Son Vahşet: ‘Varoş İti Milyoneri’

Kasılıyor, titriyor, yırtınıyor, başını taşlara vuruyor. Yardım etme telaşında kadına eğildiğimde, hırıltılı nefesi yüzüme püskürüyor. Son kasılma, son titreme. Aman Tanrım, kadın sokak ortasında doğuruyor.

Sokak ortasında yatan kadın çığlık çığlığa. Hemen beş, on metre önümde. Ayaklarını bir kendine çekiyor, kasıyor, bir iki yana açıyor. Başını taşlara vuruyor, çırpınıyor.
Sabahın erken saatleri. Hava yeni aydınlanıyor. Sokaklar mahmur ama yeni bir günün tazeliğinden uzak. Üstelik, geniz yakan pis bir koku, tepeden tırnağa insana bulaşıyor.
Biraz ilerde lağım. Açıkta akıyor. Kenarında künkler var. Elli tane, yüz tane. Herhalde lağım için. Künklerden insanlar birer, ikişer sürünerek dışarıya çıkıyor. Önce bellerini şöyle bir doğrultuyor, sonra birbirlerine bağırmaya başlıyor. Yarım metre çapında, bilemediniz, iki metre uzunluğunda künkler, ev niyetine.
Gözlerimi ovuşturuyorum, rüya mı görüyorum, ben neredeyim?
Bütün bunlar on, on beş saniye içinde. Caddenin bu tarafında kadın tek başına avaz avaz. Ne olduğunu tam anlayamadığım çırpınmaları sürerken, bir çocuk ağlaması. Etrafta çocuk filan yok. Ama, evet evet, bir çocuk ağlaması.
Aman Tanrım, kadın sokak ortasında doğuruyor.
Kasılıyor, titriyor, yırtınıyor, başını taşlara vuruyor. Ben “ne yapmalıyım” şaşkınlığı içinde, nasıl edeceksem, yardım etme telaşında kadına eğildiğimde, hırıltılı nefesi yüzüme püskürüyor. Son kasılma, son titreme. Yerde cansız bir beden.
Mumbai. Dharavi Varoşları. Otuzuncu Cadde.
Otuzuncu Cadde mi? Bu, sekiz Oscar kazanan “Slumdog Millionaire” (Varoş İti Milyoneri) filminin çekildiği cadde. Ben bu caddeyi biliyorum. Yirmi yıl önce Başbakan Turgut Özal’la Hindistan’a gittiğimde, kadının çocuk doğurduğu ve can verdiği cadde.

ÇALIŞ SENİN DE OLSUN MASALI

İtirazım var, “varoş iti” nitelemesine çok fena itirazım var.
Mumbai halkı da, benzer itirazda, hatta haklı olarak isyanda. Bir yandan Ocsar’ı kutluyor, ama öte yandan filmin adı nedeniyle, “onurları kırıldığı için” Otuzuncu Cadde’de protesto miting düzenliyorlar.
Film çok gerçekçi. Yaşadığım o korkunç sahneden biliyorum. Film, işkence sahnesiyle başlıyor. İşkence, filmde başrolü oynayan Azharuddin Mohammed İsmail’in, filmdeki adıyla Cemal Malik’in o “varoş itlerinden birinin”, on sekiz yaşında bir çocuğun, nasıl olup da, onca soruyu bilmesiyle ilgili bir sorgulama. Cemal, TV’de “Kim Beş Yüz Milyar İster” bilgi yarışmasına her soruyu sular seller gibi yanıtlıyor. Beş yüz milyara son soru kala, polis gelip Cemal’i sorguya götürüyor.
Hile, sapma, katakulli yok. Cemal yeniden TV’de ve son soru.
“Varoş itlerinden” biri, kendini o koşullarda yetiştiriyor ve beş yüz milyarı kazanıyor.
Kapitalizmin altın anahtarlarından birinin insan onurunu ayaklar altına alan propagandası. “Sen de çalış, senin de olsun” masalı. Fakirin zengin olabildiği, aşılmaz gibi görünen engeller karşısında, olağanüstü bir başarı öyküsü. Diğer “varoş itlerine” örnek olmak üzere.
Doğru, Mumbai’de insanlar günde bir doların altında yaşama mucizesini gösteriyor. Dharavi dünyanın en büyük varoşlarından biri. Film o nedenle tam yerinde. Orada yaşayanlar ve o bölgede yayınlanan “Dharavi Times” gazetesi, bir yandan onurlarının kırılmasını yaşıyor, öte yandan yaşama koşullarının dünyaca öğrenilmesiyle teselli bulmaya çalışıyor.
Bir başka gerçek, benzer bir filmi, bir Hintli çekmiş olsa, Oscar filan söz konusu bile değil. Ama, bir İngiliz yönetmenin çekmiş olması, Hollywood menkıbelerine yeni bir katkı.
Tekniği, yönetimi, senaryosu, kurgusu, görüntüsü, müziği ile “Slumdog Millionaire” Oscar’ı hak ediyor.
O hak, kullandığı isimle kapitalizmin son vahşetine dönüşüyor.
Yazarın Tüm Yazıları