Tekneyle birlikte durmayı dalgayla sallanmayı seviyorum

Taner, İKSV’nin festivallerine davet edilecek sanatçıları dünyanın dört bir köşesindeki caz kulüplerinde, festivallerde izliyor. İş amaçlı olmayan seyahatlerinde ise binlerce kişilik konser salonlarını ve dünya divalarını bir yana bırakıyor, 11 yaşındaki kızı Irmak’la baş başa kalıyor. Irmak babasının gözünde ‘Kaprissiz ve keyifli bir yol arkadaşı.’

Taner, Beyoğlu’nun arabaları ve kalabalığıyla Beyoğlu’ndan ‘Eloğlu’na döndüğü bugünlerde, İstiklal Caddesi’nin orta yerindeki İKSV binasında Hisarönü Körfezi’nde yaptıkları mavi yolculukları anlattı.

Neden mavi yolculuğu bu kadar çok seviyorsunuz?

- İlk mavi yolculuğumu 25 yaşında yaptım. 20 senedir de her sene mutlaka bir hafta yapmaya çalışıyorum. Teknede bir hafta boyunca kendimin efendisi oluyorum. Kimlerle beraber olmak istiyorsam, onlarlayım. Bütün gün denizdeyim. Mavi yolculukta az yol yapılıyor, ben sürekli yol yapmayı da sevmiyorum. Yol almak istesem, başka seyahate çıkarım. Ben tekne dursun, tekneyle birlikte durayım, dalgayla birlikte sallanayım halini seviyorum.

Kimlerle gidiyorsunuz?

- Bayağı kalabalık bir grubumuz var, yıllardır hiç değişmedi. 16 metrelik gulet tipi tekneyle çıkıyoruz. İki tekne oluyoruz zaten. Bizim tekne 14 kişi var, 4’ü çocuk. Bir o kadar da öbür teknede var. Ama oradaki çocuklar artık çocuk değil, 16, 17 yaşındalar.

Favori parkurunuz neresi?

- En sevdiğimiz yer Hisarönü Körfezi. Kendimizi kaptana bırakıyoruz, yolumuz nereye düşüyorsa oraya gidiyoruz. İlk başlarda Bodrum’dan başlayıp, Marmaris’te bitiriyorduk. Sonraları bir müddet Göcek Koyu’na gittik. Şimdilerde sadece Hisarönü Körfezi’ne gidiyoruz, çünkü denizin güzelliği ve karadaki yeşil bakımından bence en güzel yer burası. Üstelik tenha. Biz işlerimiz yüzünden sadece ağustosta gidebiliyoruz, diğer yerler o dönemde çok kalabalık oluyor.

YÜZÜNÜ DENİZDE YIKA

Teknede bir gün nasıl geçiyor?

- Ben tembel geçiriyorum bu tatilleri. Önce biraz yüzüyorum, sonra sağa, sonra sola dönüp teknede yatan, arada karaya çıkıp yürüyen ekiptenim. Dışarıda yattığım için erken uyanıyorum. Üstünü örtünce çiğ yağdı derdi falan olmuyor. İlk iş herkesin çok sevdiği tabirle ‘yüzünü denizde yıkama’ faslı. İstesem de istemesem de öyle oluyor zaten. Deniz ve kahvaltı faslından sonra bir miktar yol gidiliyor, sonra yine yüzülüyor, öğle yemeği yeniyor. Öğleden sonra, güneşin en cayır cayır yaktığı zamanda yarım saat, bir saat uyuyorum. Sabah erken kalkmanın uykusuzluğunu dengeliyor. Öğleden sonra bol bol kitap okunuyor, müzik dinleniyor...

Akşamları ne yapıyorsunuz?

- Akşam yemeğinden sonra bolca sessiz film, isim oyunları ve psikolojik oyunlar, Scrabble oynuyoruz. Grupta herkes sessiz film meraklısı, sonunda mutlaka kavga çıkıyor. Bir de enternasyonal bir ekip olduğu için oynamaya başlamadan önce, film adları orijinal dilinde mi anlatılacak, Türkçe ismiyle mi diye yaklaşık bir buçuk saatlik bir tartışma çıkıyor.

Ne kadar sürüyor mavi yolculuğunuz?

- Bir hafta bence en iyi süre. Kimse sıkılmıyor. Tanımadığınız biriyle mavi yolculuk yapmak çok zor. İkinci günde kavga çıkar, üçüncü gün birileri tekneyi terk eder.

Çocuklar nasıl vakit geçiriyor?

- Hepsi bir yaşından beri tekneyle yolculuk yaptıkları için alışıklar ve sıkılmıyorlar. Kendi aralarında bir ekip oluşturuyorlar, başlarında da bir başka çocuk oluyor. Çok eğleniyorlar, hatta onlara sorsanız en çok istedikleri tatil mavi yolculuktur.

TEKNEDE YEMENİ SATIŞI

Neler yeniyor teknede?

- Her türlü balık tabii ki. Kaptana güvenirseniz, onlar harika balıklar buluyorlar. Tekneyle balık satmaya gelenler de var. Gerçi o tekneyle gezip, bir şey satanlar biraz abarttı işi son yıllarda. Devamlı bir dondurmacı teknesi var ortalıkta, el işi yapıp satanlar var. Evde işlediği yemeniyi satan teyzeler beni rahatsız etmiyor ama motorbotlarıyla dolanıp ‘Donduuuurma’ diye bağıranlar çok rahatsız ediyor. Merkeze yakın bir yerdeyseniz bayağı can sıkıcı olabiliyor bu durum. Ama dediğim gibi, Hisarönü bu bakımdan bayağı temiz.

Mavi yolculuklarınızda rahatsız olduğunuz başka bir şey var mı?

- Merkezlere veya büyük tatil köylerine yaklaştığımızda çok sayıda jet ski oluyor.

Sizin teknenizde spor yapılıyor mu?

- Her türlü su sporu mevcut bizde. Full ekipmanla çıkıyoruz. Sörfler, dalgıç takımları, şnorkeller. Eşim de yelkenci olduğu için arada motoru durdurup, yelkenle yol alıyoruz. Ama o zaman o kadar yavaş gidiyoruz ki, hiç gitmiyormuşuz gibi geliyor bana. Hatta ben uzun süre hiç kıpırdamadığımızı iddia ediyorum.

En güzel seyahatlerim 25 sene önce sırt çantasıyla yaptığım Bodrum seyahatleriydi. O zamanlar Bodrum’da in cin top oynuyordu. Peşimizde köpekler Turgutreis’ten Karaincir’e yürüyerek giderdik. Bir arkadaşımız mezarlıktan korkardı, ben köpekten...

FAVORİLERİMDEN BİRİ: DOĞANBEY

Favori tatil yerlerimden biri de Doğanbey Köyü. Söke yakınlarında, denize bir millik mesafede çok güzel bir eski Rum köyü. Eski Rum evlerinden oluşmuş, yaşayan bir köy. Fethiye’deki Kayaköy’ü andırıyor biraz. Burası da çok terkedilmiş bir yerdi, son yıllarda bir çok kişi buradan taş evler alıp restore ettirdi. Bizim de bir evimiz var ama daha yaptırmadık. Her sene mutlaka birkaç gün oraya gidiyoruz.

En sevdiği 5 yer

Kapadokya Santorini

Amalfi - Pozitano Hisarönü - Göcek San Sebastian

seyahatte ne okuyor

Tarihçi olduğu için tarih kitapları okuyor. Yüzyıl başı ve Osmanlı tarihi özel ilgi alanı.

ne dinliyor

Son seyahatinde Pink Martini’nin Sympathique albümünü dinledi, geçen sene ise bol bol Norah Jones.

ne yiyor, ne içiyor

Mavi yolculukta bol balık, salata yiyor, şarap içiyor. Diğer seyahatlerinde fazla yerel spesiyalite denemiyor.

ne giyiyor

Olabildiğince rahat. Bir şort, bir tişört, bir sandalet.

neyle seyahat ediyor

Babası demiryollarında memur olduğu için trenle seyahati çok seviyor, Ankara’ya trenle gidiyor.

nerede kalıyor

Mavi yolculukta teknede kalıyor, diğer seyahatlerinde ise kendi tabiriyle ‘artık yaşı ilerlediği için’ kaliteli, rahat, butik otelleri tercih ediyor.

kimle seyahat ediyor

11 yaşındaki kızı Irmak’la.

çantasının olmazsa olmazları

Tırnak makası, el feneri, güneş gözlüğü.