Yolun şifası: Keramet Kaplıcası
Yaz geldi, havalar ısındı, tatil hayalleri başladı. Tatil planlarını kısa soluklu tutmak isteyenler için ya da İstanbul’a yakın yer önerisi arayanlara, “Bir iki günlüğüne de olsa şehrin gürültüsünden uzaklaşayım, şöyle bir su ile kucaklaşayım” diyenlere şifa dolu bir rota önerisi: Keramet Kaplıcası.
Nereye gidersek gidelim, yolun kendisi insana huzur veriyor, şifa oluyor. Doğa, bize sunduğu sınırsız ve eşsiz güzelliklerle ruhumuzu besliyor. Kapının eşiğinden geçip, uzak veya yakın neresi olursa olsun çıkıp gitme isteği, keşfetme arzusu yaradılışımızda var. Hele ki o kapının eşiğinden geçtiğinde yola güveniyorsan eğer, yol seni tam da istediğin noktalara ulaştırıyor.
Çok sevdiğim bir arkadaşımla, önden herhangi bir plan yapmadan İstanbul’dan araçla yola çıkıp “yol bizi nereye götürürse” diyerek tamamen tesadüfen vardığımız bir yer, Keramet Kaplıcası. İsmini uzun yıllar önce yaşayan Keramet Dede isimli bir evliyadan aldığı rivayet edilen Keramet Köyü’nde bulunan bu kaplıcaya, Bursa Orhangazi ilçe merkezine ulaştıktan sonra, İznik gölü yönüne doğru sapıp, Ilıca tabelasını takip ederek ulaşıyorsunuz. Bursa'ya 65, Orhangazi'ye 16 ve İznik gölüne 1 km uzaklıkta doğal sit alanı kapsamında bulunan kaplıcaya 5 TL ücret ödeyerek girdikten sonra, ilk olarak sizi doğal görünümlü bir havuz karşılıyor. Havuzun etrafında büfe, soyunma kabinleri, tuvalet, otopark ve piknik masaları mevcut. Konaklama için otel, pansiyon gibi bir mekan yok. Ancak dileyenler çadırlarıyla birlikte tarihi çınar ağaçlarının altında konaklama yapabiliyor. Bu tarihi çınar ağaçlarının esintisi insana o kadar huzur veriyor ki, kaplıcanın keyfini çıkardıktan sonra ağaçların altında kahve keyfi yapmanızı mutlaka öneririm.
Gelelim işin en güzel kısmına, kaplıcaya girdiğimiz 'o an’a. Biz mart ayında gittiğimiz için havuzda bizden başka sadece 2 kişi vardı. Kaplıca alanında çalışanlardan öğrendiğimiz bilgiye göre, yazın burası çok kalabalık oluyormuş. Biz şanslıydık, rahat rahat sıcak suyun keyfini çıkardık. Kayaların arasından çıkan kükürtlü termal suyun sıcaklığı yaz-kış ortalama 30 derece ve yaklaşık 2-3 metre derinliğe sahip. Suyun şifalı olduğu, sağlığa iyi geldiği, cildi güzelleştirdiği, kadın hastalıklarına, romatizmaya ve deri hastalıklarına iyi geldiği söyleniyor. Hatta doktor tavsiyesiyle bu kaplıcaya gelen epey turist varmış. Ayrıca kaplıca suyunun kükürtlü olması sebebiyle yörenin en güzel zeytinleri de bu bölgede yetişiyor.
Kaplıcaya bir kere girmekle tabii ki çok büyük bir değişiklik hissettiğimi söyleyemem ama suyun sıcaklığı ve duruluğunun bedenime çok iyi geldiğini söyleyebilirim. Sudan çıktıktan sonra cildinizi daha yumuşak ve duru hissediyorsunuz. Tabii biz Mart ayında gittiğimiz için sudan çıktıktan sonra epey üşüdük. Buraya Nisan ayından önce gelmek pek de mantıklı olmamakla birlikte, biraz üşümeyi göze alarak Keramet Kaplıcası’na yılın her mevsimi gidebilirsiniz elbette. Ama benim tavsiyem, kaplıca yazın çok kalabalık olduğundan, havalar çok ısınmadan Nisan-Mayıs aylarında gidilmesi. Hem çok fazla kişi olmadan suyun keyfini çıkartırsınız, hem de su sıcaklığı güneşle birlikte çok fazla artmamış olur.
Keramet Kaplıcası, İznik Gölü’ne çok yakın. Kaplıcadan sonra göle uğramanızı da mutlaka tavsiye ederim. Hele ki gün batımını yakalarsanız, İznik size en duru ve en güzel yüzünü gösterecektir. Üstelik İstanbul’da araçla Anadolu Yakası’ndan Avrupa Yakası’na geçmek bile saatlerimizi alırken Keramet Kaplıcası’na daha kısa sürede gidebileceğinizi biliyor muydunuz? Hem de şimdi tam mevsimi. Ne dersiniz? Birkaç gününüzü kendinize ayırıp, yola çıkın. Kendinize ayırdığınız vaktin yolun verdiği şifaya değdiğini göreceksiniz.