Türkiye’nin Maldivler’inde şifa turu
Dikili yakınlarındaki Bademli Köyü’nün koyları son yıllarda popüler oldu. Güzelliği kadar kil banyoları, kükürtlü sularıyla da şifa arayanları kendine çekiyor. Dikili’den kalkan günübirlik tekne turlarıyla sekiz saatte antik temalı bir mavi yolculuk da mümkün.
Haziranın daha ilk haftasıydı, sıcaklar aniden bastırmıştı. Bir kafede ‘Bu yaz deniz sezonunu nerede açsam?’ diye düşünürken yanımdaki masadan gelen telefon konuşmasına ister istemez kulak misafiri oldum: ‘Böyle bir yer görmedim; Türkiye’nin Maldivleri sanki… Koylar, adalar... Neresi mi? Dikili’nin koylarından bahsediyorum; Bademli ve çevresinde deniz inanılmaz…’
Duyduklarıma inanamadım; Dikili’ye defalarca gitmiştim ama o günlerin hiçbirinde mevsim, denize girmeye uygun değildi. ‘Bugüne kadar nasıl olur da keşfetmedim bu bölgeyi?’ diye kendi kendime söylendim.
İki gün sonra telefonum çaldı, arayan arkadaşım “Yarın Dikili’nin adalarına tekne turu yapacağız, gelmek ister misin?” dediğinde mayomla havlumu çantaya koymuştum bile… Ertesi sabah Ayvalık’a 30, İzmir’e yaklaşık 120 kilometre uzaklıktaki Dikili’nin sahilinde, balıkçı barınağındaki çay bahçelerinden birinde çay içerken bir yandan günlük tura çıkacağımız teknenin hazırlanmasını bekliyor, bir yandan da çevreyi gözlüyordum.
Nerede bu adalar?
Bu küçük sahil kasabasının merkezi de son yıllarda inşaat sektörünün çok katlı yayılmacı ruhundan, çarpık yapılaşmadan payına düşeni almıştı. Doğrusu saat 11.00’de hareket edecek tekneye binene kadar da yerimden kalkıp dolaşmaya değecek bir meraka kapılmadım. Yine de balıkçı tekneleriyle dolu sevimli limandaki deniz, şaşırtıcı derecede berraktı ve güne dair umut vaat ediyordu. Nitekim sonradan öğrendiğime bakılırsa sahildeki plajlardan da rahatlıkla denize giriliyordu.
Üç katlı teknemize binip limandan uzaklaşırken gözümü şehirden bozma kara şeridi yerine hep açıklara, derin maviliklere diktim. İçimden “Nerede bu Maldiv adaları, çıksın artık karşıma” diye diye yol alırken Türkiye’nin hemen her eşsiz kıyı kasabasına dikilmiş beton binaların silüeti de arkamızda kalmaya başlamıştı. Kaptan mavinin her tonunun sıralandığı açık denize doğru dümeni kırdığında teknenin rehberinin “Zindancık Koyu’ndan geçiyoruz. Birazdan ilk durağımız ‘Hanımın Koyu’ olacak. Açıkta denizin ortasında gördüğünüz Güvercinlik Kayalıkları’ndaki kalıntılar batık Aya Nikola Kilisesi’ne ait…” dediğini duydum. Denizin ortasındaydık ve karşımda 2 bin yıllık batık bir kilise kalıntısı vardı. Beklediğim macera nihayet başlıyordu.
Killerin üzerine uzandık
Dikili’nin merkezine 10 kilometre uzaklıktaki eski bir Rum köyü olan Bademli Köyü, volkanik bir coğrafyanın parçası… Zeytinliklerle çevrili bölgeye hakim sönmüş bir yanardağ Karadağ, geçmişte yaşanan bir depremin ardından harekete geçince, denizin dibinde sıcak kumullar oluşturur. Bu nedenle Bademli’nin deniz suyunun şifalı olduğuna dair inanış günümüze kadar sürer. Zindancık Koyu’nun çevresindeki Pizza ve Hanımın Koyu’nu geçtikten sonra Killik Koyu’na yaklaşırken aniden teknedeki herkes ayaklandı. Bu kadar ünlü olduğunu bilmediğim için önce anlayamamıştım ama nedeni basitti; kıyıda bizi bekleyen beyaz doğal kili, suyla ıslatıp yüzümüze sürdükten sonra güzelleşecektik. Hepimiz aynı anda denize atlayıp hızla kulaç atsak da aramızdan bazıları rekor kırıp bol mineralli beyaz kili yalnız yüzüne değil, bütün vücuduna sürmeyi başarmıştı bile… Denizin berraklığı, incecik beyaz kumu bedenimi olmasa bile ruhumu arıtmaya yeterdi; kıyıya çıkınca kil parçacıklarının üzerine uzandım.
Fotoğraf: Şule Öztürk / Instagram: @gezginguru_
Teknemiz maviliklere doğru yol alırken adalar da görünmeye başladı. İlki içinde gizemli ve hayli lüks olduğu aşikar Oliviera Resort’ün de olduğu Kalem Adası’ydı. Bu tesise girebilmek için önceden haber verirseniz, Bademli’nin kıyısından sizi tekneyle alıp adaya götürüyorlardı. Başka bir tesis barındırmayan yemyeşil Kalem Adası’yla çam ve zeytin ağaçlarıyla kaplı Garip Ada’nın arasındaki derin mavi alan ise Akvaryum olarak anılıyor. Kıyısındaki büyük taş kalıntısının yine antik döneme ait bir hamam olduğu söylenen Ilıca Koyu’na yaklaşırken teknede bu kez yeni bir şifa arayışı dalgası yayılmıştı bile… Bu büyük taşın etrafındaki sıcak ve kükürtlü suyun da romatizmal problemlere iyi geldiği bilindiği için denizin üstü dolmuştu…
Dikili balıkçı barınağından kalkan günlük tur tekneleri yaz boyunca her gün saat 11.00-18.30 arasında çevredeki ada ve koylara tur düzenliyor. Öğle yemeği dahil turların ücreti 50 TL. Güven Tur: (0537) 6868530, Resmus Tur: (0539) 4679595, Cihan Tur: (0535) 7130780.
Not: Bu şifalı mavi yolculuğu denizden tekneyle değil de karadan yapmak isteyenler, Dikili’den Bademli Köyü ve Killik Koyu oklarını takip edebilir.