GeriSeyahat Yanık tenli insanların çiçek gibi şehri: Addis Ababa/ Etiyopya
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Yanık tenli insanların çiçek gibi şehri: Addis Ababa/ Etiyopya

Yanık tenli insanların çiçek gibi şehri: Addis Ababa/ Etiyopya

Addis Ababa; yani Etiyopya’nın yerel dili Amharikçe’de “yeni çiçek” anlamına gelen başkent. 10 gün sürecek bir iş gezisi teklifini almadan önce ben de bu ismi duyunca aklına sadece bir pasta çeşidi gelen çoğunluktaydım. Teklifi kabul edip vize evraklarını hazırlamaya başladığım andan itibaren ülke ve şehir ile ilgili bilgi toplamaya çalıştım.

Yerel dilde “Yanık tenli insanların yurdu” anlamına gelen Etiyopya 100 milyona yakın nüfusuyla Afrika kıtasının Nijerya’dan sonra en kalabalık ikinci ülkesi. Addis Ababa’nın nüfusu ise 3.5 milyon civarında.  Nüfusun yaklaşık yarısı kendini Hıristiyan, kalan yarısı Müslüman olarak nitelerken ufak bir kesimin de yerel dinlere inandığı biliniyor. Addis Ababa Afrika Birliği’nin de başkenti; bunu da çoğunlukla Afrika kıtasında –trajik ama- en gelişmiş yaşam şartlarını sunabiliyor olmasına borçlu. Şehrin Ekvator çizgisine yakın olması sebebiyle Haziran-Ekim ayları arası aldığı Muson yağışı dışında tropik ve oldukça bunaltıcı bir havası var. Bunun yanında 2.355 metrelik rakımıyla dünyanın en yüksek başkentlerinden biri olmasının getirdiği rüzgarla, Addis Ababa bavul hazırlamayı işkenceye dönüştürecek kadar karmaşık bir iklime sahip.

Addis’e vardığımda da çok net bir şekilde gözlemleyeceğim üzere başkent turistik açından çok fazla şey vaat etmediği için şehri ziyaret eden Türkler çoğunlukla ülkedeki ucuz iş gücünden faydalanmak isteyen yatırımcılar; bu sebeple Türk bir gezginin gözünden yazılmış bir gezi yazısına rastlayamadım. Bu yazıyı eğer olur da bir gün öyle ya da böyle Afrika’nın başkentine yolunuz düşerse siz benim kadar “neyle karşılacağınızı bilmeden” gitmeyin diye yazıyorum.

Sarıhumma aşısı şart

Addis’e gitmeye karar verdiğinizde aile ve arkadaşlarınızın “Gerçekten mi?” sorularına ‘evet’ cevabını verdikten sonra ilk yapmanız gereken şey her şehirde bulunan Seyahat Sağlığı merkezine gidip ücretsiz Sarıhumma ve Hepatit A aşısı olmanız. Başkent Addis Ababa’da 2016 yılı itibariyle bir risk bulunmasa da ülke içi göçün yoğun olduğu dönemlerde aşısız gitmemekte fayda var.

THY günde bir sefer aktarmasız uçuş düzenliyor Addis Ababa’ya. Bu uçuş yaklaşık 6 saat sürüyor. Türkiye ve Etiyopya arasında saat farkı yok. Havaalanından çıkar çıkmaz burnumuza kesif bir koku geliyor. En başta çok garipsediğim ve ne olduğunu asla kestiremediğim bu kokunun ertesi sabah şehrin her yerinde var olduğunu, khat adı verilen ve çiğneyerek tüketilen hafif uyuşturucu bir maddeye ait olduğunu öğreniyorum. Geziden 3 ay sonra bile, Etiyopya dendiğinde ilk olarak bu kokuyu anımsıyorum. 

Yanık tenli insanların çiçek gibi şehri: Addis Ababa/ Etiyopya

Dilencilik çok yaygın

Kalacağımız otel şehrin nispeten lüks sayılabilecek bölgelerinden biri olan Bole caddesinde. Sokakların tekinsizliği ve bakımsızlığını saatin gece yarısını geçmiş olmasına bağlasam da şehir gündüz gözüyle de pek iç açıcı bir halde değil. Etiyopya dünyanın en fakir ülkelerinden biri; bunu alelade bir caddede de hissedebiliyorsunuz, Sheraton ve Hilton gibi otellere ev sahipliği yapan lüks caddelerde de. Referans olması açısından, bir işçiye ödenen aylık ücretin 85 TL ( 850 bırr) civarı, bir kilo etin ise yaklaşık 12 TL olduğunu belirteyim. İnsanlar bu şehirde hayatlarını idame ettirebilmek için her türlü yolu deniyorlar. Dilencilik ve seks işçiliği oldukça yaygın.  Hırsızlık, gasp veya cinayet oranı ise dünya ortalamasının altında kalıyor. Ancak konu dilencilik olduğunda durum çok farklı. Genç, yaşlı demeden şehirdeki herkes dileniyor ve dilenmeyi normal bir şey olarak görüyorlar. Şehirdeki kaotik trafik sıkışıklığında istisnasız her aracın önünde bir dilenci görüyorsunuz. Sırf ten renginizden dolayı yerel halktan farklı görünmeniz bile aracınızın önünün kesilmesi için yeterli bir sebep. Herkes sizden bir şeyler istiyor; para, kalem, tişört, sakız. Ne olursa. 

Yanık tenli insanların çiçek gibi şehri: Addis Ababa/ Etiyopya

İş seyahati sebebiyle gelmem ve iyi koşullardaki bir otelde kaldığım için şehirde oldukça izole bir yaşam sürmeme rağmen küçük yaştaki çocukların ısrarcı ilgisinden ben de nasibimi fazlasıyla alıyorum. Kölelik veya kaçakçılık kurbanı olmasa da aynı boylamda yaşayan beyaz tenli akranlarından ürkütücü derecede farklı hayatlar süren bu çocukları kırmamak için azami çaba gösteriyor, hepsinin gözünde gördüğüm o “büyümüş de küçülmüş” ifadesini zihnime kazıyor ve “Beyaz Kurtarıcı Melek Yanılgısı”nın (White Savior Complex) bir parçası olmadan da çocuklara yardımcı olmaya çalışıyorum. 

Yanık tenli insanların çiçek gibi şehri: Addis Ababa/ Etiyopya

Yanık tenli insanların çiçek gibi şehri: Addis Ababa/ Etiyopya

Taksici istemezse trafiğe hiç çıkmaz...

Addis Ababa bir bakıma kontrastlar şehri. Yaşadığımız “modern” şehirlerde görmeye pek de alışkın olmadığınız ihtişamlı binaları görüyor aynı zamanda bizim için günlük hayatın sıradan kolaylıklarının aslında lüks sayılabileceğini anlıyorsunuz. Başbakanlık’a ayrılan lüks konutun önünden bir otobüse atlayıp şehir merkezine inmek, örneğin, her zaman mümkün değil. Şehirde ulaşım mavi küçük taksilerin tekelinde diyebiliriz, bunların da ne zaman geleceği veya yolculuğun ne kadar tutacağı tamamen şoförün insiyatifinde. O gün canı istemezse trafiğe hiç çıkmaz, bunlar Etiyopya için çok normal. 

Etiyopya’nın beni şaşırtan yönlerine değinmişken ülkedeki ilginç takvim sisteminden de bahsetmek isterim. Ülkede güneş esaslı ve Miladi takvimi 8 yıl geriden takip eden bir takvim kullanılıyor. Saat sistemi de bize göre 6 saat farklı, yani saat farkı olmamasına rağmen, Türkiye'de öğle vakti 12:00 Etiyopya’da saat 06:00 demek. Başka bir deyişle, Etiyopya’da “Saat 03:00’te buluşalım” cümlesi aslında “Saat 09:00’da buluşalım” anlamına geliyor. 

Yanık tenli insanların çiçek gibi şehri: Addis Ababa/ Etiyopya

Çiğ et yemeyi çok seviyorlar

Yerel halkın beslenmesi et ve tahıl ağırlıklı. Özellikle et Etiyopya kültüründe geniş yer kaplıyor. Sokak ortasındaki bir kasaptan et alıp kasabın hemen önünde o eti çiğ çiğ yemek çok yaygın. Etiyopya’da Katolikler için Çarşamba ve Cuma günleri oruç zamanı. Bu günlerde et, süt, yumurta gibi hayvansal yiyecekler tüketilmiyor ve restoranlarda özel “oruç yemekleri” servis ediliyor. Her türlü yemeğe eşlik eden, teff unundan yapılmış süngerimsi gri krep injera Etiyopya yemek kültürünün en temel ögesi. Sadece sağ el ile yenilen injera’yı hem kahvaltı hem akşam yemeği masasında görmeniz mümkün. Şahsen “injera arası injera” tüketildiğine de tanık oldum. 

Yanık tenli insanların çiçek gibi şehri: Addis Ababa/ Etiyopya

Yanık tenli insanların çiçek gibi şehri: Addis Ababa/ Etiyopya

Kahvenin anavatanı: Etiyopya

İçecek kültürü dendiğinde ise akla ilk gelen şey ülkenin haklı ve milli gururu; kahve. Yaygın kanının aksine kahvenin doğduğu yer Yemen değil Etiyopya. Yemen sadece bu yolda aracı görevi üstlenmiş.Jebena isimli renkli cezvelerle közde pişirilen kahve günde en az 3 kere servis ediliyor. Bizde bir fincanıyla yetinilebilen Türk kahvesinin aksine Etiyopyalılar bir oturuşta en az 3-4 fincan kahve içiyor. Ülkede uluslarası fast food markalar bulunmasa da ülkenin kahve zinciri Kaldi’s özleminizi bir nebze giderebilir. Tropikal meyve ve meyve suları ise nefis ve çok ucuz. Yemekten sonra içilen ballı şarap ve ülkenin bira markası St. George kolayca bulunabilecek alkollü içeceklerden. (Daha yerel bir tat için Habesha birasını öneririm.) Şehirde gece hayatı lüks otellerin bar ve diskolarında kendini gösteriyor.

Yanık tenli insanların çiçek gibi şehri: Addis Ababa/ Etiyopya

Kara Kıta’nın en ilginç ülkelerinden biri olan Etiyopya’nın insanı etkilememesi mümkün değil. Renkli sokakları, güzel çocukları, Muson yağmuru ve her şeye rağmen mutlu insanlarıyla hatırlayacağım bu uzak ülkeye umarım daha çok insanın yolu düşer. 

Yanık tenli insanların çiçek gibi şehri: Addis Ababa/ Etiyopya

False