Sinemaların ortasında atom bombası

"Hapis yatarım da, seninle aynı yatakta yatmam."

Güzelliği ile herkesi hayran bırakan Kuzey Koreli artist Choi Un Hui kendisine yalvaran gözlerle bakan adamı bu sözlerle reddediyor.

Güzel kadının reddettiği o adamı bugün bütün dünya konuşuyor. Kuzey Kore diktatörü, Kim Yong II. Uzun süredir uğraştığı nükleer denemeleri önceki gün müthiş bir sonuç veriyor, atom bombası patlatıyor.

Kuzey Kore dünyanın kalbinin attığı merkezlere uzak. Buna rağmen, diktatör Kim Yong II., Batı ülkeleri tarafından sıkı sıkıya izleniyor.

Çünkü, son yıllarda nükleer denemeleri dünyayı hop oturtuyor, hop kaldırıyor.

KURSAKTA KALDI

Kuzey Kore diktatörünün iki hevesi ve merakı var. Biri atom bombası üretmek, öteki halkını uyutmak için, sinema.

Küçük yaştan itibaren müthiş sinema meraklısı. Sabahın köründen gecenin zifirine kadar sinema izliyor. O kadar film izleyince, ister istemez, artistlerle platonik aşklar kaçınılmaz.

Choi Un Hui’ye duyduğu aşkı fiiliyata dökmek için, Kim’in polisleri güzel yıldızı kaçırıyor. Kaçırsa da, nafile. Kim’in niyeti kursağında kalıyor. Kadın "ı-ııh" diyor.

Buna karşılık, atom denemeleri diğer ülkelerin uyarılarına rağmen, sabır ve inatla devam ediyor. Kendisini denetlemeye gelen uluslararası yetkili komisyon üyelerini ülkesinden kovuyor.

İNCE BİR İP

Kuzey Kore yalnızlığa gömülüyor. Oysa, Güney Kore ile sınırını sadece ince bir ip, evet ince bir ip ayırıyor.

İki ülkenin sınırında bir baraka var. Barakanın ortasında bir masa ve masanın ortasından geçen ince bir ip, sınır niyetine.

İnce ip kara mizah. O ince iple dünyalar birbirinden ayrılıyor. Birbiriyle zerre kadar ilgisi olmayan ve birbirine binlerce kilometre uzak dünyalar. Ortak yönleri her gün azalan dünyalar ve komşuluklar.

Bu yalnızlık içinde Kuzey Kore atom bombası patlatacak kadar gelişmiş teknoloji üretiyor ve buna milyonlarca dolar döküyor, ama halk aç ve yorgun ve mutsuz.

Kuzey Kore 1953’ten bu yana silahlı çatışmaya girmiyor, herhangi bir savaşa katılmıyor. Bu gerçek, bu ülkenin bölgedeki en büyük ordularından birine sahip olma hırsını engellemiyor.

DEVRİMİN ŞARTI

Diktatör Kim Yong II, halkın mutsuzluğunu gidermenin yolunu buluyor. Başkent Pyongyang neredeyse Hollywood, tam bir sinema kenti ve endüstrisi.

Kentin duvarları sinema afişleriyle dolu. Pek çok sinema var. Kilisede ayine gider gibi, insanlar sinemalara akın ediyor. Diktatörün hedefi devrim, o "sinema olmadan devrim olmaz" fikrinde ısrarlı.

Kendi kendine yaşayan ülkeye dışarıdan etki hayli güç. Örneğin, Kuzey Kore’ye ayak basan turistlerin cep telefonlarına el konuyor. Dönüşte verilmek üzere.

Kuzey Kore ile dünyanın başı dertte. Bu film, gerçek film.

Ceylanpınar’da kavak ve petrol

TARİHTEKİ Mezopotamya.

Yılda bir yerine, üç veren topraklar. Tam yüz çeşit bitki üretmek mümkün. Sebzesinden meyvesine, çiçeğinden tahılına kadar. Topraklar öyle verimli ki, Avustralya’daki okaliptus de yetişiyor burada, Finlandiya’daki kavak da. Böyle uygun bir iklim var. Devlet buraya üretme çiftliği kuruyor, Ceylanpınar.

Suriye sınırındaki bu topraklar ve Ceylanpınar bugünlerde çok konuşuluyor. Mayınların temizlenmesini öngören yasa nedeniyle. Mayınları temizleme karşılığında, temizleyecek firmaya, o toprakların 44 yıl süreyle işletme izni verilmesi planlanıyor. Bu verimli topraklar GAP bölgesinin bir parçası. Tarımcıların hesabına göre, 300 milyon dolarlık yatırımla, beş yıl sonra, yılda 45 milyon dolar elde etmek mümkün. Mayın temizlemek çok kárlı bir iş.

Öteki olay, petrol. Suriye tarafında sınır boyunca 540 petrol kuyusu var. Bizim tarafta da var, ama kuyu sayısı yirmi dolayında. Mayınlar temizlenecek, kuyu sayısı artacak. Kuyuyu açacak olan, işletme hakkına sahip olacak firma. Elbette, yabancı firma.

Teknolojisi uygun, hangi firma istemez ki, orada mayınları temizlemeyi?
Yazarın Tüm Yazıları