Güncelleme Tarihi:
Dünyada futbol denince akla ilk olarak erkek futbolu gelse de UEFA’nın 2000'li yılların başından itibaren kadın futboluna ilgiyi artırması, Avrupa’daki pek çok ülkede kadın futbol liglerinin kurulmasını sağladı.
Ülkemizde de Türkiye Futbol Federasyonu Gelişim Direktörlüğü tarafından yürütülen eğitim ve tanıtım çalışmaları sonucunda kısa sürede kadın futbolunda önemli atılımlar yapıldı. Kadın futbolumuzun bilinirliği, kısa bir geçmişe sahip olmasına rağmen son yıllarda artmaya başladı.
Bu durumun oluşmasında Galatasaray ve Fenerbahçe gibi köklü kulüplerin kadın takımları kurmaya başlaması ile önemli markaların takımlara ve lige sponsor olmasının payı oldukça büyük.
Ancak yine de pek çok eksik bulunuyor. Kadınlar Futbol Ligi, profesyonel bir lig olmasına rağmen amatör izlenimi veriyor. Üç büyükler de dahil pek çok takım maçlarını tesislerde oynuyor. Örneğin geçtiğimiz hafta sonu Galatasaray-Fenerbahçe derbisi Metin Oktay Tesisleri’nde oynandı.
Avrupa'da kadınlar ortalama 20 bin, hatta önemli maçlarda 50-60 bin seyirciye oynuyorken, ligimizde bugüne kadar birkaç özel maç dışında henüz bu rakamları görebilmiş değiliz.
Üstelik ligin bir yayıncı kuruluşu da yok. Bu durum, kadın futbolunun görünürlüğünü olumsuz etkiliyor.
Peki, yeni projelerle kadın futbolunda atılan adımlar sonucu şu an hangi seviyedeyiz? Sorunları çözmek için neler yapılmalı? Futbolcular bu süreçten nasıl etkileniyor?
Bunun gibi pek çok soruya teknik direktörler ve spor yazarlarıyla cevap aradık.
‘GELİŞTİRME VE BÜYÜTME ÇABALARI DEVAM EDİYOR’
Kadın A Milli Takım Teknik Direktörü Necla Güngör, önceden kadın futbolunda normalleştirme çabaları varken şu an geliştirme ve büyütme çabalarının devam ettiğini söyledi.
Güngör, “Takip etmek ve taraftar oluşturmak adına büyük kulüplerin haricinde kalan takımlarımızın yerel desteklerle büyümeye çalıştığını görüyoruz. Özellikle Milli Takım tarafında bilinirliğin artması, alınan sonuçlar ve en önemlisi oynanan oyun sonrası ciddi bir hareketlilik gözleniyor” dedi.
“Şimdi yatırım yapma ve geleceği şekillendirme zamanı” diyen Güngör, “Altyapı çalışmalarının başlaması, havuzu genişletme, kadın futbolunun ulaşılabilir kulüplerde yer alması ve branşlaşma faaliyetlerinin artması gereken bir süreçte ilerliyoruz. Geçmişe göre çok yol aldık. Ancak şu an en önemli sürecin içindeyiz. Yatırım yapan kulüpleri küstürmeden, gerekli destekleri alarak ilerlemek gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Gazeteci ve Spor Yazarı Banu Yelkovan da kadın futbolunun bilinirlik sorununun yavaş yavaş geride kaldığını ancak hâlâ büyük bir ‘görünürlük’ sorunu olduğunu vurguladı.
Yelkovan, “Seviyemiz Avrupa ile karşılaştırılınca doğal olarak çok yüksek değil, çünkü oyuncu havuzumuz yeterli değil. Yabancı oyuncular oyuna ve takımlara bir ivme kazandırıyor olsalar da altyapıya ve altyapı kulüplerine yapılacak yatırımla kısa, orta ve uzun vadeli hedefler ayrı ayrı kurgulanmalı ve hayata geçirilmeli” ifadelerini kullandı.
Bir dönem Galatasaray Kadın Futbol Takımı’nın teknik direktörlüğünü yapan, şu anda da kurucusu olduğu Küçükçekmece Akdeniz Spor Kadınlar Takımı Teknik Sorumlusu olan Nurcan Çelik ise yerli kaliteli oyuncu sayısının ligin kalitesini artırmak için henüz yeterli olmadığını söyledi.
Çelik, “Hal böyle olunca lig, erkek futbolunun temposuna aşina taraftar kitlesinin henüz çok ilgisini çekmedi. Görünürlük de yeterli düzeyde değil. Hâlâ ligin daha fazla pazarlamaya ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Şu an tempoyu yabancı oyuncular yükseltiyor. Yerli oyuncu havuzu altyapı bakımından da yeterli olmuyor. Çünkü oyunun temposunu yükseltemiyor. Her geçen gün oyunumuzu geliştiriyor olsak da bizim bir atlet kondisyonuna sahip yetenekli futbolculara ihtiyacımız var. O zaman kadın futbolu ülkede istediği seyirci sayısına ulaşacaktır” ifadelerini kullandı.
'NİTELİKLİ ANTRENÖR SAYISININ ARTMASI GEREKİYOR'
Türkiye’de kadın futbolunun hâlâ emekleme döneminde olduğunu söyleyen Teknik Sorumlu ve Spor Yorumcusu Semih Sezerli, “Çünkü karşısında birçok engel var. Evet, belli başlı atılımlar var. Yabancı oyuncu sayısının artması oyun kalitesine olumlu etki yapıyor, Milli Takım'ın bir üst lige çıkması çok pozitif bir gelişme. Ancak Avrupa’nın çok uzağındayız. Avrupa ile bizim kadın futbolumuz arasında ciddi anlamda bir kilometre farkı var” dedi.
“Ayrıca sözde çok ilgi gören erkek futbol branşında bile statların doluluk oranı ne yazık ki ortada…” diyen Sezerli, “Baş üstü takımların dışında Süper Lig de dahil olmak üzere birçok takımın stadında büyük boşluklar görebiliyoruz. Kadın futboluna dönersek; sadece oyun-oyuncu kalitesi olarak değerlendirmek de doğru olmaz. Bir ligin kalitesini belirleyen en büyük etkenlerden biri de nitelikli antrenörler ve profesyonel ekiplerdir. Nitelikli antrenör sayısının artması gerekir. Bunun için de çalışanların yaşam koşullarını sürdürebilecekleri kazançlar sağlanmalı” ifadelerini kullandı.
Fatih Vatan Spor Kadınlar Takımı Teknik Sorumlusu Hilmi Bugüner ise gelişimin daha da artması için kız çocuklarının erkek çocuklarla birlikte futbola başlaması gerektiğini savundu.
Bugüner, “Altyapılarda 2-3 maç oynatarak değil, her sezon minimum 20-30 resmi lig müsabakası oynatarak, iyi eğitim almış antrenörlerle birlikte kalitenin yükseltilmesi için yatırımlar yapmak zorundayız. Bunu okullar arası tam saha kadın futbol maçları gibi etkinliklerle destekleyebiliriz. Ancak bu şekilde kaliteyi ve popülariteyi yükseltebilirsek tribünlere seyirci çekebiliriz. Maalesef amatör statüde devam eden ligimiz Avrupa’daki birçok ligden kalite olarak çok geride… Fakat son iki yıldır olumlu ve umut verici adımlar atıldığını görmek bizi gelecek adına sevindiriyor” dedi.
‘KADIN FUTBOL A TAKIMI VE SÜPER LİGİ DİYORUZ ANCAK GÖRDÜKLERİ MUAMELE U21 TAKIMI GİBİ’
Ligde şu an ciddi bir stadyum sorunu bulunuyor. Profesyonel bir lig olmasına rağmen üç büyükler de dahil pek çok takım maçlarını tesislerde yapıyor. Örneğin geçtiğimiz hafta sonu Galatasaray-Fenerbahçe derbisi Metin Oktay Tesisleri’nde oynandı. Bu durum kadın futbolunun gelişimi açısından nasıl olumsuzluklar ortaya çıkarabilir?
“Profesyonel gibi lanse edip amatör davranış sergiliyoruz” diyen Semih Sezerli, “Örneğin 'Kadın Futbol A Takımı' ve 'Süper Ligi' diyoruz ancak gördükleri muamele U21 takımı gibi. Hatta bazıları U21 takımı kadar bile muamele görmüyor. Anadolu’da birçok kulüp amatör sahalarda oynuyor, bazıları antrenman yapacak saha bulamıyor. Beşiktaş Gaziosmanpaşa’da bir statta oynuyor. TFF’nin acilen saha kriteri ve çim saha zorunluluğu getirmesi gerek. Kadın futbolu da en az diğer tüm branşlar kadar değer görmeli” dedi.
Banu Yelkovan da maçların antrenman tesislerinin ötesinde oynanması gerektiğini düşünüyor.
Yelkovan, “Ben 'Büyük kulüpler stadyumlarını kadın takımlarına açsınlar, maçlar orada oynansın' demiyorum. Çünkü zeminlerin bozulma endişesiyle bunu yapmayacaklarını biliyorum. Zaten o kadar fazla kapasiteli statlara şu an için gerek yok. Ama maçların antrenman tesislerinin ötesinde oynanması gerektiğini düşünüyorum. 'İlgi olmadığı için burada oynanıyor' deniyor. Her ne olursa olsun stadyum sorununun çözülmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
‘SÜPER LİG’DE TAKIMI OLAN BÜYÜK CAMİALARIN TESİSLERİNDE HAKEMLER CİDDİ BASKI ALTINDA KALIYOR’
“Antrenman sahalarıyla birlikte stadyumların sayısının yetersizliği yıllardır Türk futbolunun genel problemi” diyen Hilmi Bugüner, “Stadyumlar yetersiz kalınca, kulüpler kendi tesislerinde maç oynamak zorunda kalıyorlar. Bu durumu ben de çok adil bulmuyorum. Özellikle erkekler Süper Ligi’nde takımı olan büyük camiaların tesislerinde hakemler ciddi baskı altında kalıyorlar. İşlerini sağlıklı bir şekilde yapamıyorlar” dedi ve ekledi:
“Bu sektöre tüm kulüpler emek veriyor. Bir yıllık emek, bu durumdan dolayı çalındığı zaman bu işe gönül veren insanların birer birer bu işten vazgeçmelerine sebep olabilir. Bu da kadın futbolunun gelişimini olumsuz etkileyebilir. Maçları sağlık açısından elverişli zeminlerde ve daha tarafsız stadyumlarda oynamamız gerekiyor.”
‘KADIN FUTBOLUNUN BİR SONRAKİ AŞAMAYA GEÇEBİLMESİ İÇİN YAYINCI KURULUŞA İHTİYACI VAR’
Şu an Kadınlar Futbol Ligi’ndeki maçları yayınlayan bir yayıncı kuruluş bulunmuyor. Fenerbahçe ve Galatasaray gibi kendi kanalları olan kulüpler maçları kanallarından ya da YouTube sayfalarından canlı yayınlasalar da diğer takımların böyle bir imkânı bulunmuyor. Peki, yayıncı kuruluşun olmaması ligi nasıl etkiliyor?
Kadın futbolunun naklen yayınlanmamasının, görünür olabilmesi adına en büyük engel olduğunun altını çizen Semih Sezerli, “Adı Süper Lig ancak statüde amatör. Sadece takvim müsait ise final ve final niteliği taşıyan birkaç müsabakanın yayınlandığını görüyoruz. Burada büyük bir çelişki var. Artık kadın futboluna sadece sosyal sorumluluk ve reklam amaçlı olarak bakmamak gerekiyor. Bu yapının büyümesi ve gelişmesi isteniyorsa müsabakaların naklen yayınlanmasıyla beraber gelir getirmesi sağlanmalı. Bir süre sonra teşvikin her anlamda arttığını ve yapının olgunlaştığını göreceksiniz” ifadelerini kullandı.
“Ligin kesinlikle bir yayıncısı olmalı hatta ilk planda ihaleye bile gerek yok” diyen Banu Yelkovan, “Federasyon haftada bir kadın maçının sinyalini kendisi üretip yayınlamak isteyen herkese ki bence bu YouTube kanalları bile olabilir, bedelsiz verebilir. İlk sezonun sonunda hangi platform daha çok izleyici ile buluştuysa, ihale için daha doğru bir zemin oluşabilir. En kötü ihtimalle TRT’nin haftada bir maç yayınlaması gerektiğini düşünüyorum. Kadın futbolunun bir sonraki aşamaya geçebilmesi için yayıncı kuruluşunun olması gerekiyor” dedi.
Kadın A Milli Takım Teknik Direktörü Necla Güngör, “Geleceğin Yıldız Kızları, bizi çok heyecanlandıran, içeriğine baktığımız zaman Alfa kuşağını kapsayan, teknoloji ile entegre edilmiş ve en önemlisi fırsat eşitliği bakış açısı ile tüm Kadın Milli Takım kapılarını aralayan bir proje oldu” dedi.
Necla Güngör, şu bilgilerin altını çizdi:
-- Başlangıç için çok olumlu olacağını düşünüyoruz. Ancak sadece bu proje tek başına yeterli olur mu? Olmaz. Bu proje belli bir yaş grubunu kapsayan, sınırlı zaman aralığında seçilen ancak seçildikten sonra sürecin oyuncu için başlayacağı havuzu genişletmek adına önemli. En önemli adım ve adımlar kulüp tarafında ortaya koyulan altyapı çalışmaları olacak. Kulüplerimizin kendi bölgelerinde yer alan ilköğretim okulları ile entegre edilmiş çalışmalar yapmaları gerekiyor. Türkiye Futbol Federasyonu, Millî Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı arasında geçtiğimiz günlerde protokol imzalandı. Bu protokolün en önemli maddelerinden biri kız çocuklarını futbol ile tanıştırma, tanıtma ve çalışmaların yapılması.
-- Bu protokolün hayata geçmesi için öncelik olan eğitimcilerin eğitimlerine başlanmış durumda. Tüm Türkiye’de yer alan öğretmenlerimiz (Beden eğitimi öğretmeni olma zorunluluğu yok) eğitim almaya başladılar. Kadın futbolu adına önümüzdeki sene çok ciddi bir adım atılmış olacak. TFF’nin UEFA ile iş birliği yaptığı projeleri de var. Örneğin UEFA Playmakers projesi 5-8 yaş grubundaki kız çocuklarını kapsıyor. Kadın futbolunu büyütmek adına yapılan projeler elbette çok kıymetli ancak hep birlikte hareket edersek güç oluşabilir. Kolektif bakış açısı ve bu işi yatırım olarak görmek işi büyütecek etkenlerden…
Nurcan Çelik de projelerin gerekli ve önemli olduğunu ama oyuncuların geleceğini de doğru şekilde planlamak gerektiğini vurguladı.
Çelik, “Yetenekli çocukların kulüplere ve Milli Takım'a kazandırılması çok önemli. Fakat ülkemizde altyapılara önem verilmediği için bu çocuklar daha sonrasında ne yapacak? Yani biz çocukları keşfediyoruz ama bu çocuklara yılda üç bilemediniz en fazla dört maç yaptırıyoruz. Sonrasından da bu çocuklar istediğimiz seviyeye çıkamıyor. Bu durumu da iyileştirmek gerekiyor. Altyapıya federasyonun acilen önem vermesi gerekiyor. Hatta her kulübün kadın futbol branşı açması şart olmalı. Özetle biz geleceğin futbolcularını ararken öncelikle bugün ne yaptığımıza da bakmalıyız. Bugünden onları yarına nasıl en iyi şekilde hazırlayacağımızın planını doğru şekilde yapmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Görünen o ki kadın futbolunun daha da gelişmesi için önünde uzun bir yol bulunuyor. Peki tüm olumsuzlukları göz önünde bulundurduğumuzda bu durum kadın futbolcuları nasıl etkiliyor olabilir? Bu konuyu da Spor Psikoloğu Arda Topaloğlu ile masaya yatırdık.
Arda Topaloğlu, “Şu an stadyum eksikliği gibi durumlar sporcuların aklına bile gelmiyordur. Çünkü işin ekonomik boyutu onlar için daha önemlidir. Maalesef ligin ekonomik boyutu da daha yeni yeni normal standartlara doğru geliyor” dedi. Topaloğlu, şöyle devam etti:
“Sadece futbol oynayıp hayatını sürdürebilen kadın futbolcu sayısı yok denecek kadar az. Yani kadın futbolunu asıl meslek değil de ikinci bir meslek durumundan kurtarmak da işin ekonomik boyutlarından biri. 4-5 yıl öncesine göre mükemmel bir yerde olmasına rağmen yeterli olmadığını bilmemiz gerekiyor. Birçok kadın futbol takımının antrenman sahası yok, altyapılara ya da erkek takımlarına bağlı bir sistemde organize edilmek zorundalar ve özgür bir yapıda çalışmıyorlar. Mesela maçları yöneten hakemler yakın zamana kadar bölgesel hakemler arasından atanıyordu. Bu gibi temel sorunlar çözüme kavuştuğunda ligin değeri de kendiliğinden artmış olacaktır. Futbolcu da kendini daha iyi hissedecektir.”
‘YAYINCI KURULUŞUN OLMAMASI OYUNCULARI PSİKOLOJİK OLARAK ETKİLER’
“Ligin yayıncı kuruluşu olmaması, bilinmemesi ve popülerliğinin düşük olması da sporcuları psikolojik olarak olumsuz yönde etkiliyor” diyen Arda Topaloğlu, “'Önce başarı gelsin sonra yatırım yapılır' anlayışı çok yanlış bir anlayış. Önce doğru yatırım yapılırsa başarının gelmesi kaçınılmazdır. Türk kadını spor alanında her şeyi başarabilir. Bunu en yakın örnekle voleybol branşında gördük. Dikkat ederseniz orada da başarı bir anda gelmedi ama uzun vadede doğru yapılanma, liyakat, sistemli ve prensipli hamleler sonunda voleybol branşı zirveyi gördü. Futbol da görür, görecektir, sadece doğru işlerin yapılmasına izin verilmesine bakıyor” ifadelerini kullandı.
Fotoğraflar: İHA