Paylaş
Üçü de “Bu mis gibi statta, bu muhteşem atmosferde keşke biz çıkıp oynasaydık” dediler. Ancak güncel Beşiktaş ilk 11’i maça tam tersi bir şekilde başladı. Sanki hiçbiri bu Devler Ligi’ndeki kader maçında oynamak istemiyorlarmış gibi isteksiz, ruhsuz, uyuşuk ve kolektif oyun aklından yoksundular. İlk yarım saat, bu kadronun oynadığı açık ara en kötü 30 dakikaydı. Futbolun her türlü yanlışlarını yaptılar. Top almak için kimse hiçbir yere hareketlenmeyince geride bir sürü tembel ve anlamsız paslar verip topla oyalandılar. Bu gereksiz ötesi topla oyalanmalardan birinde kaptırılan topta Benfica en iyi yaptığını yaptı: Topu kapar kapmaz hızlı çıkıp direkt hücumda golü attı.
20 MİLYONLUK BEK
LİZBON’daki maçta da genç sağ bek Semedo, Beşiktaş’ın başının belası olmuş, Şenol Güneş’e maç içinde 3 kez kanatlardaki oyuncuları değiştirtmişti. Bu kez de neden henüz 23 yaşındayken bonservisi için 20 milyon Euro ödemeye hazır en az 5 elit takım olduğunu gösteren olağanüstülükte bir gol attı. Lakin yenilen 3. gol, ilk 30 dakikadaki berbat oyunumuzun turnusol kağıdı misali. Duran top sonrasında Benfica üst üste 3 kez pozisyon buldu. Top birden fazla kez direkten döndü ancak o esnada kalesini savunmakla yükümlü olan 11 siyah beyaz formalı oyuncu 11 gram bile reaksiyon gösteremedi.
TARAFTAR KADEMEDE
İLK yarı bitiminde oynadıkları berbat oyuna rağmen taraftarlar oyuncuları tribünlere çağrıldılar. Tribün adeta hayat öpücüğü verdi. 2. yarıda Cenk’in şahane vuruşunun yanı sıra ilk yarıya göre çok daha iyi bir Beşiktaş izledik. Devler Ligi’nde 3-0’dan geri dönmek hem de Benfica kadar güçlü bir takım karşısında bunu başarmak bir Türk takımı için devasa bir iş.
Peki bu muhteşem son 30 dakikayı oynayabilecek güçte bir takım ilk 30’da nasıl bu kadar kötü oynadı? Sorunun cevabını bulmaktansa Kiev’deki 3 puanı tercih ederim.
Paylaş