GeriSeyahat Sınırın öte yanında hayat çok daha ucuz: DEDEAĞAÇ
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Sınırın öte yanında hayat çok daha ucuz: DEDEAĞAÇ

Sınırın öte yanında hayat çok daha ucuz: DEDEAĞAÇ

Aleksandrupolis yani Dedeağaç, Türkiye sınırına 35 kilometre mesafede, çok çok eski bir küçük şehir. Her yanda Osmanlı izleri, her yanda tarih, her yanda balık, şarap, zeytinyağı var. Saroz’un devamında, İpsala sınır kapısının 35 kilometre batısında. Yeşilliklerin, zeytin, çınar, selvi, salkım söğüt ağaçlarının gölgesinde bir liman kenti. Sınırdan çıktıktan yarım saat sonra şehrin göbeğine varıyorsunuz. Üstelik orada hayat Türkiye’den çok daha ucuz.Batı Trakya’nın giriş kapısı sayılan Aleksandrupolis, Yunanistan’ın Evros Valiliği bünyesinde bulunan 13 kentten biri. 114 binlik toplam nüfusunun 20 bini Türkler’den oluşuyor. Buradan batıya doğru yola devam ettiğinizde, Gümülcine, Kavala ve Selanik’e varıyorsunuz. Aleksandrupolis’in geçmişi MÖ 7. yüzyıla kadar uzanıyor. Traklar bölgede yayılmaya başladıklarında Aleksanrupolis’in karşısında bulunan Somathraki (Semadirek) Adası’nda ilk büyük kenti kuruyorlar. Daha sonra da tekrar ana karaya geçip Batı Trakya’da yerleşim alanları kuruyorlar. Bu kentleri yollarla birbirine bağlıyor, tapınaklar inşa ediyor ve deniz ve kara ticaretini artırıyorlar.Roma döneminde yani MS 1. yüzyıl ile 4. yüzyıl arasında Evros ilini kapsayan alanda imar faaliyetleri sürüyor. Yeni kentler kuruluyor. 4. yüzyıldan sonra başlayan Bizans devrinde, ilk ibadet yeri Kosmosotiras Kilisesi inşa ediliyor. Bu kilise eski pagan tapınağının kalıntıları üstünde yükseliyor. Osmanlılar, İstanbul’u almadan çok önceleri tüm Trakya’yı ele geçiriyor. Böylece Evros için yeni bir dönem başlıyor. Bu dönemde Evros’taki Hıristiyan Ortodokslarla, yeni yerleşen Müslüman Türkler arasında zaman zaman ufak sürtüşmeler yaşanıyor ama yüzyıllarca barış içinde bir arada yaşanıyor. Yunanlılar 25 Mart 1821 tarihini ülkelerinin bağımsızlık günü olarak kabul ediyorlar. Osmanlılar 1830’da Yunanistan’ı bağımsız bir devlet olarak tanıyor. Ama Evros bölgesi 1920’ye kadar Osmanlı sınırlarında kalmayı sürdürüyor.İSTANBUL’DAN 5 SAATEvros Valiliği’nin bastığı Türkçe rehber kitaplarda Semadirek Adası, Evros Vilayeti ve Evros Deltası’yla ormanları hakkında fotoğraflı bilgileri bulmak mümkün. Evros Valiliği’nin bastığı bu kitaplarda Osmanlı izlerinden saygıyla söz ediliyor. İpek kasabalarını, demiryollarını, hanları, esnaf birliklerini Osmanlılar’ın kurduğunu belirtmişler. Evros adlı kitabın girişinde Osmanlı dönemi anlatılırken, ‘Bu dönemde de Yunan ekonomisinin esnaf birlikleri sayesinde başarılı olduğu, bölgedeki geleneksel şehir evlerinin varlıklarından anlaşılmaktadır’ deniliyor. İstanbul’dan yola çıktıktan 4-5 saat sonra, Keşan’a bağlı İpsala sınır kapısı üzerinden Dedeağaç’a varıyorsunuz. İpsala en kestirme yol. Sınırda bekleme yapılmazsa bu süre daha da kısalıyor. İstanbul-Selanik-Atina hattında çalışan, çeşitli firmalara ait çok sayıda otobüs var. Bu otobüslerle İstanbul’dan 35 milyon’a Dedeağaç, Gümülcine ve İskeçe’ye gidebiliyorsunuz. Son yıllarda çok sayıda dolmuş taksi İstanbul-Gümülcine seferi yapmaya başladı. Batı Trakyalı Türkler’in İstanbul’a daha sık sefer yapmasından dolayı sayıları da bir hayli arttı. İstanbul’dan 40 Euro’ya, Keşan’dan 20 Euro’ya dolmuş taksi bulunuyor. İskeçe ve Gümülcine’den kalkan bu taksilerin sürücüleri de Batı Trakya Türkleri. Sizi İstanbul’dan alıp Dedeağaç’ın limanına kadar bırakıyorlar.DENİZİ TERTEMİZKıyı şeridi boyunca uzanan Dedeağaç’ın denizi çok temiz. Özellikle son 7-8 yıl içinde büyük oranda deniz kirliliğinin önüne geçilmiş. AB’nin tavsiyesi ve ekonomik desteğiyle organik tarıma geçilmesinin denizdeki kimyasal kirliliği önlediği söyleniyor. AB Çevre Komisyonu da denizlerdeki temizlenmeyi dikkate alarak Aleksandrupolis, Dikela, Mesimvria şeridine Mavi Bayrak ödülü vermiş. Dedeağaç’ta çok sayıda otel ve pansiyon var. Trakia ve Aleksandr otelleri tüm Evros’un en büyük konaklama yerleri. Bu oteller aynı zamanda geniş ve ferah toplantı salonlarıyla kongre turizmine de elverişli.Dedeağaç’a, ‘Defne-Daphne Türk-Yunan Dostluk Derneği’nin düzenlediği festival vesilesiyle gittik. Festivalin açılışında Gümülcine’deki Türk Konsolosu ile Evros Valisi birer konuşma yaptı. İki konuşmacı da karşılıklı turizmin ve ticaretin arttırlması gerektiğine değindi. Evros Valisi’ne Yunanistan’ın Türkiye’deki temsilciliklerinden vize almanın deveye hendek atlatmaktan zor olduğunu söyledim. Vali de, ‘Bu sıkıntıların zaman içinde aşılacağına inanıyorum’ dedi.Yunanistan’nın Kars’ı sayılabilecek bu kentin caddeleri pırıl pırıl, tertemiz ve ışıklı, çarşıları canlı, limanı hareketli, gece hayatı bizim Ayvalık’tan daha renkli. Akşam olduğunda sahil yolu araç trafiğine kapanıyor, ondan sonra da vur patlasın çal oynasın. Her yanda ışıltılı kafeler, barlar, tavernalar, balık lokantaları var. Taksiler ucuz ve temiz. Yunanistan’da beş yaşın üstünde ticari taksi kullanmak yasak. Araçların büyük bir bölümü Mercedes, Toyota, Volkswagen gibi markalar. Kilometre fiyatları İstanbul’dan daha ucuz. Oysa Yunanistan’da benzinin litre fiyatı Türkiye’yle hemen hemen aynı. UCUZ BALIK LOKANTALARIKıyı şeridinde ve limanda çok sayıda balık lokantası var. Limandaki mendireğin ucundaki eski meyhanede gece boyunca envai çeşit deniz ürünü ve meze yedik, barbayani adı verilen rakıdan epeyce içtik. Sekiz kişiydik. Hesabın sadece 86 Euro (Yaklaşık 160 milyon lira) geldiğini görünce şaşkınlık içinde kaldık. Sonraki günlerde bu ucuzluğun tüm Yunanistan’a has olduğunu gördük. İstanbul’da son yıllarda birbiri ardı sıra açılan balık lokantalarından birinde aynı hizmeti almış olsak en az beş-altı katı bir hesapla karşılaşırdık. Bu ucuzluğu, Yunanistan’da geleneksel esnaf anlayışına ve tüm valiliklerin işletmeleri sıkı bir fiyat denetimi altında tutmalarına borçlu olduğumuzu öğrendim. Masadan kalkmadan önce meyhanenin sahibi yanımıza geldi. ‘Fiyatlarınız çok ucuz’ dedim. ‘Biz, bire aldığımızı en çok ikiye satarız’ diye cevapladı. Ve devam etti, ‘Birkaç kere İstanbul’a geldim, tavsiye üzerine gittiğim yerde bile çok kötü kazıklandım. Sonra da bir yere oturmadan önce uzun uzun pazarlık yapmak zorunda kaldım...’Yunanlılar’la tarihi dokunun yok edilmesi alanında da birbirimize çok benziyoruz. Bahçe içindeki eski konaklar yıkılmış yerine ik-üç katlı apartmanlar dikilmiş. Kıyıdaki eski liman binalarını, birkaç küçük camiyi ve az sayıda eski konağı muhafaza etmişler. Ama kentin dışına çıkıp köylere doğru yol aldığınızda geçmişin tüm hikayesiyle karşınızda durduğunu görüyorsunuz.Küçükçekmece-Gümülcine arası dolmuşla seyahatİstanbul’da yaşıyorsanız Yunanistan’a gitmek için ille de uçak veya otobüs kullanmanız gerekmiyor. Dolmuş da tutabilirsiniz. Küçükçekmece’den her gün saat 11.00-12.00 arası Yunanistan’a bir araba kalkıyor. Yolculuk, trafik olmazsa gümrük dahil dört saat sürüyor. Bunun için vizenizi aldıktan sonra durağa bir telefon açmanız yeterli. Eğer Avrupa yakasında oturuyorsanız şöförler sizi evinizden alıyor. Yolculuğun bedeli ise 40 Euro. Küçükçekmece-Yunanistan arasında çalışan dolmuşları genelde Batı Trakyalı Türkler kullanıyor. Koordinasyonu sağlayan Mutlu Batılı da Batı Trakyalı. Durakta ikisi Yunanlı toplam dört şoför çalışıyor. Otomobiller de Yunan plakalı. İstanbul’dan genelde Gümülcine’ye yolcu çıkıyor. Ama isterseniz İskeçe ve Selanik’e de gidebilirsiniz. İskeçe 50, Selanik 300 Euro. Selanik’in bu kadar pahalı olmasının sebebi, az yolcu olduğundan komple arabayı kapatma zorunluluğu. Atina’ya gidiş ise 700 Euro’ya kadar çıkabiliyor. Yolculuktan öncede vize işlemlerinizi halletmeniz gerekiyor. İletişim için Mutlu Batılı Tel: (0212) 541 08 31.
False