Sezar’ın martı, AKP’nin martı

FALCILAR Sezar’ı uyarıyor, "15 Mart’ta dikkatli ol".

Shakespeare’in oyunu Julius Ceasar’da 15 Mart uğursuz bir gün. Her ne kadar, "eden" sözlük karşılığı "cennet" olsa bile, oyunun orijinalinde March of Eden uğursuz bir gün.

Siyasiler Shakespeare’den bu yana Mart’tan korkuyor. AKP de, korkuyor. Yerel seçimlerin yapılacağı 29 Mart’tan değil, 4 Mart’tan korkuyor.

AKP 4 Mart’ta Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne(AİHM)çıkıyor. Kendini savunmak üzere. Karşısında CHP Konya milletvekili Atilla Kart var. 4 Mart’ta AİHM’de AKP ile Atilla Kart hesaplaşıyor.

YOLSUZLUK ZIRHI

Atilla Kart dokunulmazlığının kaldırılmasını istiyor, yargılanmak üzere.

Meclis’te dokunulmazlığın kaldırılmasını öngören iki yüzü aşkın dosya var. Kart’ın dokunulmazlığı kalkarsa, diğer milletvekillerine de, aynı işlem uygulanacak.

AKP bunu istemiyor. Neden? O dosyalar arasında yolsuzluk iddiaları da var. Dokunulmazlık kalktı mı, o iddialar tek tek ortaya dökülecek.

Atilla Kart’ın dokunulmazlığına, AKP oyları ile dokunulmuyor. Kart da, AİHM’ye gidiyor.

AİHM’de davaya bakan ilgili daire 15 Ağustos 2008’de Kart’ı üçe karşı dört oyla haklı buluyor:

1-Türkiye’de dokunulmazlık çok geniş tutuluyor.

2-Dokunulmazlıklar için ölçüler objektif değil.

Ve asıl utanç verici gerekçe, elin oğlu bile, her şeyin farkında:

3-Dokunulmazlık, yolsuzlukların zırhı haline gelmiştir.

İlgili daire Kart’ın dokunulmazlığının kaldırılması istemini yerinde buluyor.

AÇIK DURUŞMA

15 Ağustos’taki AİHM kararına AKP 6 Ekim’de itiraz ediyor. Kararın bozulmasını istiyor. Gerekçe:

"Meclis iradesine müdahale edilmiş oluyor."

Bu gerekçenin Meclis iradesiyle filan ilgisi yok. Bu, avukatların ıkına sıkına bulduğu, AKP’nin sarıldığı siyasi ciladan başka bir şey değil.

4 Mart’ta AİHM’de açık duruşma var. Bir yanda AKP avukatları ki, aynı zamanda hükümet avukatları, öte yanda Atilla Kart.

Ne ilginç değil mi, bir muhalefet milletvekili bas bas bağırıyor, "benim dokunulmazlığımı kaldırın ve yargılayın".

Eski başbakanları ve bakanları gözünü kırpmadan Yüce Divan’a gönderen AKP iktidarı ise, "olmaaaaz, kalkmaaaz" diye çırpınıyor.

AKP korkuyor, March of Eden olmasa bile, Mart’ın 4’ü AKP’nin korkulu rüyası.

AKP "üç Y’yi; yoksulluk, yasaklar ve yolsuzlukları kaldırma" sözü veriyor, seçimden önce. AKP beceriksiz, hiç bir şeyi kaldıramıyor.

YSK beyaz eşyayı sadece izliyor

KÖMÜR, gıda, akla gelebilecek her türlü mal ve nihayet beyaz eşya. Seçim öncesinde halka bunlar dağıtılıyor.

Seçimlerle ilgili yasanın 61. maddesi:

"Partiler ve adayların el ilanları ve broşür dışında, kendileri ya da üçüncü şahıslar eliyle halka hediye dağıtmaları yasaktır."

Kömür, beyaz eşya, v.s. hediye değil mi? Bunları dağıtmak yasak değil mi? Yüksek Seçim Kurulu (YSK) yetkililerine soruyorum. Yanıt şu:

"Bunlar, mesela beyaz eşya, devletin bir kurumu, Fakir Fukara Fonu tarafından dağıtılmaktadır. Dağıtan parti ya da adaylar değil, onun için bizim ilgi alanımıza girmez."

İktidardaki parti, kendine bağlı bir kurumu devreye sokuyor, (yasadaki deyimle, üçüncü şahsı), bu çok açık değil mi? Ya da vali devreye giriyor, vali kime bağlı?

"Vali, devletin valisi, fon da devletin fonu, bizim ilgilendirmez."

Devlet in mi, cin mi, şişeden çıkıyor ve armağan dağıtıyor. Vay anasını sayın seyirciler, ve bütün bunlar YSK’yı hiç ilgilendirmiyor.
Yazarın Tüm Yazıları