Sıradışı belediye başkanından Selanik önerileri
Yunanistan’da milliyetçiliğin en güçlü olduğu şehirlerden Selanik’in artık küpeli, dövmeli, Anadolu Koleji mezunu, partisiz komünist ve açık sözlü bir belediye başkanı var. 70’ine yaklaşırken şarapçılığı bırakıp politikaya atılan Yannis Boutaris, kilisenin sert muhalefetine karşın sürpriz yapıp, doğduğu şehrin yönetimini üstlendi. Selanik’in geçmişiyle barışması, Osmanlı’daki çok kültürlü kimliğini tekrar ortaya çıkarması, Yahudilerini ve Müslümanlarını hatırlaması gerektiğini savunuyor. Özellikle Türkler ve İsraillilerin atalarının şehrini ziyaret etmeleri için kampanya yürütüyor. Gelecek ay THY, direkt Selanik uçuşlarına başladığında Selanik’in restoranlarında, mağazalarında biletini gösteren herkese indirim uygulanması için şimdiden hazırlık yapıyor. Boutaris, Hürriyet Seyahat’e Selanik’in en sevdiği 10 mekanı anlattı.
ŞEHİR MANZARASI / GÜNBATIMI
Panoramik görüntü için Yedi Kule’ye denizden seyretmek için tekneye
Şehrin bütününü rahatlıkla görebileceğiniz en uygun nokta kale ve hâlâ Türkçe ismiyle anılan Yedi Kule Zindanları. UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren zindan, 1990’lara kadar hapisane olarak kullanıldı, pekçok şarkıya, hatta Türkçe türkülere konu oldu. Hemen altındaki kalenin terasından da boydan boya Selanik görülür. Kaleye kent merkezinden otobüsle, 5 Euro gibi bir ücrete taksiyle çıkabilirsiniz. Sahilden rıhtımı seyretmek, sıcak yaz akşamlarında serinlemek istersem limandaki Kitchen Cafe’ye giderim. Evime yakın olduğu için geçmişte çok sık uğrardım. Fakat başkan seçildikten sonra ne zaman gitsem, mutlaka birileriyle konuşmam gerekiyor, yalnız kalamıyorum. Bu nedenle son dönemde körfezin öteki ucunda, Sofouli Caddesi’ndeki Azzurro Cafe’ye gitmeye başladım. Denizin üstündeki Selanik Konser Salonu’ndan, sahil boyunca yaklaşık bir kilometre güneye gittiğinizde bu kafeyle karşılaşacaksınız. Harika bir deniz manzarası var, ortamı güzel. Günbatımı manzarası için ideal. Günbatımı ve panoramik şehir görüntüsü için bir başka alternatif Beyaz Kule’nin yakınlarından kalkan tur teknesi. Gün boyunca sefer yapan bu tekneler, günbatımında müzikli, içkili körfez turu düzenliyor.
(Azzurro: Themistokli Sofouli No: 86, Tel: +30 210 99 16 363 / Kitchen Cafe: B Limanı, Tel: 30 231 05 02 241)
MÜZİK MEKANI
Buzuki dinlemeyi seviyorsanız
Rebetika pek tercih ettiğim bir müzik değil. Genellikle buzuki dinlemeyi seviyorum. Akşamları müzikli eğlence yerlerine pek gitmem ama dostlarımı, konuklarımı götürmek için ayda en az bir kez iyi buzukicileri dinleyebileceğim müzikollere uğrarım. İlk tercihim, Beyaz Kule’nin hemen arkasındaki caddede bulunan Vendeta (Benteta). Havalandırması çok iyi, içeride ne kadar sigara içilirse içilsin dumandan rahatsız olmuyorsunuz. Bir başka sevdiğim mekan kent merkezindeki Prova. Her zaman kaliteli müzikçiler çıkar sahnesine. Üçüncü seçenek ise Vardia. Bunu da evime yakın olduğu için tercih ediyorum.
(Benteta: Ethnikis Amynis 3, Tel: 30 231 02 34 973 / Prova: Kalapothaki No:6, Tel: 2310 260 484 www.prova-live.com / Vardia: Serron Flida Menou Caddesi 15, Tel: 231 02 50 342)
RESTORANLAR
Agora Modiano’nun meyhaneleri deniz ürünlerinde rakipsizdir
Selanik’te çok sayıda kaliteli restoran bulabilirsiniz. Ben vejetaryanım ve deniz ürünlerini çok seviyorum. Lüks restoranlar yerine kentin merkezindeki Agora Modiano’nun meyhanelerini tercih ederim. Burası kasapların, manavların, balıkçıların bulunduğu büyük bir kapalı pazardır. İçindeki üç salaş meyhane benim gençliğimden beri en sevdiğim yerlerdir. Boutaris Şarapları’nın yöneticiliğini yaparken şehrin, ülkenin tüm içkili mekanlarını bilir, sahiplerini tanırdım. O yıllarda alkoliktim, çok içerdim. En sevdiğim meyhaneler Modiano’dakilerdi. Gece meyhaneyi sahipleriyle birlikte kapatır her türlü hergeleliği yapardık birlikte. Politikaya atılınca içkiyi bıraktım, fakat yine balık yemeye bu meyhanelere giderim. Bazagiazi’nin istiridyesi, kalamarı, ahtapotu harikadır. Tüm mezeleri güzeldir. Pasajın en tecrübeli meyhanesi, Mirovolos Smirni’nin mönüsü zengindir. Pasajın kuytu bölgesinde kaldığı için kalabalık olmaz. Esprili ismiyle dikkat çeken To Meteoro Vima tis Garidas (Karides’in Geciken Adımı) da yemeklerini, atmosferini sevdiğim meyhanelerden biridir.
(Modiano Pazarı: Ermou Komninon Caddesi No: 32)
Sahilden limana doğru yürürken, Elefteria Meydanı’nı geçtikten sonra, Bristol Oteli’nin çevresinde denizcilere yönelik salaş balıkçılar vardır. Burada mezgit ve patates kızarması yapılır, tabak kullanılmaz, masaya kağıtla getirilir balıklar. Uzo, reçine şarabı eşliğinde sabahtan akşam geç saatlere kadar balık servisi yapılır. Bu restoranları da çok severdim eskiden. Masaya oturduğunuzda çevrenizde dünya denizlerinde dolaşan pek çok denizci vardır. Hepsi farklı hikayeler anlatır. Müthiş öyküler dinlersiniz, deniz insanlarının hayatına girersiniz. İngiliz usulü kızarmış balık ve patatesi sevenlere bu bölgeye uğramalarını öneririm.
ŞARKÜTERİ
87 yıllık lezzet merkezi
To Pantopolio tis Thessalonikis, bence şehrin en zengin şarkuterisi. Damak tatına düşkünler için gerçek bir vahadır. Aklınıza gelebilecek her türlü özel gıda maddesini burada bulabilirsiniz. Ben en çok peynirlerini ve etini severim. Özellikle manda sütünden yapılmış peynirlerine doyum olmaz. Salam, sosis reyonları zengindir. Buffalo etini bile bulabilirsiniz burada. Kurutulmuş yabani mantar çeşitlerinden, zeytin ve zeytinyağı çeşitlerine, mezelere, şaraplara kadar yüzlerce farklı özel ürün sıralanmıştır raflarında. Gurme denecek kadar meraklıysanız gıda ürünlerine Pantopolio’da tadım yaparak saatler geçirebilirsiniz. Şarkuterinin kurucuları dedemin yakın dostlarıydı. Alışverişini hep buradan yapardı. Babam da buranın müşterisiydi. Şimdi ben de onlardan alışveriş yapıyorum. Selanik’in damak tadını merak edenlere uğramalarını öneririm.
(Komninon Caddesi, No: 23)
SANAT MEKANI
Modern Sanat Müzesi’ni deprem felaketine borçluyuz
Bence sanat estetik anlaşının ürünüdür ve estetik hayatın vazgeçilmez parçasıdır. Hayatta ne yapıyorsanız yapın, estetik olmalı. Bu nedenle gençliğimden bu yana sanatla, özellikle de modern sanatla ilgiliyim. Uzman olduğumu söyleyemem. Fakat eşim, yakın bir arkadaşıyla Selanik’in ilk modern sanat galerisini kurmuştu. Uzun yıllar sanat ürünü toplamıştı. 1978’de Selanik’te büyük bir deprem oldu. Kentin önemli bölümü yıkıldı. Yardım için ne yapabileceğimizi düşünürken, aklımıza Skopje örneği geldi. 1963’teki korkunç depremden sonra, sanatçılar yardım fonuna katkı amacıyla eserlerini bağışlamıştı. Daha sonra bu eserlerden modern sanat müzesi kurulmuştu. Biz de bir grup arkadaşımızla benzer bir kampanyaya başladık. O zaman çok param vardı, kampanyaya gerektiği kadar destek oldum. Toplanan eserlerin sergilenmesi için bir arkadaşımız kent merkezinde, otomobil lastikleri sattığı deposunu tahsis etti. Atina’da kendi adına müze kurmaya hazırlanan önemli koleksiyonerlerden Alexandros Iolas’ı eserlerini bağışlaması için ikna ettik. Andy Warhol, Alexis Akrithakis, Dennis Oppenheim gibi sanatçıların yakın arkadaşıydı ve 50 civarında nadide eseri müzeye bağışladı. Ardından diğer koleksiyonerlerin ve sanatçıların bağışları geldi. 1990’larda Avrupa Birliği’nden gelen 30 milyon Euro’luk fonla fuar alanındaki binayı genişlettik. Makedonya Modern Sanatlar Müzesi şimdi Selanik’in gurur kaynağı. Daha dün belediye ile müze arasında bir anlaşma imzaladık. Her yıl müzenin üniversiteyle birlikte düzenleyeceği Selanik Bienali için 200 bin Euro destek vereceğiz. Müzede çocukları sanata teşvik edecek pek çok etkinlik düzenliyoruz. Ayrıca iddialı geçici sergiler yapılıyor. Örneğin bugünlerde Damien Hirst’ün İngiltere’de büyük yankı uyandıran New Religion sergisi açılacak. Ağustosa kadar sürecek. (Selanik Uluslararası Fuar Merkezi, Egnatia Caddesi No: 154, Tel: 30 2310 240002, www.mmca.org.gr)
DOĞASEVER MEKANI
Dansöz ayılara sığınak açtık şimdi kurtlar için çalışıyoruz
Makedonya sınırına yakın Florina kenti civarında, Aetos adlı bir dağ köyünde doğmuş dedem. Sonra Selanik’e göçmüş. Yaklaşık 15 yıl önce dedemin köyüne gitmiştim, terk edilmiş gibiydi. Oysa geleneksel mimari örneği evleri, çevresindeki el değmemiş ormanlarıyla 1400 metre irtifada, çok güzel bir dağ köyüdür. Yeniden canlandırmak için ne yapabileceğimi düşündüm. O zamanlar çok param vardı. Biri dağcılar, yürüyüşçüler, paratentçiler için ucuz pansiyon, diğeri dağ oteli olmak üzere iki tesis yaptırdım. Köyde istediğim hareketi yaratmayı başardım. Köyün yakınlarında Ayı Geçidi adlı bir bölge vardı ve burada Avrupa’da soyları tehlike altında olan yaban ayıları yaşıyordu. İngiltere’den iki uzman getirttim, inceleyip rapor hazırladılar. Bu arada konuyla ilgimi duyan Avrupalı çevreciler, dansçı ayılar için bir sığınak açmamı önerdi. Yunan hükümeti çingenelerin elindeki ayılara el koyamıyordu, çünkü bunların bakımının yapılacağı tesis yoktu. Ben ayı barınağı açınca hükümet topladığı tüm ayıları getirdi. Dişleri, tırnakları sökülen bu hayvanları doğaya saldığınızda ölüyor. Çünkü ayı avlanmayı yavruyken annesinden öğrenir. Yetişkin ayıya avlanma öğretilemiyor. Çitlerin altına tünel kazıp kaçan bir ayımızı aylar sonra ölü bulunca bundan emin olduk. 1998’de Arcturos’u (ismini gökyüzündeki en parlak üç yıldızdan biri olan Arcturus’tan alıyor) kurdum. Şu anda 15 kadrolu uzman, çok sayıda gönüllü çalışıyor. Barınakta 14 ayımız var, yılda 50 bin kişi ziyaret ediyor. Bölgedeki yaban ayı nüfusunu DNA örnekleriyle takip altına aldık. Bu tecrübe bana ayıların beslenme zinciri açısından çok önemli bir hayvan olduğunu, onların korunmasının ormandaki doğal yapıyı koruduğunu öğretti. Dahası çok sevimli hayvanlar. Ayıları insanlardan korumak için arıcı ve çiftçi köylülere bahçelerine yerleştirecekleri özel elektronik sistemler dağıtıyoruz. Birkaç yıl önce, komşu ülkelerde bilgi alışverişi yapan Balkannet’i kurduk. Ayrıca kurtları koruma, nesilleri tükenen Yunan çoban köpeklerini üretme programı yürütüyoruz. Bu konuda Türk çevre örgütleriyle de ortak çalışma yapmak istiyoruz, fakat henüz bağlantı kurmayı başaramadık. Arcturos’un Selanik’teki ilk irtibat bürosu işyerimdi. Daha sonra gönüllülerle irtibat ofisi işlevi görecek, çalışmalarımızı topluma anlatacak, hediyelik objeler satıp gelir sağlayacak bir mağaza kiraladım. İlginç bir rastlantı, 1949’da babam ilk işyerini bu adreste açmıştı. Sanıyorum bu bize şans getirdi. Kasımda Atina’da bir mağaza daha açtık. Yılda 1,5 milyon Euro’yu bulan bütçemize bu mağazalarla katkıda bulunuyoruz. Selanik’e yolu düşen Türk doğaseverlere irtibat büromuza uğramalarını, çalışmalarımız hakkında bilgi almalarını öneririm. Projelerimizi web sitemizden de görebilirsiniz. (www.arcturos.gr)
MAHALLE / SOKAK
Geçmişin dokusu, şehrin en güzel manzarası Türk mahallesinde
Çocukluğum Dikastrion Meydanı’nda, Bakırcılar Gürcü Kilisesi’nin yanındaki sahada top oynayarak geçti. Rıhtımda otururduk, her gün meydanı boydan boya yürüyüp Selanik Üniversitesi’nin Deneme İlkokulu’na giderdim. Dolayısıyla bu bölgenin benim için nostaljik bir önemi var. Geçmişin tozlu, çamurlu meydanında yapılan kazılarda Romalılar’dan kalan çarşının kalıntıları bulundu. Görülmeye değer bir mekan olan Roma Agorası bugün özenle korunuyor. Şehrin en sevdiğim mahallesi ise, kalenin altındaki Anapoli. Yaklaşık 20 yıl önce arkadaşlarımızla Poliorkitou Sokağı’nda yanyana evler alıp, bu mahallede yaşamaya karar vermiştik. Bir arkadaşımız evini aldı, fakat biz uygun yerler bulamayınca hayalimiz yarım kaldı. Kaleye çıkan turistik midibüslerin geçtiği Poliorkitou Sokağı cumbalı kağgir evleriyle çok güzeldir. Kale altındaki başlangıcında, ünlü rebet Vassilis Tsitsanis’in büstünün bulunduğu bir meydan vardır. Selanikli Tsitsanis’in 500 civarında bestesinden pekçoğu bugün de bilinir. Cumbalı evleri izleyerek yokuş aşağıya inerken dünün dünyasından birçok görüntü çıkacak karşınıza. Sokağın başlangıcından yaklaşık 500 metre sonra sola doğru yürümeye başladığınızda eski doku devam eder. Semt kitaplığının, Balkan Araştırmaları Merkezi’nin restore edilmiş yapıları görülmeye değer.
PAZAR
Kapani Çarşısı, çok kültürlü yaşamın önemli simgesiydi
Eski sahilde Beyaz Kule ve limandan başlayıp Yedi Kule’de birleşen surların içinde kalan alandı. Sahilden Yedi Kule’ye yaklaşık üç kilometre, Beyaz Kule ile liman arasının altı kilometre olduğu düşünülürse kentin merkezi rahatlıkla yürüyerek gezilebilir. Yedi Kule’ye yakın yüksek alanlarda Müslümanlar yaşardı. Yahudiler ve Rumlar aşağıdaki bölgede mahalleler kurmuştu. Tüm bu gruplar şehrin çarşısında kaynaşırdı. Kapani Çarşısı, Diktasyon Meydanı ile Ermou Caddesi arasındaki alandadır. Kırmızı kepenkli dükkan dedemin şaraphanesiydi. Tabelasında dükkanın ismi Rumca, Osmanlıca, İbranice, Fransızca yazardı. Selanik’in geçmişteki çok kültürlü yaşamının bir simgesiydi bu gelenek. Farklı dini, etnik gruplar bir arada, huzur içinde yaşardı. Herkes diğerlerine saygı duyardı. Çocukluğum bu çarşıda geçtiği için çok severim. Babam da bir süre dedemle bu dükkanda çalışmıştı. Bugün Kapani Çarşısı’nın sokaklarında yürüdüğünüzde, ancak dikkatli gözlerle çevrenize bakarsanız geçmişin izlerini görürsünüz. Balıkçılar, kasaplar, işkembeciler, baharatçılar, hasırcılar, manavlar, lakerdacılar, çiçekçiler yerli yerindedir. Fakat dükkanların çoğu ucuz Çin işi mallarla dolup taşar. Son 10 yılda çarşının ruhunu esir alan bu değişim ne yazık ki hızla şehre yayılıyor. İşte bu nedenle şehrin kimliğini korumak, geçmişin çok kültürlü yaşamından kalan izlere sahip çıkmak zorundayız.
TATLICI / PASTANE
Çörek deyince Terkenlis
Türkiye’de paskalya çöreği olarak bilinen çöreğin Selanik’te en lezizini Terkenlis yapar. 60 yıl önce kurulan pastanenin şehirde 12, Atina’da dört şubesi var. Ben evime yakın olduğu için çoğunlukla Mitropoleos ile Agia Sophia caddelerinin kesiştiği köşedeki merkezlerinden alışveriş yaparım. Ne zaman Atina’ya gidecek olsam torunlarıma buradan mutlaka çörek götürürüm, çok sevinirler. Börekleri de güzeldir. Kremalı bugazasına doyum olmaz. Baklavadan, pastaya, meyve şekerlemesinden çikolataya pek çok ürünün bulunduğu arkadaki odası tatlı sevenler için adeta bir cennettir. Oturup kahve siparişi verdiğinizde yanında mutlaka çörek ikram ederler.
(Mitropoleos Caddesi No: 62)
KAFE / BAR
Mekanım Balkan yeni keşfim Eden
Selanik’in en popüler kafeleri rıhtımdadır. Çoğunlukla bu kafelerde gençlere rastlarsınız. Ortayaş kuşağı ise arka paralel sokaklardaki kafeleri tercih eder. Ben rıhtımboyundaki bir evde, neredeyse deniz üstünde doğdum. Birkaç yıl öncesine kadar rıhtımdaki evlerde yaşadım. Denize öyle doydum ki, kafede oturup denizi seyretmek yerine dostlarımla sohbet etmeyi tercih ediyorum. Zaten belediye başkanı seçilmeden önce bütün günüm bağlarda, Arcturos’un çalışma yürüttüğü açık alanlarda geçiyordu. Bu nedenle deniz kıyısını aramıyordum. 1990’larda eşimin galerisinin bulunduğu, Proxenou Koromila Caddesi’nde iki hanım Balkan Kafe’yi açtı. Her akşam mutlaka buraya uğrardık. Sanatçılar, işadamları, yazarlar, politikacılar, entelektüeller hep bu kafede buluşur. Akşam kafe bara dönüşür. Boşandıktan sonra da her akşam kafeye gitmeyi sürdürdüm. Hep aynı yerde, alt kata inen merdivenin başında oturur ve her gece bulut gibi oluncaya kadar içerdim. Hatta muzip arkadaşlarım oturduğum yere “Burası Boutaris’in yeridir oturmayın” yazan bir plaka çakmıştı. Merdiven başında oturmanın avantajını kullanıp epeyce dostluk kurmuştum burada. Kafenin sahipleri ve arkadaşlarımın girişimiyle tüm bu bölgedeki kaldırımlara portakal ağaçları dikildi, sokaklar güzelleşti. Birkaç yıl önce sahiplerinden biri öldü, diğeri kafeyi devretti. Ortam biraz değişince ben de yakınlardaki Eden Kafe’yi keşfettim. Bir süre sadece oraya gittim. Şimdi haftanın en az birkaç akşamı Eden ve Balkan’a uğruyorum, dostlarımla sohbet ediyorum.
(Balkan Kafe: Proxenou Koromila Cad. No: 3 / Eden Kafe: Kalapothaki Cad. No: 9)
MİLİTAN ŞARAPÇI BOUTARİS
Selanik geçmişiyle barışmalı
Yannis Boutaris (69), Yunanistan’da şarap sektörünün en popüler isimlerinden. Kuzey Yunanistan Şarap Üreticileri Birliği’nin kurucusu ve ilk başkanı. Kuzey Yunanistan Şarap Rotaları’nı geliştiren kişi. Anadolu Koleji’nden (1924’te Merzifon’dan Selanik’e taşınan Amerikan koleji) mezun olduktan sonra Selanik Üniversitesi’nde kimya öğrenimi gördü. Şarapbilim (önoloji) alanında uzmanlaştı. Dedesinin Naousa’da kurduğu Boutaris firmasının yönetimini kardeşiyle üstlendi. Başlattığı yenilikler sayesinde firma, 2009’da Amerikan şarap dergisi Wine & Spirits’in “Dünyanın En İyi 10 Şaraphanesi” listesine girdi. Alkol tedavisi görüp 1991’de içkiyi bırakan Boutaris, 1997’de kendi butik şarap firması Kir Yianni’yi (Bay Yanni) kurdu. (www.kiryianni.gr) Noussa ve Amynteo’da toplam 74 hektar bağa sahip olan firması 10 ayrı markada yılda 800 bin şişe şarap üretiyor, Türkiye dahil 14 ülkeye ihraç ediyor. 2002’de şirketi oğlu Stelios’a bırakan Yannis Boutaris, Yunan Komünist Partisi’nden Selanik Belediye Meclisi’ne seçildi. Arcturos ve Makedonya Modern Sanatlar Müzesi’nin kuruluşundaki rolü nedeniyle 2003’te Time dergisi tarafından “Yılın Avrupalı Kahramanı” ilan edildi. 2006’da siyasette yeni bir arayışa girişti, PASOK ve Avro Komünist parti Synaspismos’tan iki arkadaşıyla Protovoulia hareketini kurdu. Yerel seçimlerde yüzde 16 oy alıp tekrar belediye meclisine girdi. 2010 Kasımı’ndaki son yerel seçimlerde Selanik belediye başkanlığına adaylığını koyduğunda seçilme şansının düşük olduğu söyleniyordu. Fakat sürpriz yapıp 400 oy farkla seçimleri kazandı. Bunda muhafazakarları kızdıran, muhaliflerin dikkatini çeken mesajlarının önemli payı oldu. Çoğu gazetecilerin soruları üzerine ortaya çıkan mesajlar pornografiden, eşcinsel evliliğine, Atatürk Anıtı’ndan, Yahudilere kadar farklı konulardaydı. Örneğin “Belediye TV’sinde porno yayımlar mısınız” sorusuna “Yararlı olacaksa, neden olmasın” cevabını verince pornocu ilan edildi. “Eşcinsel bir çift başvursa evlendirir misiniz” sorusuna “yasalar izin veriyorsa neden olmasın” cevabı tepki çekti. Kentin geçmişiyle barışması gerektiğini anlatırken “Selanik Yahudiler için Kudüs gibi dini merkez olmalı, çünkü bu şehirde 100 bin Yahudi yaşıyordu, savaşta onbinlercesi öldürüldü, torunları atalarının şehrini ziyarete gelmeli” yorumu büyük infial yarattı.
1997’de, işadamı sıfatıyla yaptığı açıklamada, Mustafa Kemal’in Selanik’te doğduğu evin caddesine tekrar Atatürk adının verilmesini önerince kentteki muhafazakarlar “Boutaris’e ölüm” pankartlarıyla gösteri düzenlemişti. Bu kez teklifi yine fırtına kopardı. En son Selanik Piskoposu’nun “Ben görevde olduğum sürece seçilemez” mesajı seçimin en çok konuşulan konularından biri oldu. Fakat tüm bu olumsuz tepkiler Boutaris’in seçilmesine yardım etti.
Ocak ayında görevi devraldıktan sonra muhaliflerine barış eli uzatan Boutaris şehrin sorunlarını uzlaşmayla ve uluslararası iletişimle çözeceğini söylüyor. Piskoposla diyalog kurması, rıhtıma Karamanlis heykeli dikmesi bu çabanın sonucu. Boutaris, önümüzdeki günlerde İstanbul’a yapacağı ziyarette çöp, trafik gibi sorunların çözümü için bilgi alışverişi yapacak. İki şehir arasınaki ilişkinin gelişmesi çağrısında bulunacak. Gelecek yıl bağımsızlığının 100’üncü yılını kutlayacak Selanik, bu kutlamalar sırasında şehrin geçmişteki çok kültürlü dokusunu ön plana çıkaracak. Boutaris, şehrin geçmişindeki Osmanlı ve Yahudi kültür mirasını birer tur rotasına dönüştürmeyi planlıyor. Bunun için her semtin tarihi eserlerine sahip çıkmasını sağlayacak bir kampanya başlatılacak. Ardından restorasyonlar yapılacak.
NASIL GİDİLİR?
* Metro Turizm, Yunan firması Crazy Holidays’le birlikte her gün İstanbul’dan Selanik ve Atina’ya karşılıklı sefer düzenliyor. Selanik bilet fiyatı tek yön 90 TL. * Sotiriou Travel, otobüsle Selanik ve Kavala’ya her cuma İstanbul’dan hareket eden bir gece konaklamalı üç günlük (99 Euro) ve iki gece konaklamalı üç günlük (139 Euro) turlar düzenliyor. (www.sotirioutraveltours.com) * TCDD, İstanbul - Selanik arasında her gün karşılıklı düzenlediği Dostluk Ekspresi seferlerini geçen ay durdurdu. Sorun, Yunan tarafının ekonomik kriz nedeniyle işbirliğinden çekilmesinden kaynaklandı. Selanik Belediyesi, seferlerin tekrar başlatılması için Yunan hükümeti nezdinde girişimlerini sürdürüyor.