Şiddete seyirci olamayız

'AMAN Arafat'a bir şey yapmayın.'

Geçen haftadan bu yana tırmanan şiddetle ilgili Washington'un tek müdahalesi bu.

Daha ne yapılsın? Bir fare gibi kıstırmaktan, hırpalaya hırpalaya teslim almaktan daha kötü ne yapılabilir? ABD'nin, şiddet sarmalına müdahaleyi Arafat'ın canını korumakla sınırlaması, Filistin halkının, top yekun cezalandırılması anlamına geliyor.

Teröre karşı böyle bir mücadele yöntemi etkili olabilir mi? Teröristleri tecrit edeceğine, bir halka kendisini savunmak için ölmekten ve terörden başka hiçbir seçenek bırakmayarak terörizme karşı mücadele başarıya ulaşabilir mi?

* * *

ARAFAT, terörizmi durdurabilir mi? Hayır durduramaz. Bunun çeşitli nedenleri var. Birincisi Filistin Yönetimi, bölgeyi ekonomik olarak kalkındıramadı. Bunda, Arafat ve çevresinin anti demokratik ve yolsuzluklara açık yapısının etkisi var.

BBC'de önceki gece yayınlanan bir programda, intihar komandolarının bağlı olduğu El Aksa Şehitleri Tugayı'nın liderleri tanıtıldı. Genç insanlar. İşleri olmadığı için gündüz uyuyorlar, akşamları da ellerinde silah devriye dolaşıyorlar. İlginç olanı silahlarının büyük kısmı İsrail askerlerinden, aracılar vasıtasıyla edinilmiş. Bölgede silah kaçakçılığı had safhada.

Ekonomik sorunlar yüzünden yarınlarını yaratamayan gençler terörün alt yapısının ancak nedenlerinden biri. Esas neden Filistin'in hiçbir zaman gerçek bir barış ortamı yaşayamamış olması.

Arafat, terörü durduramaz. Kaldı ki dünden beri herkesi şahadete çağırıyor Filistin lideri. İçinde bulunduğu durumda, başka bir şey yapması beklenebilir mi zaten?

Bir şey yapabilecek olan tek merci İsrail hükümetidir. Çünkü gerçek devlet olan odur. Polisi, askeri, parlamentosu, demokratik kurumları, parası, egemenliği, gerçek bir hükümranlığı vardır.

Ama Şaron ve yandaşları, intikam refleksiyle vurdukça vuruyor ve Filistin'i yok etmeye uğraşıyorlar.

Ekranlardan, büyük bir tahribat yansıyor. Bölge derin bir düşmanlık çukuruna yuvarlanıyor.

* * *

BU duruma seyirci kalmak, 'kan dökmekten yoruluncaya kadar birbirlerini yesinler sonra biz gider işleri düzeltiriz' demek Bush için mümkün. Washington'dan bakınca durum daha farklı gözükebilir.

Ama bu coğrafyada işler öyle kolay değil.

Ürdün Kralı'nın uyarısı önemliydi. Kral, 'İşler çığrından çıkabilir burada' diyordu.

Hizbullah'ın, Lübnan sınırından ikinci bir cephe açacağı haberleri ciddiye alınmalı, dünden beri hareketli bölge.

Sadece Arap dünyası değil ama Türkiye de huzursuz.

Gazeteci arkadaşlarımıza yapılanlar, esir alınan insanların kafalarına kurşun sıkılıp öldürülmeleri, bunca şiddet ve umursamazlığa nereye kadar dayanacak Türk kamuoyu?

Ankara'nın sessizliğini sorgulama dönemi de gelebilir. Başbakan Ecevit'in Arafat ile telefonla konuşması yeterli değil. Mutlaka, daha etkili biçimde şiddetin önüne geçecek ve tarafları aklı selime davet edecek bir yöntem bulunmalı. Bush Yönetimi hareketsiz ama Türkiye, Avrupa Birliği'ni harekete geçiremez mi?

Fransa, bu olaylar yüzünden ülkede Yahudi düşmanlığının arttığını tespit etmiş. Aynı şey bizde de geçerli. Hem şiddeti durdurmak, hem düşmanlıkların tırmanmasını engellemek için bir an önce harekete geçilmeli. Artık ABD olmadan parmağımızı kımıldatamayacak mıyız?
Yazarın Tüm Yazıları