The Peak'ten şehri kuşbakışı görmeden, Des Voeux'un arka sokaklarına uğramadan dönmeyin Hong Kong
Geleneksel hayatın görkemli gökdelenlerinin hemen arkasındaki sokaklarda tüm renkleriyle sürdüğü, sürprizlerle dolu bir şehir Hong Kong. Parklarda yüzlerce kişinin topluca yaptığı taichi seanslarıyla başlayan günler, çayevlerinde, semt pazarlarında asude bir şekilde akıp gidiyor. İş ve modern alışveriş merkezlerinde ise hayatın ritmi baş döndürücü hıza ulaşıyor. Ocak ayında bile 14 derecenin altına düşmeyen hava sıcaklığı, nisan ve mayısta 25 derece civarında.
Aralık ayında kentte beş gün geçiren Cengiz Özder, "Sokaklar güvenli, şehir çok güzel fakat sıra alışverişe gelince işler değişiyor. Büyük mağazaların dışındaki her türlü alışverişte dikkatli olmak gerekir" diyor.
Geçmişte THY, Hong Kong’a Bangkok üzerinden uçuyordu, bu rotanın yorucu olduğunu duymuştuk. Direkt uçuşlar başlayınca bu teşvikle yola düştük. İstanbul’dan gece yarısı kalkan uçağımız, zaman dilimi farkından ötürü 6 saat kazanarak ertesi gün akşam saatlerinde Chek Lap Kok Havaalanı’na indi. Bu yeni tesis şehre 25 kilometre uzaklıktaki Lantau Adası’nda. Deniz doldurularak yapılmış. Kalkışta uçağın önünde bitiveren dağ yüzünden pilotların korkulu rüyası olan Kowloon’daki eski havaalanı Kai Tak ise, şimdilerde park olmuş.
Havaalanından şehre Airport Express’le ulaştık. Bilet fiyatı taksiyle yarışıyordu. Bu ücretin onda birine Exchange Square’den geçen şehir otobüsüne binebileceğimizi daha sonra öğrendik.
BALIK ÇARŞISINDA KÜLTÜREL ŞOK
Hong Kong dönence çizgisinin üzerinde, tropik iklimlerin başlangıç noktası. Kışın sıcaklık 20 derece civarında. Gündüz öğle saatlerinde mont bile fazla geliyor. Yazları ise ekvator kuşağındaki kadar sıcak, nemli ve bunaltıcı olduğu söyleniyor.
Kowloon Yarımadası ve Hong Kong Adası ülkenin belli başlı yerleşimleri. Çılgın nüfus baskısı yüzünden yerleşimler New Territories’e doğru yayılıyor. Ada, 1997’ye kadar Britanya’ya bağlı bir koloniydi, o tarihten itibaren artık Çin’e bağlı özel statüde bir bölge. İngilizler terk ettikten sonra Britanya vatandaşlarının bir kısmı ülkeden ayrılmış. Yerlerini Hong Kong’un hür ve demokrat havasının cazibesine kapılan Çinli göçmenler almış. Ülkenin resmi dili, sokaktaki tabelalar, birçok gazete İngilizce. Fakat sokakta İngilizce bilene nadir rastlanıyor.
Komünist Çin’e bağlı olmakla birlikte anlaşmalar gereği klasik kapitalizmin kalesi olmaya devam eden ülke, müthiş bir ekonomi dinamiğine sahip. Batı’nın finansal ve ticari zekásı, Çin’in geleneksel kültürüyle harmanlanıp turistik cazibeye dönüşmüş.
Büyük sermaye varlığı yüksek, modern mimariyle kendini gösteriyor. Modern hayat, hemen arka sokaklarda başlayan ve yüzyıllardır süre gelen geleneksel yaşamla iç içe geçmiş. Sabah parklarda yüzlerce kişiyi taichi denilen ağır çekim bir gölge döğüş sporu yaparken görebiliyorsunuz. Tarihi kuş pazarında, başka bir çağdan gelmiş gibi görünen kuşbazlar yanıbaşlarında tüm hızıyla akan dünyayı hiç umursamadan, ağaca astıkları kafesteki bir ötücü kuşu dinliyor, onunla konuşuyor. Geleneksel hayatı merak ediyorsanız, sömürge döneminden kalma salaş manav, kasap, balıkçıların sıralandığı Des Voeux caddesine uğrayın. Caddenin batı kısmında, bir köşede yer alan, vitrininde pişmiş kırmızı ördeklerle domuz kafalarının bulunduğu restoranı bulun, bu köşeden yukarıya doğru yürüyün. Baharat ve çiçek kokuları içinde, binbir egzotik meyve ve sebzenin satıldığı gözlere şenlik manavların önünden geçin. Çiğ tavukayağı ve işkembe satıcısını da geride bıraktıktan sonra, balıkçılar çarşısına girin. Burada tam bir kültürel şok yaşayacaksınız. Tezgáhlardaki sayısız tuhaf deniz balığının yanı sıra, su dolu leğenlerde canlı satılan yengeçleri hiç çekinmeden eline alıp tartan, koklayan ev kadınlarını; kaplumbağaları, kurbağaları canlı canlı doğrayan kasapları; bir yarısı satılmış, diğer yarısı kıvrım kıvrım kıvranan yılan balıklarını görüp dehşete kapılacaksınız.
THE PEAK’TEN ŞEHRİN MANZARASI BAŞ DÖNDÜRÜYOR
Eğer oteliniz Kowloon’da değil, ada tarafındaysa, ilk gecenizde mutlaka şehrin merkezindeki Sheung Wan iskelelerine gitmenizi öneririm. Önü ve arkası aynı, tarihi Star Ferry vapurlarına binip kentin Tsim Sha Tsui yakasına geçin. Metro ya da otobüse de binebilirsiniz ama beş dakikalık yolculuktaki bu muhteşem manzarayı göremezsiniz. İndikten sonra, sahil boyunca yürüyün. Karşıda ışıl ışıl aydınlatılmış beton ve çelik gökdelenleri, ışık oyunlarını, denizdeki tuhaf Çin yelkenlilerini seyredin. Yüzünüzde denizin serin esintisiyle, promenat boyunca ilerlerken Hong Kong’un o deli enerjisini hissedeceksiniz.
Mutlaka görülmesi gereken yerlerden birisi de Hong Kong’u tepeden izlediğiniz, The Peak (Zirve). Botanik parkınınyakınlarındaki tarihi tramvay ile çıkılıyor. Manzarası baş döndürücü. Dağın yamaçlarına hücum etmiş gökdelenler, Boğaziçi genişliğinde bir deniz ve ötesinde Kowloon yapılaşması... Eğer şansınız varsa, hava puslu değilse, mükemmel fotoğraflar çekebilirsiniz.
Hong Kong’un sayfiyesi sayılabilecek Stanley kasabasına varlıklı kesimin villalarının gizlendiği ormanlı bir yoldan gidiliyor. Kışın birkaç İskandinav ya da Rus turistten başkası denize girmese de, sokak pazarları turist kaynıyor. Öğlen saatlerinde tapınağın önünde ejderha dansı gösterisi yapılıyor. Sömürge mimarisinin örneği şehir kulübü bugün de leydi ve centilmenleri ağırlıyor.
Kanton mutfağında çiğ eti sosla servis ediyorlar
Çin mutfağının Mekke’si olarak nitelense de, Hong Kong’da alıştığımız Çin mutfağını bulamadık. Deniz ürünleri ağırlıklı Guandong (Kanton) mutfağında, neredeyse hiç pişmemiş et ürünleri, bolca acı sosa batırılıp servis ediliyor. Bunun yerine güvenilir ve ekonomik bir Japon lokanta zincirini tercih ettik. Çay Müzesi’nin yanındaki salonda şarap tadımı gibi bir çay seramonisine katıldık..Özel yöntemlerle toplanan, demlenen beyaz çay içiliyordu. Des Voeux’unbatı tarafında, kurutulmuş gıda satıcıları var. Geçen yüzyıllardan kalmış gibi görünen dükkánlarda Çin mutfağında kullanılan bütün gıdaların kurutulmuş örnekleri satılıyor.
Lüks alışveriş merkezleri üstgeçitle birbirine bağlı, sokakta pazarlık şart
İş merkezlerinin çevresindeki "mall" denilen alışveriş merkezlerinin sayısı, büyüklüğü anlatılır gibi değil. Üst geçit ağıyla bağlanmışlar. Her birini gezmeye saatler gerekiyor. Hong Kong’a özgü alışveriş için sokak pazarlarına gitmek, pazarlık yapmak ve bozuk mal almamak için çok dikkat etmek lazım.
Metroyla ulaşılan Mong Kok kadınlar pazarı ucuz giyim, hediyelik, taklit saat, çanta merkezi. Katalogdan seçtiğiniz markalı(!) ürünler birkaç dakikada elinize geliyor. El sanatları, geleneksel Çin malları Temple Street’te. İşportacılarda, yeşimden süsler, minik demliklerden, dev seládonlara her boyda seramik, iç boyamalı kristal bulunuyor.