Zengin balıkçıların diyarı: Marken-Volendam
Hollanda deyince pek çoğumuzun aklına hemen Amsterdam gelir. Evet, gelmeli de. Muhteşem kanalları, bu kanallar üzerindeki gemiden bozma evlerde hayatını sürdüren insanları, caddelerde adeta bir senfoni havasında hareket eden bisikletleri ile burası gerçekten görülesi bir yer. Ancak sizle Başkent’ten değil bende dev bir film platosunu geziyormuş duygusu uyandıran Marken ve Volendam’dan bahsetmek istiyorum.
Amsterdam’ın muhteşem kalabalığından sıyrılıp yaklaşık yarım saatlik bir yolculuğun ardından ilk durağım olan Marken’e geldiğimde ilk düşündüğüm bu kasabada kimsenin yaşamadığıydı. Sanki bir kasabada değil de dünyanın en büyük film platolarından birinde geziyor gibiydim. Bu sükûnetin sebebi ise Marken’in bir zamanlar ada olmasından kaynaklanıyor. Karayla arasına kurulan yol sonrasında arabayla ulaşımın sağlanabildiği bir kasaba halini alan Marken toplumdan kopuk görüntüsünden uzaklaşarak turistik bir yere dönüşmüş.
Dar yolları, Legoları andıran rengârenk evleri, çiçeklerle süslü pencereleri, düzenli bahçeleri ve evlerin önünden geçen küçük kanallarıyla gerçek bir masal diyarı Marken’in en önemli simgelerinden biri de tahta ayakkabılar. Bu ayakkabıların hala üretilme sebebi ise, yüzyıllar boyunca insanoğlunun değişmeyen tek duygusu.
Ayakkabıya işlenen aşk…
Rivayete göre, sefere çıkan balıkçılar, yolculukları boyunca bu ayakkabıların üzerine motifler işler, dönüşte sevdikleri kıza hediye ederlermiş. Sadece sefere gidenler değil kasabada yaşayan gençler de sevdiği kızın kapısına bu tahta ayakkabılardan bırakırmış. Ertesi sabah eğer genç kız bu ayakkabıları giyerse ailenin de bu aşka onay verdiği anlaşılırmış. Bu bir anlamda onların geleneksel evlilik teklifleriymiş.
Marken’den sonra Volendam’a doğru yol alırken Hollanda’nın en meşhur peynircisi Henri Willig’e düştü yolum. Bu peynirleri Amsterdam’da hatta havaalanında bile bulabilirsiniz. Yine de otantik peynirlerin nasıl yapıldığını yerinde görmek istiyorsanız buraya da mutlaka uğrayın derim.
‘Denizi yendik’ diyen Hollandalıların en güzide kasabalarından biri olan Volendam ise Marken’den daha büyük ve zengin. Bu zenginlik Volendam’da yaşayanların hayatlarına da fazlasıyla yansımış. Bu kasabanın sakinleri o kadar müreffeh bir hayatın içindeler ki hemen hemen hepsinin o görkemli evlerinin yanı sıra birer yatı ya da teknesi var. Ailece denize açılan, yemeklerini teknelerinde yiyen Volendamlılar sonsuz yaşamın şifresini de çok önceden bulmuş gibiler.
Burada ne yiyip ne içelim derseniz cevap basit; elbette deniz mahsulü. Hazır bir balıkçı kasabasına gelmişken taze balık yemeden olmaz. Sahil hattı boyunca yan yana dizilmiş pek çok restoranda bu lezzetleri tadabilmek mümkün.
Volendam’da kadın ve erkeklerin geleneksel kıyafetleri de turistlerin cazibe merkezleri arasında. Bu kıyafetleri giyip fotoğraf çektirmek isteyenler içinde farklı stüdyolar mevcut. Sevdiklerinize Hollanda’ya dair hediyeler almak istiyorsanız Volendam bu konudaki en doğru yerlerin başında geliyor.
Volendam’daki Lezzet Durakları:
- Paviljoen Smit Bokkum
- Fish and Chips
- Wafelhuis
- Cafe Lennon’s
Marken’deki Lezzet Durakları:
- De Verkeerde Wereld
- Cafe-Restaurant Land en Zeezicht
- De Visscher
Marken – Volendam’da Nerede Kalmalı?
- Hotel Old Dutch
- Lake Land Hotel
- Hotel Spaande