Mehmet YAŞİN
Son Güncelleme:
Zirvedeki lezzetler
Kavurucu yaz sıcaklarında kentlerin, sahillerin kalabalığından kaçıp yükseklere tırmandığınızda bambaşka bir dünyayla karşılaşırsınız. Bol oksijenli, serin, yemyeşil tepelerde sadece meraklıların bildiği lezzet mekanları saklıdır. Sadece bu lezzetleri tatmak, manzarayı seyretmek için dağların yolunu tutmaya değer...
TRABZON / OF
Uzungöl’ün alabalıkları
Türkiye’nin en kısa adlı ilçesi Of, Trabzon’la Rize arasında. Uzungöl’e gitmek için sahil yolunu işte burada terk edeceksiniz. Dernekpazarı, Çaykara derken ırmakla kolkola giden yol sizi ıssız tepelere doğru götürecek. Suyun çağlamasından başka ses duyulmaz bu yolda. Hele karlar erimeye başlamışsa veya yağmur deli deli yağmışsa ırmağın sesi insanı ürkütür. Köpük köpük yanınızdan akar gider. Yol döner dolaşır zirveye tırmanır. Önce karşınıza iki minareli beyaz bir cami, ardından da tüm güzelliği ile Uzungöl çıkar. Burası Karadeniz’in en pitoresk köşelerinden biridir. Gölü ilk gören önce şaşırır, sonra fotoğraf makinesini doğrultup deklanşöre üst üste basmaya başlar. Gölün güzelliğine alışınca insanın karnı acıkır. Çünkü katışıksız temiz hava insanın iştahını kamçılar. Etraftaki birkaç lokantada, çeveredeki soğuk sularda büyüyen alabalıklar sizi beklemektedir. Tereyağında nar gibi kızaran bu balıkların tadına doyum olmaz. Eğer canınız balık yemek istemiyorsa yöre yemeklerinin de tadına bakmanız mümkün. Kuymak, hamsili ekmek, turşu kavurması, karalahana sarması, hamsili pilav, çeşit çeşit turşular, en sonunda da laz böreği. Hem muhteşem bir manzara, hem lezzetli yemekler için bunca yolu göze alınır.
İZMİR / TİRE
Kaplan Restoran’da ot yemekleri
Tire’ye yolunuz düşerse, üşenmeyin Tire’nin sırtını dayadığı dağa tırmanın. Beş kilometrelik yol biraz virajlıdır ama, sonunda ulaşacağınız lezzet durağı için bu kadar zahmet değer. Yükseldikçe Tire ayaklarınızın altına serilir. Baharda yolun kıyısı bel hizasında papatyalarla süslenir. Kaplan Köyü’nde, ormanların içindeki restoranı Hürmüz ve Lütfi çifti çalıştırır. Hürmüz’ün otlarla yaptığı zeytinyağlıların tadı bütün Ege’de bilinir. Hafta sonları İzmir’den akın akın damağına düşkünler gelir. Yenir, içilir, sohbet edilir. Otların bir bölümü restoranın çevresindeki ormanlardan toplanır. Bir bölümü de salı ve cuma günleri kurulan Tire pazarından alınır. Lütfi’yi bütün ot toplayan köylü kadınları tanır, en taze otlarını ona satar. Otları Hürmüz bir ziyafete dönüştürür: Kuzukulağı çorbası, ot kavurması, radika, hardal cücüğü, sarmaşıklı ve kuşkonmazlı kavurma, kabak çiçeği dolması, melengeç, Tire köftesi, otlu bazlama... Yemeklerine doyum olmaz. Kaplan Restoran’ın manzarası da muhteşemdir. Küçük Menderes Ovası göz alabildiğine uzanır. Kuşadası’nın üstünden batan güneş, tüm dağları ve yeşil ovayı turuncuya boyar. Karanlık çökünce ova bir deniz gibi görünür. Tüm bu güzellikleri seyretmek ve lezzetli yemekler yemek için dağın tepesine tırmanmaya değer.
BOLU / KARTALKAYA - Baysal’da keşli taze erişte
Bu mevsimde Kartalkaya’da karlar erimiştir. Bir sessizlik basmıştır her yanı. Dağın tadını çıkarmanın tam zamanıdır. Sarıalan’daki Tatlar Yaylası, zirveye 8 kilometre kala karşınıza çıkar. Kendi halinde bir yayladır. Serinliği bu mevsimde bile insanı ürpertir. Hele geceleri yorgansız yatılmaz. Eğer sessiz bir hafta sonunu, yürüyerek, kuşların sesini dinleyerek, temiz hava soluyarak ve lezzetli yemekler yiyerek geçirmek istiyorsanız, dağın zirvesine doğru tırmanmanız gerekecek. Merak etmeyin bu mevsimde yollarda kar yoktur!
Sarıalan’a gelince, yolun kıyısındaki Baysal Motel’i görmemenize imkan yok. Burada bahçeye kurulan masada, bir yandan dağın sessizliğini dinlerken bir yandan da yemeğinizi sipariş edebilirsiniz. Önerilerim: Keşli, cevizli ev eriştesi, bahçeden toplanan malzemeyle yapılmış salata, manda peyniri, manda yoğurdu, sıcak köy ekmeği ve yemeğin üstüne karşı tepeden toplanmış küçük dağ çilekleri. Kurutulmuş yoğurta keş adı verilir. Dövülmüş cevizlerle rendelenmiş keş, manda tereyağında kızartıldıktan sonra, kıvamında pişirilmiş eriştenin üstüne dökülüyor. Ortaya tarifi imkansız bir lezzet çıkıyor.
BURSA
Uludağ’da yaz ziyafeti
Kışın bembeyaz örtüyle kaplanan Uludağ, yazın allı yeşilli renklere bürünür. Kentin sıcağından bunalanların sığınağıdır. Yol çok güzeldir. Evler bitince sağlı sollu ormanlar başlar. Ulu sedir ağaçları tüm güzellikleri ile karşınıza çıkar. Ormanlardan kopup gelen serinlik sizi ürpertir. Zirvedeki kayak pistlerine giden telesiyejler, çiçeklerle süslü çimenlerin üstünde tembelliğin tadını çıkartmaktadır. Çevredeki yaylalarda "Kendin pişir kendin ye" lokantaları size lezzetli etler sunmak için mangalları çoktan yakmıştır. Burada ızgaraların üstüne dizilen kuzu pirzolaları çiçek kokar adeta. Çeşmelerden akan buz gibi su, tüm hararetinizi alır götürür. Rüzgarın sesi, ormanda dalga sesine dönüşüp sizi şaşırtır. Birden zirveyi unutup, deniz kıyısında olduğunuz hissine kapılırsınız. Uludağ’ın zirvesi biraz uzaktır ama dağın yazlık yüzünü görmek, lezzetli yemekler yemek için bu zahmete katlanmaya değer.
TRABZON / MAÇKA
Hamsiköy’ün sütlacı
Trabzon’dan Zigana Geçidi’ne tırmanan Erzurum otoyolunu kime sorsanız size gösterir. Gözünüz korkmasın, oldukça geniş, asfalt bir yoldur burası. Zirveye doğru, yolun sol tarafında sıra sıra kulübelerin sıralandığını görürsünüz. Otoyolun 48’inci kilometresinde, yaklaşık 1300 metre irtifadaki bu kulübelerin kiminde Hamsiköy’ün ekmeği, kiminde yine Hamsiköy’ün meşhur sütlacı satılır. Birwçoğunun önünde de mangallar sıralanmıştır. Burada da kendi etinizi kendiniz pişirirsiniz. Ekmek de, sütlaç da, mangalın üstüne dizdiğiniz pirzolalar da gerçekten çok lezzetlidir. Çünkü sütlaç bu yaylalarda çiçek otlayan hayvanların sütünden yapılmıştır. Pirzolalar ise yine Hamsiköy civarındaki yaylaların otlaklarında beslenen kuzulardan yapılır. Ekmeği ise zaten bu yöreden daha lezzetli yapan başka bir yer yoktur. Tüm bu lezzetlerle karnınızı doyurduktan sonra eski yoldan, çam ormanıyla çevrili Hamsiköy’ü ziyarete gidebilirsiniz. Karayolu eskiden bu köyün içinden geçerdi. O zamanlar sütlaç köyün içinde yenirdi. Yeni yol geçtikten sonra köyün boynu bükük kaldı. Hem temiz hava, hem muhteşem doğa hem de damak çatlatan bir ziyafet. Bu kadar yolu tırmanmaya değmez mi?
AMASYA
Ali Kaya’nın kebapları
Amasya iki dağın arasında nazlı nazlı akan Yeşilırmak’ın kıyısına kurulmuştur. Fotoğrafçılara çok güzel pozlar veren şirin bir kenttir. Kuşbakışı seyretmeye doyum olmaz, en güzel Çakallar Tepesi’nden görünür. Tepenin yolu döne döne yükselir. Kentin en eski lokantası Ali Kaya işte bu tepededir. Pencere kenarına oturduğunuzda kendinizi uçakta hissedebilirsiniz. Karşı tepede kentin ilk kurulduğu surlar, zirvede kale burçları, eteklerde kral mezarları, nazlı nazlı akan Yeşilırmak, onun kıyısına sıralanmış olan eski konaklar. Bir tablo seyrediyor hissine kapılabilirsiniz. İşte bu lokantanın kebapları çok lezzetlidir. Özellikle yaz başında gittiğinizde yiyeceğiniz, özel fırında pişen Tokat Kebabı insanın damağını çatlatacak kadar lezzetlidir. Patlıcan, kuzu eti, patates, sarımsak, yeşil biber ile yapılan bu kebabı yemeden Amasya’dan gitmek olmaz. Yalnız biraz dikkatli olmanız gerekir. Çünkü manzara o kadar etkileyicidir ki, siz ona dalıp giderken kebabınız soğuyabilir.
Uzungöl’ün alabalıkları
Türkiye’nin en kısa adlı ilçesi Of, Trabzon’la Rize arasında. Uzungöl’e gitmek için sahil yolunu işte burada terk edeceksiniz. Dernekpazarı, Çaykara derken ırmakla kolkola giden yol sizi ıssız tepelere doğru götürecek. Suyun çağlamasından başka ses duyulmaz bu yolda. Hele karlar erimeye başlamışsa veya yağmur deli deli yağmışsa ırmağın sesi insanı ürkütür. Köpük köpük yanınızdan akar gider. Yol döner dolaşır zirveye tırmanır. Önce karşınıza iki minareli beyaz bir cami, ardından da tüm güzelliği ile Uzungöl çıkar. Burası Karadeniz’in en pitoresk köşelerinden biridir. Gölü ilk gören önce şaşırır, sonra fotoğraf makinesini doğrultup deklanşöre üst üste basmaya başlar. Gölün güzelliğine alışınca insanın karnı acıkır. Çünkü katışıksız temiz hava insanın iştahını kamçılar. Etraftaki birkaç lokantada, çeveredeki soğuk sularda büyüyen alabalıklar sizi beklemektedir. Tereyağında nar gibi kızaran bu balıkların tadına doyum olmaz. Eğer canınız balık yemek istemiyorsa yöre yemeklerinin de tadına bakmanız mümkün. Kuymak, hamsili ekmek, turşu kavurması, karalahana sarması, hamsili pilav, çeşit çeşit turşular, en sonunda da laz böreği. Hem muhteşem bir manzara, hem lezzetli yemekler için bunca yolu göze alınır.
İZMİR / TİRE
Kaplan Restoran’da ot yemekleri
Tire’ye yolunuz düşerse, üşenmeyin Tire’nin sırtını dayadığı dağa tırmanın. Beş kilometrelik yol biraz virajlıdır ama, sonunda ulaşacağınız lezzet durağı için bu kadar zahmet değer. Yükseldikçe Tire ayaklarınızın altına serilir. Baharda yolun kıyısı bel hizasında papatyalarla süslenir. Kaplan Köyü’nde, ormanların içindeki restoranı Hürmüz ve Lütfi çifti çalıştırır. Hürmüz’ün otlarla yaptığı zeytinyağlıların tadı bütün Ege’de bilinir. Hafta sonları İzmir’den akın akın damağına düşkünler gelir. Yenir, içilir, sohbet edilir. Otların bir bölümü restoranın çevresindeki ormanlardan toplanır. Bir bölümü de salı ve cuma günleri kurulan Tire pazarından alınır. Lütfi’yi bütün ot toplayan köylü kadınları tanır, en taze otlarını ona satar. Otları Hürmüz bir ziyafete dönüştürür: Kuzukulağı çorbası, ot kavurması, radika, hardal cücüğü, sarmaşıklı ve kuşkonmazlı kavurma, kabak çiçeği dolması, melengeç, Tire köftesi, otlu bazlama... Yemeklerine doyum olmaz. Kaplan Restoran’ın manzarası da muhteşemdir. Küçük Menderes Ovası göz alabildiğine uzanır. Kuşadası’nın üstünden batan güneş, tüm dağları ve yeşil ovayı turuncuya boyar. Karanlık çökünce ova bir deniz gibi görünür. Tüm bu güzellikleri seyretmek ve lezzetli yemekler yemek için dağın tepesine tırmanmaya değer.
BOLU / KARTALKAYA - Baysal’da keşli taze erişte
Bu mevsimde Kartalkaya’da karlar erimiştir. Bir sessizlik basmıştır her yanı. Dağın tadını çıkarmanın tam zamanıdır. Sarıalan’daki Tatlar Yaylası, zirveye 8 kilometre kala karşınıza çıkar. Kendi halinde bir yayladır. Serinliği bu mevsimde bile insanı ürpertir. Hele geceleri yorgansız yatılmaz. Eğer sessiz bir hafta sonunu, yürüyerek, kuşların sesini dinleyerek, temiz hava soluyarak ve lezzetli yemekler yiyerek geçirmek istiyorsanız, dağın zirvesine doğru tırmanmanız gerekecek. Merak etmeyin bu mevsimde yollarda kar yoktur!
Sarıalan’a gelince, yolun kıyısındaki Baysal Motel’i görmemenize imkan yok. Burada bahçeye kurulan masada, bir yandan dağın sessizliğini dinlerken bir yandan da yemeğinizi sipariş edebilirsiniz. Önerilerim: Keşli, cevizli ev eriştesi, bahçeden toplanan malzemeyle yapılmış salata, manda peyniri, manda yoğurdu, sıcak köy ekmeği ve yemeğin üstüne karşı tepeden toplanmış küçük dağ çilekleri. Kurutulmuş yoğurta keş adı verilir. Dövülmüş cevizlerle rendelenmiş keş, manda tereyağında kızartıldıktan sonra, kıvamında pişirilmiş eriştenin üstüne dökülüyor. Ortaya tarifi imkansız bir lezzet çıkıyor.
BURSA
Uludağ’da yaz ziyafeti
Kışın bembeyaz örtüyle kaplanan Uludağ, yazın allı yeşilli renklere bürünür. Kentin sıcağından bunalanların sığınağıdır. Yol çok güzeldir. Evler bitince sağlı sollu ormanlar başlar. Ulu sedir ağaçları tüm güzellikleri ile karşınıza çıkar. Ormanlardan kopup gelen serinlik sizi ürpertir. Zirvedeki kayak pistlerine giden telesiyejler, çiçeklerle süslü çimenlerin üstünde tembelliğin tadını çıkartmaktadır. Çevredeki yaylalarda "Kendin pişir kendin ye" lokantaları size lezzetli etler sunmak için mangalları çoktan yakmıştır. Burada ızgaraların üstüne dizilen kuzu pirzolaları çiçek kokar adeta. Çeşmelerden akan buz gibi su, tüm hararetinizi alır götürür. Rüzgarın sesi, ormanda dalga sesine dönüşüp sizi şaşırtır. Birden zirveyi unutup, deniz kıyısında olduğunuz hissine kapılırsınız. Uludağ’ın zirvesi biraz uzaktır ama dağın yazlık yüzünü görmek, lezzetli yemekler yemek için bu zahmete katlanmaya değer.
TRABZON / MAÇKA
Hamsiköy’ün sütlacı
Trabzon’dan Zigana Geçidi’ne tırmanan Erzurum otoyolunu kime sorsanız size gösterir. Gözünüz korkmasın, oldukça geniş, asfalt bir yoldur burası. Zirveye doğru, yolun sol tarafında sıra sıra kulübelerin sıralandığını görürsünüz. Otoyolun 48’inci kilometresinde, yaklaşık 1300 metre irtifadaki bu kulübelerin kiminde Hamsiköy’ün ekmeği, kiminde yine Hamsiköy’ün meşhur sütlacı satılır. Birwçoğunun önünde de mangallar sıralanmıştır. Burada da kendi etinizi kendiniz pişirirsiniz. Ekmek de, sütlaç da, mangalın üstüne dizdiğiniz pirzolalar da gerçekten çok lezzetlidir. Çünkü sütlaç bu yaylalarda çiçek otlayan hayvanların sütünden yapılmıştır. Pirzolalar ise yine Hamsiköy civarındaki yaylaların otlaklarında beslenen kuzulardan yapılır. Ekmeği ise zaten bu yöreden daha lezzetli yapan başka bir yer yoktur. Tüm bu lezzetlerle karnınızı doyurduktan sonra eski yoldan, çam ormanıyla çevrili Hamsiköy’ü ziyarete gidebilirsiniz. Karayolu eskiden bu köyün içinden geçerdi. O zamanlar sütlaç köyün içinde yenirdi. Yeni yol geçtikten sonra köyün boynu bükük kaldı. Hem temiz hava, hem muhteşem doğa hem de damak çatlatan bir ziyafet. Bu kadar yolu tırmanmaya değmez mi?
AMASYA
Ali Kaya’nın kebapları
Amasya iki dağın arasında nazlı nazlı akan Yeşilırmak’ın kıyısına kurulmuştur. Fotoğrafçılara çok güzel pozlar veren şirin bir kenttir. Kuşbakışı seyretmeye doyum olmaz, en güzel Çakallar Tepesi’nden görünür. Tepenin yolu döne döne yükselir. Kentin en eski lokantası Ali Kaya işte bu tepededir. Pencere kenarına oturduğunuzda kendinizi uçakta hissedebilirsiniz. Karşı tepede kentin ilk kurulduğu surlar, zirvede kale burçları, eteklerde kral mezarları, nazlı nazlı akan Yeşilırmak, onun kıyısına sıralanmış olan eski konaklar. Bir tablo seyrediyor hissine kapılabilirsiniz. İşte bu lokantanın kebapları çok lezzetlidir. Özellikle yaz başında gittiğinizde yiyeceğiniz, özel fırında pişen Tokat Kebabı insanın damağını çatlatacak kadar lezzetlidir. Patlıcan, kuzu eti, patates, sarımsak, yeşil biber ile yapılan bu kebabı yemeden Amasya’dan gitmek olmaz. Yalnız biraz dikkatli olmanız gerekir. Çünkü manzara o kadar etkileyicidir ki, siz ona dalıp giderken kebabınız soğuyabilir.