Yalvaç’ta bir günde beş bin yılı solumak
Sıcakların etkisiyle İsparta’da gül hasatı bu yıl erken başladı. Bir ay boyunca bahçeler renklenecek, imbikler kaynayacak, her yer gül kokacak. Hasat döneminde antik Psidia’nın ve gülcülüğün başkenti Yalvaç’a yapacağınız gezide bu geleneğe ve beş bin yıllık tarihe tanıklık edebilirsiniz.
Mayısta Isparta’nın yüzünde güller açar. Türkiye’nin gül bahçesi, dünya gülyağı üretiminin yüzde 60’ını karşılıyor tek başına. Yer gök pespembe Isparta gülü. Parfümden kreme, lokumundan reçele, dondurmasından güllü muhallebisine yüzlerce ürüne dönüşmüş mahir ellerde. Şehir mis gibi gül kokar bu ay. Gül bahçelerinde, sabahın erken saatlerinde gül kokusunu kaybetmeden yapılan hasata katılabilir, gülhanelerde imbiklerinde buhardan geçirilen güllerin nasıl kıymetli gülyağına dönüştüğünü izleyebilirsiniz.
Gül kokularını soluyarak Isparta Otogarı’ndan Yalvaç minübüslerine binin. Kentin kuzeydoğusuna doğru 105 kilometrelik yolu bir solukta bitireceksiniz. 20 dakika sonra yedi renkli göl Eğirdir karşılacak sizi. Doğanın güzelliklerine hayran kalacaksınız. Yalvaç’a varana kadar elma, meyve bahçeleri sizi yolculayacak. Hoyran Gölü’ne kıyısı olan, Sultan Dağları eteklerindeki Yalvaç, karşılacak yolcularını. Belediye Başkanı Tekin Bayram marka yapmış ilçeyi. Türkiye’deki dokuz ‘Sakin Şehir’den biri. ‘Zamanda yolculuk’ bu ilçeye yakışan bir slogan aslında. Hem tarihin izinde, hem içinde, hem de kıyısındasınız. Belediye binasının karşısında ‘Kendini Anlatan Meydan’dan başlayın gezinize, bolca bilgi edinin hakkında.
Tarihsel yolculuğu Geç Neolitik Çağ buluntularına dayansa da bugünkü antik yerleşim MÖ 300-280 yılları arasında Seleukos I ve oğlu Antiochos tarafından kurulmuş. St. Paul’un Anadolu’ya yaptığı üç seyahatinde Antiocheia’ya uğraması Psidia’nın başkentinin Hıristiyanlık alemi için önemli yere sahip olduğunu göstermekte. Yalvaç’a adını veren Oğuz Türk oymaklarından Salur kolu. Topkapı Sarayı Müzesinde korunan Yalvaç Bey minyatürü şehrin simgelerinden.
TARİHİ EVLER RESTORASYONDA
Çınaraltı mevkii kasabanın göbeğinde. 800 yıllık abideleşmiş ulu çınar Selçuklular zamanında dikilmiş. Etrafında dizi dizi kahvehaneler var. Sade kahveniz kulpsuz fincanda geliyor, orta ya da şekerlisi “zenne” tabir ediliyor, fincanınız kulplu. Yani “kahvenin hası sade içilir” diyor Yalvaçlılar. 14’üncü yüzyıldan kalma Devlethan Camii ilçe merkezinde. Duvarlarının yapımında Antiochia’dan getirilen mermer işlemeli bloklar, yazıtlar kullanılmış. Osmanlı bedestenleri merkezde. Yalvaç Müzesi fosil buluntuları, sikkeler, heykeller, mühür, madalyalar ve etnografya salonu ile 26 bin esere ev sahipliği yapmakta. Osmanlı ve Cumhuriyetin ilk yıllarından kalan kerpiç ve ahşap malzemeyle inşa edilmiş Yalvaç evleri belediyenin çabalarıyla ayağa kaldırılmaya başlanmış. Abacılar, Debbahlar, Müderrisler gibi 26 mahalle var ilçede. Kaşyukarı Mahallesi’nde Traşzade Konağı etnoğrafya müzesi gibi. Yalvaç kadınlarının katkılarıyla oluşturulmuş iç mekanlardaki geleneksel eşyalar. Kimi odada asırlık bir gelinlik kimi sofada bakır kaymak leğeni karşılayacak sizi. Her odada bir ocak, ocağın yanında “döner oyma “denilen banyo, yüklük, lambalık sade ahşap oyma işçiliğini sergiliyor.
20 TAŞ FIRIN RESTORE EDİLDİ
Taş fırınlarda ekmek yapılması, önemli bir gelenek. Bu kültürün yaşatılması adına 20 fırın, üzerlerinde kadınların oturma salonu olan binalarıyla, belediye tarafından yenilenmiş. Kadınlar evde hazırlayıp getirdikleri malzemelerle hamur işleri, ekmekler pişiriyorlar imece usulü. 15 ekmek karşılığında bir ekmek fırıncıya veriliyor. Mahallelinin kaynaşması, kültürünü koruması esas alınmış. Her mahalledeki sanat evleri, zanaat ve el işleri öğrenmek isteyenlere açık. Böylece marifetlerini geliştirip hediyelik eşya üretip satıyorlar.
Hacı Eyüp Evi Pansiyonu, Geleneksel Yemek Evi onarılmış. Osmanlı Hamamı restorasyonda pek yakında hayat bulacak, turizmin hizmetine açılacak. Unutulmaya yüz tutan el sanatları yaşatılıyor Yalvaç’ta. Keçecilik, dericilik, demircilik, semercilik, minyatür at arabası… ÇEKÜL’ün Keçe Evi bu sanatın yaşatılmasına adanmış. Eski Sanayi’deki Keçeci Gencer Kondal, karşı dükkanda minyatür at araba yapımcısı Yaşar Amca’yı ziyaret edin. Tabakhane Çarşısı’nda Şehzade Deri el yapımı çanta, kemer, hediyelik eşya imalathanesi, uğramadan geçmeyin.
Pazar kurulunca hayat hareketleniyor
Pazartesi Yalvaç’ta kurulan pazar yerel ürünlerin menbaı. Saat 09.00’da belediye hoparlöründen okunan “Pazar Duası” ile başlıyor alışveriş. Asırlık pazar Belediye Binası’nın yanından başlıyor, zeytin, yumurta, çiçek, tuhafiye, kuruyemiş standlarıyla yayılıyor caddelere. Yoğurt Pazarı eski halin içinde. Şanslıysanız Salurlar mahallesinden gelen manda kaymağını bulursanız, keyfinize diyecek olmaz. Tahıl Pazarı’nda Ümmühan Abla’nın yerinde patatesli börek, hamursuzu tadın. Burada hububat şilikle (1 şilik=8 kilo) satılıyor. Açık Köylü Pazarı otogar yakınında. Yakınındaki Kapalı Pazar ise Antalya, Denizli gibi civar illerden gelen üreticilere, satıcılara ayrılmış. Kapalı pazarın arka bölümü balıkçılar, dökmüşler Eğirdir sazanını, levreğini tablalarına. Bu coğrafyanın üretkenliği, verimliliğini yaşamak adına pazartesi günü ilçede olmak her şeye değer bence. Pazarla şenlenen kasabada “Selin Kebap”, “Sultan Sofrası” pastırmalı keşkek, katmer, hamursuz, kesmik baklavası, Yalvaç güllacı gibi yerel yemeklerin tadımlanacağı güzel lokantalardan.
Psidia Antiokhia
En parlak dönemini Roma eğemenliğinde yaşayan kent, Yalvaç’ın Kuzeydoğusundaki tepeye yayılmış. 1924’de Atatürk’ün izniyle ABD’den arkeologlar kazıya başlamış, çalışmalar hâlâ sürüyor. Ortaya 12 metrelik Batı Kapısı, 15 bin kişilik tiyatro, Tiberius Alanı, Anıtsal Giriş, doğal kayaya oyulmuş yarım ay şekilli Augustus Tapınağı, çeşme, kemer, bazilikalar çıkmış. St.Paulus Kilisesi en önemli yapılarından. Aziz Paul kente üç kez gelmiş, vaaz vermiş. Kentin baş tanrısı Men adına yapılmış kutsal alan Yalvaç’a 5 kilometre uzaklıkta 1600 metre yükseklikte, Germen Korusu’nda.