Son Güncelleme:
Vakıflı’nın defne kokulu sokakları Noel’i karşılıyor
Hatay, bu günlerde uzatmalı sonbaharı yaşıyor adeta. Parke taşlı dar sokaklarında, noel süsü gibi portakal ağaçlarıyla kaplı küçük meydanlarında kutlamalar birbirini izliyor. Rumlar Noeli iki hafta önce kutladı, hep birlikte yaşanan yeni yıl coşkusunun ardından bu hafta sıra şehrin Ermeni cemaatinde. Musa Dağı’nın eteklerinden Akdeniz’i kuşbakışı gören, her yıl kış başında defne taneleri dev kazanlarda kaynatıp, mis kokulu sabunlar yapan Vakıflı Köyü’nün sokaklarında bu hafta Noel sevinci yaşanacak. Türkiye’nin tek Ermeni köyü, çarşambayı perşembeye bağlayan gece Kutsal Doğuş Bayramı’nı kutlayacak. Fotoğrafçı Handegül Toker ve Melda Kurt, Noel’e hazırlanan köyü ziyaret etti, izlenimlerini yazdı.
Bacasından duman tüten koca avlulu, restore edilmiş eski Antakya evlerinin kenarından geçerken kapılarındaki el şeklindeki tokmaklar göze çarpıyor. Antakya evleri genelde iki katlı taş, kerpiç ve ahşaptan yapılmış. Cepheleri güney ve batıya dönük. En önemli özellikleri cephe tarafında bulunan ahşap direkli, önü açık sofalar. Evlerin çoğunluğunda geniş avlu, havuz, su kuyusu, meyve ağaçları ve çiçeklerle süslenmiş bahçeler bulunuyor.
Şehir merkezinde birbirlerine çok yakın mesafelerde Ortodoks, Katolik, Protestan Kilisesi, havra ve camiler var. Ortodoks Kilisesi’nin yapımına 1860 yılında başlanmış, depremlerin ardından 1900 yılında kilise yeniden restore edilmiş. Bu kilise Kudüs’ten sonra en eski kilise ve Doğu Ortodoks Kiliseleri’nin en güzeli. Noel zamanı olduğu için çok güzel süslenmiş.
Şehrin ortasından geçen Asi Nehri, 2 bin yıllık tarihe tanıklık ediyor. Nehir kıyısından bakınca Hatay eski meclis binasını, Adalı Konağı’nı, Arkeoloji Müzesi’ni görüyorsunuz. Işıklandırılmış köprüler ortaya güzel bir manzara çıkarıyor.
Hatay’ın Samandağ İlçesi’ne bağlı Vakıflı önemli bir yerleşim. Burası geleneklerini koruyan bir Ermeni köyü. 135 kişilik köy 35 haneden oluşuyor. Şu aralar Ermeniler için 6 Ocak’da kutlanmaya başlanacak Noel’e hazırlanıyor. Köyün en dikkat çekici yapılarından biri 1994’te eski kilisenin yerine inşa edilen Surp Asdvadzazin (Meryem Ana) Ermeni Kilisesi. Çokgen kubbeli kilise, duvarlarla çevrili selvi ağaçlarının bulunduğu geniş bir avlunun içinde. Kilisenin bahçesinde bizi köyün gönüllü rehberi Kuhar Kartun karşılıyor. Kartun, Antalya Medeniyetler Korosu eski üyelerinden, Vakıflı Kadın Kolları’nda aktif olarak çalışıyor. Bize, yılın son haftası ve ilk haftası arasında köydeki kutlamaları anlatıyor:
“31 Aralık akşamı çocuklar çanta atma oyunu oynar. Akşam yemeğinden sonra köyün kapılarının önüne çanta bırakır saklanırlar. Kapıyı açanlar çanta içine ne koymak istiyorlarsa koyar. Daha sonra çocuklar görünmeden bu çantayı alır. 1 Ocak sabahı etraftaki çalılar toplanıp yakılır, ateş taze bir defne dalı ile söndürülür. Bu olay eski yılın bitmesi yeni yılın başlamasını sembolize eder. Söndürme işleminde kullanılan taze defne dalı 6 Ocak’ta başlayan Kutsal Doğum Bayramı yemeğinin altında yakılan ateşte kullanılır. 5 Ocak’ı 6 Ocak’a bağlayan gece yarısı ayini İstanbul Ermeni Patrikhanesi tarafından gönderilen din adamı başkanlığında İsa’nın doğumunun mumlar ve ilahilerle kutlanmasıyla başlar.”
MEVSİM MEYVELERİNDEN ORGANİK LİKÖRLER
Tüm dünyada Hıristiyan aleminin 24-26 Aralık arasında kutladığı Noel’i, Doğu Ortodoks Kiliseleri 5-7 Ocak’ta kutluyor. Nedeni 16’ıncı yüzyıla kadar kullanılan Jülyen Takvimi’ndeki 5 Aralık’ın, günümüzde kullanılan Gregoryen takviminde bu tarihe denk gelmesi.
6 Ocak sabahı saat 9.00 ile 12.00 arası ilahiler eşliğinde İsa’nın vaftizi kutlanıyor. Tören sonrası kilise meydanında toplanan köy halkı ve çevre köylerden gelen halka bayram için hazırlanan kurabiye, yağlı simit, katıklı ekmek gibi hamur işleri ve likör ikram ediliyor. Bayram yemeği olarak içli köfteler, zeytinyağlılar ve de gılıs denilen, yer elmasına benzeyen patatesin küçüğü şeklinde yumru bitki türünün, nohut, et ve salçayla birlikte pişmesiyle hazırlanan bir yemek hazırlanıyor. Normalde 40 gün süren bayram, nüfus fazla olmadığı için günümüzde daha az sürüyor.
Vakıflı halkı bu mevsimde murt (Mersin meyvesi), yaban mersini, nar, mandalinadan likör yapıyor. Bu meyveleri likör için hazırlanan karışımda 45 gün kavanozda bekletiyorlar. Ardından likör içime hazır oluyor. Yazın ise yaz meyvelerinden likör yapıyorlar. Zaten köy geçimini tamamen organik tarım yaparak kazanıyor. Organik defne sabunları yöreye has özel ürünler. Bu mevsim defne ağacının meyvesi toplanıyor, kazanlarda saatlerce kaynadıktan sonra yağı suyun üstüne çıkıyor. Bu yağ şişelenip saç diplerine sürülüyor ayrıca saçların beslenmesi ve parlaması için kullanılıyor. Yağ aynı zamanda doğal bir yumuşatıcı ve nemlendirici özelliğe sahip.
APOLLON’DAN KAÇAN DAPHNE’NİN HAZİN ÖYKÜSÜ
15 Ocak ise köye özgü madalina şurubunun yapım zamanı. Bu özel şurup konsantre yapılarak içiliyor, köyün eski gelenekleri arasında yer alıyor. Kilise bahçesindeki küçük dükkanda organik tarımın ürünü değişik tat ve aromalarla reçeller de bulabilirsiniz. Ceviz reçeli, kabak reçeli, patlıcan reçeli yöreye özgü kireçte bekletme tekniğiyle yapılan reçeller. Bu köyde taş cepheli, restore edilip pansiyon haline getirilmiş bir Ermeni evi bulunuyor. Burada konaklayıp, organik tarımın tüm inceliklerini görmek mümkün. Çünkü tüm köy gündüz tarlalarda çalışıyor. Gündüz kahvehanede oturanı bulmak çok zor.
Defne, Antakya yakınlarındaki bir başka yerleşime de adını vermiş. Kent merkezine 10 kilometre uzaktaki antik yerleşim Daphne, bugün Harbiye adını taşıyor. Burası yüzyıllardır akan şelaleleriyle, restoranlarıyla ünlü. Aralık, ocak ayında bile hava ılık. Sarı turuncu yapraklar şelalelerin kenarlarına serpilmiş hâlâ sonbahar atmosferini yaşatıyor. Hellenistik ve Roma dönemlerinde çağlayanlarıyla tanınan ve dünyaca ünlü bir sayfiye yeri olarak kullanılan Harbiye zengin halk kesimi tarafından yapılan köşkleri, tapınakları, eğlence yerleri ve stadyumunda düzenlenen olimpiyatlarıyla ünlüymüş. Efsaneye göre Zeus’un oğlu ışık tanrısı Apollon, ırmak kenarında gördüğü genç ve güzel Daphne’ye aşık olur. Onunla konuşmak ister fakat Daphne kaçar. Apollon arkasından kovalar. Daphne’nin gücü tükenince de toprak anaya “beni sakla ve koru” diye yalvarır. Dileği kabul olan Daphne’nin bedeni ağaca, güzel kokulu saçları yapraklara ve kolları dallara dönüşür. Apollon buna çok üzülür ve şöyle der “Bundan sonra sen benim kutsal ağacım olacaksın. O solmayan ve dökülmeyen yapraklarını başıma çelenk yapacağım. Değerli kahramanlar, savaşlarda zafere ulaşanlar hep senin yapraklarınla alınlarını süsleyecekler.” Daphne bu durum karşısında duydulanır ve gözyaşları Harbiye şelalelerini oluşturur.
MEVSİM LEZZETLERİ
Yolunuz Hatay’a düşerse bu mevsime tadabileceğiniz yemekler arasında kabak borani, ıspanak borani, zılk, pazı kavurması ve sarması, kırmızı havuç pilavı, karnabahar, kaytaz böreği, ıspanaklı börek, semirsek, katıklı börek, biberli ekmek var.
Yöresel yemeklerden hummus, oruk, saç oruğu, mumbar, kağıt kebabı, düğün ve bayram yemeği olarak adlandırılan aşur, tepsi kebabından tatmayı da unutmayın. Tatlı olarak ise künefe öne çıkıyor.
Şehir merkezinde birbirlerine çok yakın mesafelerde Ortodoks, Katolik, Protestan Kilisesi, havra ve camiler var. Ortodoks Kilisesi’nin yapımına 1860 yılında başlanmış, depremlerin ardından 1900 yılında kilise yeniden restore edilmiş. Bu kilise Kudüs’ten sonra en eski kilise ve Doğu Ortodoks Kiliseleri’nin en güzeli. Noel zamanı olduğu için çok güzel süslenmiş.
Şehrin ortasından geçen Asi Nehri, 2 bin yıllık tarihe tanıklık ediyor. Nehir kıyısından bakınca Hatay eski meclis binasını, Adalı Konağı’nı, Arkeoloji Müzesi’ni görüyorsunuz. Işıklandırılmış köprüler ortaya güzel bir manzara çıkarıyor.
Hatay’ın Samandağ İlçesi’ne bağlı Vakıflı önemli bir yerleşim. Burası geleneklerini koruyan bir Ermeni köyü. 135 kişilik köy 35 haneden oluşuyor. Şu aralar Ermeniler için 6 Ocak’da kutlanmaya başlanacak Noel’e hazırlanıyor. Köyün en dikkat çekici yapılarından biri 1994’te eski kilisenin yerine inşa edilen Surp Asdvadzazin (Meryem Ana) Ermeni Kilisesi. Çokgen kubbeli kilise, duvarlarla çevrili selvi ağaçlarının bulunduğu geniş bir avlunun içinde. Kilisenin bahçesinde bizi köyün gönüllü rehberi Kuhar Kartun karşılıyor. Kartun, Antalya Medeniyetler Korosu eski üyelerinden, Vakıflı Kadın Kolları’nda aktif olarak çalışıyor. Bize, yılın son haftası ve ilk haftası arasında köydeki kutlamaları anlatıyor:
“31 Aralık akşamı çocuklar çanta atma oyunu oynar. Akşam yemeğinden sonra köyün kapılarının önüne çanta bırakır saklanırlar. Kapıyı açanlar çanta içine ne koymak istiyorlarsa koyar. Daha sonra çocuklar görünmeden bu çantayı alır. 1 Ocak sabahı etraftaki çalılar toplanıp yakılır, ateş taze bir defne dalı ile söndürülür. Bu olay eski yılın bitmesi yeni yılın başlamasını sembolize eder. Söndürme işleminde kullanılan taze defne dalı 6 Ocak’ta başlayan Kutsal Doğum Bayramı yemeğinin altında yakılan ateşte kullanılır. 5 Ocak’ı 6 Ocak’a bağlayan gece yarısı ayini İstanbul Ermeni Patrikhanesi tarafından gönderilen din adamı başkanlığında İsa’nın doğumunun mumlar ve ilahilerle kutlanmasıyla başlar.”
MEVSİM MEYVELERİNDEN ORGANİK LİKÖRLER
Tüm dünyada Hıristiyan aleminin 24-26 Aralık arasında kutladığı Noel’i, Doğu Ortodoks Kiliseleri 5-7 Ocak’ta kutluyor. Nedeni 16’ıncı yüzyıla kadar kullanılan Jülyen Takvimi’ndeki 5 Aralık’ın, günümüzde kullanılan Gregoryen takviminde bu tarihe denk gelmesi.
6 Ocak sabahı saat 9.00 ile 12.00 arası ilahiler eşliğinde İsa’nın vaftizi kutlanıyor. Tören sonrası kilise meydanında toplanan köy halkı ve çevre köylerden gelen halka bayram için hazırlanan kurabiye, yağlı simit, katıklı ekmek gibi hamur işleri ve likör ikram ediliyor. Bayram yemeği olarak içli köfteler, zeytinyağlılar ve de gılıs denilen, yer elmasına benzeyen patatesin küçüğü şeklinde yumru bitki türünün, nohut, et ve salçayla birlikte pişmesiyle hazırlanan bir yemek hazırlanıyor. Normalde 40 gün süren bayram, nüfus fazla olmadığı için günümüzde daha az sürüyor.
Vakıflı halkı bu mevsimde murt (Mersin meyvesi), yaban mersini, nar, mandalinadan likör yapıyor. Bu meyveleri likör için hazırlanan karışımda 45 gün kavanozda bekletiyorlar. Ardından likör içime hazır oluyor. Yazın ise yaz meyvelerinden likör yapıyorlar. Zaten köy geçimini tamamen organik tarım yaparak kazanıyor. Organik defne sabunları yöreye has özel ürünler. Bu mevsim defne ağacının meyvesi toplanıyor, kazanlarda saatlerce kaynadıktan sonra yağı suyun üstüne çıkıyor. Bu yağ şişelenip saç diplerine sürülüyor ayrıca saçların beslenmesi ve parlaması için kullanılıyor. Yağ aynı zamanda doğal bir yumuşatıcı ve nemlendirici özelliğe sahip.
APOLLON’DAN KAÇAN DAPHNE’NİN HAZİN ÖYKÜSÜ
15 Ocak ise köye özgü madalina şurubunun yapım zamanı. Bu özel şurup konsantre yapılarak içiliyor, köyün eski gelenekleri arasında yer alıyor. Kilise bahçesindeki küçük dükkanda organik tarımın ürünü değişik tat ve aromalarla reçeller de bulabilirsiniz. Ceviz reçeli, kabak reçeli, patlıcan reçeli yöreye özgü kireçte bekletme tekniğiyle yapılan reçeller. Bu köyde taş cepheli, restore edilip pansiyon haline getirilmiş bir Ermeni evi bulunuyor. Burada konaklayıp, organik tarımın tüm inceliklerini görmek mümkün. Çünkü tüm köy gündüz tarlalarda çalışıyor. Gündüz kahvehanede oturanı bulmak çok zor.
Defne, Antakya yakınlarındaki bir başka yerleşime de adını vermiş. Kent merkezine 10 kilometre uzaktaki antik yerleşim Daphne, bugün Harbiye adını taşıyor. Burası yüzyıllardır akan şelaleleriyle, restoranlarıyla ünlü. Aralık, ocak ayında bile hava ılık. Sarı turuncu yapraklar şelalelerin kenarlarına serpilmiş hâlâ sonbahar atmosferini yaşatıyor. Hellenistik ve Roma dönemlerinde çağlayanlarıyla tanınan ve dünyaca ünlü bir sayfiye yeri olarak kullanılan Harbiye zengin halk kesimi tarafından yapılan köşkleri, tapınakları, eğlence yerleri ve stadyumunda düzenlenen olimpiyatlarıyla ünlüymüş. Efsaneye göre Zeus’un oğlu ışık tanrısı Apollon, ırmak kenarında gördüğü genç ve güzel Daphne’ye aşık olur. Onunla konuşmak ister fakat Daphne kaçar. Apollon arkasından kovalar. Daphne’nin gücü tükenince de toprak anaya “beni sakla ve koru” diye yalvarır. Dileği kabul olan Daphne’nin bedeni ağaca, güzel kokulu saçları yapraklara ve kolları dallara dönüşür. Apollon buna çok üzülür ve şöyle der “Bundan sonra sen benim kutsal ağacım olacaksın. O solmayan ve dökülmeyen yapraklarını başıma çelenk yapacağım. Değerli kahramanlar, savaşlarda zafere ulaşanlar hep senin yapraklarınla alınlarını süsleyecekler.” Daphne bu durum karşısında duydulanır ve gözyaşları Harbiye şelalelerini oluşturur.
MEVSİM LEZZETLERİ
Yolunuz Hatay’a düşerse bu mevsime tadabileceğiniz yemekler arasında kabak borani, ıspanak borani, zılk, pazı kavurması ve sarması, kırmızı havuç pilavı, karnabahar, kaytaz böreği, ıspanaklı börek, semirsek, katıklı börek, biberli ekmek var.
Yöresel yemeklerden hummus, oruk, saç oruğu, mumbar, kağıt kebabı, düğün ve bayram yemeği olarak adlandırılan aşur, tepsi kebabından tatmayı da unutmayın. Tatlı olarak ise künefe öne çıkıyor.