Urfa’da savaş Kasım’da başlıyor
Kasım’dan Nisan’a kadar Urfa semaları savaşçı güvercinlerin arbedesine sahne olacak
Onlar insanoğlu varolduğundan bu yana hep savaş karşıtlarınca barışın simgesi olarak göründüler, bilindiler. Barış yanlısı eller belki de milyonlarca kez onları gökyüzüne gülümseyerek saldı. Güvercinler... Bu sevimli yaratıkların Şanlıurfa'da konumu ve kimliği ne yazık ki o barış sembolü olmaktan çok uzak. Çünkü onlar birer savaşçı.
Kentin özellikle mistik yapısını yansıtan Haşimiye, Eyyübiye, Yakubiye ve Süleymaniye semtlerinde yaklaşık 500 evde on bin kadar cins güvercin gün gelip de savaşsınlar, sahiplerine ganimet getirip para kazandırsınlar diye besleniyor. Urfa akşamlarının kebap dumanları çökmüş bu çukurdaki semtlerinde güneş etkisini yitirirken damlarda bir hareketlilik başlıyor. Sessizliğin yerini güvercin ötüşünün uğultusu, ayaklarındaki halhalların şakırtısı alıyor. Çünkü meraklıların güvercinleri ile buluşma saatidir artık. Damlara çıkılıyor, önce antrenman amaçlı sürülere kısa mesafeli uçuşlar yaptırılıyor. Ardından gürleşsin diye kanat kuyruk tüyleri temizleniyor, kesilip düzeltiliyor ve vitamin katkısı yemler özenle yediriliyor. Amaç en bakımlı, en güçlü sürüye sahip olmak. Sürü ne kadar iyi olursa sahibi de bu camiada o kadar isim yapacaktır sonucunda. Hele bir de günü gelip savaş başlayınca kimin daha iyi olduğu bir kez daha anlaşılacaktır.
Urfa'da yaşayan güvercinlerin hikáyesi bu. Her ne kadar dişileri olmadığından eşcinsellikle suçlansalar, hemcinslerini çatlatıp öldürseler veya savaş ganimeti gibi çalsalar da onlar yine de barışın simgeleri...
LİDER PEŞENKLER
Güvercinlerin hikayesini kentte bu konudaki en iddialı yetiştiricilerden Şemsettin Aybar şöyle anlatıyor:
‘‘Dedem de, babam da kuş yetiştirirdi. Bu iş büyük merak gerektirir. Onlara evlat gibi bakmayı gerektirir. Biz de onu yapıyoruz. Bende iki yüz elli erkekli bir sürü var. Altı tane de dişi. En değerlileri Zeytuni, Taklacı, İspir Bagdadi, Nakışlı olanlardır. Fiyatları üç milyondan başlar. Bir milyara kadar çıkar. Daha geçenlerde dışarıdan gelen biri Taklacı'nın tekine 800 milyonu sayıp alıp götürdü. Herkesin sürüsünün bir lideri vardır. Onlara Peşenk diyoruz. Başkası savaşta Peşengini indirirse ayıpların en büyüğünü yaşarsın. Çünkü o gün sürü ne kadar büyük olursa olsun, dağıtıp yeniden bu işe başlamak zorunda kalıyorsun. Savaş dediğimiz kasımda başlar, nisanda biter. Her gün sürüleri gökyüzüne salıp, akşamı iple çekeriz. Çünkü sürü yorulmadan uçacaktır, başkasının kuşunu kandırıp sana getirecektir. Sahibi komşun da olsa artık o kuş senindir. Karışma saati geldiğinde hepsi birbirine girer. İki yüz kuş savaşa girer, iki yüz on çıkar. Havada kalma yarışı, ölüm kalım yarışıdır. Onlar birer Kamikaze uçağı, intihar komandosu. Şimdi savaşa hazırlık zamanıdır.’’
DÖRT BİN YILLIK SAVAŞ
Milattan Önce İkibinli yıllarda Kral Nemrud'tan bu yana Şanlıurfa'da süregelen gökyüzü savaşları var. Güvercin yetiştiriciliği. Halen kentte yaklaşık 500 evde on bin civarında güvercin bulunuyor. Bunların hemen hemen tümü erkek. İki yüzlü gruplarda ancak dört-beş tane dişi bulunuyor. Dişilerin görevleri doğurganlık ve yeni gelen erkekleri yuvaya bağlamak.
ANTRENMAN
Yılın altı ayı gökyüzünde hemcinsleri ile büyük bir güç gösterisi ve çalma savaşı veren güvercinler, diğer altı ay ise sahipleri tarafından bu savaşa hazırlanıyorlar. Şimdi savaşa hazırlık dönemi. Kanatlar, kuyruklar daha gürleşsin diye budanıyor, bol vitamin katılmış yemler yediriliyor, kısa mesafeli antrenman amaçlı uçuşlar yaptırılıyor. Savaş kasımda başlayacak, altı ay sonra nisanda sona erecek.
GÜÇLÜ OLAN KAZANIYOR
Kentteki tarihi Attar Pazarı'nda bulunan kuşçuların mekanı Çardaklı kahvede her gün bir araya gelen yetiştiriciler, bu yılki savaşın gündüz başlama saatini şimdiden kararlaştırmışlar. Kasımdan nisan ayına kadar binlerce güvercin her gün saat 16.30'da gökyüzünde buluşacak. Damlardan kalkan yüzlü, iki yüzlü gruplar kentin merkezindeki Sarayönü semtinin üstünde bir araya gelecekler. Karışma adı verilen bu olay saatlerce sürecek. Güçsüzler çatlayıp düşecek, güçlüler diğer sürülerden kandırdıklarını kendi sahiplerine götürecekler.