Yeryüzü meraklılarının dergisi Türkiye’de

Erkek imparator penguenin Arktik kışın göbeğinde -60 dereceye varan soğukta ayakları üzerine yerleştirdiği tek bir yumurtanın üzerine kuluçkaya oturduğunu ve yumurtayı koruduğu bu dört aylık süreci oruç tutarak geçirdiğini biliyor muydunuz?
Ya da Kenya’da Tumai isminde tamamen kadınlardan oluşan ve erkeklerin giremediği bir köy olduğunu?
Yanardağların sırrını çözmek uğruna iple volkanik bacalardan içeri sarkarak kendini gerçekten ateşe atan bir jeokimya mühendisinin macerasını merak eder misiniz?
Veya rulet topunun nereye düşeceğini birkaç saniyede akıldan hesaplayan, kumarhane işletmecilerinin korkulu rüyası bir rulet ustasının hikâyesini?
Cevabınız evetse, bu aydan itibaren Türkiye’de yayımlanmaya başlayacak olan GEO dergisi ilginizi çekecek demektir. İlk kez 1976’da Almanya’da yayımlanan bu dergi, zamanla pek çok ülkeye yayılmış ve çok özel bir okur kitlesine sahip olmuş. GEO’nun yaratıcıları, dergiyi “Merak eden, farklı dünyaları ve bakış açılarını tanımak isteyen, günlük yaşamın rutinlerinden sıyrılıp tutkularının peşinden gidebilen, özgür yürekli, özgür beyinli insanların buluşma noktası” olarak tanımlıyor.
Yeryüzü ve insanla ilgili her şey derginin radarına giriyor: Seyahat, keşif, tarih, kültür, sağlık, sosyoloji, psikoloji, hayvanlar âlemi, sualtı dünyası, bilim, felsefe, din, politika...
İKTİDARIN ARKASINDAKİ GÜÇ: KADIN
Derginin ilk sayı için seçtiği kapak konusu Harem. Mahrem bir hayattan kesitlerin sunulduğu dosyanın başlığıysa ‘İktidarın arkasındaki güç: Kadın.’ Kapak fotoğrafı, Alman oryantalist ressam Max Ferdinand Bredt’e ait bir portre. Haremin gizli kraliçelerinden birini tasvir ediyor. Osmanlı döneminde padişah gözdeleriyle ‘valide sultan’ların haremdeki gizli iktidarı ve yaşam savaşları, ünlü Alman gazeteci-yazar Mathias Mesenhöller kaleme almış.

1- Harem: Altın kafeste hayat

“İstanbul, Nisan 1789... Yüksek rütbeli askerlerle meraklı seyirciler, dolambaçlı sokaklar boyunca iki yana sıralanmışlar. Nihayet alay görünüyor. Başta, protokol görevlileri ve yetkililerle birlikte samur kürklü ve sarıklı bir kimse var. Onların ardından mızraklı ve baltalı muhafız takımı geliyor. Özenle süslenmiş bir at tarafından çekilen ve sultana ait haremin baş haremağası tarafından sürülen görkemli at arabasının çevresini kuşatmışlar. At arabasının geçtiği yerlerde saray memurları kalabalığa para dağıtıyor. Bu alayı düzinelerce zırhlı asker izliyor. Topkapı Sarayı’na ulaşan korteji ön avluda, tahta yeni çıkmış Sultan III. Selim karşılıyor. Arabadan dışarıya, hükümdarın önünde eğilip öptüğü bir el uzanıyor. Sonra sultan, saraya doğru bu ele eşlik ediyor. El, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki en güçlü kadınlardan birine ait...”
Derginin kapak konusu böyle başlıyor ve Osmanlı hareminin kafesli duvarları arasındaki hayattan bir kesit sunuyor.

2- Adaların üzerindeki şehir: Stockholm

10. yüzyılda yaşamış Arap seyyah Ibn Fadlan, Semerkant’a doğru sefere çıkan İsveç Vikinglerini şöyle anlatır: “Daha önce hiç böylesine mükemmel vücutlar

görmemiştim. Hurma ağaçları gibi uzunlardı.” Seferden dönen İsveçliler kendilerine büyüleyici bir başkent inşa ederler. İşte Stockholm’ün hikâyesi böyle başlar. 14 adacık üzerine kurulmuş şehir, suya yansıyan zarif siluetinde tarih, doğa ve kültürü iç içe sunuyor. Bir adadan diğerine köprülerle geçiyor, karşı kıyılara ulaşmak için gemilere biniyorsunuz. Barları ve plajlarıyla yaya dostu eski şehir merkezi, uzun günler ve kısa, aydınlık gecelerde sizi koynuna sokuyor.

3- Buz üzerinde kahramanlık

İmparator penguenler, gözü kara delikanlılardır. Çocuklarını korumak için, herhangi bir besin kaynakları olmaksızın aylarca kar fırtınalarına göğüs gererler. Ardından, avlanmak için buz gibi sularda yüzlerce metre derine dalarak katil balinaların ve pars foklarının arasında av peşine düşerler. 130 santimetre boyundaki imparator penguen, Antarktika’nın sonsuz buzullarında kuluçkaya oturan tek canlıdır. Yavruların kuluçkadan çıkmasının ardından yaz mevsimini denizde geçirirler. Tıpkı Wedell Denizi üzerindeki buzların üzerinden denize atlayan bu beş arkadaş gibi...

4- Yaşamın ta kendisi

Fotoğraftaki baba ve oğul aslanın Masai Mara düzlüklerindeki yürüyüşü, adeta ‘Aslan Kral’ filmindeki bir sahneyi andırıyor. Filmdeki aslanın ismi olan ‘Simba’

, yerel dilde zaten ‘aslan’ anlamına geliyor. Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa V. Koç ve alternatif turlar programı Sedventure’ın danışmanı fotoğrafçı Süha Derbent’in Kenya, Tanzanya, Güney Afrika ve Botswana’da çektiği vahşi yaşam fotoğrafları, sizi uçsuz bucaksız toprakların o eşsiz doğasına doğru keyifli bir yolculuğa çıkaracak.

Popüler seyahat noktaları

Dergi, periyodik olarak farklı konulara odaklanan özel sayılar da çıkarıyor. Bugün sadece Almanya’da bir yıl içinde 62 özel sayı yayımlanıyor. GEO, Türkiye’de de her ay iki dergi olarak okurlarıyla buluşacak. Her ay farklı bir temayla çıkacak olan seyahat dergisi ‘GEO Saison’, mart sayısında bu yılın popüler seyahat noktaları, tüketici tercihleri ve seyahat alışkanlıklarını masaya yatırıyor. Dergideki başlıca konularsa Brezilya’nın el değmemiş doğal güzellikleriyle San Francisco’nun şehir gündemi.

Okurlarımız ‘bilgi arsızı’

Melda Narmanlı Çimen (GEO Türkiye Yayın Direktörü): “Derginin içeriği oldukça kapsamlı, çok farklı ilgi alanlarına yönelik araştırmalar ve konular var; o yüzden ‘bilgi arsızı’ olarak tanımlayabileceğim bir okur profiline sahip olacağımızı düşünüyorum. Yeryüzüne ve insana saygı, merak, farkındalık ve doğa tutkusu, bu profilin ortak paydası olacaktır. Karşınızda böyle bir okur profili olduğu zaman sizin de çıtayı her açıdan çok yukarı çıkarmanız gerekiyor. GEO, geçmişi, bugünü ve geleceği takip edip hikâye etmekte gerçekten çok usta.”

Öğrenmek ömür boyu

Yeşim Nur Mantaş (GEO Türkiye Yayın Yönetmeni): “Merak eden, araştıran, öğrenmek isteyen ve bunun tüm hayat boyu devam eden bir süreç olduğuna inananların GEO’yu çok seveceklerine inanıyorum. Modern bilgi toplumunun ve fikir liderlerinin buluştuğu bir platform yaratacağız.”