Sevilla Kapısı’nda ışıklar yanar ve Feria başlar
Avrupa’nın en sıradaşı, en coşkulu bahar arşılamalarından biri Endülüs’te yapılıyor. Sevilla kentinde çadırlar, seyyar mutfaklar, sofralar kuruluyor. Kış; dans, müzik ve havai fişeklerle uğurlanıyor. Feria bu yıl 16-21 Nisan’da gerçekleştirilecek.
Kışın bitecek olmasına neden seviyoruz? Baharın yaklaştığını müjdelediği için! Ve bu sevincimizde yalnız olmadığımızı da biliyoruz, ne de olsa koca bir Endülüs de en az bizim kadar heyecanlı ve istekli, baharın gelişini kutlamak konusunda! Hem de yemesiyle, içmesiyle, kıyafetleriyle, müziğiyle, dansıyla; kısacası tüm şaşaası ile gerçek bir kutlama onlarınki. Yaşasın nisan, Yaşasın Feria! Feria, Semana Santa’dan (Kutsal hafta) 2 hafta sonra, şehrin güneybatısında, Los Remedios’taki dev alanda gerçekleşen ve bir hafta süren bir şölen. Geçmişi derseniz, 1800’lü yıllara dayanıyor ve bugün bile gittiğinizde göreceğiniz pek çok detayın kullanımı o dönemlerde başlamış. Festival sadece eskiye uzanmakla kalmıyor, doğuşundaki özellikleri kısmen de olsa koruyor. Örneğin kâğıt lambalar 1877’den, ‘caseta’ çadırları 1893’ten ve havai fişekler de 1864’ten beri festivalin vazgeçilmez unsurları arasındaymış.
Bir zamanlar tütün fabrikası olan Sevilla Üniversitesi’nin kapısından esinlenelerek inşa edilmiş olan Sevilla Kapısı ise ormanın kralı. Çünkü şenliğin resmi açılışı, Sevilla valisinin bu kapıyı kaplayan binlerce ampulü yakması, ardından da tüm alanın merkezden dışarıya doğru ve dalgalar halinde aydınlanmasıyla oluyor.
FAYTONLA GİDİN
Feria alanı civarına park etmeye çalışmak, ilk gireceğiniz çadırda George Clooney’in sizi sevillana dansı yapmak için piste davet edeceğini ummak ile aynı şey. Siz siz olun otomobilinizi Charco de la Pava otoparkına park edip festival alanına giden minibüse atlayın. Eğer taksiyle dönmeyi düşünüyorsanız çoğunluğun şenliği terk etmeye başladığı sabah saat 02.00 sonrasında boş taksi yakalama şansınız daha yüksek. Kaldığınız otel yürüme mesafesinden daha uzaksa en akıllıca yol otobüsle gelmek olur. C1, C2 and 41 hattı, şenlik alanına gidiyor ve 24 saat çalışıyor. Ne para ne de zaman, benim gibi işi raconuyla yapmak diyenlerin tercihi pek tabii ki at veya fayton olmalıdır!
KUĞULARI ANDIRAN DANS
Sevillana müziği ve dansı, ismindeki önermenin aksine, Sevilla’da değil, Castille’de doğmuş. Seguidilla adı verilen bir dansın kolu olarak gelişen Sevillana, bugünlerde çoğunlukla flamenko sanatçıları tarafından sahnelendiği ve yorumlandığı için flamenkoyu andırmaya başlamış. Dansın, toplumun kültür coğrafyasındaki rolü büyük. Birbirlerini beğenen gençlerin bütün bir yılda karşılıklı beğenilerini açıkça ifade edebildikleri tek platformmuş bu dans bir zamanlar. Diğer tüm vakitlerde aile büyüklerinin baskıcı bakışları altında hareket ederken bir tek bu Feria haftasında erkeğin, kalbini kaptırdığı kızı dans etmeye davet etmesiyle, birbirlerine hiç dokunmadan, kur yapan iki kuğuyu andıran, bu duygusal ve incelikli dansı yaparak anlatırlarmış kalplerinden geçenleri...
İşte bu yüzden de bugünlerde İspanya’nın tüm şenliklerinde, düğünlerinde, kutlamalarında, hatta aile meclislerinde bile rastlanan Sevillana için en özel adres Feria. Hem yakından tanımak ve izlemek, hem de yeri gelmişken bir iki hareket olsun öğrenmek için daha iyi bir fırsat yakalanamaz! Becerip becerememe konusunu çok da ciddiye almayın. Unutmayın, uyum sağlayamasanız bile iyi niyetiniz size bir sonraki gece için çadırın kapısını açacaktır!
Ancak çadırlardaki eğlence tek eğlence değil. Şenlik alanının bir bölümünde, Cehennem Sokağı adı verilen bir de lunapark yer alıyor. Burada hem minik hem de yetişkin ziyaretçilerin keyif alacağı her türlü eğlence mevcut. Her ne kadar Feria’nın ana temasının yemek, içmek ve dans etmek olduğu su götürmese de “caseta” ziyaretlerine bir ara verip açık havada lunapark keyfinin tadını çıkarmak da hiç fena olmayabilir!
KILIK, KIYAFETE DİKKAT
Feria alanına geldiğinizde erkeklerin büyük kısmının, kadınların ise çoğunluğunun geleneksel kıyafetler giydiğini göreceksiniz. Özellikle at binen veya at arabalarını kullanan erkeklerin üzerindeki geleneksel kıyafete ‘traje corto’ deniyor. Dar kesimli uzun şort, kısa ceket ve şapkadan oluşuyor. Kadınlarda ise genellikle çok canlı renklerde ve puantiye desenli flamenko elbiselerine saç tacı, çiçek, takı, şal ve yelpaze eşlik ediyor. Eğer ben bu festivale geri dönerim diyenlerdenseniz bu güzel elbiselerden birini kapmayı düşünebilirsiniz. Böylelikle elbisenin içindeki gizli cepleri anahtarlık, para gibi ufak değerlilerinizi taşımak için kullanabilirsiniz. Ancak bu yatırımı yapmaya değmez, daha gezip görmek istediğim çok yer var diyenlerdenseniz o zaman saatlerce ayakta kalacağınızı, yürüyeceğinizi, kimi zaman çamurlanabileceğinizi göz ardı etmeyerek en uygun ve konforlu kıyafetlerinizi giymenizi tavsiye ederim. Bana sorarsanız spor ayakkabı, olmazsa olmaz.
Bahar dediniz mi portakal ve yasemin kokusunun olağanüstü karışımı dolduruyor Sevilla’nın sokaklarını. Ve tabii bir de bir eli kulağında olan nisan festivali Feria’nın heyecanı. Buraya gelip de bu kokuyu almamanın, bu kokuyu alıp da heyecanlanmamanın, heyecanlanıp da keyif almamanın imkânı yok. Derim ki siz vizenizi kontrol edin, bir de bilet kapın, gerisini bırakın Feria size göstersin…
Nedir bu Caseta
ırlarda atıyor. 12 sokağa yayılmış olarak kurulan bu farklı büyüklükteki yaklaşık 1000 çadır, şehrin bilinen ailelerine, özel veya iş arkadaşı gruplarına, kulüplere, ticari kuruluşlara ve hatta politik partilere ait. Haliyle de sadece kendi gruplarından olanların içeri girmesine izin veriliyor. Ama bu gözünüzü korkutmasın, çünkü umuma açık 7 çadır da mevcut. Hem ayrıca unutmayın kanı kaynayan, sıcacık ve keyfi çok yerinde İspanyolların arasındasınız. Feria öncesi birileriyle tanışıp o özel çadırlardan birine girişi garantilememeniz için hiç bir mazaretiniz yok!
Varsayalım ki işin çadıra giriş kısmını hallettik; peki bizi içeride ne bekliyor derseniz, öğleden sonra 2 itibariyle başlayan ve sabahın erken saatlerine kadar devam eden tapas ve içki servisi. Tabii ki hepsi de Sevillana müziği eşliğinde! Ve tabii ki Sevillana dansı yapan İspanyollarla birlikte!
Otel seçenekleri
Los Remedios’a en fazla bir kilometre uzaklıktaki başlıca oteller:
Un Patio en Santa Cruz: Makul fiyatlılar arasında en hoş, en estetik seçeneklerden biri. 18’inci yüzyıldan kalma bir binada. Katedral manzaralı terası ve bedava Wi-Fi hizmeti var. Festival sırasında tek kişilik oda fiyatları 141 Euro’dan başlıyor. (www.patiosantacruz.com)
Apartamentos Suites Santa Cruz: Santa Cruz bölgesinin sevilen ara sokaklarından birinde. Etrafta bol miktarda kafe, restoran, bar bulunuyor. Odalarında Wi-Fi’nin yanı sıra basit ama işlevsel mutfak modülü de var. Nisan başında tek kişi 85 Euro’dan başlıyor. (www.apartamentossantacruz.com)
Find Apartments: 3 yıldızlılardan bir seçenek daha. İlk geldiğinizde IKEA’nın sponsor olduğunu düşünebilirsiniz; lüks değil ama IKEA’nın beyazı ve sadeliği gözü dinlendiriyor. Nisan başında tek kişilik odalar 130 Euro’dan başlıyor. (Plaza de Santa Cruz No: 4, Casco Antiguo)
Suite Alcazar: Odalarındaki şıklık ve konfor fiyatlarına da yansıyor. Gündüz sokaklarda geçecekse odama geldiğimde konfor isterim diyenler için merkezi, estetik ve lüks bir seçenek. Oda fiyatları 220 Euro’dan başlıyor. (www.suitealcazar.com)
Hotel Alfonzo XIII: Açık havuzu, spor salonu ve bahçesiyle şehrin 5 yıldızlı, en prestijli otellerinden. Dekorasyonda Arap esintisi hissediliyor. Festival döneminde oda fiyatları 456 Euro’dan başlıyor. (www.hotel-alfonsoxiii.com)