Son Güncelleme:
Türkiye’nin birbirinden güzel adaları
Ada, kimileri için ıssızlığın, sessizliÄŸin, bazıları içinse kimsesizliÄŸin ve de çaresizliÄŸin ifadesi. Ada, inzivaya çekilme, kuru kalabalıktan uzaklaşıp düşüncelere dalma halinin sembolü. Herhalde bu yüzden, dünyanın her yanında manastırlar, eski zamanlarda Mevlevihaneler ve tekkeler için en uygun yer olarak adalar seçilmiÅŸ.OrtaçaÄŸ Avrupa’sında tımarhaneler ve hapishaneler için biçilmez kaftan olmuÅŸ adalar. Toplayalım akıl hastalarını ve suçluları, bindirelim gemilere ve gönderelim dönülmesi imkansız bir adaya diye düşünülmüş. Osmanlı’da siyasi suçlular için de adalar seçilmiÅŸ. Ya Malta çıkmış piyangodan, ya Rodos veya Kıbrıs. Ulaşım teknolojilerinin geliÅŸmesiyle adalar eski ıssızlığından bir nebze olsun sıyrılmış. Ama yine de anakaradan farklı olan kimliÄŸini taşımayı sürdürmüş. Zaman, adalılar ile anakara insanı arasındaki en önemli fark. Dünyanın neresine giderseniz gidin adalıların zaman anlayışı deÄŸiÅŸiktir. Özellikle makineyle teması zayıf olan adalarda, geçmiÅŸte insanın zamanla olan iliÅŸkisinin sırlarını çözmek mümkün. KoÅŸturma yoktur, boÅŸ durma çoktur adada. Farklı lisanlarda olsa, ‘Şu üç günlük dünyada...’ diye baÅŸlayan sözler dolaşır dillerinde. Yani ‘KoÅŸturacaksın da ne olacak? Her ÅŸeye yetiÅŸeceÄŸim diye kendini harcayanla, bir aÄŸacın gölgesinde serinleyen insan arasında mutluluk, derinlik, duygusal zenginlik açısından fark var mıdır?’ diye düşünür adalılar. Biz ÅŸehirliler bunu anlayamayız. Bir adalı kadının dakikalarca, uzaklarda otlayan keçilerin çıngırak sesini dinlemesine anlam veremeyiz. Ya da bir adalı adamın denizdeki altın renkli güneÅŸ ışınlarına dalıp gitmesini. Nikos Kazancakis’in Kayalı Bahçe adlı romanında bir sahne vardır: Roman kahramanı bir ormanda yolunu kaybetmiÅŸtir. TelaÅŸla saÄŸa sola koÅŸtururken yaÅŸlı bir adamın, bir derenin kıyısında durup akan suyu seyrettiÄŸine tanık olur. Yaklaşır yanına ‘Akan suda ne var ihtiyar?’ diye sorar merakla. Ä°htiyar adam ağır ağır başını kaldırıp, ‘Ben akan suya deÄŸil, geçen ömrüme bakıyorum’ der...Bazıları Türkiye’yi denizi çok, adası yok bir ülke diye düşünür. DoÄŸrudur. Ada açısından Dalmaçya kıyıları ya da Ä°skandinav ülkeleri kadar zengin sayılmayız. Ama bu yazıyı okuduÄŸunuzda öyle çok da fukara olmadığımızı anlayacaksınız. Farklı zamanlarda memleketteki tüm adaları gezdim. Bazılarına üçer beÅŸer sefer yaptım. Her insanın bir ada dönemi vardır. Hadi, ÅŸimdi hep birlikte çekip gidelim adalara...Ada dediÄŸin sadece denizde olmazArka sayfalarda, Türkiye’nin Marmara, kuzey ve güney Ege adalarıyla ilgili bilgileri bulacaksınız. Ama göllerimizdeki adaları da unutmamak gerek; iÅŸte onlar...Bursa yakınlarındaki Apolyont (Uluabat) Gölü, Türkiye’deki adalar açısından en zengin bölge. Göldeki Nail Bey ve Nazif Åžen adalarında Bizans dönemine tarihlenebilecek mimari kalıntılar bulunuyor. Nail Bey (Manastır) adasında transeptli bir kilise ve müştemilatı yer alıyor. Nazif Åžen Adası’nda ise bir kilise ve depo yapıları olabilecek kalıntılara rastlanmış. Ayrıca adanın kıyılarında yer yer görülen sur duvarları da buradaki yerleÅŸimin kanıtı. Gölyazı yakınlarında bulunan Apollonia Antik kentinin 500 metre kadar kuzeyinde yer alan Kız Adası’nın üzerinde, kente ismini veren Apollon Tapınağı’nın bulunduÄŸu tespit edilmiÅŸ. Van Gölü’nde de pek çok ada var, bunlardan geçmiÅŸte üzerinde insanların yaÅŸadığı ikisi, Akdamar ve Çarpanak. Çarpanak Adası ismini üzerinde bulunan ve 9. yüzyılda yapılan kadim Ermeni manastırından alıyor. 1918’de terk edilen manastırın sadece kilise bölümü ayakta. Çarpanak Adası, kuÅŸların göç yolları üzerinde Anadolu’daki son durakları. Ada özellikle ilkbahar aylarında, ornitologların akınına uÄŸruyor.GevaÅŸ ilçesinin karşısında yer alan Akdamar Adası’ndaki ünlü manastır ve kiliseler, burayı inanç turizmi açısından önemli kılıyor. Adadaki kilisenin restorasyonu için Kültür ve Turizm Bakanlığı harekete geçti. KeÅŸiÅŸ Manuel tarafından 915-921 tarihleri arasında yaptırılan kilise daha sonra manastıra dönüştürülmüş. Adadaki kutsal haç, kilisesinin duvarlarında yer alan taÅŸ oyma figürler, pek çok dini hikayeyi adeta çizgi roman gibi anlatıyor. Konya’nın BeyÅŸehir ilçesi sınırlarında bulunan ve 1993’te Milli Park olarak ilan edilen BeyÅŸehir Gölü’nde de toplam 32 ada var. En önemlileri Mada, Kızkalesi, Ä°ÄŸdeli, Orta, Aygır, Hacıakif ve Keçi adaları. Adalar, kuÄŸular, ördekler, karabataklar, balıkçıllar, martılar ve yırtıcılar için beslenme ve kuluçka alanı. Kızkalesi adacığı üzerinde, Selçuklu döneminden Kubadabad Sarayı kalıntıları var. Â