Serhan YEDİG
Son Güncelleme:
Yaz gündönümünü kutlamaya hazır mısınız
Bugün Kuzey Yarımküre’de yaz gündönümü. Yılın en uzun gündüzü, en kısa gecesi sırasında kutup çizgisindeki ülkelerde güneş batmayacak, ufka kadar alçalıp tekrar yükselecek. Bereket ve doğurganlıklığı simgeleyen yaz gündönümü, Norveç’ten Rusya’ya pek çok ülkede şölenlerle kutlanıyor. Anadolu’da da binlerce yıl bu tür şölenler düzenlendi. Şimdilerde tarihe karışmak üzere. Halkbiliminin öncüsü Pertev Naili Boratav’ın eserlerinde bahsettiği, 1960’lara kadar gündönümü kutlamaları yapılan Bolu ve İsparta’da bile bu şenlikler kimlik değiştirmiş. Yılın gündüzleri en uzun haftasında gündönümü gezisine çıkmak isteyenler için dört öneri...
EDİRNE / LALAPAŞA - SUAKACAĞI
Trakların altarlarında gündönümü keşfi
Günümüzden 3500 yıl önce Edirne civarına yerleşen Traklar, beraberlerinde güneş ve astronomik olaylara bağlı ritüelleri de getirdi. Güneş sunakları, gizemli tapınaklar inşa ettiler. Bu yapıların en önemli noktaları yılda bir kez, gündönümü anında aydınlanacak şekilde yapılmıştı. Büyük İskender, milattan önce 4’üncü yüzyılda Trakları tarihten silse de bölgeye getirdikleri gökyüzü ritüellerini yok edemedi. Gelenekler kuşaktan kuşağa aktarıldı. Romalılar, Edirne Kalesi’ndeki Güneydoğu Burcu’nu bu gelenek nedeniyle kale mimarisine aykırı inşa etti. Kış gündönümünde güneşin bu burcun üstünden doğmasını sağladı. Trakların izleri Bektaşi - Alevi türbelerinde, mezarlıklarında, kefaret taşından geçme geleneklerinde bugün de görülüyor.
Ülkemizin sayılı astro arkeoloji uzmanlarından Trakya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Başkanı Prof. Dr. Engin Beksaç, yaklaşık 20 yıldır bu izlerin peşinde. 2008’de İpsala yakınlarında, 300 metre yüksekliğindeki Ortataştepe’de 8 bin yıllık güneş tapınağı keşfetti. Keramik kalıntıların bulunduğu takvim, saat şeklinde düzenlenmiş alanda, çok sonraları Helenistik dönemde güneş ritüellerinin düzenlendiğini gösteren heykelcikler bulundu. Prof. Dr. Beksaç “Sinop, Kastamonu, Ordu, Konya, Karaman, Kayseri, Fethiye civarında güneş ritüellerinin izleri bulunuyor. Ben sadece Edirne’de araştırma yapıyorum, geçmişte Edremit Körfezi’nin güneyinde de bu tür ritüellerin yapıldığı sunaklara rastlamıştım” diyor.
Prof. Dr. Beksaç’ın bulgularına göre, Traklar güneş sunaklarını hayatı simgeleyen yaz gündönümüne, mezarlarını ölümü ve farklı bir hayata geçişi simgeleyen kış gündönümüne göre konumlandırmış. Lalapaşa İlçesi’nde kutsal oda ya da mezar olarak yapılmış 50 civarında dolmen bulunuyor. Bunlardan ikisi ilçedeki yerleşimin arasında. Dolmenler açık alanda dört büyük taş plakanın oda oluşturacak şekilde dizilmesi, üstünün dev bir taşla kapatılmasıyla yapılıyor. 21 Aralık’ta güneşin doğduğu noktaya göre konumlanıyor, aynı günün gecesinde bu doğrultuda Orion ve Trakların kutsal takım yıldızı Lir görülüyor. Reenkarnasyona inanan kültürlerde iki takım yıldızın çakışması ölüm ötesine geçişin kapılarını aralayan gizemli şifrelerden biri. “Benzer bulguya Kırklareli İğneada’daki kalıntılarda da rastladım. Kışgündönümünün gecesinde Kartal ve Kuğu takımyıldızları kesişiyordu” diyor Prof. Dr. Beksaç.
Edirne’deki güneş altarlarından biri Hamzabeyli Sınır Kapısı yakınındaki Fincankaya’da, ancak alan ziyarete kapalı. Bunun yerine merkeze bağlı Suakacağı Köyü’nde, kayalara oyulan altarı görmek mümkün. Köyde ayrıca gündönümüne göre konumlanmış iki kutsal oda bulunuyor. Suakacağı’ndaki kalıntılardan biri de 10’uncu yüzyıldan kalma Bogomil Kilisesi. Bulgar köy papazı tarafından kurulan Bogomil akımı, Hıristiyanlıkla ezoterik ritüelleri birleştiren bir dini akımdı. Ortodoks kilisesini açgözlülükle, tembellikle suçlayan, müritlerine alçakgönüllülüğü, tövbekarlığı vaaz eden Bogomiller, tıpkı Fransa’daki Katarlar gibi sapkın ilan edilip, katledilmişlerdi.
İstanbul’daki turizm firmalarından Patika, bu yıl Edirne’deki Trak güneş sunakları ve dolmenleri tanıtan yürüyüş turları başlattı. Firma bugün bir yürüyüşçü grubuyla “Trak Sunakları, Dolmenler ve Ruhların Göçü” adlı keşif gezisi yapacak. Prof. Dr. Beksaç katılımcılara Traklar ve gündönümü ritüelleri hakkında bilgi verecek. Hafta sonunda Trakların izinde yürüyüşe çıkmak isterseniz, bu rotayı turizme kazandıran Emrah Özkök’ten bilgi alabilirsiniz. (www.patikatur.com / 0212 244 81 11) Lalapaşa’ya yolunuz düşerse, Sinanpaşa Köyü’ndeki ortaçağ kenti ve kilisesini de görmenizi öneririz.
ISPARTA / SENİRKENT
Yarışmalar azaldı, festival sürüyor
Isparta merkezine 76 kilometre uzaklıkta, Eğirdir Gölü’nün yanıbaşındaki Senirkent İlçesi yüzyıllardır yaz gündönümünü şölenlerle kutluyor. Senirkentliler gündelik hayatta pek çok önemli olay için gündönümünü eksen alıyor. Buğday hasatı ve harmanı, tarlaların nadas öncesi sürülmesi, koyunların kırpılması, taze peynirlerin tuluğa basılması hep 21 Haziran haftasından sonra yapılıyor. Pertev Naili Boratav, araştırmalarında 1930 yılında gündönümü şenliğinin 27 Haziran’da yapıldığını tespit etmiş. Bugün de Senirkent Üzüm, Kültür, Sanat Festivali aynı tarihte gerçekleştiriliyor. Belediye Başkanı Hüseyin Baykal (58) “Boratav’ın bahsettiği güreşler, at, çuval, yumurta taşıma, halat çekme yarışları çocukluğumda yapılırdı, 1980’lerden sonra unutuldu. Bu gelenekleri tekrar canlandırmaya kararlıyız” diyor. Senirkent’in gündönümü şenliği Bardak Kuyusu civarında yapılıyor. Hazırlanan özel peynirler (yepinti) ve bulamalar konuklara ikram ediliyor, alana yetişkinlerin yarışma tarzında oyunlar oynayacağı geleneksel düzenekler (kıncırlık) kuruluyor. Gün boyunca oyunlar oynanıyor, gündönümüyle ilgili tekerlemeler söyleniyor.
Senir sözcüğü Göktürkçe, dağ yamacı anlamına geliyor. Senirkent, Kapıdağı’nın eteklerine kurulmuş, meyve bahçeleriyle ovaya doğru genişleyen yedi bin nüfuslu bir ilçe. Dimrit türü üzümü, elması, sadece yurtdışına satılan kirazıyla iddialı. Şarapçılığı yeni gelişiyor. Ovadaki höyüklerden çıkan kalkolitik çağa ait bulgulara bakılırsa, geçmişi beş bin yıl öncelere uzanıyor. Hititler, Frigler, Romalılar, Bizanslılar ve nihayet Osmanlı birçok iz bırakmış ilçede. Kapıdağı’nın eteklerinde, kayalara oyulmuş Frig tapınağı bulunuyor. Roma döneminden kalma hamam bugün yerleşim alanının içinde kalmış. İlçenin doğusunda Ayazmana, Roma döneminden kalma bir pınar. Osmanlı dönemine ait 16.yy’da yapılmış Hıdır Çelebi Camii, Hacı Bektaş’ın öğrencilerinden Şehamet Sultan’ın, müritlerinin türbeleri ilçede görülebilecek diğer tarihi yapılar.
BOLU / SEBEN
Kutlamalar hacet bayramına dönüştü
Bolu’ya 56 kilometre uzaklıktaki Seben, geleneklerini özenle koruyan ilçelerden. Her yıl 21 Mart’ta Nevruz Tepesi’nde baharın gelişini müjdeleyen dev bir ateş yakılıyor. Halkeğitim Merkezi Müdürü Kemal Yaman’ın söylediğine bakılırsa ateş, çevredeki üç il ve dört ilçeden görülebiliyor. Yaylaya çıkış dönemi, 6 Mayıs’ta çocukların yaktığı “Beklem Ateşi”yle başlıyor. Bu ateş aynı zamanda Hıdrellez simgesi.
Rivayete göre ilçeyi, Timurlenk’in ordularıyla Anadolu’ya gelen, “Türk, Türkle savaşmaz” deyip Seben Dağı’nın eteklerine yerleşen Ortaasyalı Türkler kurmuş. Bu nedenle kökeni Ortaasya’ya uzanan gelenekler 600 yıl boyunca canlılığını korumuş. Pertev Naili Boratav, 1967’nin 21 Haziranı’nda Seben’de gündönümü şenliklerinin yapıldığını yazıyor. Bu şenliklerde taşı ayıklanmadan bulgur pilavı pişirildiğini, kuzuların kesildiğini, yarışmaların düzenlendiğini öğreniyoruz. Kemal Yaman, ilçe ve 29 köyde nüfus arttıkça gündönümü şenliklerinin kimlik değiştirdiğini, 1 Haziran - 5 Temmuz arasında köyler tarafından düzenlenen “hacet bayramları”na dönüştüğünü söylüyor. Bu bayramlarda köylüler kendi aralarında ıza bulguru topluyor, kuzular kesiliyor ve büyük kazanlarda hacet pilavı pişiriliyor. El işlerinin satıldığı sergiler açılıyor. Şölenlerdeki güreş geleneği ise ortadan kalkmış. Yöredeki en büyük gündönümü kutlamalarından Gökyar Bayramı geçen hafta gerçekleştirildi.Bu hafta sonunda ise üç kutlama var: 26 Haziran’da Pavlu Kaplıcaları’nın bulunduğu Kesenözü Köyü’nde ilçenin en eski gündönümü bayramı düzenlenecek. 27 Haziran’da ise Bolu - Seben karayolunun 20’inci kilometresi’ndeki Kuzgölcük Yaylası ve Seben - Nallıhan karayolunun 20’inci kilometresindeki Güneyce Köyü’nde yayla bayramları yapılacak. Kutlamaları izlemek için Seben’e giderseniz, ilçe ve çevresinde iki günü keşifle geçirebileceğiniz kadar tarihi mekan bulunduğunu göreceksiniz. Friglerden kalma mağara evlerinden Muslar, ilçe merkezine 7 kilometre uzaklıkta. 333 odalı evlerde, 1402’de Ankara Savaşı’nda Timur’a yenilen ve Moğollar’a düşen Yıldırım Beyazıt’ın oğlu Mehmet Çelebi saklanmış. Çelebi daha sonra Seben’den yola çıkıp imparatorluğu kurtarmış. İlçe merkezine 34 kilometre uzaklıktaki Solaklar’ın mağara evleri ise beşer katlı. Çeltikdere Vadisi’nde Frig krallarının mezarları, Hoçaş Köyü’nde taşlaşmış ağaçlardan oluşan fosil ormanı bulunuyor. Tarihi Friglere kadar uzanan Pavlu Kaplıcaları, ilçeye 14 kilometre uzaklıktaki Kesenözü Köyü’nde. Bölgenin panayır havasında geçen, yaklaşık beş bin kişinin katıldığı en büyük şöleni Kızlık Yaylası Bayramı, bu yıl 4 Temmuz’da kutlanıyor. (www.sebenliler.com)
BALIKESİR / EDREMİT
New age buluşma
“Yaz gündönümü, doğayla bütünleşme, ustayla, yani doğayla irtibata geçme zamanıdır. Aynı zamanda görmek, bilmek ve anlamak için en uygun anı işaret eder. Sizin için karanlık olanın aydınlanması, yani bilmek istediğinizi öğrenme zamanıdır” diyor astrolog Yasemin Boran. Her yıl gündönümlerini, özel bir bölge olduğunu düşündüğü Kazdağları’nda, İda Dağı’nın eteklerinde geçiriyor. Bugün de öğrencileriyle bölgede bir etkinlik gerçekleştirecek. Gündönümü etkinliği meraklılara da açık olacak. (www.yaseminboran.com)
TÜRKİYE SAAT 14.00’TE GÜNDÖNÜMÜ’NÜ YAŞAYACAK
Gündönümü, Güneş’in Dünya’nın ekvator çizgisine en uzak mesafede olduğu ana verilen isim. Yılda iki kez yaşanıyor. 21 Haziran yaz gündönümünde, güneş ışıkları Yengeç Dönencesi’ne dik geliyor. Yaz mevsimindeki Kuzey Yarıküre’de yılın en uzun gündüzü, en kısa gecesi yaşanıyor. 21 Haziran’da Kuzey Kutbu bölgesinde güneşin batmaması nedeniyle, bu gök olayına Latince havada asılı kalan güneş anlamında “solstice” deniyor. Astronomik olarak yazın başlangıcı kabul ediliyor. 21 Aralık kış gündönümünde ise güneş ışıkları Oğlak Dönencesi’ne dik geliyor. Bu tarih Kuzey Yarıküre’de kışın başlangıcı kabul ediliyor. Kuzey Yarıküre’de günler uzamaya, Güney Yarıküre’de kısalmaya başlıyor.
Trakların altarlarında gündönümü keşfi
Günümüzden 3500 yıl önce Edirne civarına yerleşen Traklar, beraberlerinde güneş ve astronomik olaylara bağlı ritüelleri de getirdi. Güneş sunakları, gizemli tapınaklar inşa ettiler. Bu yapıların en önemli noktaları yılda bir kez, gündönümü anında aydınlanacak şekilde yapılmıştı. Büyük İskender, milattan önce 4’üncü yüzyılda Trakları tarihten silse de bölgeye getirdikleri gökyüzü ritüellerini yok edemedi. Gelenekler kuşaktan kuşağa aktarıldı. Romalılar, Edirne Kalesi’ndeki Güneydoğu Burcu’nu bu gelenek nedeniyle kale mimarisine aykırı inşa etti. Kış gündönümünde güneşin bu burcun üstünden doğmasını sağladı. Trakların izleri Bektaşi - Alevi türbelerinde, mezarlıklarında, kefaret taşından geçme geleneklerinde bugün de görülüyor.
Ülkemizin sayılı astro arkeoloji uzmanlarından Trakya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Başkanı Prof. Dr. Engin Beksaç, yaklaşık 20 yıldır bu izlerin peşinde. 2008’de İpsala yakınlarında, 300 metre yüksekliğindeki Ortataştepe’de 8 bin yıllık güneş tapınağı keşfetti. Keramik kalıntıların bulunduğu takvim, saat şeklinde düzenlenmiş alanda, çok sonraları Helenistik dönemde güneş ritüellerinin düzenlendiğini gösteren heykelcikler bulundu. Prof. Dr. Beksaç “Sinop, Kastamonu, Ordu, Konya, Karaman, Kayseri, Fethiye civarında güneş ritüellerinin izleri bulunuyor. Ben sadece Edirne’de araştırma yapıyorum, geçmişte Edremit Körfezi’nin güneyinde de bu tür ritüellerin yapıldığı sunaklara rastlamıştım” diyor.
Prof. Dr. Beksaç’ın bulgularına göre, Traklar güneş sunaklarını hayatı simgeleyen yaz gündönümüne, mezarlarını ölümü ve farklı bir hayata geçişi simgeleyen kış gündönümüne göre konumlandırmış. Lalapaşa İlçesi’nde kutsal oda ya da mezar olarak yapılmış 50 civarında dolmen bulunuyor. Bunlardan ikisi ilçedeki yerleşimin arasında. Dolmenler açık alanda dört büyük taş plakanın oda oluşturacak şekilde dizilmesi, üstünün dev bir taşla kapatılmasıyla yapılıyor. 21 Aralık’ta güneşin doğduğu noktaya göre konumlanıyor, aynı günün gecesinde bu doğrultuda Orion ve Trakların kutsal takım yıldızı Lir görülüyor. Reenkarnasyona inanan kültürlerde iki takım yıldızın çakışması ölüm ötesine geçişin kapılarını aralayan gizemli şifrelerden biri. “Benzer bulguya Kırklareli İğneada’daki kalıntılarda da rastladım. Kışgündönümünün gecesinde Kartal ve Kuğu takımyıldızları kesişiyordu” diyor Prof. Dr. Beksaç.
Edirne’deki güneş altarlarından biri Hamzabeyli Sınır Kapısı yakınındaki Fincankaya’da, ancak alan ziyarete kapalı. Bunun yerine merkeze bağlı Suakacağı Köyü’nde, kayalara oyulan altarı görmek mümkün. Köyde ayrıca gündönümüne göre konumlanmış iki kutsal oda bulunuyor. Suakacağı’ndaki kalıntılardan biri de 10’uncu yüzyıldan kalma Bogomil Kilisesi. Bulgar köy papazı tarafından kurulan Bogomil akımı, Hıristiyanlıkla ezoterik ritüelleri birleştiren bir dini akımdı. Ortodoks kilisesini açgözlülükle, tembellikle suçlayan, müritlerine alçakgönüllülüğü, tövbekarlığı vaaz eden Bogomiller, tıpkı Fransa’daki Katarlar gibi sapkın ilan edilip, katledilmişlerdi.
İstanbul’daki turizm firmalarından Patika, bu yıl Edirne’deki Trak güneş sunakları ve dolmenleri tanıtan yürüyüş turları başlattı. Firma bugün bir yürüyüşçü grubuyla “Trak Sunakları, Dolmenler ve Ruhların Göçü” adlı keşif gezisi yapacak. Prof. Dr. Beksaç katılımcılara Traklar ve gündönümü ritüelleri hakkında bilgi verecek. Hafta sonunda Trakların izinde yürüyüşe çıkmak isterseniz, bu rotayı turizme kazandıran Emrah Özkök’ten bilgi alabilirsiniz. (www.patikatur.com / 0212 244 81 11) Lalapaşa’ya yolunuz düşerse, Sinanpaşa Köyü’ndeki ortaçağ kenti ve kilisesini de görmenizi öneririz.
ISPARTA / SENİRKENT
Yarışmalar azaldı, festival sürüyor
Isparta merkezine 76 kilometre uzaklıkta, Eğirdir Gölü’nün yanıbaşındaki Senirkent İlçesi yüzyıllardır yaz gündönümünü şölenlerle kutluyor. Senirkentliler gündelik hayatta pek çok önemli olay için gündönümünü eksen alıyor. Buğday hasatı ve harmanı, tarlaların nadas öncesi sürülmesi, koyunların kırpılması, taze peynirlerin tuluğa basılması hep 21 Haziran haftasından sonra yapılıyor. Pertev Naili Boratav, araştırmalarında 1930 yılında gündönümü şenliğinin 27 Haziran’da yapıldığını tespit etmiş. Bugün de Senirkent Üzüm, Kültür, Sanat Festivali aynı tarihte gerçekleştiriliyor. Belediye Başkanı Hüseyin Baykal (58) “Boratav’ın bahsettiği güreşler, at, çuval, yumurta taşıma, halat çekme yarışları çocukluğumda yapılırdı, 1980’lerden sonra unutuldu. Bu gelenekleri tekrar canlandırmaya kararlıyız” diyor. Senirkent’in gündönümü şenliği Bardak Kuyusu civarında yapılıyor. Hazırlanan özel peynirler (yepinti) ve bulamalar konuklara ikram ediliyor, alana yetişkinlerin yarışma tarzında oyunlar oynayacağı geleneksel düzenekler (kıncırlık) kuruluyor. Gün boyunca oyunlar oynanıyor, gündönümüyle ilgili tekerlemeler söyleniyor.
Senir sözcüğü Göktürkçe, dağ yamacı anlamına geliyor. Senirkent, Kapıdağı’nın eteklerine kurulmuş, meyve bahçeleriyle ovaya doğru genişleyen yedi bin nüfuslu bir ilçe. Dimrit türü üzümü, elması, sadece yurtdışına satılan kirazıyla iddialı. Şarapçılığı yeni gelişiyor. Ovadaki höyüklerden çıkan kalkolitik çağa ait bulgulara bakılırsa, geçmişi beş bin yıl öncelere uzanıyor. Hititler, Frigler, Romalılar, Bizanslılar ve nihayet Osmanlı birçok iz bırakmış ilçede. Kapıdağı’nın eteklerinde, kayalara oyulmuş Frig tapınağı bulunuyor. Roma döneminden kalma hamam bugün yerleşim alanının içinde kalmış. İlçenin doğusunda Ayazmana, Roma döneminden kalma bir pınar. Osmanlı dönemine ait 16.yy’da yapılmış Hıdır Çelebi Camii, Hacı Bektaş’ın öğrencilerinden Şehamet Sultan’ın, müritlerinin türbeleri ilçede görülebilecek diğer tarihi yapılar.
BOLU / SEBEN
Kutlamalar hacet bayramına dönüştü
Bolu’ya 56 kilometre uzaklıktaki Seben, geleneklerini özenle koruyan ilçelerden. Her yıl 21 Mart’ta Nevruz Tepesi’nde baharın gelişini müjdeleyen dev bir ateş yakılıyor. Halkeğitim Merkezi Müdürü Kemal Yaman’ın söylediğine bakılırsa ateş, çevredeki üç il ve dört ilçeden görülebiliyor. Yaylaya çıkış dönemi, 6 Mayıs’ta çocukların yaktığı “Beklem Ateşi”yle başlıyor. Bu ateş aynı zamanda Hıdrellez simgesi.
Rivayete göre ilçeyi, Timurlenk’in ordularıyla Anadolu’ya gelen, “Türk, Türkle savaşmaz” deyip Seben Dağı’nın eteklerine yerleşen Ortaasyalı Türkler kurmuş. Bu nedenle kökeni Ortaasya’ya uzanan gelenekler 600 yıl boyunca canlılığını korumuş. Pertev Naili Boratav, 1967’nin 21 Haziranı’nda Seben’de gündönümü şenliklerinin yapıldığını yazıyor. Bu şenliklerde taşı ayıklanmadan bulgur pilavı pişirildiğini, kuzuların kesildiğini, yarışmaların düzenlendiğini öğreniyoruz. Kemal Yaman, ilçe ve 29 köyde nüfus arttıkça gündönümü şenliklerinin kimlik değiştirdiğini, 1 Haziran - 5 Temmuz arasında köyler tarafından düzenlenen “hacet bayramları”na dönüştüğünü söylüyor. Bu bayramlarda köylüler kendi aralarında ıza bulguru topluyor, kuzular kesiliyor ve büyük kazanlarda hacet pilavı pişiriliyor. El işlerinin satıldığı sergiler açılıyor. Şölenlerdeki güreş geleneği ise ortadan kalkmış. Yöredeki en büyük gündönümü kutlamalarından Gökyar Bayramı geçen hafta gerçekleştirildi.Bu hafta sonunda ise üç kutlama var: 26 Haziran’da Pavlu Kaplıcaları’nın bulunduğu Kesenözü Köyü’nde ilçenin en eski gündönümü bayramı düzenlenecek. 27 Haziran’da ise Bolu - Seben karayolunun 20’inci kilometresi’ndeki Kuzgölcük Yaylası ve Seben - Nallıhan karayolunun 20’inci kilometresindeki Güneyce Köyü’nde yayla bayramları yapılacak. Kutlamaları izlemek için Seben’e giderseniz, ilçe ve çevresinde iki günü keşifle geçirebileceğiniz kadar tarihi mekan bulunduğunu göreceksiniz. Friglerden kalma mağara evlerinden Muslar, ilçe merkezine 7 kilometre uzaklıkta. 333 odalı evlerde, 1402’de Ankara Savaşı’nda Timur’a yenilen ve Moğollar’a düşen Yıldırım Beyazıt’ın oğlu Mehmet Çelebi saklanmış. Çelebi daha sonra Seben’den yola çıkıp imparatorluğu kurtarmış. İlçe merkezine 34 kilometre uzaklıktaki Solaklar’ın mağara evleri ise beşer katlı. Çeltikdere Vadisi’nde Frig krallarının mezarları, Hoçaş Köyü’nde taşlaşmış ağaçlardan oluşan fosil ormanı bulunuyor. Tarihi Friglere kadar uzanan Pavlu Kaplıcaları, ilçeye 14 kilometre uzaklıktaki Kesenözü Köyü’nde. Bölgenin panayır havasında geçen, yaklaşık beş bin kişinin katıldığı en büyük şöleni Kızlık Yaylası Bayramı, bu yıl 4 Temmuz’da kutlanıyor. (www.sebenliler.com)
BALIKESİR / EDREMİT
New age buluşma
“Yaz gündönümü, doğayla bütünleşme, ustayla, yani doğayla irtibata geçme zamanıdır. Aynı zamanda görmek, bilmek ve anlamak için en uygun anı işaret eder. Sizin için karanlık olanın aydınlanması, yani bilmek istediğinizi öğrenme zamanıdır” diyor astrolog Yasemin Boran. Her yıl gündönümlerini, özel bir bölge olduğunu düşündüğü Kazdağları’nda, İda Dağı’nın eteklerinde geçiriyor. Bugün de öğrencileriyle bölgede bir etkinlik gerçekleştirecek. Gündönümü etkinliği meraklılara da açık olacak. (www.yaseminboran.com)
TÜRKİYE SAAT 14.00’TE GÜNDÖNÜMÜ’NÜ YAŞAYACAK
Gündönümü, Güneş’in Dünya’nın ekvator çizgisine en uzak mesafede olduğu ana verilen isim. Yılda iki kez yaşanıyor. 21 Haziran yaz gündönümünde, güneş ışıkları Yengeç Dönencesi’ne dik geliyor. Yaz mevsimindeki Kuzey Yarıküre’de yılın en uzun gündüzü, en kısa gecesi yaşanıyor. 21 Haziran’da Kuzey Kutbu bölgesinde güneşin batmaması nedeniyle, bu gök olayına Latince havada asılı kalan güneş anlamında “solstice” deniyor. Astronomik olarak yazın başlangıcı kabul ediliyor. 21 Aralık kış gündönümünde ise güneş ışıkları Oğlak Dönencesi’ne dik geliyor. Bu tarih Kuzey Yarıküre’de kışın başlangıcı kabul ediliyor. Kuzey Yarıküre’de günler uzamaya, Güney Yarıküre’de kısalmaya başlıyor.