Yeşilin ve mavinin eşsiz adası: Bali
Güneş yüzünü gösterince kalbi kıpır kıpır atan doğanın, dalgaların sesiyle dans eden yaprakların, otantik yaşamın, sörfün, sonsuzluk havuzlarının, çılgın yöresel dansların, tapınakların, otellerin, her sabah karıncalara bile yemek bırakan güzel insanların adası Bali… Adaya adım atınca bu yeşil ve mavinin eşsiz uyumu sizi karşılıyor.
Sanskrit dilinde ‘huzur ve barış’ anlamına gelen ada; Canggu, Kuta, Jimbaran, Ubud, Nusa Penida, Seminyak, Nusa Dua bölgeleri ile farklı tatil deneyimleri sunuyor. Jimbaran ve Ubud bölgesini seçerek başladığım Bali günlerinde neler yapılır? Tatili kolaylaştıracak pratik bilgiler neler? Hadi gelin beraberce göz atalım...
Havaalanına iner inmez oluşturulan stantlardan 8 GB internet paketi alabilirsiniz. Ulaşım için günün akışına göre Grab uygulamasını, Blubird Taksi’yi tercih edebilir ya da gün boyu size sabit bir ücretle eşlik edecek şoförlü arabalardan kiralayabilirsiniz.
Sağınızdan solunuzdan geçen motosikletlilerin oluşturduğu yoğun trafikte ulaşım en önemli konunuz olacak. Haritalarda 20 dakika gösterilen yollar trafik nedeniyle bir saati bulabiliyor. Planlanmış gün boyu gezi planınız varsa şoförlü araçlar özellikle tavsiye edilir. Böylelikle günübirlik turlara bağlı kalmadan kendi rotanızı belirleyip özgür kalabiliyorsunuz. Aracınızı da ‘www.balicab.com’ adresinden online ayarlayabilirsiniz. Peki neden Jimbaran ve Ubud bölgelerini özellikle tercih ettim?
Sahilde romantik gün batımı
Jimbaran, gün boyu Bali keşiflerine başlamadan önce birkaç gün dinlenebileceğiniz, okyanus manzaralı sonsuzluk havuzlarının olduğu aynı zamanda da plajı olan, doğanın ortasında sessiz sakin birçok otelin olduğu bir bölge. Hem balayı çiftlerine hem de sessiz bir tatil isteyenlere ‘Ayana Resort & SPA’ hiç düşünmeden tavsiye edebileceğim en iyi otellerden. Okyanusu tüm ihtişamıyla görebilen lokasyonu, içerisinde barındırdığı birçok ödüllü restoranı, Kubu Beach ve sonsuzluk havuzlarıyla unutulmaz anlar yaşatıyor.
Jimbaran, otelleri kadar akşam sahil kenarında sıralanmış birçok balıkçı restoranlarıyla da ünlü. Tüm restoranların sahildeki masalarında mumları yakmasıyla koca sahil romantik bir alana dönüşüyor. Dünyanın birçok ülkesinden gelen insanlarla, kumsalda mum ışığında yan yana sıralanmış restoranlarda lezzetli yemeklerin tadını çıkarabilirsiniz.
Bali’de bu otelde kalsanız da kalmasanız da saat beş gibi hem güneşin batışını izlemek hem de canlı müzik eşliğinde güzel bir akşam yemeği için okyanus manzaralı dünyanın en ünlü barlarından Rock Bar’ı ziyaret edebilirsiniz. Yasuhiro Koichi tarafından dizayn edilen Rock Bar, için otel müşterisi değilseniz uzun kuyruklar beklememek için rezervasyon yaptırmanız gerekiyor.
Bali’nin özeti Ubud
Gün boyu geziler için gerekli enerjiyi topladıktan sonra Jimbaran’dan 2 buçuk saatlik bir yolculukla Ubud bölgesine geçiyorum. Bence Bali demek Ubud demek. Günlük yaşamı gözlemleyebileceğiniz, otantik havayı soluyabileceğiniz en doğru adres Ubud. Çevresindeki tapınak keşifleri ile birlikte dolu dolu dört gün geçirebilirsiniz. Ubud’da merkezde çok uygun fiyata bahçeli iki katlı evlerde kalabilir, sabah horoz sesiyle uyanabilirsiniz.
Maymunlarla baş başa
Eğer merkezde kalırsanız yürüyerek ilk gün Maymun Ormanı ile başlayabilirsiniz. Maymunlar evlerinde ailecek mutlu huzurlu yaşıyorlar. Saldırgan değiller, ormanı rahatlıkla gezebilirsiniz. Ormanın karşısındaki dükkânlardan meşhur Bali çantalarından ya da koni şeklindeki şapkalardan alabilirsiniz. Bali’de alışveriş sırasında pazarlığı unutmayın yarı yarıya fiyatlar düşüyor. Gezi sonrası biraz yürüyerek dünyanın en otantik manzarasına sahip Starbucks Cafe’de bir şeyler içebilir, lotus çiçekleri ile süslü Saraswati Tapınağı’nı gezebilirsiniz.
Kutsal lotus çiçeği
Birçok dinde kutsal kabul edilen Lotus çiçeği geceleri kapanıp suya batan, gündüzleri ise su üstüne çıkıp çiçek açan bir bitkidir. Budizm’de; saflığı, sadakati ve ruhsal uyanışı, Hinduizm’de; vücudumuzun enerji merkezi çakraları, güzellik, refah, bilgi, doğurganlık ve sonsuzluğu, Mısır kültüründe ise güneşi ve yeniden doğuşu temsil ediyor. Yine tapınağın girişinde Starbucks karşısında Lotus Kafe ve restoran bulunuyor. Burada bir akşam yemeği yemenizi tavsiye ediyorum. Akşam saatlerinde tapınakta yöresel danslar sergileniyor yemeğini yerken bir yandan da gösteriyi açık havada izleyebiliyorsunuz. Her akşam program değişiyor gitmeden web sayfasından kontrol edebilirsiniz.
UNESCO’daki pirinç tarlaları
Ubud’da dolu dolu bir gün geçirdikten sonra yaklaşık 10 kilometrelik Tegelalang pirinç tarlalarına gidebilirsiniz. Tegelalang Pirinç tarlaları UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde. Oraya varır varmaz, hoparlörden yayılan yöresel bir müzik sizi karşılıyor ve gezi boyunca tüm sokaklarda size eşlik ediyor. Tarlalara topuklu ayakkabılarla gitmeyin, gezmek zorlaşabilir.
Tarlaları bir baştan bir başa gezdikten sonra pirinç tarlası manzaralı kafelerde bir şeyler içebilir, manzaraya karşı oluşturulan salıncaklı dekorlarda fotoğraf çektirebilirsiniz. Gezerken tarlalardaki yöresel insanların pirinç toplama görüntüleri insanın yorgunluğunu biraz hafifletiyor.
Sonsuzluk havuzları…
Yeni bir günde hedefinizi Pura Penataran Agung Lempuyang Tapınağı olarak beliryebilirsiniz. Bu tapınağın asıl özelliği Agung Yanardağı manzaralı olması. Bence Pura Penataran Agung Lempuyang Tapınağı, Ulun Danu Beratan Tapınağı Bali’deki en iyi iki tapınak. Bir de okyanus manzarası ve Keçak dansı ile ünlü Uluwatu Tapınağı. Keçak dansı ilk on beş dakikası renkli ve eğlenceli geliyor sonrasında ilk heyecanını yitiriyor.
Ubud’da ve çevresinde gezilecek yerleri bitirdikten sonra Ubud’un biraz dışında orman manzaralı, sonsuzluk havuzlu otellerden birini seçip kendinizi biraz şımartabilirsiniz. Benim tercihim Hanging Gardens of Bali oldu, bu oteli ilk gördüğümde bir gün gidilecekler listesine eklemiştim. Kat kat sonsuzluk havuzu ile otel insana doğanın ortasında, orman manzarası eşliğinde rüya gibi anlar yaşatıyor.