Siz de lejyoner hastalığına yakalanabilirsiniz
Geçen haftalarda vefat eden İzmirli beyin cerrahı Prof. Dr. Yusuf Erşahin’in ölümüne yol açan lejyoner hastalığı aslında ‘seyahat hastalıkları’ arasında yer alıyor. Bakteriye karşı alabileceğiniz kişisel önlem pek yok. Ama en azından kendinize iyi bakarak, bağışıklık sisteminizi güçlü tutmanızda yarar var.
Lejyoner hastalığını yapan ‘legionelle pneumophilia’ bakterisi, göl, nehir, dere, çay, akarsular gibi yüzey sularının, termal su banyoları ve çamurların normal florasında bulunuyor. Doğadaki sulardan şehir şebeke suyuna geçebiliyor. Bina su sistemleri içine yerleşip ve koşullar uygunsa çoğalıyor. Klimalarla da bulaşan ve yayılabilen bakteri bir zatürree türü olan lejyoner hastalığını yapıyor.
OTELDE KEŞFEDİLDİ
Lejyoner hastalığı, ilk kez 1976’da Philadelphia’daki Amerikan Lejyon Kongresi sırasında, otelde kalanların arasında görülen zatürree salgınının ardından tanımlandı. Bu salgından 221 kişi etkilenmiş, 34’ü de yaşamını kaybetmişti. Kısa adı CDC olan ABD Hastalık Kontrol Merkezi aylarca çalışarak ölen hastaların akciğerinden alınan otopsi örneklerinde nihayet suçlu bakteriyi bulabildi. Bakteri o güne kadar tanınmayan yeni bir çeşitti. Salgın yaptığı grup ve enfeksiyonun geliştiği sistem göz önüne alınarak ‘legionella pneumophila’ olarak adlandırıldı. Daha sonra yapılan geriye dönük araştırmalarla, bu salgının ilk olmadığı, değişik zamanlarda otellerde ve hastane enfeksiyonu şeklinde salgınlar yaptığı gösterildi.
KLİMALARA DİKKAT
Yaz aylarını konforlu geçirmemize yarayan klimaların zamanında ve uygun şekilde temizlenmeyen filtrelerinin de ölümcül sonuçları olabilen lejyoner hastalığını yaydığı biliniyor. Emsey Hospital göğüs hastalıkları uzmanı Dr. Sinan Gürkan, lejyoner hastalığının, nadir görünse de diğer zatürreelerden ağır seyrettiğini ve daha öldürücü olabileceğini söylüyor. Lejyoner hastalığının tedavisinin daha uzun sürdüğünü de belirten Dr. Gürkan, “Akciğerde yoğunlaşan sorunlardan çok, kas ağrıları, halsizlik, ateş gibi belirtilerle seyrediyor” diyor. Atipik olan söz konusu zatürreenin zamanında teşhis edilmesi halinde tedavisinin mümkün olduğunu söylüyor.
Otel, restoran ve benzeri büyük ve havalandırmaya ihtiyaç duyulan yerlerde çalışan ve kalanların bu hastalığa yakalanma riskinin daha fazla olduğunu belirten Dr. Sinan Gürkan, “Ancak özellikle yaz aylarında arabaya binen, evinde klima çalıştıran, AVM’lerde zaman geçiren pek çok kişi için de risk söz konusu” hatırlatmasında bulunuyor. Klimanın temizliği ihmal edilen filtrelerinde üreyen bakteriler, uygun sıcaklıkta çoğalıp, ortamdaki havaya hızla yayılarak zatürree ediyor. Araba ve meskenlerdeki klimaların direkt yüze ve göğse vurmayacak şekilde ayarlanması, yoğun zaman geçirilen ev ve işyerlerindeki klimaların filtre bakım ve temizliklerinin belirli aralıklarla yapılması çok önemli.
KLASİK ZATÜREEDEN FARKLI
Bakteriye maruz kalınmasından 2-10 gün içinde, klinik belirtiler ortaya çıkıyor. Yüksek ateş, baş ve kas ağrısı ilk belirtiler. Sonrasında zatürree gelişiyor ve buna bağlı göğüs ağrısı yapıyor. Hastaların üçte birinde ishal ve kusma, yarısında mental veya nörolojik belirtiler çıkıyor. Hastaların yüzde 15-20’si kaybediliyor.
RİSK GRUBUNDAKİLER
Bakterinin solunum yoluyla alınması mutlaka hasta edeceği anlamına gelmiyor. Sağlıklı ve bağışıklık sisteminde sorunu olmayan çocuklar ve erişkinlerde enfeksiyon gelişmiyor. Uzmanlar risk grubundakileri şöyle sıralıyor: 50 yaştan büyük ve erkek olmak, günde bir paketten fazla sigara içmek, KOAH hastası olmak, alkol kullanmak, bağışıklık sistemini baskılayan herhangi bir hastalığı olmak, bağışıklık sistemini baskılayacak ilaç kullanmak, kanser tedavisi görmek.