Paylaş
Lviv’de aklımda kalan konsept kafe ve restoranlar oldu, 3 kilo almak garanti deyip anlatmaya başlıyorum. Burası tam anlamıyla muhteşem bir gastronomi şehri!
Baczewski Restaurant: ‘Kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı’ diyen Cemal Süreyya kesinlikle bu sözü Baczewski Restaurant’ta kahvaltı yaptıktan sonra falan söylemiş olmalı. Ben hayatımda böyle leziz kahvaltıyı, böyle huzurlu ortamda bu kadar ucuza yapmamıştım. Tek sorun, herkes buranın metnini bildiğinden mekân saat 8’de açılmasına rağmen sabah 7.30’da mekânın önünde kuyruk oluşmaya başlıyor. Saat 8 ile 11 arası piyano eşliğinde, şampanyanızı yudumlayarak, sınırsız açık büfeden tabak dolusu kahvaltı yapabileceksiniz. Hem de sadece 120 Grivnaya (17TL). Sabah sabah şampanya içmeler, piyano eşliğinde kahvaltılar derken kendimi Bihter Ziyagil gibi hissettiğim bir restoran teşekkürler Baczewski!
Lviv Croissants: ‘Ay yok ben Fransız usulü kahvaltı severim nerede benim kahvem ve nerede benim kruvasanım?’ derseniz sizi kocaman kruvasanların tek adresi olan Lviv Croissants’a alalım.
Atlas ve Cukor: Atlas ambiyansıyla herkesi kendine hayran bırakan tüm turistlerin ilgi odağı, sadece kahvaltısıyla meşhur değil herkes yöresel yemekleri ve tatlılarını da konuşuyor. Cukor ise krepleriyle ün salmış, yemeden gelmeyin.
Ukrayna’nın ulusal yemeklerine gelirsek pancardan oluşan borsch çorbası, bizim mantı onların ise varenyky dediği içi etli, mantarlı ya da patatesten oluşan yemek. Deruny ise patatesli mücver.
Ukrainian Food Art / No:36: Ukrayna’nın yöresel yemeklerini tatmak için kapısındaki kalabalığı görüp ‘Ne var burada acaba?’ deyip rastgele keşfettiğim bir restoran No:36. Aslında restoranın ismi yok numarası 36 olduğundan dolayı bu ismi almış girişinde Ukrainian Food Art yazıyor. 5 katlı ve her katında farklı bir konsept var hatta içinde akvaryum var, herkes akvaryumun etrafında ki masalarda yer kapmak için yarışıyor.
Gelelim konsept mekanlara, yeyip içmeseniz bile mutlaka bir girip çıkın, nasılsa ücretsiz deyip başlıyorum.
Gasova Lampa: Gaz lambalarının mucidinin mekânı olarak biliniyor, içerisinde her model ve her renkte gaz lambası bulabilirsiniz bir nevi gaz lambası müzesi de denilebilir.
Kryjivka Cafe: Siz hiç parolayla girilen mekân gördünüz mü? ‘Ay parola neydi acaba?’ diye hiç düşünmeyin ‘Slave Ukraine!’ deyin ve gizli kapılar ardına kendinizi bırakın. Aslında savaş sığınağı olan bu restoranda savaşa ait birçok ekipmanı fotoğraflayabilirsiniz. Oyun olarak Putin’in resmine atış yapılıyor, mutlaka görülmesi gereken bir yer.
House of Legends: Efsaneler Evi olarak bilinen bu mekânın konsepti ise çatı katında bulunan araba ve baca temizleyicisi adam heykeli. Çatıya araba koyma fikrini kim bulmuş bilmiyorum ama o arabayla fotoğraf çekinmek için insanlar birbiriyle yarışıyor, saatlerce fotoğraf sırası bekliyor yani anlayacağınız daima kalabalık. Baca temizleyicisi adam heykeline gelirsek elinde tuttuğu şapkaya para atabilirseniz dileğiniz kabul oluyormuş.
Masoch Cafe: Yine insanların içeriye girebilmek için sırada bekleyip birbiriyle yarıştığı bir mekân. Mazoşizmin babası olarak bilinen ve aslen Lviv’li olan Leopold von Sacher’in anısına yapılmış bir kafe hatta girişinde kendisinin heykeli bulunuyor. Buranın konsepti ise garsonlar ellerinde kırbaçla dolaşıyor ve hiç beklemediğiniz anda sizi kırbaçlıyor. Anlayacağınız mazoşizm üzerine kurulmuş bir konsept, gözünüz korkmasın bu da farklı bir eğlence türü.
Lviv Coffee Manufacture: Kafanıza baret takıp 1683 yılında yapılmış madene inmeye hazır mısınız? Tabii bununla da bitmedi, bu kafeyi asıl meşhur yapan alevli kahvesi, ateş püskürterek kahve üzerinde ki şekeri yakıyorlar ve ortaya çıkan görüntü sizi büyülüyor. Tam Instagram’lık!
Lviv Handmade Chocolate: Tüm Ukrayna’da yayılmış olan meşhur çikolatacının asıl yeri burası. Araba, ayakkabı, ev çikolatanın her türlü çeşidini burada bulabilirsiniz. Dantel örtülü masalarda eskiye dönük bir şekilde ‘fındıklı sıcak çikolata’ yemeyi es geçmeyin.
Mons Pius: Ukrayna’da et hem çok ucuz hem çok leziz, şehir merkezinde yiyebileceğiniz en iyi T-bone, New York Steak ve Lamb Ribs BBQ için buraya gelebilirsiniz, rezervasyon şart.
Meat&Justice: Lviv’in Nusret’i olarak kabul gören Meat&Justice ise kesinlikle et konusunda başarılı başka bir mekân tabi fiyatlar diğer yerlere göre bir tık daha fazla. Buranın konsepti ise Orta Çağ hapishanesi, elinde balta üzerinde eski dönem kıyafetleriyle dolaşan garsonlar sizleri çoook eskilere götürecek.
Chleb I Wino: Birbirinden leziz şaraplar sadece 40 Grivna (5 TL)! Kocaman peynir tabağı ise 170 Grivna! Hamburger sevenler de buraya! Hamburgerin her rengini yapmışlar, herkesin merak ettiği ‘black burger’ ve ‘blue burger’ı burada denemiştim.
Lviv Galician Cheese Cake & Strudel Bakery: Hayatınızın ‘cheesecake’ (peynirli kek)’ini yemeye hazır mısınız? Küçük bir pastahane olan bu yerin sıcak sıcak taptaze elmalı pastası ‘strudeli’ de çok meşhur. Çay ve strudel sadece 50 Grivna. İçeriye tıkılıp yemek istemezseniz paket yaptırın meydanın keyfini çıkartarak dışarıda yiyebilirsiniz.
Drunken Cheery: Meydanda bulunan ayaküstü takılabileceğiniz bir vişne likörcüsü. Kapının önünde 3-4 bar masası mevcut likörünü alan masalarda sosyalleşiyor.
Beer Theatre Pravda: Burası tam bir bira cenneti! Akşam saat 8’den sonra tiyatro tadında canlı müzik başlıyor, mutlaka gidilmesi gereken yerlerin başında. Ödüllü biraların tadına bakmayı unutmayın.
At the Golden Rose: Buranın konsepti ise menüde fiyat olmaması, hesap pazarlık usulü ödeniyor. Tamamen sizin pazarlık gücünüze kalmış. Hadi bakalım gösterin Türklüğünüzün gücünü!
Champagneria: Şampanya severler buraya! Hem meyve parçacıklı çeşit çeşit şampanya tadıyorsunuz hem de ödediğiniz hesaba inanamıyorsunuz, çünkü çok ucuz. Odessa Red şampanya herkesin favorisi olsa da ben Odessa Rose’yi daha çok sevdim, bardak fiyatı 4 TL’ye denk geliyor. Yanında atıştırmalık peynir tabağına 10 TL’ye denk gelen bir ücret ödeyerek alabilirsiniz. Buranın Gürcü pidesi khachapuri ve sosislileri de pek bir meşhur.
The Most Expensive Galician Restaurant: Konsept restoranda farklılık yaratmak için birbiriyle yarışan Lviv’lileri gerçekten tebrik ediyorum. Bu restoranı bulmak bir dert, oldu da şans eseri buldunuz kapıda ki tokmağı çalışıyorsunuz ve kapıyı pijamalı bir amca açıyor. Aa yanlış mı geldik, pardon falan derken bunun konseptin bir parçası olduğunu anlıyorsunuz. Tabi bununla da bitmiyor! Yediniz, içtiniz afiyet olsun sıra geldi hesaba. Burası ne kadar pahalıymış, bulaşık mı yıkayacağız şimdi diye telaş etmeyin çünkü hesapta ki sıfırlar fazladan konulmuş.
Fotoğraflar: Selin Uzdil
Paylaş