Oyunu kim çirkinleştirdi?

Ateş Bakan yazdı.

Haberin Devamı


Hani “yolculuk da güzel olmalı”… “Futbol keyif vermeli”, diye anlatıyoruz ya… Ben de soruyorum; oyunu kim çirkinleştirdi?
Kim, sürekli yattı? Kim yatanlara “iyi uykular”, dedi…

 

Galatasaray ülkenin anlatılan en hücumcu takımı…
Fatih Terim’de; “Galatasaray, önde basar, hücum oynar”, diyen teknik adamı…
Aykut Kocaman ise savunma yapan, tedbir alan sıkıntılı top oynatan adamı…
Hep birlikte mutabıkız değil mi? Bu fikirde…
Ne oldu bu akşam?
Ne gördünüz?
Ben maçın başından sonuna kadar yerde yatan Galatasaraylı futbolcular gördüm…
Topu oyuna sokmamaya çalışan vakit geçiren Muslera gördüm…
Topla oynanan sürenin çok az olduğunu gördüm…
Sayamadım ama top ile en fazla oynayan oyuncunun kaleci Muslera olduğunu gördüm…
Ve işin kötüsü maçı yönetmeye değil idare etmeye, hatta berabere bitirmeye gelen Bülent Yıldırım’ı gördüm…
Bülent Yıldırım belki bu maç ile jübilesini yapacak…
Benim hafızamda hep idare eden, düdüklerini konjonktüre göre öttüren bir hakem olarak kalacak!

***

Haberin Devamı

Bu maç aslında 12 Mayıs 2012 gününün bir kopyasıydı…
Böyle olmasından korkuyordum, korktuğum başıma geldi…
Fatih Terim, Hasan Şaş, Muslera ve Abdürrahim Albayrak.
Aykut Kocaman, Volkan Demirel ve kendi stadında kazanmak zorunda olan Fenerbahçe…
Oynatmaya değil oynatmamaya çalışan, idare eden bir hakem…
O gün Cüneyt Çakır idi, bugün Bülent Yıldırım…
Adı fark etmez ama işin aslı uzun yıllardır budur!

***
Bir tane penaltıyı verse, oyunun şekli değişecek…
Serdar Aziz’e, “oğlum top ile oyna, rakibini ceza alanında devirmenin cezası kart ve penaltıdır”, dese bambaşka bir şey olacak...
Bir tane vakit geçiren oyuncuya, “haydi oyna”, dese oyun hız kazanacak…
Bir tane yerde yalandan yatana, “haydi kalk artık” dese oyunun lezzeti artacak…
Mehmet Ekici’ye maçın başında sarı kartı gösterse belki işin şekli değişecek…
Ekici’yi yazıyorum, Fernando’nun kırmızı kartını yazmıyorum…
Sayın Mustafa Denizli’ye saygılarımı sunuyorum… “Lütfen artık pozisyon değerlendirmesi yapma, değerini yitiriyorsun”, diyorum!
6 tane oyuncunu değiştiği, yerde yatanın yerden kalkmadığı ikinci yarıyı 5 dakika değil 10 dakika uzatsa, niyeti anlaşılacak…
Belki bu dediğim şeyler olsa Galatasaray kazanacak…
Çünkü daha nitelikli bir takım…
Ama olmuyor…
Televizyonda yorum yapanların da nutku tutuluyor, ortalığı sessizlik kaplıyor(!)
Galatasaray’da 2 puan kaybettiği maçtan mutlu ve mesut ayrılıyor…
Tek rakibi Fenerbahçe olsa, “6 puan farkı korumuş, tamam haklıdır”, diyeceğim…
O da değil…
2 tane çok ciddi rakibi var… Bu maçta kaybedilen 2 tane de puanı…

Haberin Devamı

***
Ya bana anlatılan “Fenerbahçe’den bir şey olmaz”, algısı yanlış!
Ya da Galatasaray camiasının rıza gösteren oyunu ve sevinci…
İlk yarıda oynanan maçı hatırlıyorum…
Janssen’in verilmeyen golü ve buna isyan ederek üzülen Fenerbahçe taraftarını…
Sonra da soruyorum;
Savunma oynamak ayıp değildir ama siz sorduruyorsunuz bana,
Soruyorum;
“Kim savunma oynuyor?” Diye…
Açıkça söylemeliyim;
Ben ne Beşiktaş’ın, ne de Galatasaray’ın stadında;
Beraberliğe hiç sevinmedim!

***
Galatasaray, “önde basan sürekli göze hoş gelen hücum oynayan”, takımdır…
Öyle anlatılır bize…
Ancak yapmadı.
Maçın 1. Dakikasından itibaren orta alanda karşıladı rakibini…
“Denk gelirse 1 tane atarım”, dedi…
Fenerbahçe, eleştirilir, “savunma takımıdır”, diye…
Savunma yapmadı… Önde basmak istedi… Beceremedi…
Aslında yapabildiği tek bir şey var, o da oyunu rakibi karşı alana yıkmak…
Yapamadı…
90 dakika içinde15-20 dakika yaptı…
Sadece o kadar…

Haberin Devamı

***
Fenerbahçe’nin B planı yoktur!
Belki biraz duran toptur…
Fenerbahçe’nin hızlı, rakibi eksilten oyuncusu Garry Rodrigues gibi bir tane oyuncusu yoktur…
Hatta Göztepeli Halil Akbunar’ı bile yoktur!
Bir parantez açayım. Son dönemin bence en formda oyuncusu… Bu futbolcumuz, milli takım aday kadrosunda yoktur…
İlave edeyim;
Türkiye’nin açık ara en iyi kalecisi Volkan Demirel’de halen kadroda yoktur!
Neden yok olduğunu bir tane delikanlı gibi anlatan adam da yoktur!
Kapatalım parantezi…
Fenerbahçe’nin Gomis’i, hatta Negredo’su, Wogner Love’ı, hatta Adabeyor gibi golü kendi başına yaratacak bir santraforu yoktur…
Oyunu rakip sahaya yıkıp, bükmekten başka çaresi yoktur!
Yaptı mı?
Hayır!
Topu yere indirebildi mi?
Hayır…
Topu oyunda tutabildi mi?
Hayır!
Bu kadro ancak bu kadar yapabiliyor…

Haberin Devamı

***
Kadroyu kim seçti?
Kim kurdu?
O adama bu parayı kim verdi?
-----Elbette haklısınız…
Ancak bilin ki, bu yılın bütçesi sınırlıdır ve rakiplerin altındadır!
Olan da, doğru harcanmamıştır!

***

Bu maça Kadıköy bir başka türlü değer vermişti…
Görmeye alıştığımız ancak özlediğimiz sarı lacivert tutku ve koku, sabahın erken saatlerinde Kadıköy’ü sarmıştı…
Cadde çiçekler ile bezenmiş, esnaf bayram etmişti…
“Ne kadar muhalefet ederse etsin, taraftar tek bir yumruk olmuştu”…
Olmadı…
Kadıköy’ün nefesi de yetmedi, takımın gücü de…
Hele hakemi yenmeye hiç yetmedi...
Taraftar 95 dakika destekledi…
Kızsa bile destekledi…
95. Dakika da; ” Ali Koç”, diye haykırdı…
Haklıydı…
Artık bu oyunu bozmak için çok güçlü olmak gerek!
Açık ara önde olmak gerek!
Değişim gerek!

 

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları