Ülkemizin en muhteşem hazinelerinden biri: Dünyanın konuştuğu 'Gizli Vadi’ | 'Burada keşfe çıkmak harika'

Saklıkent Kanyonu, Türkiye’nin güneybatısında, Fethiye’nin 50 kilometre doğusunda, doğal bir harika olarak parlıyor. 18 kilometre uzunluğunda ve bazı yerlerde 300 metreye kadar yükselen ihtişamlı duvarlarıyla Saklıkent, adeta göz alıcı bir doğa mücevheri… Özellikle kanyonun derinliklerinde yeşil bitki örtüsü ve çeşitli fauna ile karşılaşmak burayı doğa tutkunları için eşsiz bir yer haline getiriyor. 

Kanyon son yıllarda yeniliklere de ev sahipliği yapıyor. Yapılan kapsamlı restorasyon ve altyapı çalışmaları sonucunda, kanyonun ziyaretçilerine daha güvenli ve konforlu bir deneyim sunulması amaçlandı. Yenilenen yürüyüş parkurları, güçlendirilmiş köprüler ve bilgilendirme panoları sayesinde doğa severler, Saklıkent’in eşsiz doğal güzelliklerini daha yakından keşfedebiliyor.

Ayrıca, kanyon çevresinde oluşturulan yeni sosyal alanlar ve dinlenme noktaları, aileler ve doğa sporu tutkunları için keyifli vakit geçirme imkânı sunuyor. Kanyondaki bu heyecan verici gelişmeler, ulusal ve uluslararası alanda tanınırlığını daha da artıracak gibi görünüyor.

Hatta geçtiğimiz günlerde CNN Travel editörü Barry Neild, Saklıkent’i ziyaret etti ve kentin hayranlık uyandıran tarihini ve deneyimlerini kaleme aldı.

‘BURADA KEŞFE ÇIKMAK HARİKA’

“Toros Dağları'ndan buz gibi mavi suyun aktığı dik bir uçurumun içindeki dar ve uzun bir açıklık çok büyüleyici. Yaklaşık 18 kilometre uzunluğunda ve 300 metreye kadar duvarları olan Saklıkent beni çok etkiledi. Burada keşfe çıkmak harika” diyen Barry Neild, “Burası Türkiye’nin en büyük kanyonu. Kendi milli parkında yer alıyor. ‘Gizli Vadi’ veya ‘Kayıp Şehir’ olarak da biliniyor” dedi.

İşte Neild’in gözünden Saklıkent gözlemleri…

Yaz aylarında serin şelalelerde yüzmek, su kenarında kebap yemek, dik kanyon yamaçlarında kısa bir gezinti yapmak ve ardından lastik bir şişme botla nehirde dolaşmak isteyen turistler, günübirlik turlarla buraya akın ediyor. Adrenalin arayanlar ise daha derinlere inmeyi tercih ediyor ve çok az kişinin geçtiği uçurumlarda maceraya atılıyorlar. Bu yerler herkes için uygun değil ancak güneşe geri döndüğünüzde yara almadan çıkmanın verdiği coşkuyla birlikte adrenalin dolu bir deneyim yaşamak gerçekten muazzam.

ADRENALİN DOLU BİR MACERA

Saklıkent için tehlikesiz olduğunu iddia edemem. Hem giriş öncesinde hem de kanyon içinde uyarıların olduğu büyük tabelalar mevcut. Örneğin kanyonun yürüyüş rotasının ilk 500 metresinde bir yetişkin eşliğinde olmaları koşuluyla çocuklar için uygundur uyarısı yer alıyor.

Yetişkinler için bile uyarılar oldukça ciddi. Rehber ve uygun ekipman olmadan nehrin bazı bölümlerinde tırmananlar için uyarılar bulunuyor. Bu tür uyarılar birçok kişiyi keşfetmekten alıkoysa da bazıları bunları bir meydan okuma olarak görüyor.

Kanyon girişinde atmosfer de çok şenlikli… Ziyaretçiler, 2 dolardan az bir ücret ödeyip, suların üzerinde asılı olan ahşap bir patika boyunca dar bir kaya çatlağından geçiyor. Başlarının üstünde ise devasa bir Türk bayrağı rüzgârda dalgalanıyor. Buradan ise geniş bir doğal havuza açılan bir alana ulaşılıyor. Havuzda yiyecek ve içecek tezgâhları, insanların  soğuk nehirde olduğu ve ellerinde bir bardak sıcak Türk çayıyla keyif yaptığı piknik masaları bulunuyor. Bu gerçekten de çok iyi düşünülmüş.

EN DOĞRU ZAMAN SONBAHAR BAŞI VE İLKBAHAR SONU

Gezide bize eşlik eden rehber Salih Demirel, rotayı Saklıkent’e çevirmenin en doğru zamanının sonbahar başı ve ilkbahar sonu olduğunu söyledi. Şu detay da çok ilginçti; yaz aylarında bile, sağanak yağışlar sorun yaratabileceğinden hava tahminlerini kontrol etmek çok önemliymiş. Çünkü Temmuz 2014’te nadir görülen bir yaz selinde iki kişi hayatını kaybetmiş.

Kanyonu gezerken ziyaretçilerin kiralanabilen sert şapkalar giymeleri tavsiye ediliyor. Ancak gördüğüm kadarıyla çok azı bunu yapıyor. En önemlisi de Saklıkent’in doğasına uygun ayakkabılar da gerekli. Piknik alanından, uçurumlar arasında zikzak çizen kanyon tabanı boyunca kolay ve düz bir yürüyüş mümkün. Bazı kişiler burada su birikintilerini çamur banyosu olarak kullanırken, diğerleri çamuru kayalık duvarlara sürerek el izleri ve ilkel sanat eserleri bırakıyor.

Fotoğraflar: Alamy, iStock