Sarı Lacivert Güneş…

Seksenli yıllarda izlediğimiz “Beyaz Gölge” dizisi, araba geçmeyen mahalle arasındaki yollarımızın ağaçlarına, potalar astırmıştı… Koç Reeves ve arkadaşları bizi el ile oynanan bir oyun ile tanıştırmıştı… Kimimiz Salami olduk, kimimiz Kuulic… Topu elimize alıp, çemberden geçirmeye çalıştık…Basketbol ile tanıştık ve çok sevdik…

Haberin Devamı

Bugün Sarı Lacivert bir Gölge düştü ülkemizin üstüne…
Aslında gölge değil; Güneş…
Çocuklarımız Anadolu’nun köylerinde dev ekranlarda, Fenerbahçe’nin Avrupa şampiyonu oluşunu izlediler…
Gözlerinde büyüttükleri dev takımların teslim olduklarını gördüler…
Aralarından Ataşehir’e gelip maçı izleyenler oldu…
Eskiden Messi olmak istiyorlardı, şimdi Bobby Dixon olmak istiyorlar…
Yarın Egehan Arna, Sinan Güler, Kenan Sipahi, Cedi Osman olmak isteyecekler…
Şimdi okullarına pota istiyorlar…
Hep birlikte onları dinlememiz lazım…
Ülkeyi aydınlatan güneşin çocuklarımıza ışık ve hedef olmasını sağlamamız lazım

***

Bu ışığı iyi kavramamız lazım…
Bir gün ısınıp sonra kara kışa dönmememiz lazım…
İrdelememiz ve aynı yolda devam etmemiz lazım…
Bu ışığın altında, “çalışmayı ve bilimi” öne çıkaran bir model gizli…
Karalamadan ve komplekse kapılmadan bakmalı ve örnek almalı!

***

Haberin Devamı

Bir parantez açayım:
Futbolda Türkiye Şampiyonu olduktan iki gün sonra ekranlara çıkıp,
“Euro League bir hırsızlık organizasyonudur, hak etsek bile katılmayız” diyen Sayın Fikret Orman’a hatırlatayım…
Yıllarca Beşiktaş İntegral Forex olarak katıldığın Euro Cup, bir Euro League organizasyonudur.
Daha açık anlatacak olursak, Euro Cup, Euro League’in ikinci ligidir(!)
Belki farkında değilsin ama o organizasyonda yıllarca oynadın…
İddia ediyorum, sen o gün başkan olmasan bile Beşiktaş, o organizasyonun birinci liginde oynayacaktır!
Hakkıdır ve hedefidir…
Hele Efes karşısında ilk maçta gördüğüm Beşiktaş Basketbol takımının ve koçunun hedefi, kesinlikle Euro League’dir!
Lütfen Sayın Fikret Başkan;
Futboldaki şampiyonluğun tadını çıkartalım!
Euro Lig ile ilgili bir eleştirimiz var ise Fenerbahçe şampiyon olduğu gün değil, beş ay önce veya beş ay sonra söyleyelim…
Söyleyelim ki inandırıcı olalım!
Gençlerimizin hedeflerini, ülkemiz sınırlarına mahkûm etmeyelim!

***

Kapatalım parantezi ve örnek olmasını istediğimiz modele, hep birlikte bakalım…
Kimseleri kızdırmamak için sadece Fenerbahçe’nin basketbol ve futbol şubeleri yönetim şemaları, arasındaki farkı yazacağım…
İnternet sitelerinden aynen alıyorum:
Antrenör, kondisyoner, doktor, fizyoterapist kadrolarında, pek bir fark yok…
Kaliteleri sübjektif bir kavram, ölçemem… Ancak sayıca aynılar…
İdari kadrolarda, durum oldukça ilginç!

***

Haberin Devamı

Fenerbahçe Erkek Basketbol Takımı idari kadrosu:
Genel Menajer: Maurizio Gherardini
Takım Menajeri: Cenk Renda
Basketbol Operasyonları Direktörü: Defne Patır
Pazarlama Sorumlusu: Murat Tankut
İletişim ve Medya Sorumlusu: İlker Üçer
Finans Sorumlusu: Ufuk Şimşek
Biletleme Sorumlusu: Egemen Ergüden
İdari İşler Sorumlusu: Selim Ayan

Fenerbahçe Futbol Takımı idari kadrosu:
İdari Menajer: Hasan Çetinkaya
Medya Sorumlusu: Fatih Demirkol.
Başka yok(!)
Basketbol takımının idari kadrosunda, görevleri tanımlanmış, 8 tane profesyonel görüyorsunuz…
Başlarında da, Dünyaca ünlü Maurizio Gherardini…
Futbolda ise bir tane Hasan Çetinkaya ve Fatih Demirkol
Hepsi bu kadar(?)
Kalan tüm işler, amatörce yönetim kurulu tarafından yapılıyor…
O zaman da olmuyor!
Takımın kurumsal hafızası sıfır oluyor…

Haberin Devamı

***

Basketbol şubesinin alacağı oyuncular, alt yapıdan çıkacak gençler, kiraya verilecek oyuncular, 6 ay öncesinden hazırdır… Transfer döneminde sadece imzalar atılır…
Çünkü bir yılını sadece bu işe veren, geleceği planlayan, kadrolar vardır…
Futbol şubesinde ise, sınava bir gün kala dersini çalışmaya çalışan çocuk telaşı görürsünüz(!)
Her gün onlarca oyuncunun geldiğini okursunuz… Yurt dışına orada oraya uçan, yönetim kurulu üyelerine rastlasınız…
Sezon açılır, ortada kadro yoktur(!)
Antrenör bile kimi zaman en son belirlenir(!)
Bıçak kemiğe dayanır ve kamuoyu baskısı ile paralar ortalığa saçılır…
Kadro yapılanmasında hata yapma olasılığı her zaman vardır…
Her iki şube de, hata yapabilir…
Ancak hata payı birinde yüzde 10 dur.
Diğerinde ise yüzde 50...
Aradaki fark ise yılda 20-30 milyon Euro civarındadır…
Oysa buralarda kaliteli profesyonel çalıştırmanın maliyeti, yılda 1-2 milyon Euro’yu geçmez(!)

Haberin Devamı

***

Futbolun bütçesi 150, basketbolun bütçesi 25 iken, basketbol şubesi bilime ve idari kadroya bu bütçeyi ayırırken, futbol neden ayırmaz?
İşte cevaplanması gereken soru budur?
Benim kanaatim, yöneticiler ellerindeki oyuncağı kimselere vermek istemezler(!)
Transferi kendileri yapmak, fikirleri söylemek, televizyona kendileri çıkmak isterler…
Aslında bir bölümü de, iyi niyetinden yapar… Kulüplerini çok severler… Kimselere emanet edemezler… “Bizim yapabileceğimiz iş için neden çuval ile para ödeyelim?” derler…
Oysaki o dönem geçmiştir. Dönem teknoloji devridir ve onlar o işi yapamaz hale gelmiştir…
Uzmanlarına, devretmek zamanıdır…
Kimi zaman oyuncaklarını vermemek için, kimi zaman “kulüplerini çok sevdikleri” için;
Kıyamazlar(!)
Hata yaparlar!

Haberin Devamı

***

Ben kimseler alınmasın diye Fenerbahçe’yi anlattım…
Tüm kulüplerimizde durum budur…
Futbol şubeleri ile diğer şubelerinin yönetimleri çok farklıdır!
Sonuç ise ortadır(!)
Basketbolda, Avrupa Şampiyonluğu gelirken;
Futbolda, hayali bile kurulamaz(!)

***

Kısır bir döngüde kendimizi aldatır gideriz!
Türkiye’nin futbolda 10 yıl içinde, önce ikinci kupada, sonra Şampiyonlar Liginde, finaller oynaması kesinlikle hayal değildir!
Maddi gücü, genç nüfusu, sevgisi, tutkusu ve lider olma genetiği ile zirvenin nadir adaylarından biridir…
Ellerinde yıllardır egemenliği tutan ülkelerin de, korkulu rüyasıdır…
3 Temmuz incelenirken, yurt dışında gücü elinde tutan oligopollerin çok mutlu oldukları, yangına körük ile gittikleri gözden kaçmamalıdır!
Mesele, bilimi kullanmak ve modeli kurmaktadır.
Gerisi umulmadık kadar çabuk gelecektir!
Ben bu Sarı Lacivert güneşin, ülkemiz sporunu aydınlatacağını umuyorum…
Güneşli günlerin yakın olduğunu düşünüyorum!

Yazarın Tüm Yazıları