Sıkma Ayran Nasıl Yapılır?
Cengiz Semercioğlu
Ve ben o anda Mersin’le ilgili bir yerel tadı öğrenmiş oldum; Sıkmayı… Sonraki yıllarda defalarca Mersin’e gittim, her gittiğimde de hem bu anımı anlattım hem de Mersin’in yeni lezzetlerini keşfettim…
Benim Mersin’le ilgili ilk anım komiktir… Yıllar önce, su içinde 13-15 yılı vardır, bir düğün töreni için Mersin’e ilk gidişimdi. Adana’da indim, özel araçla Mersin’e gidiyorum… Yol boyunca tabelalar dizilmiş; “Sıkma Ayran 2 TL” yazıyor. Tuzlu ayran, yayık ayran, köpüklü ayran duymuştum da sıkma ayranı ilk kez duyuyordum… Yol boyu düşüne düşüne geldim, ayranı sıkarak nasıl yapıyorlar acaba diye?.. Herhalde yayık ayranı gibi bir yöntemi olmalı… Mutlaka sıkma ayran içmeliyim diye diye Mersin’e geldim. Düğün evine vardım, ilk sorum “Sıkma ayran var mı” oldu… “Ayran var da sıkma yok, hazırlamak lazım” falan dediler… “Nasıl olmaz o kadar meşhur bir şey. Yol boyu her yerde sıkma ayran 2 lira yazıyordu” dedim… Herkes kahkahalarla gülmeye başladı. Ve ben o anda Mersin’le ilgili bir yerel tadı öğrenmiş oldum; Sıkmayı… Sonraki yıllarda defalarca Mersin’e gittim, her gittiğimde de hem bu anımı anlattım hem de Mersin’in yeni lezzetlerini keşfettim… Bu kez de Hürriyet’le birlikte Mersin’i keşfetmeye çıktım.
Ben bir Akdeniz aşığıyım, Hatay’dan Cebelitarık’a kadar Akdeniz’in Avrupa kıyılarının pek çok yerini gezdim. Yunanistsn kıyılarından Hırvatistan’a, Malta’dan İtalya’ya, Fransız Rveria’sından, İspanya’nın tüm güney kıyılarına kadar… Mersin’in pek çok yerden fazlası var, eksiği yok… Sadece önemli bir liman şehri olması değil, tarihi yerleri ve lezzetleri açısından pek çok Akdeniz şehrinden önde bir yerde.. Ama ne yazık ki her kentimiz ve Türkiye’mizin tamamı gibi Mersin’de de elimizdeki kıymeti anlatamıyoruz. Hem yerel turiste, hem yabancılara… Mesele şu limon dediğimiz narenciye Akdeniz’in her yerinde limon… Kaldı ki Mersin’deki hem daha sulu hem daha lezzetli. Ama Positano denilen İtalya’nın küçük kasabasındaki kadar bile limonun turizmini yapamıyoruz… Limonun neredeyse aklınıza gelebilecek her şeyini yapıp satan turistik bir yer Positano… Mersin’e bu sefer gittiğimde narenciye bahçelerini gördüm, limon paketleyip ihraç eden şirketleri gezdim… Limondan yapılan çeşit çeşit ürünlere tanık oldum… Ve dedim ki evet Mersin kabuğunu kırıyor artık… Elindeki değerin farkına daha çok varıyor… Daha iyi üretiyor, daha iyi pazarlıyor, daha iyi satıyor. Mersin’in limonları Positano’nun limonlarını sonunda yeniyor… Eminim Mersin bu vizyonu, kültürü ve potansiyeliyle Akdeniz’in pek çok şehrini de geçecektir…
Bir Mersin ağası olarak diyorum ki…
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz’ın düzenlediği yemeğe giderken bir Mersin hatırası fotoğrafı çektirdik… Başımızda kasketimiz, boynumuza taktığımız yerel fularlarımızla… Kısa süreliğine de olsa Mersin Ağa’sı olmanın tadına vardık. Mersin Ağa’sı olmak kısaydı ama Mersin’de gördüklerim uzun süre hafızamdan çıkmayacak şeylerdi…
- İnsanların sıcakkanlılığı mükemmel… Bizim bir yanımız Mersin’e bağlıdır… 15 yıl önce gittim dediğim düğün ablamın düğünüydü… Mersin’e ‘kız verdiğimiz’ için Mersinlilerin ne kadar sıcakkanlı insanlar olduğunu iyi bilirim…Ama bu kez çok daha renkli, eğlenceli, güler yüzlü yanlarını gördüm. Böyle insan potansiyeli olan bir kentin cazibe merkezi olmaması mümkün değil…
- Tarihi güzellikleri kaçmaz… Pek çoğumuz antik kentlerinin Ege’de olduğunu sanabilir ama onlar Mersin’i görmemiş olanlardır… Mersin’e gittiğinizde batıda karşılaştığınızdan çok daha fazla antik kentle, tarihi kalıntılarla ve ören yerleriyle karşılaşırsınız… Uzuncaburç, Adamkayalar, Kanlıdivane, Soli, Yumuktepe, Anemurium, Olba, St. Paul Kuyusu, Kelenderis bunlardan sadece bir kaçı… Sadece tarihi kentleri gezmek için bile Mersin’de bir kaç gün yetmez…
- Gurme turizminin başkenti olabilir… Sıkmanın ne olduğunu komik bir şekilde geç öğrendim ama tadına bayıldım. Ne zaman Mersin’e gitsem Sıkma yemeden dönmüyorum artık. Sadece Sıkma mı?.. Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği etkinlikte Mersin’in hiç bilmediğim pek çok yerel lezzetiyle karşılaştık… Tantuni’yi, Cezerye’yi geçtim ama Kerebiç’i, etli dövme pilavını, Bozyazı usulü kabak çorbasını, cevizli ekmeğini, güveçte mersin balığını yemeden dönmemek lazım Mersin’den… Gurme turizminin başkenti olacak kadar zengin Mersin… Geçici bir Mersin Ağa’sı olarak bu kentin kültürünü daha iyi tanımak için yaylasına da çıkmaya, sahilinde de tatil yapmaya karar verdim…