Ezgi BAŞARAN<br>ebasaran@hurriyet.com.tr
Son Güncelleme:
Yeşil Bölge’nin sakinleri Bağdat’ta patlayan bombayı CNN’den öğreniyor
ABD’nin Washington Post gazetesinin muhabiri Rajiv Chandrasekaran, Zümrüt Şehir (Imperial City) adlı bir kitap yazdı. Irak’ın başkenti Bağdat’ta, bugün ABD Büyükelçiliği’ne dönüşen ve eski devlet başkanı Saddam’ın sarayını da içine alan 18 kilometrekarelik Yeşil Bölge (Green Zone) adlı alanda neler yaşandığını anlatıyor kitap. Chandrasekaran, Irak’ta iki yıl kaldı. Eylül 2003’ten Ekim 2004’e kadar...
Yeşil Bölge’de yaşamıyordu ama ABD vatandaşı sıfatıyla istediği zaman bölgeye girebiliyordu. Böylelikle savaş alanındaki günlük hayatı, ABD’nin şehir içinde şehir kurma girişimini derinlemesine tahlil edebildi. Chandrasekaran’la çok ses getiren, ABD Senatosu’nda bile gündeme gelen kitabını konuştuk.
Şu anda Yeşil Bölge’nin sakinleri kimler?
- Üç farklı gruptan kişiler: İlki ABD Elçiliği çalışanları. İkincisi Irak’ın yeniden inşa edilmesi konusunda proje alan uluslararası şirketler. Üçüncü grup ise Irak hükümeti görevlileri. Yani El Maliki ve onun kabinesindeki birçok kişi Yeşil Bölge’de yaşıyor ve çalışıyor. Anlaşılacağı gibi Irak’ı yönetenler de en az oradaki Amerikalılar kadar Irak gerçeğinden uzak ve izole.
Birinci gruptaki ABD’lilerin özellikleri nedir?
- Birçok kişinin ABD dışındaki ilk işi Irak. Hatta bazıları hayatlarında ilk kez pasaport almış. Yani çok deneyimli ve donanımlı olduklarını söyleyemeyeceğim.
Nüfusu ne kadar?
- 10 bin kişi civarında. Yüzölçümü ise 18.1 kilometrekare. Rakam sürekli değişiyor ama birkaç bin asker de bölgenin güvenliğinden sorumlu.
Bu kadar kişi nerede yatıp kalkıyor? Saddam’ın sarayında mı?
- Büyük çoğunluğu karavanlarda. Saddam’ın sarayını büyük bir devlet binası olarak düşünün. Ofislerden oluşuyor, bildiğim kadarıyla orada kimse yaşamıyor.
Şu anda Irak’taki en güvenli yer burası mı?
- Hem evet, hem de hayır. Aşılması güç bir güvenlik sistemi var. Çevresinde altı metre yükseklikte, üzerinde jilet gibi keskin tel örgüler bulunan 30 cm kalınlıkta beton duvarlar var. Fakat aynı zamanda direnişçilerin en favori hedefi. Güvenliği aşmak için kafa patlatıyorlar.
Yeşil Bölge’de dükkan ya da restoran işleten Iraklı var mı?
- Giriş izni olan Iraklı çok az. Amerikalılar bile Yeşil Bölge’nin bazı bölümlerine yanlarında bir askerle gidebiliyor. 2003’ten beri güvenlik iyice sıkılaştı.
Iraklılar, Yeşil Bölge’deki günlük yaşamdan haberdar mı?
- Sıradan Iraklı girip gezemez. Resmi bir işiniz olduğunu belgelerle kanıtlasanız bile içeri girerken en az üç ciddi aramadan geçiyorsunuz. Ama Iraklılar zamanla bu bölgedeki günlük hayatı öğrendi. Bu, onlarda büyük kıskançlık ve kızgınlık yaratıyor. ABD’nin en büyük hatası bu bölgeyi Saddam’ın sarayının çevresinde kurmuş olması. O saray çok sembolik bir noktada. Belki de birçok Iraklı her şey bittikten sonra bu sarayın bir müzeye dönüştürüleceğini umuyordu ama şimdi ABD Büyükelçiliği olacak. Bu çok kötü bir çağrışım yaratıyor.
ABD hükümeti Yeşil Bölge’de hayatın sürmesi için ne kadar para harcıyor?
- Tam rakam açıklanmıyor ama milyarlarca dolar olmalı.
Bağdat’ta bir bomba patladığında Yeşil Bölge çalışanları ne kadar etkileniyor?
- Hiç etkilenmiyorlar. Çoğunlukla bombalamayı televizyondan öğreniyorlar.
ABD’deki ofislerinden aynı işi yapmaları mümkün değil mi, niye Irak’ta kalmakta ısrar ediyorlar?
- Özellikle kitabım yayımlandıktan sonra bu soru Washington’da çok sık soruluyor. Orada oturup Iraklıların gerçek ihtiyacı olmayan projeler üstünde çalışıp zaman harcıyorlar. Bırakın Irak’ta oturmayı, bu projelerin gerekliliği bile belirsiz. Iraklılar ihtiyaçlarını kendileri belirleyip, projelerini uygulayabilmeli. Vergi ve eğitimle ilgili kararları Iraklılar vermeli.
Nasıl tepkiler aldınız kitapla ilgili?
- Çoğu okur, ABD’nin Irak’taki faaliyetleriyle ilgili bilmediği ayrıntıları öğrendiğini söyledi. Ayrıca kitaptan sonra birkaç senatör, zamanında Paul Bremer tarafından yürütülen CPA’nın (Koalisyon Geçici Yönetimi) yetkinliğiyle ilgili Pentagon’a soru önergesi sundu.
ABD Senatosu’ndaki birçok senatör Irak’ta yaşananları sizin kitabınızdan mı öğrendi yani?
- Durum onu gösteriyor.
ŞEHİR İÇİNDE ŞEHİR GELENEĞİ SADDAM’DAN
Bağdat’ın en güzel nehir kenarı mülklerini şehrin geri kalanından ayırarak, şık villalar, bungalovlar, kamu binaları, dükkanlar ve hatta bir hastaneye bile sahip, şehir içinde bir şehir kurma fikri ilk olarak Saddam’dan çıktı. Yardımcıları ve koruma görevlilerinin bile, sıradan vatandaşlarla bir arada bulunmasını istemedi. Hatta yabancıların içeriyi görmesini de uygun bulmadı. Bağdat’ın diğer semtlerine oranla buradaki evler daha büyük, yeşil alanlar daha fazla, caddeler daha genişti. Daha çok palmiye, daha az insan vardı. Saddam’ın yakın çevresi ya da çok güvendiği koruma görevlileri dışında hiç kimse içeride ne yaşandığını bilmiyordu. Amerikalılar Saddam’ın mahallesini, Büyük Kongre Merkezi’ni ve 1991’deki Körfez Savaşı sırasında CNN canlı yayınlarının yapıldığı yer olarak ünlenen, o zamanın lüks binası al-Rasheed’i kapsayacak şekilde birkaç sokak daha büyüttüler. Ve bugünkü Yeşil Bölge’ye dönüştürdüler.
Kahvaltıda domuz jambonuöğlen Çin yemekleri, akşam salsa ya da yoga
Sabah erkenden spor salonuna gidip bir saat yürüme bandında ya da fitness aletlerinde egzersiz yapılır. Ardından kahvaltı için kafeteryaya gidiliyor. Kahvaltı tam Amerikan tarzı: Omlet, sosis, ızgarada pişirilmiş peynir, domuz jambonu, patates ve portakal suyu. ABD hükümeti kuralları gereğince bütün yiyecekler, sosislerin kaynatıldığı su bile komşu ülkelerdeki onaylanmış tedarikçilerden alınıyor. Özellikle Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden ve kargo uçaklarıyla ABD’den geliyor. Irak’tan gıda desteği alınmamasının sebebi zehirlenme korkusu. Bir zamanlar Saddam için seçkin yemeklerin hazırlandığı mutfak, dev bir fritöz ve küvet büyüklüğündeki bir karıştırma kabıyla bir yemek işleme merkezine dönüştürülmüş durumda.
Kahvaltıdan sonra herkes ofisine çekilir. Saddam’ın sarayı Washington’daki herhangi bir kamu binasına benziyor artık. Odalarda televizyon, bilgisayar ve klima var. Gün boyu masa başında oturup göz ucuyla sesi kısılmış TV’den CNN’i izler, telefon görüşmeleri yapar, koridorlarda üzerinde ismi yazan yaka kimliği takarlar. Haftada bir, hatta bazen ayda bir Yeşil Bölge’yi terk edip şehre inerler. Öğlen ve akşam yemekleri aynı kafeteryada yenir. Eğer mönüyü beğenmezseniz ya da arada mideniz kazınırsa Yeşil Bölge’deki Çin lokantalarından birinden yemek isteyebilirsiniz. İş çıkışı farklı etkinliklere katılmak mümkün. Yeşil Bölge sakinleri için kurulan sinemaya gidebilir, salsa veya yoga dersleri alabilir, bunları beğenmezseniz İncil kursuna yazılabilirsiniz. Disko ve bar da var. Günün geriliminden dansla, birkaç kadeh içkiyle uzaklaşmak isteyenler için. Irak yasaları ve gelenekleri Yeşil Bölge’de geçerli değil. Kadınlar şort ve tişörtle koşuyor, sarayın otoparkında porno DVD bulmak mümkün.
Şu anda Yeşil Bölge’nin sakinleri kimler?
- Üç farklı gruptan kişiler: İlki ABD Elçiliği çalışanları. İkincisi Irak’ın yeniden inşa edilmesi konusunda proje alan uluslararası şirketler. Üçüncü grup ise Irak hükümeti görevlileri. Yani El Maliki ve onun kabinesindeki birçok kişi Yeşil Bölge’de yaşıyor ve çalışıyor. Anlaşılacağı gibi Irak’ı yönetenler de en az oradaki Amerikalılar kadar Irak gerçeğinden uzak ve izole.
Birinci gruptaki ABD’lilerin özellikleri nedir?
- Birçok kişinin ABD dışındaki ilk işi Irak. Hatta bazıları hayatlarında ilk kez pasaport almış. Yani çok deneyimli ve donanımlı olduklarını söyleyemeyeceğim.
Nüfusu ne kadar?
- 10 bin kişi civarında. Yüzölçümü ise 18.1 kilometrekare. Rakam sürekli değişiyor ama birkaç bin asker de bölgenin güvenliğinden sorumlu.
Bu kadar kişi nerede yatıp kalkıyor? Saddam’ın sarayında mı?
- Büyük çoğunluğu karavanlarda. Saddam’ın sarayını büyük bir devlet binası olarak düşünün. Ofislerden oluşuyor, bildiğim kadarıyla orada kimse yaşamıyor.
Şu anda Irak’taki en güvenli yer burası mı?
- Hem evet, hem de hayır. Aşılması güç bir güvenlik sistemi var. Çevresinde altı metre yükseklikte, üzerinde jilet gibi keskin tel örgüler bulunan 30 cm kalınlıkta beton duvarlar var. Fakat aynı zamanda direnişçilerin en favori hedefi. Güvenliği aşmak için kafa patlatıyorlar.
Yeşil Bölge’de dükkan ya da restoran işleten Iraklı var mı?
- Giriş izni olan Iraklı çok az. Amerikalılar bile Yeşil Bölge’nin bazı bölümlerine yanlarında bir askerle gidebiliyor. 2003’ten beri güvenlik iyice sıkılaştı.
Iraklılar, Yeşil Bölge’deki günlük yaşamdan haberdar mı?
- Sıradan Iraklı girip gezemez. Resmi bir işiniz olduğunu belgelerle kanıtlasanız bile içeri girerken en az üç ciddi aramadan geçiyorsunuz. Ama Iraklılar zamanla bu bölgedeki günlük hayatı öğrendi. Bu, onlarda büyük kıskançlık ve kızgınlık yaratıyor. ABD’nin en büyük hatası bu bölgeyi Saddam’ın sarayının çevresinde kurmuş olması. O saray çok sembolik bir noktada. Belki de birçok Iraklı her şey bittikten sonra bu sarayın bir müzeye dönüştürüleceğini umuyordu ama şimdi ABD Büyükelçiliği olacak. Bu çok kötü bir çağrışım yaratıyor.
ABD hükümeti Yeşil Bölge’de hayatın sürmesi için ne kadar para harcıyor?
- Tam rakam açıklanmıyor ama milyarlarca dolar olmalı.
Bağdat’ta bir bomba patladığında Yeşil Bölge çalışanları ne kadar etkileniyor?
- Hiç etkilenmiyorlar. Çoğunlukla bombalamayı televizyondan öğreniyorlar.
ABD’deki ofislerinden aynı işi yapmaları mümkün değil mi, niye Irak’ta kalmakta ısrar ediyorlar?
- Özellikle kitabım yayımlandıktan sonra bu soru Washington’da çok sık soruluyor. Orada oturup Iraklıların gerçek ihtiyacı olmayan projeler üstünde çalışıp zaman harcıyorlar. Bırakın Irak’ta oturmayı, bu projelerin gerekliliği bile belirsiz. Iraklılar ihtiyaçlarını kendileri belirleyip, projelerini uygulayabilmeli. Vergi ve eğitimle ilgili kararları Iraklılar vermeli.
Nasıl tepkiler aldınız kitapla ilgili?
- Çoğu okur, ABD’nin Irak’taki faaliyetleriyle ilgili bilmediği ayrıntıları öğrendiğini söyledi. Ayrıca kitaptan sonra birkaç senatör, zamanında Paul Bremer tarafından yürütülen CPA’nın (Koalisyon Geçici Yönetimi) yetkinliğiyle ilgili Pentagon’a soru önergesi sundu.
ABD Senatosu’ndaki birçok senatör Irak’ta yaşananları sizin kitabınızdan mı öğrendi yani?
- Durum onu gösteriyor.
ŞEHİR İÇİNDE ŞEHİR GELENEĞİ SADDAM’DAN
Bağdat’ın en güzel nehir kenarı mülklerini şehrin geri kalanından ayırarak, şık villalar, bungalovlar, kamu binaları, dükkanlar ve hatta bir hastaneye bile sahip, şehir içinde bir şehir kurma fikri ilk olarak Saddam’dan çıktı. Yardımcıları ve koruma görevlilerinin bile, sıradan vatandaşlarla bir arada bulunmasını istemedi. Hatta yabancıların içeriyi görmesini de uygun bulmadı. Bağdat’ın diğer semtlerine oranla buradaki evler daha büyük, yeşil alanlar daha fazla, caddeler daha genişti. Daha çok palmiye, daha az insan vardı. Saddam’ın yakın çevresi ya da çok güvendiği koruma görevlileri dışında hiç kimse içeride ne yaşandığını bilmiyordu. Amerikalılar Saddam’ın mahallesini, Büyük Kongre Merkezi’ni ve 1991’deki Körfez Savaşı sırasında CNN canlı yayınlarının yapıldığı yer olarak ünlenen, o zamanın lüks binası al-Rasheed’i kapsayacak şekilde birkaç sokak daha büyüttüler. Ve bugünkü Yeşil Bölge’ye dönüştürdüler.
Kahvaltıda domuz jambonuöğlen Çin yemekleri, akşam salsa ya da yoga
Sabah erkenden spor salonuna gidip bir saat yürüme bandında ya da fitness aletlerinde egzersiz yapılır. Ardından kahvaltı için kafeteryaya gidiliyor. Kahvaltı tam Amerikan tarzı: Omlet, sosis, ızgarada pişirilmiş peynir, domuz jambonu, patates ve portakal suyu. ABD hükümeti kuralları gereğince bütün yiyecekler, sosislerin kaynatıldığı su bile komşu ülkelerdeki onaylanmış tedarikçilerden alınıyor. Özellikle Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden ve kargo uçaklarıyla ABD’den geliyor. Irak’tan gıda desteği alınmamasının sebebi zehirlenme korkusu. Bir zamanlar Saddam için seçkin yemeklerin hazırlandığı mutfak, dev bir fritöz ve küvet büyüklüğündeki bir karıştırma kabıyla bir yemek işleme merkezine dönüştürülmüş durumda.
Kahvaltıdan sonra herkes ofisine çekilir. Saddam’ın sarayı Washington’daki herhangi bir kamu binasına benziyor artık. Odalarda televizyon, bilgisayar ve klima var. Gün boyu masa başında oturup göz ucuyla sesi kısılmış TV’den CNN’i izler, telefon görüşmeleri yapar, koridorlarda üzerinde ismi yazan yaka kimliği takarlar. Haftada bir, hatta bazen ayda bir Yeşil Bölge’yi terk edip şehre inerler. Öğlen ve akşam yemekleri aynı kafeteryada yenir. Eğer mönüyü beğenmezseniz ya da arada mideniz kazınırsa Yeşil Bölge’deki Çin lokantalarından birinden yemek isteyebilirsiniz. İş çıkışı farklı etkinliklere katılmak mümkün. Yeşil Bölge sakinleri için kurulan sinemaya gidebilir, salsa veya yoga dersleri alabilir, bunları beğenmezseniz İncil kursuna yazılabilirsiniz. Disko ve bar da var. Günün geriliminden dansla, birkaç kadeh içkiyle uzaklaşmak isteyenler için. Irak yasaları ve gelenekleri Yeşil Bölge’de geçerli değil. Kadınlar şort ve tişörtle koşuyor, sarayın otoparkında porno DVD bulmak mümkün.