GeriSeyahat Zeytin denizindeki Roma rüyası
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Zeytin denizindeki Roma rüyası

Zeytin denizindeki Roma rüyası

Tunus’un 18 bin nüfuslu El Cem kentinin yanı başında 30 bin kişilik dev bir amfiteatr yükseliyor. 1700 yıllık bu şaşırtıcı yapı dünyadaki en büyük üç Roma Colosseum’undan biri. Roma İmparatorluğu’nun zeytin üreticisi şehre armağanı. İzmirli okurumuz Dr. Tayfur Yağcı yazdı.

İzmir’den bir grup ressam arkadaşımla Tunus Sanat Festivali’ne katılmak üzere eylülde Tunus’a gittik. 19 ülkeden 78 sanatçı, dört gün Hammamet, altı gün El Manastır’da bir araya geldi. Bu vesileyle ülkenin farklı şehirlerini görme fırsatı bulduk.
Hammamet’ten güneye doğru ilk durağımız Kaioruan (Keyrevan) oldu. Müslümanların kutsal kabul ettiği Kuzey Afrika’nın bu önemli merkezinden sonra, kilometrelerce uzanan zeytinliklerle kaplı dümdüz ovada uzaktan, tek veya iki katlı beyaz boyalı tipik Tunus evlerinden oluşan küçük bir şehrin ortasında, sanki patlamış atom bombasının dev mantarı gibi kahverengi renkteki muazzam Colosseum’u ile El Cem şehri rüya gibi görüntüsüyle karşıladı bizi.

AYAKLANMA SIRASINDA TOPA TUTULDU

Kartaca uygarlığından etkilenmiş bir topluluğun kurduğu kent, o dönemdeki ismiyle Thysdrus (El Cem), büyük olasılıkla MÖ 45’te Roma imparatoru Julius Sezar’ın eski askerlerinin buraya yerleşmesini izleyen dönemde bir Roma yerleşimine dönüşmüş.
Kuzey Afrika’daki en görkemli Roma anıtı olan Colosseum, Roma’daki Colosseum’un tıpa tıp benzeri olarak hepimizi çok şaşırttı. İtalya’dan kilometrelerce uzakta, denizaşırı ülke Tunus’ta 3’üncü yüzyılda inşa edilen, Roma ve Capua Colosseum’larından sonra üçüncü büyüklükte 30 bin seyirci kapasiteli (Roma 40 bin kapasiteli) bu muhteşem amfiteatr, o zamanki Thysdrus şehrinin adeta zenginliğinin bir göstergesiydi. Afrika’nın büyük zeytin üreticisi Thysdrus, bugünkü El Cem’in dört katı büyüklüğünde zengin, ticari ve sosyal yönden çok canlı bir kentti.
Uzunluğu 148, genişliği 122 metre olan Colosseum’un elips şeklindeki görüntüsü büyüleyiciydi. Bir zamanlar, köle ve suçlulardan seçilen gladyatörlerin dövüştüğü arenasında sanki hâlâ vahşi hayvan sesleri yankılanıyordu.
Arenanın ortasında başımı kaldırıp baktığımda 30 bin kendinden geçmiş çılgın seyirci geldi gözümün önüne. Yaralı gladyatörün yaşamı onların elindeydi. Mendil sallarlarsa hayatta kalacak, baş parmaklarını yere çevirdiklerinde ölecekti...

UNESCO DÜNYA MİRASI LİSTESİ’NDE


Colosseum, Thysdrus’un düşüşünden sonra çeşitli kaynaklarca kale olarak kullandı. 1695’te Osmanlı’ya karşı direnişin merkeziydi. Osmanlı beyi, amfiteatr’ı topa tuttu. Duvarların bir cephesi yıkıldı. Bu bölümde ortaya çıkan merdivenler, kemerler, tonozlar ve yeraltı hücreleri görülmeye değer.
Thysdrus, Kuzey Afrika’da Kartaca’dan sonra ikinci Roma şehri. Bugünkü nüfusu 18 bin. Colesseum, 1979’da UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girdi. Monthy Pyhton, The Life of Brian ve Oscar ödüllü Gladyatör filminin bazı sahneleri bu amfiteatr’da çekildi.

EL CEM’İN MOZAİK MÜZESİ GÖRÜLMEYE DEĞER

Cadde ve sokaklarında dolaştığım El Cem’in dükkanları boştu. Halk kapı önlerindeki sandalyelerde, kahvehanelerde nane çayı, kahve yudumlayarak vakit geçiriyordu. Arap Baharı ve yaşanan olaylar bu yıl Tunus turizmine büyük bir darbe vurmuş. Turist sayısında ciddi azalma var.
El Cem’in sahip olduğu zenginlikleri belgeleyen devasa mozaikler, heykeller ise varoşlardaki Mozaik Müzesi’nde sergileniyor. Mozaiklerde, deniz kabukları, tavuslar, diğer kuşlar, aslanlar, kaplanlar çok güzel ve detaylı bir şekilde işlenmiş.

SEYAHAT FOTOĞRAFLARINIZI BEKLİYORUZ

Bu yıl tatilinizde çektiğiniz en güzel fotoğrafı, kısaca öyküsüyle birlikte gönderin yayımlayalım. (seyahatfotografi@hurriyet.com.tr)

False