Yılın en uzun gününde nerede olmak isterdiniz

GÖTEBURG
Kanallarında tekne turuna çıkın

İsveç’te beyaz geceler 25 Mayıs’ta başlıyor. 16 Temmuz’a kadar yaklaşık 50 gün hava kararmak bilmiyor. 21 Haziran’da gün neredeyse 19 saat sürüyor. Vücut düzeniniz şaşıyor, yatmak istiyorsunuz ama dışarısı aydınlık...
Parkları, müzeleri, tiyatroları ve geniş bulvarlarıyla dikkat çeken Göteburg İsveç’in ikinci büyük şehri. Biraz Stockholm’un gölgesinde kalmış olsa da senede yaklaşık olarak üç milyon turisti ağırlıyor. Geçmişte Vikinglerin bu bölgede yaşadıkları biliniyor. Şehir olarak gelişmesi 1600’lerden sonra olmuş. Şehre davet edilen Hollandalılar da katkıda bulunup Amsterdam’daki gibi kanallarla süslemiş.

ŞEHRİN KALBİ AVEYN’DE ATIYOR

Şehrin kıyısına kurulduğu Göta Nehri’nin üzerinde İsveç’in en uzun asma köprüsü Alvsborgsbron yer alıyor. Yürüyerek keşfedebileceğiniz Göteburg’da iki ana meydan var: Kültürel merkez Götaplatsen. Resmi ve ticari binaların çevrelediği Gustav Adolfs Torg.... Şehrin kalbi bu ikisini birleştiren caddede atıyor. Kungsportsavenyn ya da kısaca bulvar anlamına gelen Avenyn, ağaçlarla bezenmiş.
Götaplatsen’ın tam ortasında, ünlü heykeltıraş Carl Milles’in eseri olan Poseidon Çeşmesi tüm güzelliğiyle gelenleri selamlıyor. Burada ayrıca Göteburg Senfoni Orkestrası’na ev sahipliği yapan Konser Salonu ve 1925’den beri hizmet veren Röhsska Sanat Müzesi bulunuyor. Heykelleriyle göz dolduran müzede ünlü İsveçli sanatçılar dışında Monet, Renoir, Matisse, Gauguin, Van Gogh ve Picasso gibi büyük ustaların eserleri yer alıyor. Belediye Tiyatrosu ve kütüphane de Götaplatsen’ın görkemine katkıda bulunuyorlar.

BALIK KİLİSESİ VİKİNG GEMİSİ GİBİ

Gustav Adolfs Torg Meydanı’nda Belediye Binası yer alıyor. Göteburg’un tarihi ile bilgi sahibi olabileceğiniz Şehir Müzesi, 12 gemiden oluşan yüzer müze Göteburg Denizcilik Merkezi, Tradgardsföreningens Parkı, Londra’daki Kristal Saray’ın benzeri olarak 1878’de yapılan Palmiye Evi, Göteburg’da göreceğiniz diğer önemli yerler arasında. Alışverişe meraklıysanız, Tren İstasyonu’nun karşısındaki Nordstan adeta bir şehir gibi ve İskandinavya’nın en büyüklerinden biri.
1802’de yapılan Domkyrkan isimli katedral dışarıdan bakıldığında sıradan görülse de içine girenleri etkiliyor. Eski East India Company binası günümüzde Şehir Müzesi olarak kullanılıyor ve İsveç’in en büyük müzesi olma özelliğine sahip. Feske Körkan balık kilisesi anlamını taşısa da aslında bir balık pazarı. Kiliseye benzeyen bu yapı sabahın erken saatlerinde tuttukları taze balıkları şehre getiren balıkçıları ağırlıyor. Masthuggkyrkan ise ahşap tavanı bir Viking gemisini andıran ilginç bir kilise.
21 Haziran’da Göteburg’u en keyifli keşfetme yollarından biri üstü açık tramvayla şehri dolaşmak ya da bir tekneyle Göta Nehri üzerinde ve kanallarda gezinmek. Önceliğiniz plajlarsa Kattegat Körfezi’nde yer alan ve Göteborgs Skargard diye geçen adalara gidin ve bu uzun günün tadını doyasıya çıkarın.

LAPONYA
Finler 21 Haziran’da her yeri huş ağacıyla süslüyor

Bir 21 Haziran’da Finlandiya’nın Göller Bölgesi’ne gitmiş ve bir gelenek olarak kiliselerden teknelere, evlerin girişinden restoranlara her yerin huş ağacı dallarıyla süslendiğini görmüştüm. Finlandiya’nın yüzde 68’i ormanlarla kaplı, ayrıca 98 bin adaları var. 188 bin göl bulunan Finlandiya’nın Göller Bölgesi’ndeki, 1475’den kalma Olavinlinna (Aziz Olav) Kalesi’nde Savonlinna Opera Festivali yapılıyor. Upuzun günlerde operanın tadını çıkarabiliyorsunuz. Huş ve çam ormanlarıyla kaplı bölge olağanüstü güzellikte. Rusya’ya karşı inşa edilen kale, Helsinki’den 340 kilometre uzaklıkta. Kalenin önündeki Saimaa Gölü’nde keyifli bir tekne turu yapabilirsiniz. Temmuz ve ağustostaki festivalin biletlerini internetten temin edebilirsiniz. (www.operafstival.fi) Retretti Sanat Merkezi (www.retretti.fi) bu bölgedeki olağanüstü mekanlardan, inanılmaz sergilere ev sahipliği yapıyor. En önemli özelliği salonlarının yeraltındaki mağaralardan oluşması. Savonlinna’nın 15 kilometre doğusundaki Kerimäki’de dünyanın en büyük ahşap kilisesi var. 1847’den kalma bina feet ölçü birimine göre yapılmış, işçiler karıştırıp metre olarak inşa edince, dev bir bina ortaya çıkmış! (www.kerimaki.fi) Savonlinna’da Rus çarları döneminden kalma Rauhalinna Villa isimli çok güzel bir hotel var, burada yemek de yiyebilirsiniz. Savonlinna’nın göl kenarındaki ana caddesinin bir paralelindeki caddeye giderseniz, Şahmaran isimli bir pizzacı göreceksiniz. Sahipleri Afşin Elbistan’dan...
Noel Baba her ne kadar bizim güney sahillerimizde, Patara’da doğmuş olsa da Kuzey Kutbu’ndaki Rovaniemi onun köyü olarak geçiyor. Burası 21 Haziran’ın en güzel yaşandığı yer. Helsinki’den Rovaniemi’ye giden gece trenine binip, sabah Laponya’da uyanabilirsiniz. Yolunuz bu kadar kuzeye düşerse, Arktik Bölge’de yazın güneşin hiç batmadığını göreceksiniz.

REYKJAVİK
Parti zamanı

İzlanda termal kaynakların, şelalerin, buzul vadilerinin ve yeşilin ülkesi. Denizlerinde 17 çeşit balina yaşıyor, balina gözlemi turları düzenleniyor. Adaya 1871’de ilk ayak basan Vikinglerden Ingolfur Arnarson, termal sulardan çıkan buharı duman zannedip yerleştikleri noktaya Dumanlı Körfez (Reykjavik) adını vermiş. 21 Haziran’da neredeyse hep aydınlık kalan şehir çok pratik, kolayca keşfedebilirsiniz.
İzlandalılar tam bir parti çılgını. “Vur patlasın, çal oynasın” onların hayat tarzı. Bu nedenle olsa gerek, ortalama ömür kadınlarda 83, erkeklerde ise 79. Yılın en uzun gününde başkent Reykjavik dünyanın en büyük parti mekanına dönüşüyor. Çok yaşamak istiyorsanız İzlandalılardan alınacak dersler var.

75 METRELİK KULEDEN PANORAMİK MANZARA

Ufkunda yüksek binaların olmadığı Rekjavik 115 bin nüfuslu. Bu kadar kuzeyde, bu kadar küçük bir nüfusla, gecelerin sessiz geçtiğini sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Özellikle cuma geceleri runtur dedikleri parti zamanı. Halk sokaklara taşıp gece kulüplerini dolduruyor.
Şehre 21 Haziran’da yolunuz düşerse öncelikle Öskjuhlid Tepesi’ne çıkın. Burada Perlan isimli gümüş renkli su depoları var. Depolardan şehirde yaşayanlara ücretsiz olarak sıcak su veriyorlar. Perlan’dan şehrin panoramik manzarası görmeye değer. Biraz ilerideki Hallgrimskirkja, yani İzlanda’nın en büyük kilisesi. 75 metrelik kulesine çıkıp neredeyse 24 saat süren bu günde kuşbakışı şehri seyredebilirsiniz. Perlan’daki restoranda bir şeyler yiyip manzaranın tadını çıkarabilirsiniz.

ALTIN HALKA’NIN MÜTHİŞ GAYZERLERİ
 
İzlanda broşürlerinde çok sık görebileceğiniz kareler genelde Mavi Göl’e (Blue Lagoon) ait. Başkentten 40 dakika mesafedeki termal havuzlarda yüzmek büyük bir keyif. Sağlığa da iyi geliyor. Vücudunuza bolca çamur sürmeyi ihmal etmeyin. Golden Circle (Altın Halka) diye geçen Thingvellir Milli Parkı’nda gayzerler, şelaleler ve dünyanın ilk demokrasisi olarak geçen eski Viking Parlamentosu var. Burası doğa ile bütünleşmek için ideal. Thingvellir UNESCO Dünya Kültürel Mirası Listesi’nde. Gullfoss’ta 32 metreden düşen bir şelale var. Geysir ise adı üzerinde gayzer. Geysir’in yanındaki Strokkur isimli gayzer 30 metre yüksekliğe kadar fırlıyor.
Aklınızda olsun 21 Haziran’ı kaçırırsanız İzlandalılar Danimarka’dan 1944 yılında aldıkları bağımsızlıklarını 17 Temmuz’da gene büyük eğlencelerle kutluyor.

EDINBURGH
Sokaklar, meydanlar sanatla yıkanıyor

Sir Walter Scott’un “Benim biricik romantik şehrim” diye nitelendirdiği Edinburgh, sadece İngiltere’nin değil, Avrupa’nın sihirli şehirlerinden biri. Tepedeki 12’nci yüzyıl kalesi, pubları, müzeleri, görkemli binaları ve ağustosta düzenlenen sanat festivaliyle tanınan şehir her sene yaklaşık bir milyon kişiyi ağırlıyor.
İskoçya’nın başkenti Edinburgh da bütün önemli yerler yürüyüş mesafesinde. En yüksek noktadan başlayıp, kaledeki manzaranın tadını çıkarabilirsiniz. Muhteşem günbatımlarına sahne olan kale özellikle 21 Haziran’da çok keyifli, gün neredeyse hiç bitmiyor. Kaleden inerken geçeceğiniz “Royal Mile” Caddesi ve ara sokaklar hediyelik eşya mağazaları, restoranlarla dolu. 21 Haziran’da bu cadde insan dolacak. Kalabalıktan sıyrılıp yolun sonuna kadar ilerleyin. 1120’de yapılan St. Giles Katedrali’ni geçtikten sonra karşınıza şık bir bina çıkacak. 1498 tarihli yeni Parlamento’nun hemen yanındaki Holyrood Sarayı, İskoç tarihine damgasını vuran Kraliçe Mary ile özdeşleşmiş. Mary’nin en büyük özelliklerinden biri 1543’te dokuz aylıkken İskoçya Kraliçesi olması. Halen kraliyet ailesinin yazlık ikametgahı olarak kullanılan binanın belli bölümleri ziyarete açık.
Şehrin en güzel manzaralarından birini Calton Tepesi’nden göreceksiniz. Savaş kahramanı Nelson’a adanan anıt, rasathane ve milli anıt bu tepede. Sonra Firth of Forth Nehri’ne doğru uzanın. 1997’ye kadar yaklaşık 44 yıl kraliyet ailesine hizmet veren Britannia Yatı şehrin tarihi limanı Leith’de. 21 Haziran güneşinde yat ve nehir gözünüze çok hoş görünecek.
Şehir dışında National (Milli) Wallace Anıtı’na gidebilirsiniz. Kente karayoluyla bir saat uzaklıktaki anıt, Brave Heart (Cesur Yürek) filmine ilham kaynağı olan İskoçya’nın kurtarıcısı William Wallace ve diğer İskoç kahramanların büstlerinin bulunduğu tarihi bir bina. Girişindeki heykelin modeli filmde rol alan Mel Gibson! Bir başka seçenek günlük turlarla göller bölgesi keşfine çıkmak. Kim bilir, Loch Ness canavarı belki ortaya çıkmak için sizi bekliyordur...

ŞARM EL ŞEYH
Gölgenizi boşuna aramayın

Mısır’ın Şarm El Şeyh kenti dalgıçlardan kumar düşkünlerine kadar her türlü turistin ihtiyacına cevap veren, güneşin 12 ay boyunca cömertliğini esirgemediği bir cennet. 21 Haziran’da güneş ışınları tam 90 derecelik açıyla düştüğünden cennette gölgesiz tatil yapıyorsunuz.

SU ALTI CENNETİ

Kahire’ye 488 kilometre uzaklıktaki kentin kıyılarında deniz suyu sıcaklığı 20 derecenin altına inmiyor. Dünyanın bütün ünlü otellerinin yan yana sıralandığı, özel olarak yaratılmış bir turizm merkezi. Mısırlılara göre, bu bölgedeki Ras Muhammed (Muhammed Burnu) Milli Parkı, Avustralya’daki Büyük Mercan Kayalıkları’ndan sonra dünyadaki dalınacak en güzel yer. 200 civarında mercan türü, binin üzerinde balık çeşidi parkı cazip hale getiriyor.
Deniz öyle temiz ki su pırıl pırıl, adeta bir akvaryuma dalmış gibi hissediyor insan kendini. Halkın kısaca Şarm dediği bu turizm merkezinde şnorkelle denizin altındaki bu zenginliklerin tadını çıkarabilirsiniz. Tekneler değişik yerlere götürüyorlar müşterileri. Tiran Adası’nın karşısındaki Laguna ve bir gemi batığının bulunduğu Gordon Mercan Kayalıkları popüler olan yerlerden. Dikkat etmeniz gerekense zehirli balıklar. Özellikle Scorpion Devil, Stone ve Lion balıklarından uzak durmak lazım. En iyisi bazıları yakıcı ve kesici olan mercan kayalıkları da dahil hiçbir şeye dokunmadan yüzmek.

ÇÖLDE SAFARİ

Çölde Safari ise Şarm El Şeyh’de yapabileceğiniz bir başka etkinlik. Quad veya ATV dedikleri, dört teker çekişli motosikletlere tek ya da çift kişi binebiliyorsunuz. Gideceğiniz yollar çok tozlu olduğu için tavsiyem, yüzünüzü gözünüzü örtmeniz ve eldiven kullanmanız. Çölün uçsuz bucaksızlığı, bedeviler, develer insana 1001 Gece Masalları’nı anımsatıyor.
Papirüs, Hiyeroglif dilinde adınızın yazıldığı kartuş, nargile, Bedeviler’in yaptığı balık desenli örtüler, turkuvaz, baharat, parfüm şişesi, oyuncak develer, piramit ve sfenks şeklinde yapılmış eşyalar Şarm’da alabileceğiniz hediyeliklerden bazıları. Türkçe’ye Arapça’dan binlerce kelime geçtiği için ehliyet aynı, bedel, zira, merhaba, selam, bahşiş, yani, rüşvet gibi kelimeler kulağınıza sık sık çalınacak, hazırlıklı olun.
Mısır’ın genelinde gece otomobil farlarının yakılması konusunda ortak bir bilinç henüz gelişmemiş. O yüzden araçları hayal meyal görüyorsunuz. Nedenini bilen yok. Aman geceleri dikkatli olun.