Ayda KAYAR
Son Güncelleme:
Tarihi Likya’nın tepelerinden bugünün Antalyası’na bakış
Akdeniz, yüzyıllardır uygarlıklara ev sahipliği yapmış bir bölge. Dağlarından denizine tarihi kalıntılara rastlamak mümkün. Antik dönemin en bilinen uygarlıklarından Likya’nın dağları ve yaylaları bir kitaba konu oldu. 36 yıllık dağcı Ömer Faruk Gülşen, ‘Likya’nın Dağları ve Yaylaları’ adlı kitabında, Beydağları’ndaki zirvelere, yaylalara nasıl ulaşılacağını anlattı.
Teknik eleman olarak çalışan 51 yaşındaki Ömer Faruk Gülşen, son 16 yılında tırmandığı zirveleri, geçtiği yaylaları birbir fotoğrafladı. Zorlu zirvelere farklı rotalardan vardı ve bu rotaları tek tek çizdi. Sonra da yaşadıklarını kağıda aktardı. Yılların emeği Antalya Valiliği’nin katkılarıyla ‘Likya’nın Dağları ve Yaylaları’ kitabında birleşti. Böylece Toroslar’ın Beydağları silsilesine ilişkin bir kaynak doğdu. Kitapta dağ ve yaylalara nasıl ulaşacağınız, zirvelere nasıl tırmanacağınız anlatılıyor. Zorluklar ve yanınıza almanız gereken ekipman da tek tek belirtilmiş. Türkiye Dağcılık Federasyonu Yönetim Kurulu üyesi
Gülşen, şimdi kitabın İngilizce yayını için çalışıyor. Burada yeni birkaç zirve ve rota da yer alacak. Kitabın önsözünü yazan Mustafa Tuncel’in anlatımıyla, Türkiye haritasında güneybatıya baktığınızda görünen ‘Teke Yarımadası’ süt dolu bir memeyi andırıyor: ‘Anadolu tarih boyunca bu memeden beslenmiş. Denizden başını doğrultan dağlar zaman zaman üç bin metreyi geçer. Bu bölge aynı zamanda çelişkiler diyarıdır. Portakalla alıç aynı yerdedir, deveyle katır aynı geçitte karşılaşır. Mayo ile kar gözlükleri aynı valizdedir. Güneş tanrısı Apollon’un yurdundaki ağaçlar Mısır piramitlerinin yapımında, kral tabutlarında, Selahattin Eyyubi’nin gemilerinde kullanılmıştır. Yeni dönemde ise Saddam Hüseyin’in sarayı için de Likya’dan Bağdat’a sedir tomrukları gitmiştir.’ 26 dağ ve 50’nin üzerinde yaylanın konu edildiği kitapta, tırmanış için tüyolar da var. Antik dönemin tepelerinden bugünün Antalyası’nı seyretmek isteyenler için bazı bölgeleri aktarıyoruz.
EREN TEPE
Yumru Dağı’nın zirvelerinden Eren Tepe, 2534 metre yükseklikte. Yanıbaşındaki Bulanık ve Sıçalan yaylalarınınarasında ise 2734 metre yüksekliğindeki Yumru Dağı yükseliyor. Gömbe’ye bakan Eren Tepe’nin zirvesinde kar çukurlarına rastlayacaksınız.
Nasıl gidilir:
Elmalı üzerinden, Gömbe’ye doğru yola çıkacağız önce. Yola devam etmeden önce meyveleriyle ünlü Gömbe’den alışverişimizi yapacağız. Kaş, Finike, Elmalı ve Fethiye’den ulaşılabilen Gömbe’de pansiyon ve lokanta olduğunu da hatırlatalım. İşlerimiz bitince bir traktör kiralayıp, Subaşı Yaylası’na doğru hareket etiyoruz. Yaylaya çıkarken göreceğimiz Yeşil Göl’ün çevresinde deniz fosilleri toplayabiliriz. Sağa dönersek, Üçoluk çeşmesine, sola dönersek Yeşil Göl ve yaylasına ulaşmak mümkün.
Tırmanma:
Çeşmeden su içip eksikleri tamamladıktan sonra ver elini Subaşı Yaylası. Yayladan, Tezlibeli sırtlarındaki ardıçlı kaya patikaları izleyerek, 2609 metre yükseklikteki Eren Tepe’ye varacağız. Burası sütleğen, geven, kekik, adaçayı ve bodur ardıçlarla dolu. Biraz daha ilerleyip, pek de zorlanmadan 2 bin 734 metre yükseklikteki Yumru Dağı’na da ulaşabiliriz.
GEYİK SİVRİSİ
Antalya’dan Batı’ya doğru baktığınızda görülen dağ bu. Sivridağ da denilen bu tepede, bir zaman geyikler yaşarmış. Onun için halk Geyik Sivrisi diye anıyor. Tamamı kızıl çam ormanıyla kaplı dağ, ilk görüşte korkutucu gelse de zor bir tırmanış gerektirmiyor. Yüksek yerlerinde ardıç ve sedir ağaçlarına da rastlayabileceğiniz Geyik Sivrisi’ne kuzeydenulaşacaksanız aşağılar çarşak. Yukarı doğru çok dik olduğundan tırmanış sabır istiyor. Batı’dan yapılan tırmanışlarda, suyun da bulunduğu Güzelçam Yaylası’ndan geçiliyor. Dağın iki zirvesinde defalarca tırmanan TODOKS (Antalya Toroslar Doğa Sporları Kulübü) ekipleri tarafından zirve defteri bırakılmış.
Nasıl Gidilir:
Geyik Sivrisi’nin tepeleri Sarpkatran ve Kocaboğaz’a kuzey ya da batıdan tırmanmak için Antalya’dan yarım saat uzaklıktaki, Geyikbayırı Köyü’ne gidiyoruz. Köyün otobüsü her gün saat 13.00’te Antalya eski otogarının yanından hareket ediyor. Köydeki bakkallardan alışverişimizi yapıp, zorlu Kuzey rotası için Çağlarca Köyü yoluna giriyoruz. Yol çatallaştığında stabilize yolu izleyerek, Karcıbayırı Mahallesi’nin ardından Güzelçam yaylasına varıyoruz. Batıya doğru 30 dakika tırmanınca, 1370 metrede bir mezarlıkla karşılaşıyoruz. Burası Karaba Gediği, aşağıda Karabel yaylası uzanıyor.
Tırmanma:
Kuzey rotası, dik ve kayalık. Batı’dan devam ettiğinizde kızılçam ormanına giriyoruz. Rahat bir tırmanıştan sonra karşımıza kayalıklar çıkıyor. Bunları aşar aşmaz yeniden ormanla buluşuyoruz. Biraz daha zorlanıp, 40 dakikada Sarpkatran Tepesi’ne ulaşıyoruz. Zirve teknik tırmanış gerektirmiyor. Orman seyrekleşip kayalıklar ve ardıç ağaçlarıyla karşılaştığımızda, zirveye de varıyoruz. Manzara tüm yorgunluğumuzu unutturuyor. Antalya ve çevredeki tüm dağlar gözlerimizin önünde. Denizden yüksekliğimiz 1834 metre. Niyetimiz Kocaboğaz’a tırmanmak. Bu nedenle yanımızda ip ve karabina var. Bu güzel manzaradan gözlerimizi alıp, zirvenin altına kadar ulaşıyoruz. Kocaboğaz denilen büyük çatlak tehlikelerle dolu. Devam etmek isteyenler, yanlarına deneyimli rehberler almalı. Geyik Sivrisi temmuz, ağustos ve eylül aylarında sıcak nedeniyle tırmanışa pek elverişli değil ancak kışın tırmanmak olası. Dağın tamamı kar alsa da bu 15 gün sürüyor. Kalan karlar, tırmanışı engellemiyor.
KIZLAR ZİRVESİ
Batı Türkiye’nin çatısı Kızlar Zirvesi, Trakya, Ege, Mora, Adriyatik ve Etna yanardağı hariç Güney Avrupa’nın en yüksek tepesi. Tam 3070 metre. Buradan antik dönemin en bilinen yerleri Likya, Frigya ve Lidya’yı görmeniz mümkün. Üç tane çatal zirevenin en doğudaki ana zirvenin güneyindeki çukurda bir yatır olduğuna inanılıyor. Doğu’dan Batı’ya sırt halinde uzanan Kızlar Zirvesi’nin kuzey bölgesi tamamen kayalık ve heyelan tehlikesi var. Bu yödeki rotalarda, çarşak ve kayalar arasından geçmek gerekiyor.
Kışın kayaların arası karlarla doluyor. Kar mayıs sonu- haziran başında sadece kuzeyde görülüyor, ağustosta tamamen yok oluyor. Dağın doğu tarafı sadece çarşak, güney yönü ise yatık ve çarşak. Kuzey hariç tüm rotalardan zirveye kolayca ulaşabilirsiniz. Biz zoru seçenler için kuzey yönü çıkış rotalarından birini anlatalım.
Nasıl Gidilir:
Antalya otogardan kalkan dolmuşlarla Elmalı’ya, buradan da Böyüksöyle Köyü’ne varıyoruz. Antik dönemlerden beri yerleşim alanı olan köyde Sarkız antik kenti var ama hali içler acısı. Köyden bir traktör kiralayıp, stabilize orman yolundan Kovanlıkaya, Darboğaz ve Mazıyanı’nı geçip 1930 metre yükseklikteri İkizce Kuyular’a geliyoruz. Burada iki tane su kuyusu var. Kamp için ideal. Stabilize yol ocak ayından sonra karla kapanıyor. Araçla 45 dakika süren bu yolu yürüyerek dört saatte aşmak mümkün. Çıkış rotası için kamp alanından dağa doğru olan sırt aşıp, kuru dere yatağını izliyoruz. Yazın, dağın dibine kadar ulaşan patikaları kullanmak mümkün.
Tırmanma:
Dağa çıkmak için en uygun saat, karın en sert olduğu 03.00-04.00 suları. Rotayı izlerken krampon, kazma, ana ip, yardımcı ipler, buz sikkeleri, karabinalar, kar tozluğu, emniyet kemeri, kar gözlüğü, kask gibi malzemeler zorunlu. Kuzey çıkışında birden çok rota var. En kolayı dağın en doğusundaki. Buraya giderken ekip az kişi olmalı. Aman tırmanış sırasında sessiz olun. Her iki yüzde de taş düşme tehlikesi var. Yaklaşık 600 metreyi, üç saatte aşıyoruz. Aşağıda genişleyen rota girişleri, yukarı çıktıkça genişleyip daralıyor. Ayrıca, kaya setleri yukarı doğru keskin olduğu için grubun emniyetini sağlamak gerekiyor. 50-60 derecelerle ciddi tırmanışlar gerektiren zirveye çıkarken, her rota değişikliğinde kramponlar kontrol ediliyor.
Kuzeyde pek kaya tırmanışı yok, yükseklere çıktıkça manzaranın güzelliği büyülüyor. Saat 07.00-08.00 gibi zirvedeyiz. Güneşin doğuşuyla birlikte enfes bir manzara karşısındayız. Zirve sırt gibi, nirengi doğu uçta. Dönüşü doğu sırtlarından yapıyoruz.
TAHTALI DAĞ
2366 metre yükseklikteki, denize 10 kilometre uzaklıktaki Tahtalı Dağ’ın mitolojideki Olympos Dağı olduğu söyleniyor. Dağ adını bir zamanlar burada tahta gemi parçaları olduğu rivayetinden alıyor. Zaten şimdilerde zirvede bir şey kalmamış. Hatta bir süre sonra zirveye varmak için tırmanmak gerekmeyecek. Çünkü teleferik yapılıyor. Birçok çeşmenin de yeraldığı dağda kızılçam, şimşir, çınar, kavak, pıynar, ardıç ve sandal açağları var. Çiğdem, papatya, kekik, adaçayı ve nane de rotanız üzerinde. En rahat çıkışın yapılacağı Beycik köyü tarafı orman bitiminden itibaren çarşak. Küçük derelerin oluşturduğu bölgeden zirveye 5-6 rotadan çıkmak mümkün.
Nasıl Gidilir:
Özel araçla, Antalya Kumluca asfaltının 766. kilometresindeki Beycik Köyü yoluna girip, yedi kilometre sonra köye varıyoruz. Suyu buz gibi akan pınarlar bizi karşılıyor. Bir bakkal dükkanı da var. Alışverişimizi Kemer’den yaptığımız için Emzik Çeşme’ye doğru yola devam ediyoruz. Kuzeye doğru orman yolunu takip edip, odun deposu mevkiinde aracımızı bırakıyoruz. Burada sola giden patikayı takip ederek, Emzik Çeşme’ye ulaşıyoruz. Koca çınarlarla karşı karşıyayız. Bir meyve bahçesi ve kıyısında ahşap köşk var. Manzara Üç Adalar, Çıralı ve Olympos kıyılarına hakim. Kampımızı kuruyoruz. Aralık ve nisan aylarında gidenler, Akdere’nin gürül gürül akan suyuna da rastlıyorlar. Yüksekliğimiz 1250 metre.
Tırmanma:
Kampta gün erken başlıyor. 04.00-05.00 gibi uyanıp, sularımızı doldurup, hareket ediyoruz. Çeşmenin üzerindeki patikadar, sedir ve kızılçamlar arasında yükselerek, Göl Kayası Mevkii’ne varıyoruz. Burayı geçince dört düzlüğe gelip, manzara oturakları denilen dağın sarp bölgesinde mola veriyoruz. Patika bizi Erenkolu Gediği’ne götürüyor. Kekik kokularını içimize çekip, koca sedirin arkasından dolanarak, dere kenarında yürüyüşü sürdürüyoruz. Sırta ulaştığımızda kar çukurlarıyla karşılaşıyoruz. Çevrelerinden dolanıp, tepelerle dolu manzarayla buluşuyoruz. Bizi zorlu bir çarşak çıkış bekliyor. Patikayı izlemek de mümkün, serbest tırmanmak da. Kış aylarında deneyecekseniz, krampon şart. Sırtı iki saatte aşıp, güneşi ve zirveyi görüyoruz. Yaklaşık iki bin metre yükseklikteyiz, hiç ağaç yok.
Zirveye doğru olan yollardan birini seçip devam ediyoruz. Ancak kışın uygun olanını bulmak gerekiyor. Soldaki yamaçlardan sırt sırt yürüdüğümüzde zirve sırtına varıyoruz. Dağın kuzeyini görüyoruz, aşağıda Antalya Körfezi uzanıyor. Zirvede hem manzaranın güzelliği, hem zoru başarmanın mutluluğu var. Aşağı vakitlice inmek için sadece bir saat dinlenebiliyoruz. Kış şartlarında zirveye varmanın çok zor olduğunu söyleyelim. Profesyoneller bile kaybolabiliyor. İnişi tamamlayıp, kampa varıncı yapılacak en iyi iş, güzel bir uyku çekmek.
ÜÇ SÖĞÜT YAYLASI
Beydağları’nın Antalya’dan masa gibi görünen Şalsalı (Çalbalı ya da Çallıbalı da deniyor) Dağı’nın tam arkasındaki yaylanın adı Üç Sögüt. Adını üzerindeki üç tane asırlık söğütten alıyor. Aslında her yan sedir ağaçlarıyla kaplı. 1230 metre yükseklikteki yaylada hiç yapı yok. Köyden bir buçuk saatlik patika yürüyüşüyle varılan yaylaya araç yolu da yok. Tam ortada, suyu her mevsim akan Üç Söğüt Pınarı var. Yaban domuzu başta olmak üzere doğal ortamda yaşayan hayvanlarla karşılaşmak mümkün.
Nasıl Gidilir:
Antalya Hurma Mahallesi’nden TV kulesi yoluna giriyoruz. Kızılçam ormanları arasındaki asfalt yoldan Kabaca Mevkii, Yellece ve Kepez Başı’nı geçip, Akçaisa Köyü’ne ulaşıyoruz. Buradan alışverişimizi yapıp, köyün solundaki yoldan devam ediyoruz. 500 metre yol ayrıldığında yine solu takip ediyoruz. Yol ağır ağır bozuluyor, Karadere Mevkii’nde aracımızı bırakıyoruz. Önümüzdeki dereyi aştıktan sonra dümdüz gidiyoruz. Çınarlı Pınar da mola veriyoruz. Patika bizi, orman içinden dolana dolana götürüyor. İlerledikçe serinlik artıyor. Yüksek bir terasa ulaştığımızda manzaraya hayran kalıyoruz. Buranın adı Demirgüneş Terası. Merkezi Beydağları karşımızda. Tunç Dağı, Alabelen Dağı, Geyik Sivrisi, Feslikan Yaylası, Akçaisa Köyü ve Ziyaret Dağı görüş alanımızda.
Gittikçe rahatlayan patikadan devam ettiğimizde Çalbalı Dağı karşımıza geliyor. Düz alana vardığımızda, artık yayladayız. Her yer sedir ağacı. Çeşmenin sağındaki patika Dastar Atanı Tepesi’ne gidiyor. Soldaki höyüğü aşınca da Palamutlu Gediği’ne ulaşmak mümkün. Ağaçlar azaldığında, sağdan yukarı vurunca, Çalbalı Tepesi’ne ulaşmak da mümkün.
ZORLU TIRMANIŞLARDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER
Tüm alışverişlerinizi en yakın yerleşim yerinden yapın.
Özel araçla seyahat zamandan kazandırır.
Zorlu tırmanışlar öncesi varacağınız son köyde yaşayanlara, adınızı soyadınızı ve dağa çıkış, iniş gününüzü verin.
Kış çıkışı yapıyorsanız, kesinlikle hava durumunu öğrenin.
Ormanda ateş yakmayın, çöp torbanızı unutmayın.
Kampınızı su kenarında kurun.
Kış çıkışlarında, gerekli teknik malzemeniz mutlaka olmalı. Kar çukurlarınını çevresinden dolanarak aşın.
Eğer rotayı bilmiyorsanız rehber alın.
Antalya Valiliği Yayınları’ndan çıkan kitabın isteme adresi:
Ömer Faruk Gülşen P.K. 617 - 07004 Antalya
Web: www.omerfarukgulsen.com.tr.tc
Mail: dagciomer@mynet.com
Gülşen, şimdi kitabın İngilizce yayını için çalışıyor. Burada yeni birkaç zirve ve rota da yer alacak. Kitabın önsözünü yazan Mustafa Tuncel’in anlatımıyla, Türkiye haritasında güneybatıya baktığınızda görünen ‘Teke Yarımadası’ süt dolu bir memeyi andırıyor: ‘Anadolu tarih boyunca bu memeden beslenmiş. Denizden başını doğrultan dağlar zaman zaman üç bin metreyi geçer. Bu bölge aynı zamanda çelişkiler diyarıdır. Portakalla alıç aynı yerdedir, deveyle katır aynı geçitte karşılaşır. Mayo ile kar gözlükleri aynı valizdedir. Güneş tanrısı Apollon’un yurdundaki ağaçlar Mısır piramitlerinin yapımında, kral tabutlarında, Selahattin Eyyubi’nin gemilerinde kullanılmıştır. Yeni dönemde ise Saddam Hüseyin’in sarayı için de Likya’dan Bağdat’a sedir tomrukları gitmiştir.’ 26 dağ ve 50’nin üzerinde yaylanın konu edildiği kitapta, tırmanış için tüyolar da var. Antik dönemin tepelerinden bugünün Antalyası’nı seyretmek isteyenler için bazı bölgeleri aktarıyoruz.
EREN TEPE
Yumru Dağı’nın zirvelerinden Eren Tepe, 2534 metre yükseklikte. Yanıbaşındaki Bulanık ve Sıçalan yaylalarınınarasında ise 2734 metre yüksekliğindeki Yumru Dağı yükseliyor. Gömbe’ye bakan Eren Tepe’nin zirvesinde kar çukurlarına rastlayacaksınız.
Nasıl gidilir:
Elmalı üzerinden, Gömbe’ye doğru yola çıkacağız önce. Yola devam etmeden önce meyveleriyle ünlü Gömbe’den alışverişimizi yapacağız. Kaş, Finike, Elmalı ve Fethiye’den ulaşılabilen Gömbe’de pansiyon ve lokanta olduğunu da hatırlatalım. İşlerimiz bitince bir traktör kiralayıp, Subaşı Yaylası’na doğru hareket etiyoruz. Yaylaya çıkarken göreceğimiz Yeşil Göl’ün çevresinde deniz fosilleri toplayabiliriz. Sağa dönersek, Üçoluk çeşmesine, sola dönersek Yeşil Göl ve yaylasına ulaşmak mümkün.
Tırmanma:
Çeşmeden su içip eksikleri tamamladıktan sonra ver elini Subaşı Yaylası. Yayladan, Tezlibeli sırtlarındaki ardıçlı kaya patikaları izleyerek, 2609 metre yükseklikteki Eren Tepe’ye varacağız. Burası sütleğen, geven, kekik, adaçayı ve bodur ardıçlarla dolu. Biraz daha ilerleyip, pek de zorlanmadan 2 bin 734 metre yükseklikteki Yumru Dağı’na da ulaşabiliriz.
GEYİK SİVRİSİ
Antalya’dan Batı’ya doğru baktığınızda görülen dağ bu. Sivridağ da denilen bu tepede, bir zaman geyikler yaşarmış. Onun için halk Geyik Sivrisi diye anıyor. Tamamı kızıl çam ormanıyla kaplı dağ, ilk görüşte korkutucu gelse de zor bir tırmanış gerektirmiyor. Yüksek yerlerinde ardıç ve sedir ağaçlarına da rastlayabileceğiniz Geyik Sivrisi’ne kuzeydenulaşacaksanız aşağılar çarşak. Yukarı doğru çok dik olduğundan tırmanış sabır istiyor. Batı’dan yapılan tırmanışlarda, suyun da bulunduğu Güzelçam Yaylası’ndan geçiliyor. Dağın iki zirvesinde defalarca tırmanan TODOKS (Antalya Toroslar Doğa Sporları Kulübü) ekipleri tarafından zirve defteri bırakılmış.
Nasıl Gidilir:
Geyik Sivrisi’nin tepeleri Sarpkatran ve Kocaboğaz’a kuzey ya da batıdan tırmanmak için Antalya’dan yarım saat uzaklıktaki, Geyikbayırı Köyü’ne gidiyoruz. Köyün otobüsü her gün saat 13.00’te Antalya eski otogarının yanından hareket ediyor. Köydeki bakkallardan alışverişimizi yapıp, zorlu Kuzey rotası için Çağlarca Köyü yoluna giriyoruz. Yol çatallaştığında stabilize yolu izleyerek, Karcıbayırı Mahallesi’nin ardından Güzelçam yaylasına varıyoruz. Batıya doğru 30 dakika tırmanınca, 1370 metrede bir mezarlıkla karşılaşıyoruz. Burası Karaba Gediği, aşağıda Karabel yaylası uzanıyor.
Tırmanma:
Kuzey rotası, dik ve kayalık. Batı’dan devam ettiğinizde kızılçam ormanına giriyoruz. Rahat bir tırmanıştan sonra karşımıza kayalıklar çıkıyor. Bunları aşar aşmaz yeniden ormanla buluşuyoruz. Biraz daha zorlanıp, 40 dakikada Sarpkatran Tepesi’ne ulaşıyoruz. Zirve teknik tırmanış gerektirmiyor. Orman seyrekleşip kayalıklar ve ardıç ağaçlarıyla karşılaştığımızda, zirveye de varıyoruz. Manzara tüm yorgunluğumuzu unutturuyor. Antalya ve çevredeki tüm dağlar gözlerimizin önünde. Denizden yüksekliğimiz 1834 metre. Niyetimiz Kocaboğaz’a tırmanmak. Bu nedenle yanımızda ip ve karabina var. Bu güzel manzaradan gözlerimizi alıp, zirvenin altına kadar ulaşıyoruz. Kocaboğaz denilen büyük çatlak tehlikelerle dolu. Devam etmek isteyenler, yanlarına deneyimli rehberler almalı. Geyik Sivrisi temmuz, ağustos ve eylül aylarında sıcak nedeniyle tırmanışa pek elverişli değil ancak kışın tırmanmak olası. Dağın tamamı kar alsa da bu 15 gün sürüyor. Kalan karlar, tırmanışı engellemiyor.
KIZLAR ZİRVESİ
Batı Türkiye’nin çatısı Kızlar Zirvesi, Trakya, Ege, Mora, Adriyatik ve Etna yanardağı hariç Güney Avrupa’nın en yüksek tepesi. Tam 3070 metre. Buradan antik dönemin en bilinen yerleri Likya, Frigya ve Lidya’yı görmeniz mümkün. Üç tane çatal zirevenin en doğudaki ana zirvenin güneyindeki çukurda bir yatır olduğuna inanılıyor. Doğu’dan Batı’ya sırt halinde uzanan Kızlar Zirvesi’nin kuzey bölgesi tamamen kayalık ve heyelan tehlikesi var. Bu yödeki rotalarda, çarşak ve kayalar arasından geçmek gerekiyor.
Kışın kayaların arası karlarla doluyor. Kar mayıs sonu- haziran başında sadece kuzeyde görülüyor, ağustosta tamamen yok oluyor. Dağın doğu tarafı sadece çarşak, güney yönü ise yatık ve çarşak. Kuzey hariç tüm rotalardan zirveye kolayca ulaşabilirsiniz. Biz zoru seçenler için kuzey yönü çıkış rotalarından birini anlatalım.
Nasıl Gidilir:
Antalya otogardan kalkan dolmuşlarla Elmalı’ya, buradan da Böyüksöyle Köyü’ne varıyoruz. Antik dönemlerden beri yerleşim alanı olan köyde Sarkız antik kenti var ama hali içler acısı. Köyden bir traktör kiralayıp, stabilize orman yolundan Kovanlıkaya, Darboğaz ve Mazıyanı’nı geçip 1930 metre yükseklikteri İkizce Kuyular’a geliyoruz. Burada iki tane su kuyusu var. Kamp için ideal. Stabilize yol ocak ayından sonra karla kapanıyor. Araçla 45 dakika süren bu yolu yürüyerek dört saatte aşmak mümkün. Çıkış rotası için kamp alanından dağa doğru olan sırt aşıp, kuru dere yatağını izliyoruz. Yazın, dağın dibine kadar ulaşan patikaları kullanmak mümkün.
Tırmanma:
Dağa çıkmak için en uygun saat, karın en sert olduğu 03.00-04.00 suları. Rotayı izlerken krampon, kazma, ana ip, yardımcı ipler, buz sikkeleri, karabinalar, kar tozluğu, emniyet kemeri, kar gözlüğü, kask gibi malzemeler zorunlu. Kuzey çıkışında birden çok rota var. En kolayı dağın en doğusundaki. Buraya giderken ekip az kişi olmalı. Aman tırmanış sırasında sessiz olun. Her iki yüzde de taş düşme tehlikesi var. Yaklaşık 600 metreyi, üç saatte aşıyoruz. Aşağıda genişleyen rota girişleri, yukarı çıktıkça genişleyip daralıyor. Ayrıca, kaya setleri yukarı doğru keskin olduğu için grubun emniyetini sağlamak gerekiyor. 50-60 derecelerle ciddi tırmanışlar gerektiren zirveye çıkarken, her rota değişikliğinde kramponlar kontrol ediliyor.
Kuzeyde pek kaya tırmanışı yok, yükseklere çıktıkça manzaranın güzelliği büyülüyor. Saat 07.00-08.00 gibi zirvedeyiz. Güneşin doğuşuyla birlikte enfes bir manzara karşısındayız. Zirve sırt gibi, nirengi doğu uçta. Dönüşü doğu sırtlarından yapıyoruz.
TAHTALI DAĞ
2366 metre yükseklikteki, denize 10 kilometre uzaklıktaki Tahtalı Dağ’ın mitolojideki Olympos Dağı olduğu söyleniyor. Dağ adını bir zamanlar burada tahta gemi parçaları olduğu rivayetinden alıyor. Zaten şimdilerde zirvede bir şey kalmamış. Hatta bir süre sonra zirveye varmak için tırmanmak gerekmeyecek. Çünkü teleferik yapılıyor. Birçok çeşmenin de yeraldığı dağda kızılçam, şimşir, çınar, kavak, pıynar, ardıç ve sandal açağları var. Çiğdem, papatya, kekik, adaçayı ve nane de rotanız üzerinde. En rahat çıkışın yapılacağı Beycik köyü tarafı orman bitiminden itibaren çarşak. Küçük derelerin oluşturduğu bölgeden zirveye 5-6 rotadan çıkmak mümkün.
Nasıl Gidilir:
Özel araçla, Antalya Kumluca asfaltının 766. kilometresindeki Beycik Köyü yoluna girip, yedi kilometre sonra köye varıyoruz. Suyu buz gibi akan pınarlar bizi karşılıyor. Bir bakkal dükkanı da var. Alışverişimizi Kemer’den yaptığımız için Emzik Çeşme’ye doğru yola devam ediyoruz. Kuzeye doğru orman yolunu takip edip, odun deposu mevkiinde aracımızı bırakıyoruz. Burada sola giden patikayı takip ederek, Emzik Çeşme’ye ulaşıyoruz. Koca çınarlarla karşı karşıyayız. Bir meyve bahçesi ve kıyısında ahşap köşk var. Manzara Üç Adalar, Çıralı ve Olympos kıyılarına hakim. Kampımızı kuruyoruz. Aralık ve nisan aylarında gidenler, Akdere’nin gürül gürül akan suyuna da rastlıyorlar. Yüksekliğimiz 1250 metre.
Tırmanma:
Kampta gün erken başlıyor. 04.00-05.00 gibi uyanıp, sularımızı doldurup, hareket ediyoruz. Çeşmenin üzerindeki patikadar, sedir ve kızılçamlar arasında yükselerek, Göl Kayası Mevkii’ne varıyoruz. Burayı geçince dört düzlüğe gelip, manzara oturakları denilen dağın sarp bölgesinde mola veriyoruz. Patika bizi Erenkolu Gediği’ne götürüyor. Kekik kokularını içimize çekip, koca sedirin arkasından dolanarak, dere kenarında yürüyüşü sürdürüyoruz. Sırta ulaştığımızda kar çukurlarıyla karşılaşıyoruz. Çevrelerinden dolanıp, tepelerle dolu manzarayla buluşuyoruz. Bizi zorlu bir çarşak çıkış bekliyor. Patikayı izlemek de mümkün, serbest tırmanmak da. Kış aylarında deneyecekseniz, krampon şart. Sırtı iki saatte aşıp, güneşi ve zirveyi görüyoruz. Yaklaşık iki bin metre yükseklikteyiz, hiç ağaç yok.
Zirveye doğru olan yollardan birini seçip devam ediyoruz. Ancak kışın uygun olanını bulmak gerekiyor. Soldaki yamaçlardan sırt sırt yürüdüğümüzde zirve sırtına varıyoruz. Dağın kuzeyini görüyoruz, aşağıda Antalya Körfezi uzanıyor. Zirvede hem manzaranın güzelliği, hem zoru başarmanın mutluluğu var. Aşağı vakitlice inmek için sadece bir saat dinlenebiliyoruz. Kış şartlarında zirveye varmanın çok zor olduğunu söyleyelim. Profesyoneller bile kaybolabiliyor. İnişi tamamlayıp, kampa varıncı yapılacak en iyi iş, güzel bir uyku çekmek.
ÜÇ SÖĞÜT YAYLASI
Beydağları’nın Antalya’dan masa gibi görünen Şalsalı (Çalbalı ya da Çallıbalı da deniyor) Dağı’nın tam arkasındaki yaylanın adı Üç Sögüt. Adını üzerindeki üç tane asırlık söğütten alıyor. Aslında her yan sedir ağaçlarıyla kaplı. 1230 metre yükseklikteki yaylada hiç yapı yok. Köyden bir buçuk saatlik patika yürüyüşüyle varılan yaylaya araç yolu da yok. Tam ortada, suyu her mevsim akan Üç Söğüt Pınarı var. Yaban domuzu başta olmak üzere doğal ortamda yaşayan hayvanlarla karşılaşmak mümkün.
Nasıl Gidilir:
Antalya Hurma Mahallesi’nden TV kulesi yoluna giriyoruz. Kızılçam ormanları arasındaki asfalt yoldan Kabaca Mevkii, Yellece ve Kepez Başı’nı geçip, Akçaisa Köyü’ne ulaşıyoruz. Buradan alışverişimizi yapıp, köyün solundaki yoldan devam ediyoruz. 500 metre yol ayrıldığında yine solu takip ediyoruz. Yol ağır ağır bozuluyor, Karadere Mevkii’nde aracımızı bırakıyoruz. Önümüzdeki dereyi aştıktan sonra dümdüz gidiyoruz. Çınarlı Pınar da mola veriyoruz. Patika bizi, orman içinden dolana dolana götürüyor. İlerledikçe serinlik artıyor. Yüksek bir terasa ulaştığımızda manzaraya hayran kalıyoruz. Buranın adı Demirgüneş Terası. Merkezi Beydağları karşımızda. Tunç Dağı, Alabelen Dağı, Geyik Sivrisi, Feslikan Yaylası, Akçaisa Köyü ve Ziyaret Dağı görüş alanımızda.
Gittikçe rahatlayan patikadan devam ettiğimizde Çalbalı Dağı karşımıza geliyor. Düz alana vardığımızda, artık yayladayız. Her yer sedir ağacı. Çeşmenin sağındaki patika Dastar Atanı Tepesi’ne gidiyor. Soldaki höyüğü aşınca da Palamutlu Gediği’ne ulaşmak mümkün. Ağaçlar azaldığında, sağdan yukarı vurunca, Çalbalı Tepesi’ne ulaşmak da mümkün.
ZORLU TIRMANIŞLARDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER
Tüm alışverişlerinizi en yakın yerleşim yerinden yapın.
Özel araçla seyahat zamandan kazandırır.
Zorlu tırmanışlar öncesi varacağınız son köyde yaşayanlara, adınızı soyadınızı ve dağa çıkış, iniş gününüzü verin.
Kış çıkışı yapıyorsanız, kesinlikle hava durumunu öğrenin.
Ormanda ateş yakmayın, çöp torbanızı unutmayın.
Kampınızı su kenarında kurun.
Kış çıkışlarında, gerekli teknik malzemeniz mutlaka olmalı. Kar çukurlarınını çevresinden dolanarak aşın.
Eğer rotayı bilmiyorsanız rehber alın.
Antalya Valiliği Yayınları’ndan çıkan kitabın isteme adresi:
Ömer Faruk Gülşen P.K. 617 - 07004 Antalya
Web: www.omerfarukgulsen.com.tr.tc
Mail: dagciomer@mynet.com