GeriSeyahat Tarihi, doğası ve kayısısıyla Malatya
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Tarihi, doğası ve kayısısıyla Malatya

Tarihi, doğası ve kayısısıyla Malatya

Malatya’daki Arslantepe Höyüğü UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne kalıcı olarak girdi. Şehrin 10 bin yıllık tarihinin bir bakışta görülebildiği yerleşim, ziyaretçilerini kendine hayran bırakıyor. Sadece Arslantepe’yi görmek için bile Malatya’ya gidilir; yine de envai çeşit kayısılı ürünü denemeden, zırh kebabı yemeden, Nemrut’un zirvesine çıkmadan dönmeyin derim.

Malatya’ya gideceğimi söylediğimde herkes benden aynı şeyi istedi: Kayısı. Gerçekten de pek çoğumuz için bu şehir kayısı anlamına geliyor. Malatya’ya girer girmez gördüğüm devasa kayısı heykeli de, şehir halkının ‘altın’ diye andığı bu meyvenin öneminin adeta bir kanıtı...

Kayısı şöyle dursun; şehir bugünlerde bir başka değeriyle adından söz ettiriyor: Malatya’nın Battalgazi ilçesindeki Arslantepe Höyüğü. İlk olarak 2014’te UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’ne alınan höyük geçtiğimiz günlerde listeye kalıcı olarak girmeye hak kazandı. Anadolu’nun bilinen en eski şehir devleti olan Arslantepe Höyüğü, 30 metreyi aşan yükseklikteki kazı alanında binlerce yıllık tarihi tabakalaşmış şekilde içinde barındırıyor.

Tarihi, doğası ve kayısısıyla Malatya

EN ESKİ DEVLETLERDEN BİRİ

MÖ 5 bin ile MS 11’inci yüzyıla kadar iskân edilen yerleşimde ortaçağ mezarlığının, Roma köyünün, Hitit sarayının, ilk tunç çağlarına ait yerleşimlerin kalıntıları, insanlık tarihinin birçok dönemine aynı anda bakmamızı sağlıyor. Ekonomik, politik, dinsel ve yönetimsel bir merkez olarak bilinen Arslantepe’de ortaya çıkarılan anıtsal kamu binası, çanak-çömlekler, metal silahlar, mühür baskılar dünyanın en erken devlet sistemlerinden birinin burada doğduğunu belgeliyor.

Höyüğün, Dünya Mirası listesine girmesinde büyük paya sahip olan Prof. Dr. Marcella Frangipane’den de bahsetmeden geçmeyelim.

30 yılı aşkın süredir Arslantepe’de kazı alanı başkanlığı yapan ve geçen yıl emekli olan İtalyan araştırmacının bunca yıldır topraklarımızda verdiği emeğe hayran kalmamak mümkün değil.

Höyük ziyareti dışında, şehrin havasını solumak, biraz alışveriş yapmak ve de meşhur zırh kebabının tadına bakmak isterseniz merkezdeki Şire Pazarı ile Bakırcılar Çarşısı’nın yolunu tutabilirsiniz.

Malatya’nın ünlü el dokuması perdeleri, yazmaları, kilimleri, bakır mutfak eşyaları buradan alabileceğiniz hediyeliklerin başında geliyor. Tahmin edeceğiniz gibi, Malatya ekonomisinin temelinde oturan kayısı her şeyde kullanılıyor. Pazarlarda sadece kurusu değil, reçeli, çekirdeği, marmelatları ve atıştırmalıkları bol bol mevcut. Alışverişten sonra lezzetli bir öğün için Bakırcılar Çarşısı’nın içerisindeki Öz Güngör Kebapçısı’nı ziyaret edebilirsiniz. Vedat Milor’un 5 yıldız verdiği bu mekâna, zırh kebabını denedikten sonra 1 yıldız da siz ekleyeceksiniz.

Tarihi, doğası ve kayısısıyla Malatya

Malatya’ya gitmişken Nemrut Dağı’nı görmeden olmaz. Bir tarafı Malatya’ya, diğer tarafı Adıyaman’a komşu bu doğa ve kültür harikası her iki il tarafından da sahiplenilmiş. Her ne kadar kaynaklarda Adıyaman’a bağlı görünse de Nemrut’a Malatya tarafından çıkmak çok daha rahat. 1987 yılında, UNESCO Dünya Mirası listesine giren Nemrut Dağı 2.150 metre yüksekliğinde... Şüphesiz, Türkiye’de güneşin doğuşunun ve batışının izlenebileceği en güzel noktalardan biri.

DOĞAL SEYİR TERASI

Zirvesine çıkmak yaklaşık üç saat sürüyor. Yolu biraz zahmetli olsa da zirveye çıktığınızda tüm sıkıntıları unutuyorsunuz. Günbatımının bu kadar eşsiz olduğu, dünya üzerinde çok ender nokta vardır diye düşünüyorum. Tabii burayı bu kadar eşsiz kılan bir diğer faktör de Kommagene Krallığı’na ait kalıntılar... Yüksekliği 10 metreyi bulan büyüleyici heykeller ve metrelerce uzunluktaki kitabeler sizi zamanda yolculuğa çıkarıyor.

Adeta bir açık hava müzesi olarak hizmet veren yerleşim her yıl milyonlarca turiste ev sahipliği yapıyor.Türkiye’de giderek yaygınlaşan kristal cam teraslardan Malatya da nasibini almış.

Yerden 240 metre yükseklikteki Levent Vadisi Seyir Terası, Malatya’nın Akçadağ ilçesinde. Dünyanın en ilginç doğal oluşumlarından birine sahip vadinin duvarlarında çok sayıda mağara da var. Malatya merkezden yolculuk yaklaşık yarım saat sürüyor. Terasın kapalı ve açık bölümleri mevcut. Ama üzerine çıkmak biraz cesaret istiyor.

Turistler için popüler duraklardan biri de Malatya Darende’deki Tohma Kanyonu. Dik kayalıkların oluşturduğu vadinin bir tarafından gürül gürül Tohma Çayı akarken diğer yanda buradan akan suyla beslenen Kudret Havuzu yazın serinlemek isteyen ziyaretçileri ağırlıyor. Kadınlar ve erkekler için ziyaret günleri farklı. Darende’de cami, türbe ve oturma alanlarından oluşan Somuncu Baba ve Günpınar Şelalesi de görülmeye değer.

LİSTEYE EKLEYİN

- Şehrin ev sahipliği yaptığı uygarlıkların izlerini görmek için Malatya Arkeoloji Müzesi’ni,
- Geleneksel bir Malatya evi şeklinde düzenlenmiş Kültür Evi’ni,
- Sanat Sokağı’ndaki Fotoğraf Makinesi & Radyo Gramofon Müzesi’ni,
- Yeşilyurt’taki Gündüzbey Evleri’ni,
- 1637 yılında yapılan Silahtar Mustafa Paşa Kervansarayı’nı,
- 1224 yılında Selçuklu hükümdarı Alaaddin Keykubat döneminde inşa edilen Ulu Cami’yi...

False