GeriSeyahat Zeytin sadece bir ağaç mıdır?
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Zeytin sadece bir ağaç mıdır?

Zeytin sadece bir ağaç mıdır?

İlyas ÖZGÜVENSON zamanlarda en çok neye seviniyorum biliyormusunuz? Zeytinin, zeytinyağının yeniden keşfedilmesine. Yıllarca yoksul mutfaklarının demirbaşı olan zeytinyağı prim yaptıkça, yıllarca horlanmanın intikamını aldıkça keyfim katlanıyor. Katma değeri çok yüksek olan zeytin bence Ege'nin kurtuluşu olur. BU satırların okurlarının büyük bölümünün aklına, zeytin ve zeytinyağı denilince market tezgahındaki renk cümbüşü reyonlar gelir. Zeytinin benim için anlam ve değeri çok farklı. Zeytin ağacı çok çilekeştir. En verimsiz topraklarda kök salar. Saldı mı da bir daha kolay kolay bırakmaz. Bir sevda masalı gibidir. Dalını kırın, hatta gövdesinden kesin yeniden filiz verir. Bir kök attımı yüzlerce yıl yaşar. Soyağacı denilince hep çınar resmedilir. Ege insanı için soyağacı zeytindir. Üzerinde durduğumuz toprağı yurt yapan, vatan yapan bir ağaçtır zeytin. ‘‘Zeytin dededen, bağ babadan’’ diyen Ege'nin insanı, geçmişiyle bağını bu kutsal ağaçla kurar. BİRÇOK canlı gibi zeytinin de tek düşmanı insandır, betondur. Ege'nin sahile yakın bölgelerinde yollara düştüğümde dağlarda, tepelerde ovalarda gözlerim hep zeytin ağacı arar. Çalılık, makilik binlerce hektar alanı gördükçe kahrolurum. Üstelik üzerinde delice onbinlerce zeytin fidanının neden aşılanmadığını düşünür kalırım. İDEOLOJİK bombardımana tutulduğumuz lise çağlarında bir grup ‘‘Ağabeyimiz’’ de Arnavutluk'u, Enver Hoca'yı anlatır dururdu. Tüm ihtiyaçlarını kendisi karşılayan, Enver Hoca'nın bile yılın belirli aylarında tarlalarında çalıştığı, devlere kafa tutan bu küçük Balkan ülkesi hakkında anlatılanları romantik bir masal gibi dinlerdik. Zaten zaman anlatılanların masal olduğunu çoktan ortaya çıkardı. Ancak benim aklımda kalan tek şey Arnavutluk'da Enver Hoca'nın önderliğinde başlatılan, dağları taşları narenciye ağaçlarıyla dolduran kampanya oldu. İŞTE ne zaman çalılarla, delice zeytinlerle kaplı tepeleri görsem aklıma Arnavutluk gelir. Ne olurdu biz de binlerce hektar alanı, milyonlarca zeytin fidanıyla doldurabilseydik? Delice fidanlarını aşılayabilseydik. Ne mi olurdu? Yaz kış yaprağını dökmeyen, neredeyse hiç bakım istemeyen milyonlarca zeytin ağacı Ege'yi cennete çevirirdi. Ege'nin yoksul dağ köylüsü gelir elde eder, dağına, ormanına sahip çıkar, büyük kentlere göç dururdu. Orman yangınlarının büyük bölümü önlenirdi.HADİ bunları yapmadık. Bari var olanlara dokunmasaydık. Doğanın tüm zorluklarına dayanabilen ‘‘Çilekeş’’ zeytin ağacı insanın acımasızlığına boyun eğdi. ‘‘Bana dokunmayın yeter’’ diye haykırırken biz tam tersini yaptık. Dokunduk... Dozerle dokunduk, kepçeyle dokunduk, baltayla dokunduk. BUGÜNLERDE Çanakkale veya Muğla yolu bana masallardaki gibi güzel gelir. Yolun sağında solunda, üzerindeki ‘‘Yükü’’ ağırlaşan zeytin ağaçlarının dalları eğilmeye başlamıştır. Dalları eğilmiş bir zeytin ağacı bana, meyve yüklü kiraz ağacı kadar güzel görünür. İçimde bir akrabam gibi sıcacık duygular yaratır. ANCAK Çanakkale, Kuşadası, Didim, Muğla, Bodrum yollarında zeytin ağaçlarının yarattığı doğanın o müthiş ahengi giderek bozuluyor. Yemyeşil zeytin ormanları arasında adına ‘‘yazlık’’ denilen beton yığınları malesef ki her geçen yıl biraz çok yükseliyor. Zeytin ağaçları katledilerek yapılmış yazlıkların benim gözümdeki değeri mezarlıktaki villa kadardır.Ama benim bu tepkim zeytine kütük gözüyle bakan ‘‘Odun kafalılar’’ın cüzdanın daha çok şişmesini malesef engellemiyor. ZEYTİN ağacına karşı duyarlılık artıyor, seviniyorum. Ama bu duyarlılık istediğimiz noktaya ulaştığında korkarım Ege'nin sahilinde zeytin ağacımız kalmayacak. O zaman da çocuklarımıza cevap, atalarımıza, dedelerimize de hesap veremeyeceğiz. Haa bu arada; Modaya uyup zeytin ve zeytinyağına yeni sevdalananlara da selam olsun. Ağaç olmadan, zeytin de zeytinyağı da olmaz unutmayın.
False