar…
Sakın yakaladığınızda, tokat falan atmaya kalkmayın!
Siz öğrettiniz onlara ve ülkenin bütün çocuklarına;
“Yalan” yapmayı…

***
İşin tuhaf tarafı oyuncuların yarısı da yabancı…
Bizimkilerden daha sahici yapmaya başladılar…
Ne çabuk öğrendiniz arkadaş?
Hemen ülkeye uyum sağlamışlar… “Bu ülkenin kuralı bu(!)” demişler.
Bir ilginç durum daha var;
Bu çocuklar arada bir yurt dışına çıkıp orada da oynuyorlar…
Orada birinci dakikada, hakemi ve seyirciyi kavrayıp, tiyatroyu bırakıyorlar.

***
Benim önümüzdeki sezondan birinci ricam;
Tiyatroyu bırakın!
Arkadaşınızın emeğini çalmayın!
Adınız, emek hırsızına çıkmasın!
En önemlisi;
Çocuklarımıza kötü örnek olmayın!

***
10 yalında çocukların idmanını izliyorum…
Bir ikili mücadele sonrası, çocuğun bir tanesi yerde taklalar atarak kıvranıyor.
Acı içinde haykırıyor.
Ben ve tüm veliler ayakta… Sahaya gireceğiz!
Çocuk bu, can dayanmaz…
Bir bakıyorum maçı yöneten hocaları gayet soğukkanlı…
Alışmış çocukların “numara” yapmasına(!)
Sahtekâr bir nesil yetiştiriyorsak sebebi sizsiniz beyler!
Yeni sezonda dürüst bir sezon dileği ile…
Yazı, forma rengi ayırt edilmeden yazılmıştır.
“Süper” Ligin tamamının durumu budur!