GeriSeyahat Tren, insanı bir yerlere ruhuyla birlikte taşır
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Tren, insanı bir yerlere ruhuyla birlikte taşır

Tren, insanı bir yerlere ruhuyla birlikte taşır

Tren yolculuğu, genelde “bir yere varmak için”den ziyade, kendisi için yapılır. Sanki seyahat, aslında trende başlar. Tren insanları gruplar oluşturur. Yemek vagonu, sigara molası arkadaşlıkları, içkiciler, kitap okuyanlar, film seyredenler, hiçbir şey yapmayanlar birbirlerini bulurlar. En son geçen sonbaharda, Hürriyet Treni yolculuğumuz bir ay sürdü. Bütün Doğu ve Güney Doğu Anadolu, Ege ve Marmara’yı rayların üzerinde dolaştık. Hep bilmediğim istasyonlarda indim, tanımadığım pazarlara karıştım.

Ah o tren tıngırtıları?
Garibim,
Ne bir güzel var avutacak gönlümü bu şehirde,
Ne de tanıdık bir çehre.
Bir tren sesi duymaya göreyim,
İki gözüm iki çeşme.

Orhan Veli’nin en güzel şiirlerinden biri bence. O tren romantizmi, tıngırtısının güzelliği, biraz yalnızlığı, mahmurluğu, yoğunluğu?
Tren yolculuğu, genelde “bir yere varmak için”den ziyade, kendisi için yapılır. Sanki seyahat, aslında trende başlar. Tren insanları gruplar oluşturur. Yemek vagonu, sigara molası arkadaşlıkları, içkiciler, kitap okuyanlar, film seyredenler, hiçbir şey yapmayanlar birbirlerini bulurlar. Gözler buluşur, sohbetler koyulaşır. Çantalardan kurabiyeler, börekler, haşlanmış yumurtalar çıkar. Plastik fincanlara termoslardan çaylar doldurulur, ikram edilir, kabul edilir. İşte, tren dinamikleri işlemeye başlamıştır.
Ya da insan yapayalnızdır. Bütün geçmiş önünde, bütün gelecek seçenekleri kafasındadır. Kader en orta yere kurulur. Tren yolcusu, bir yerde hayat yolcusudur. Düşünür, irdeler, çıkarımlar yapar, gülümser, küfreder? Her istasyon, yaşamın başka bir devresine gider gelir biraz da. Analizler, sentezler, akla geliveren incitici detaylar, güzel insanlarla, bir nevi tek başına yapılan psikoterapidir. Kitap sayfaları ilerler, planlar şekillenir, yazılar sayfaları doldurur. Tren insanı hayata hazırlar. O upuzun yollarda, sonsuz seçenek içinden, her insan “birisi” olmayı seçer. Çoğunlukla seçilen gene “kendisi”dir?

DEMİRYOLCU DEDEMİN MACERALARI

Şanslıyım, hayatım boyunca çok uzun birçok tren yolculuğu yaptım. İstanbul-Ankara arasında belki yirmi kere gittim geldim. Çocukluğum boyunca demiryolcu olan dedemin maceralarını dinledim. Şimdi ondan bana kalan, bir zamanlar demiryolu çalışanlarına emekliliklerinde hediye edilen, bir tarafında tren kabartması olan “Serkisof” marka cep saati elimde, geçmişteyim. Asker olmuşum, Eğirdir’den Tuzla’ya gelmişim; gezgin olmuşum İç Anadolu’da turlamışım?
En son geçen sonbaharda, Hürriyet Treni yolculuğumuz bir ay sürdü. Bütün Doğu ve Güney Doğu Anadolu, Ege ve Marmara’yı rayların üzerinde dolaştık. Gittiğimiz heryerde yayınlar bittikten sonra en az birkaç saatim bana kalıyordu. Emel Armutçu ve Hürriyet ekibi harıl harıl çalışırken, ben de o durakları keşfettim. Hep bilmediğim istasyonlarda indim, tanımadığım pazarlara karıştım.

YURTDIŞI SEYAHATLERİM

Tren raylarının bütün ülkeyi sardığı Hindistan’da, üç gün üç gece süren bir yolculuk yaptım. Film gibiydi. Geçtiğimiz istasyonlar, camdan içeri dolan kokular ve sesler?
Avustralya’da, Melbourne-Sydney arasında seyahat ettim. Temiz, steril ve biraz ruhsuzdu. Tuvaletlerde şırınga atmak için ayrı çöp kutuları vardı; kompartımanlardan içeri ses veya koku girmiyordu. Amerika’da Michigan’dan New York’a, Chicago’dan Minnesota’ya kadar dolaştım. New York-Washington ve Boston arasında defalarca gidip geldim. Amişler, zenci rapçiler, altı çocuklu ailelerle kaynaşıp seyahat ettim.
Avrupa’da, bazen uçaktan pahalı trenlere bindim. Brüksel’den Bruges’e, Paris’ten Brüksel’e, Nice’den Lyon’a, gidip geldim. Manş Denizi’nin altından, Londra-Paris arası, İsveç’te, İngiltere’de, İtalya’da hep trenlerle yolculuk ettim.
O meşhur filmden alınma hikaye vardır, bilirsiniz: Yerel rehber dağa tırmanırken her birkaç yüz metrede bir oturup bekler. Amerikalı gezginler “Hadi” derler, “gidelim, hemen gidelim, vakit kaybetmeyelim?” Yerel rehber “Beklemem lazım” diye diretir ve devam eder: “Çok hızlı gidersek, ruhumuz geride kalır!”

Tren, insanı bir yerlere ruhuyla birlikte taşır


TREN HEP HAYATIN İÇİNDEN GEÇER

Tren, insanı bir yerlere ruhuyla birlikte taşıyan araçtır. Tıngır mıngır, bazen hızlanır bazen yavaşlar, bazen çok ısınır bazen de soğuk kalır? Hep hayatların içinden geçer. Şehir merkezlerinde yavaşlar. Bazen bir yatak odasının sönük ışığı, bazen okula yetişen bir çocuk, bazen otobüs bekleyen bir banka memuru göze çarpar.
Her yolculuğun başka bir şarkısı, başka bir kitabı oluşur. Uzun yollarda biraz boyunlar tutulur, gözler şişer, saçlar başka bir kafaya aitmiş gibi yabancılaşır. Ama tren, insanlarını mutlaka ruhlarıyla birlikte taşır.
İlerleyen her metreyle, yolcusunu varılacak son noktaya hazırlar. Her katrede ruhlar “oraya” yaklaşır. İklim değişiklikleri, açan veya solan çiçekler, yağmur, kar, çamur; ne varsa “orda”dır.

Nereye bu gece vakti?
Güzel tren, garip tren
Düdüğün pek acı geldi, hatıra neler getiren.
Çok mudur mendil sallamam?
Her yolcu az çok aşinam,
Haydi, yolun açık olsun;
Geçtiğin köprüler sağlam,
Tüneller aydınlık olsun.

Cahit Sıtkı Tarancı

GÜZEL ZAMANLARIN NOSTALJİSİ

Şimdinin elektronik postaların cep telefonlarından kontrol edilen hızını sevmeyenlerdenim. Bazen sabah bir yerde, akşam başka bir ülkede, değişik bir programda olsam da, bunu çok tercih etmeyenlerdenim. Biliyorum, bu devirde, bu koşullarda, “slow city” hayatına geçmek için emekliliğimi beklemem lazım. Yemeğin tadını almak, kitabın hakkını vermek için önce yaşlanmam lazım.
Ama biraz nefes almak, biraz durmak, biraz ruhumu yakalamak için başka bir yol bilmiyorum açıkçası. Cep telefonu kapsama alanı dışında kalsın. Şöyle sessiz, sakin bir kompartımanım olsun. Upuzun bir tren yolculuğunda kendimden geçeyim?
Kitaplarım, müziklerim, defterim ve kalemim, bir de en çok kendim. Bütün benler, oturup düşünelim, yazalım çizelim; neşelenip gülümseyelim, hüzünlenip uzaklara dalalım.
O hiç bilmediğimiz istasyonlarda nefeslenelim. Tanımadığımız bir sürü insanla bir arada, ama sadece “biz bize”, gittiğimiz hissederek, gidelim.

Türkiye’den Tren Yolculukları

* Biliyorsunuz, son günlerde Suriye’ye vize kalktı. Mersin-Halep seferleri başladı. Eylül ayının ortasına kadar devam edecek seferler. Bence kaçırılmaz bir yolculuk. Yataklı bilet ayırtırsanız, kişi başı 26 Avro. Detayları www.tcdd.gov.tr’den öğrenebilirsiniz. Bu arada bir hatırlatma daha, tren biletleri artık PTT şubelerinden de satın alınabiliyor.
* Otobüsle gidebileceğiniz birçok yere, tren bağlantılı seferlerle ulaşmak mümkün. Belki biraz daha uzar, ama seyahatinize heyecan ve renk katmış olursunuz. Özellikle hızlı tren seferleriyle bağlantılı birçok ile otobüs bacağı konmuş. Gene www.tcdd.gov.tr’de tüm detaylı bilgiler mevcut.
* Van Gölü Ekspresi, Ankara-Tatvan arasında haftada iki gün çalışıyor. Çok “kartpostal gibi” manzaralardan geçeceksiniz. Yalnız dikkat: Özellikle yaz aylarında birçok yerde ray onarım çalışmaları yapılıyor. Mutlaka Demir Yolları’ndan teyit ettikten sonra seyahatinizi planlamaya başlayın.
* Güney Ekspresi, Haydarpaşa’dan kalkıyor, Diyarbakır, Kurtalan’a kadar gidiyor. Özellikle sonbaharda yapılacak çok güzel bir gezi. Yol boyu bazı duraklarda inmek, civarı gezmek, bir gece otelde kalıp tren sesini özlemek de mümkün.
* Fırat Ekspresi, Elazığ’a kadar gidiyor. Özellikle yataklı vagonda yer alırsanız çok rahat edersiniz. Bir de kafa dengi dost ve birkaç kitap; yol sizi bekler! Yalnız birkaç hatırlatma: Özellikle Güneydoğu’da trenlere taş atmak gibi çok ilkel bir gelenek var. Tren görevlileri yatarken başınızın cam kenarına gelmemesi konusunda ciddi uyarılarda bulunuyorlar. Camları patlamış, kırılmış çok tren gördüm. Yolun durumunu tekrar TCDD ile kontrol etmek gerekebilir, özellikle bu aylarda bazı istasyonlar kapalı olabiliyor.
* Haydarpaşa-Tahran, yataklı trende kişi başı 40 Avro. Dönüşte Suriye üzerinden de gelen bir seçenek var. Bence müthiş bir rota. Vakti olanlar kaçırmasınlar derim?
* Sirkeci’den Selanik ve Atina seferleri gayet zevkli geçiyor. Ben Selanik’e kadar gittim bir kez, çok mutlu oldum. Sadece gümrük kapılarında biraz beklenebiliyor, bunu da artık tren yolcusu hoşgörüsü ile karşılamak lazım.
* Yine Sirkeci’den Sofya-Belgrat-Bükreş var. Aslında oradan tüm Avrupa’ya da bağlanabilirsiniz. Mevsimlere göre de özel fiyatlar bulunabiliyor. Belli yaş gruplarına indirimler de var. “Evde oturacağıma, gideyim daha iyi” diyenlerdeyseniz, hiç durmayın.
* Interrail, tüm Avrupa’yı “inip binerek” dolaşma hakkı veriyor. Genellikle 26 yaşına kadar olan gençlere, çok ucuza verilen bir hak. Yalnız bazı mevsimlerde, yaş sınırı gevşeyebiliyor. Üç ay boyunca interrail ile dolaşan, tüm Avrupa şehirlerini gezen insanlarla tanıştım. Bir sürü anı ve sayısız arkadaşla geri döndüler?

False