Sisteme isyanın engeli olamaz

İTALYA'da merkez solun ittifakı Berlusconi'yi ancak beş yıl iktidardan uzak tutabildi. Beş yıl sonra, hakkındaki yolsuzluk dosyalarında, mafya ile ilişki iddialarında hiç bir eksilme olmamasına rağmen basın imparatoru Berlusconi daha güçlü bir şekilde geri geldi.

Sol ittifakın iktidarı sancılı olmuş, kimse istikrarlı bir biçimde başbakanlık koltuğunda oturamamış, ortak bir vizyon oluşturulamamıştı.

Seçim döneminde de, beş yılın sorumluluğu top yekün sola yüklendi meydan sağa kaldı.

Önceden yapılan seçim ittifakları siyasetin risklerini öyle sanıldığı kadar kolayca sıfıra indiremez.

İşte İtalya örneği.

Riskleri azaltmanın en etkili yolu, nedenleri araştırmak, halkın ne istediğini anlamak.

Neden sol dağınık? Neden merkez çökmüş durumda? Neden bir partinin yükselişi, bütün engellemelere rağmen sürüyor?

* * *

TÜRKİYE'de AK Parti'ye karşı ittifak yapılması gerektiği tezini ortaya atanların yapmaları gereken de bu. (Bu ittifakın sadece AKP değil ama ikinci parti olma trendini yakalayan CHP'yi de hedef almaya başlaması bir başka ilginçlik. Bu da ayrı konu.)

Bunu yapmadan, siyasetin dinamiklerine müdahale edip tepeden inme ittifaklar, birleşmeler gerçekleştirerek kitleleri etkileme olasılığı yok.

Ama, bütün mesele bazı partilerin baraj engelini aşıp iktidara yakın durmalarını sağlamaksa eğer o zaman işin adını doğru koyup, kurtarma operasyonundan söz etmek gerekiyor.

* * *

AK Parti, Türkiye'nin yaşamsal sorunlarına ilişkin ne diyor belli değil.

Bir yandan demokrasiyi savunduğunu, Avrupa Birliği hedefinden yana olduğunu söylüyor, öte yandan uyum yasaları geçerken doğru düzgün kararlı bir tavır gösteremiyor.

Bütün bu muğlaklığa, zigzaglara rağmen sokağa çıkıyoruz görüyoruz. İnsanlar AKP diyor. Neden?

Oyunu AKP'ye vereceğini söyleyenler çok farklı kesimlerin insanları, öyleyse onları birleştiren ne?

Haksızlık, yolsuzluk, hukuksuzluk sistemine, dayatmacılığa tepki. Kitlelerin sisteme müdahale kararlılığı.

* * *

SADECE Türkiye değil, Türkler de kabuklarını kırıyorlar.

Bırakın Ankara'yı, dünyada neler olup bittiğini artık en ücra köşelerde, en cahil sanılanlar bile biliyor.

Bazı siyasi liderler, ‘‘geçmişi bırakıp geleceğe bakalım’’ diyorlar ama Anadolu'da parti örgütlerinde taban, Ankara'ya gönderdiklerinin ne yapıp ne yapmadığını tek tek kaydetmiş hesap defterlerine. Bunları görüyoruz gezilerimiz sırasında.

Anadolu, listeleri bekliyor. Üç dönemdir seçim öncesi nabız yoklama gezilerine çıkıyorum. İlk defa, parti örgütleri bile karar vermek için listelere bakacaklarını söylüyorlar.

Ekonomik kriz, Türkiye'ye ‘‘valör hesabı’’nı yani, ‘‘değer’’i öğretti. Emeğin de değeri var artık. Partileri için emek harcayan namuslu, güvenilir ve çevresine saygılı yerel unsurları görmek istiyor seçmen listelerde.

Halkın sisteme isyanını siyaset mühendisliği ile önlemek olanaksız.
Yazarın Tüm Yazıları