Güncelleme Tarihi:
Galatasaray'ın yıldız futbolcusu Mauro Icardi, performansının yanı sıra renkli kişiliği, gol sevinci ve kendisiyle özdeşleşen ‘Aşkın Olayım’ şarkısı ile kısa sürede sarı-kırmızılıların efsaneleri arasına girmeyi başardı.
Arjantinli golcü, günlük hayatta Galatasaray ürünlerini kullanarak da kulübe olan bağlılığını her fırsatta gösteriyor. Son dönemde sakat olmasına rağmen maçlara çıkması da büyük fedakarlık örneği olarak yorumlanıyor.
ANTRENMAN YAPMADAN İĞNEYLE MAÇLARDA OYNUYOR
Spor Toto Süper Lig’in 9’uncu haftasında Beşiktaş ile oynanan maçta sağ ayak bileğine aldığı darbe sonrası ağrıları başlayan Icardi’nin MR tetkiklerinde sağ ayak bileği peroneal tendonlarında ve tendon üstündeki retinakuler dokuda (ayak bileği dış tendon grubu ve destek dokusu) hasar ve kanama tespit edildi.
Tedavi süreci esnasında dinlenmesi beklenirken Icardi, Şampiyonlar Ligi’ndeki Bayern Münih maçında iğne olarak sahaya çıktı. 10'uncu haftada yani geçtiğimiz hafta sonu oynanan Çaykur Rizespor deplasmanı öncesinde de tüm spor camiasının dinlenmesini beklediği Icardi, yine iğne tedavisi ile sahadaki yerini aldı.
Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk, 1-0 kazandıkları maç sonrası yaptığı açıklamada, Icardi için, “İğne olduktan sonra 50-60-70 dakika oynamak fark etmiyor. Maçı bitirebiliyor. İyileşme sürecini kendiliğinden beklersek uzun süre alabilir. Maç oynuyor ama takımla antrenman yapamıyor. Bireysel çalışıyor. Sadece maç günleri iğne olup oynuyor. Takım için fedakârca oynuyor, önemli karakter ortaya koyuyor, takıma katkı sağlıyor. Milli Takım arasının bize yarayacağına inanıyorum” ifadelerini kullandı.
Peki Icardi'nin bu şekilde maçlara çıkması ne kadar doğru?
Bir süre daha böyle devam etmesi sakatlığın kötüleşmesine neden olur mu?
Tüm bu süreci psikolojik açıdan nasıl değerlendirmek gerekir?
Bunun gibi pek çok soruya uzmanlarla cevap aradık.
BU NE KADAR CİDDİ BİR SAKATLIK?
Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Cem Coşkun Avcı, “Peroneal tendonlar ayak bileğinin dış-arka yüzünde aşık kemiği diye tabir edilen kemiğin hemen arkasında bulunan tendonlardır. Ayak tarak kemiklerine bağlanırlar. Bu tendonlar ayağın içe ve dışa çevrilme hareketini sağlarken aynı zamanda ayak bileği ekleminin stabilizasyonunu (burkulmaya karşı direncini) temin ederler” dedi. Prof. Dr. Avcı, şöyle devam etti:
-- Uzun ve kısa olmak üzere iki adet peroneal tendon bulunur. Her iki tendon peroneal retinaculum denen bir doku ile fibula kemiğine sabitlenir. Peroneal tendon yaralanmaları futbol ve basketbol gibi temas sporlarında sık görülür. Çoğunlukla aşırı yüklenme, ağır antrenman, burkulma gibi nedenlerle zedelenebileceği gibi direkt travma ile yani darbeye bağlı olarak da yaralanabilir. Yaralanmalar peroneal tendon fonksiyonlarını bozarak ayak bileğinde ağrı ve hareket kısıtlılığına sebep olur.
-- Tedavide ilk basamak; ağrı, şişlik ve ödem azalana kadar belirli bir süre sportif aktiviteye ara verilmesi, bunun yanı sıra buz uygulaması ve gerekirse özel ayak bileklikleri (splint-bot) kullanmaktır. Yeterli süre geçip ağrı ve ödem kontrolü sağlandıktan sonra hemen sporcuya özel bir rehabilitasyon programı uygulanarak ayak bileğini güç ve denge egzersizleri ile yaralanma öncesi seviyesine getirmek amaçlanır. Bu tedavi süresi genelde 3 ila 6 hafta arasında değişmektedir.
SAKATLIĞIN CİDDİLEŞMESİNE YOL AÇAR MI?
Bu noktada akla gelen bir başka soru da şu: Antrenman yapmadan sadece maçlarda oynamak sakatlığın daha da büyümesine yol açabilir mi?
“Son açıklamalara bakacak olursak belli ki sporcu iğnenin etkisi geçtiği zaman antrenmanlara normal olarak devam edemiyor” diyen Prof. Dr. Cem Coşkun Avcı, “Bu yaralanma sonucu, değil antrenman yapmadan maç yapmak, tam bir iyileşme olmadan maç yapmak bile sakatlanmanın büyümesine yol açabilir. Ancak üst düzey profesyonel sporcularda sezon içinde meydana gelen bazı sakatlıklar ameliyat dahi gerektirse sezon sonuna veya arasına kadar dikkatli bir program ile ertelenebilir. Bu erteleme bazı özel testlerle sporcunun risk profili çıkarılarak başarılı bir şekilde uygulanabilir” dedi.
Bu sakatlık özelinde eğer yaralanma yeterince iyileşmez ve anormal yüklenmeler devam ederse peroneal tendonlarda kronik tendonite bağlı fonksiyon bozuklukları ve tendon yırtıkları oluşabildiğine dikkat çeken Prof. Dr. Avcı, “Böyle durumlarda cerrahi tedavi gerekebilir. Bu da spordan daha uzun süre (3-6 ay) uzak kalmaya yol açabilir” ifadelerini kullandı.
Icardi’nin bu durumunu psikolojik açıdan da değerlendirmek gerekiyor. Görülen o ki bu şekilde oynamak pek çok riski beraberinde getiriyor. Peki bir oyuncu sakat olmasına rağmen neden oynamak ister?
“Sporcularda sakatlık psikolojisi konusunda çalışırken öncelikle bir ‘durum ve ihtiyaç analizi’ yapmak gerekir” diyen Spor Psikoloğu Arda Topaloğlu, “Sporu ve kariyer sürecini; eğlenme evresi, gelişim evresi, uzmanlaşma evresi ve elit evre diye dört başlık altında inceleyebiliriz. Elit evreyi de diğer üç evreden ayırmak ve kendi içinde ön elit evre, orta elit evre ve son elit evre diye üç bölüme ayırmak gerekir. Mauro’nun ‘son elit evrede’ olduğunu biliyoruz” ifadelerini kullandı. Topaloğlu, şu önemli bilgileri paylaştı:
-- Normal şartlar altında sakatlık konusu hafife alınmaması gereken, iyi bir kontrol süreci gerektiren, doğru planlamalar yapılması, sporcunun psikolojisi ve kariyeri için en faydalı şekilde tamamlanması gereken bir dönemdir. Bu dönemde sporcu farkında olmadan beş evreden geçer.
-- Bu evrelerden ilki hemen sakatlık sonrası ‘inkar evresi’dir. Ağrıyı, sızıyı görmezden gelip hemen kaldığı yerden devam etme isteği ağır basar. İkinci evre ‘öfke evresi’ ki bu öfke hemen her şeye olabilir. Kendisine kızabilir, hakeme öfkelenebilir, antrenörüne, rakibine hatta kramponlarına bile… Suçlayacak birilerinin ya da bir şeylerin arandığı evredir. Bir sonraki evre ‘pazarlık evresidir’. Bu evrede sporcu bir an önce sahaya dönmek için doktorları ve sağlık ekipleri ile pazarlık etmeye çalışır. Söylenenden erken dönebilmek için elinden geleni yapar.
“Bu evreden sonra artık sporcuyu ‘depresif evre’ bekler” diyen Arda Topaloğlu, “Sporcunun umutlarını en çok yitirdiği, motivasyon kaynaklarını kullanmakta zorlandığı ve geri dönebilmek için isteğinin en çok düştüğü zamanlardır. Sakatlık psikolojisinde en hassas evre olarak da bahsedebiliriz bu evreden. En son olarak artık sporcuyu bekleyen evrenin adı ‘kabullenme evresi’dir. Sakatlandığını, bir süre tedavi olması gerektiğini, ağrılarını ve hareket kısıtlılıklarını, tedavi sürecinde olacağı operasyonları ve sahaya dönüş sürecini zihninde bir yerlere oturtabilir ve bundan sonrası herkes için daha kolay ilerler” dedi.
‘TAKIMLA ARASINDAKİ GÜÇLÜ BAĞ EN ÖNEMLİ FAKTÖRLERDEN BİRİ’
Icardi’nin Galatasaray’a imza attığı andan itibaren çok iyi karşılandığını söyleyen Klinik Spor Psikoloğu Berceste Şeber ise “Zamanla ortaya koyduğu çok iyi performans taraftarın ona olan sevgisini bir çığ gibi büyüttü. Sakat olmasına rağmen oynamasına dair üç ana faktörün altını çizmek gerekir: Birincisi takımla arasındaki güçlü bağ, ikincisi özgüveninin en yüksek seviyede olması, üçüncüsü de dışsal motivasyon kaynaklarının çok güçlü olması… Haliyle tüm bunlar Icardi’nin ne olursa olsun oyunda kalmasını istemesine neden oluyor” dedi ve ekledi:
“Bu üç faktörün bir arada olması, onun şu an biraz dinlenmesine ihtiyaç varken bile devam etmesini tetikliyor olabilir. Bir de istikrarı koruma arzusunun da altını çizmek gerek. Sonuçta Icardi açısından her şey harika giderken, ritmini bulmuşken, bu güzel hikâyeye minik bir ara vermek onu tedirgin ediyor olabilir.”
Teknik Sorumlu ve Spor Yorumcusu Semih Sezerli ise Icardi’nin bu şekilde devam etmesine dair şunları söyledi:
“Oyuncu mental anlamda kendini iyi hissediyorsa ve kulüp doktorları/sağlık ekibi oynayabileceği noktasında rapor veriyorsa, son karar teknik direktöre kalır. Teknik direktör de ihtiyacı varsa oyuncuyu sahaya sürer. Oyuncunun adı Icardi ise her daim ihtiyaç vardır. Ancak buradaki asıl kritik nokta oyuncunun istekli olması. Icardi’nin özellikle Bayern Münih maçını kaçırmak istememesi çok anlaşılır bir durum aslında. Kariyerindeki doygunluk hissine halen ulaşmadığını gösteriyor ki bu durum Galatasaray için de büyük bir şans. Ek olarak İcardi’nin takıma ve camiaya karşı hissettiği aidiyet duygusunu da görmüş oluyoruz.”
‘ASIL PROBLEM GALATASARAY’IN ICARDİ’SİZ OYNAMA EZBERİNE SAHİP OLMAMASI’
“Birkaç maç tolere edilebilir ancak düzenli olarak iğne ile sahaya çıkması ve sadece bireysel antrenman yapması tabii ki de bir süre sonra oyuncuyu geriye götürür. Tam düzelme sürecini uzatır” diyen Sezerli, “Bu riski göze alacaklarını zannetmiyorum. Şu an Icardi’nin tedavi süreci devam ettiği için takımla antrenmana çıkamıyor ve fiziksel durumunu korumak için bireysel antrenmana devam ediyor. Temasın olduğu takım antrenmanı müsabakaya yönelik çalışma ortamını sağlar. Ancak mevcut durumundan dolayı henüz takım antrenmanına dahil edilemez. Burada asıl problem; Galatasaray’ın Icardi’siz oynama ezberine sahip olmaması ve yerine koyacak oyuncu yok gibi düşünülmesi” dedi.
Bayern maçının mücbir sebep olduğuna dikkat çelen Sezerli, “O maçta sahada olmak istemesine kimse karşı gelemez ama Rizespor deplasmanında Galatasaray, Icardi olmadan da oynayabilmeli. Şu an sorun yok gibi gözükse de uzun lig maratonu ve çoklu yarışma kulvarında hazır da olsa mental olarak yıpranacak ve dinlenmesi gerekecektir. Alternatif çözümler üretilmezse bu sezon Galatasaray’ı bekleyen en büyük tehlikelerden birinin bu durum olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
Fotoğraflar: DHA, İHA