Saffet Emre TONGUÇ
Son Güncelleme:
Şaşırmak için Güneydoğu
Surların içindeki hazine Diyarbakır, taşın konuştuğu kent Mardin, son telkari ustalarının sanatlarını sergilediği Midyat, suyun tehdit ettiği Hasankeyf, İncil’de bile bahsi geçen Dicle, Türkiye’nin görkemli projesi GAP, Tanrı heykellerinin süslediği Nemrut Dağı, binbir rengin şehri Şanlıurfa, Hz. İbrahim’in yaşadığı Harran, kelaynak kuşlarıyla ünlü Birecik, baraj suları altında kalan Halfeti, Zeugma’nın olağanüstü mozaikleri, çarşıları ve yemekleriyle meşhur Gaziantep, dinler mozaiği Antakya, birbirini görmeyen pencereli evler, köşkler, hanlar, manastırlar...
Güneydoğu Anadolu ya da tarihteki adıyla "Kültürlerin Beşiği Mezopotamya" sizi şaşırtmaya hazır.
SURLARDAKİ HAZİNE DİYARBAKIR
Volkanik kökenli bazalttan yapılmış surların arkasında kalan Diyarbakır bir sürprizler yumağı, labirente benzeyen dar sokakları, beklenmedik bir anda karşınıza çıkan camileri, kiliseleri , hanları ve içe dönük, avlulu evleriyle apayrı bir dünya. Diyarbakır’ı 638 yılında ele geçiren Bakr isimli Arap kabilenin Diyar Bakr diye adlandırdığı ama Romalıların Amida dediği şehir, dört ana giriş kapısı olan, 72 kuleli, altı kilometrelik surların içinde kalıyor. Arap istilası sırasında Bizans kilisesi St. Thomas’ın yerine yapılan, 1091 yılında da Melik Şah tarafından genişletilen Ulu Cami şehre damgasını vuran eserlerden.
Nebi Cami, Hasanpaşa Hanı, Cahit Sıtkı Tarancı Evi, Şeyh Muattar Camii (Dört Ayaklı Minare), Roma Köprüsü ve Diyarbakır Arkeoloji Müzesi şehirdeki diğer önemli noktalar. 1602 yılından kalma Keldani kilisesi, geçtiğimiz yıllarda çatısı çöken ve kaderiyle başbaşa kalan Surp Giragos Ermeni Kilisesi ve Meryam Ana Süryani Kilisesi artık cemaatleri kalmayan ama şehri zenginleştiren eserler. Süryani kilisesindeki papaz İncil’i İsa’nın dili olan Aramice olarak okuyor ve siz yaşadığımız toprakların nelere şahit olduğunun farkına bir kez daha varıyorsunuz. Diyarbakır’da dolaşırken çok dikkatli olun, etraf kapkaççı kaynıyor.
TAŞIN ŞEHRİ MARDİN
Mezopotamya ovasının uçsuz bucaksızlığında yer alan taşın şehri Mardin, ara sokaklarındaki izleri takip ederken, adeta geçmişe yolculuk yapacağınız bir yer. Dayrülzafaran Manastırı’nda, Süryanilerin güneşe taptıkları dönemden kalan tapınakta dolaşmak, kebapçıların tekelindeki Anadolu’da muhteşem yerel yemekleri tatmak amacıyla Cerciş Murat Konağı’na gitmek, güneşle vedalaşmak için Kasımiye Medresesi’ne konuk olup, havuzundaki yansımaları seyretmek, Prens Charles’a ev sahipliği yapan Artuklu Kervansarayı veya Erdoba Evlerini’nde kalmak, yapabileceğiniz şeylerden bazıları. Ama bununla bitmiyor, yüzyıllardır bir arada yaşadığımız Süryaniler’in taşı kelimelerle değiştirdiği Midyat’a gidip kuyumculardati telkari mücevherlerle büyülenebilir ya da kiliselerin çan sesine ezan karışırken dinler arasındaki kardeşliğin barışa olan katkıları üzerine kafa yorabilirsiniz. Hasankeyf’ten keyif almak, ama bir barajın kurbanı olacağını düşünerek hüzünlenmek, geçmişin yerleşimleri arasından geçerek en tepeye çıkmak, İncil’de bile yeri olan Dicle’nin, binlerce yıldır olduğu gibi Hasankeyf’ten süzülerek akmasını seyretmek de listenizde olsun.
BİNBİR RENKLİ ŞANLIURFA
Peygamberler şehri diye adlandırılan Şanlıurfa, farklı dinlerin ve değişik kültürlerin kavşağında. Urfa kalesinden aşağıdaki şehre baktığınızda, Balıklı Gölü ve onun hemen yanındaki Rizvaniye Camii’nin oluşturduğu muhteşem manzarayı görüyorsunuz. Şanlıurfa’nın sokaklarında hálá doğunun o gizemli havası var. O eski kervanların getirdiği mallar, hoş kokulu baharatlar, rengarenk kumaşlar, sanki dört bir yana yayılmış. Neredeyse her meslek grubu için bir çarşı var, bazı çarşıların sadece adı kalmış, sanatkarlarıysa gelişen dünya ve onun ihtiyaçlarına ayak uyduramamışlar. Kazzaz Han diye de geçen Bedesten’de Ortadoğu ve İran kokan şallar, parıltılı elbiseler, rengarenk bluzlar, örtüler, dükkanları donatmış. Hemen yanındaki Sipahi Çarşısı’nda kilimden battaniyeye, halıdan keçeye kadar bir sürü değişik ürün var. Bakırcılar ya da diğer adıyla Hüseyniye Çarşısı ise gün boyu, sanatlarını icra etmek için bakırları döven ustaların sesleriyle inliyor.
1562’de inşa edilmiş eski bir kervansaray olan Gümrük Han adeta merkez konumunda. Kürsü denilen küçük taburelere çömelmiş, başlarına kefiye sarmış adamlar, satranç oynayarak, nargile ya da çay içerek günün yorgunluğunu çıkarıyor. Kimi de kulpsuz fincanlarda servisi yapılan, acı mı acı "Mırra" kahvesini, kaçak tütünden sardıkları sigara eşliğinde içiyor. Yakınlarda da isot pazarı var. Isı otundan türemiş olan ve dondurması bile yapılan isot, Urfalılar için yemek yapımında çok önemli olan, pul bibere benzeyen bir baharat.
Urfa’ya 50 kilometre mesafedeki Harran, 5000 yıllık adını aynen koruyor. Harran’ın Sümerce "Kavşak noktası" anlamına geldiği düşünülüyor. Dünyadaki ilk üniversitelerden birine evsahipliği yapan, ilim merkezi Harran’da bugün o uygarlıktan fazla bir şey görmek mümkün değil. Atatürk barajının sulama kanalları sayesinde geçmişin o kurak Harran’ı yerini artık pamuk tarlalarıyla dolu bereketli topraklara bıraktı. Harran’a kadar gelmişken, Şuayp peygamberin yaşadığına inanılan Şuayp şehrine ve Ay, Güneş, Jüpiter, Satürn gibi gezegenlere adanan tapınakların da bulunduğu sıradışı bir yer olan Soğmatar’a gidebilirsiniz. Şanlıurfa’dan Gaziantep’e giderken Birecik’te Fırat nehri kıyısında yer alan kelaynak üreme çiftliğini ziyaret etmeyi unutmayın. Baraj suları altında kalan Halfeti’de de tekne turu yapabilirsiniz.
GÜZEL PINARDAN GAZİANTEP’E
GAP’tan en çok istifade eden şehirlerden biri olan Gaziantep adını Arapça ayn teb, yani güzel pınardan alıyor. Gazisi ise 1920’den sonra, Kurtuluş Savaşı’nda on aylık kuşatmada Fransızlara gösterdikleri direnişten dolayı verilmiş. Antep fıstığının ve muhteşem yemeklerin şehri olan Gaziantep, Hititlerden Perslere, Romalılardan Araplara kadar çok sayıda uygarlığın işgaline uğradığından, mimari ve tarihi eserler açısından çok zengin bir şehir. Gaziantep’e gittiğinizde, şu anki görünümü daha ziyade Selçuklu izleri taşıyan 36 kuleli kaleden bakırcılar çarşısına yürüyün, baharatçılar ve kasaplar çarşısını gezin. Gül Palas otelinin arkasındaki eski Yahudi ve Ermeni mahallelerine göz atın, kaleleri andıran evlerin arasında bulunan Hasan Süzer Etnoğrafya Müzesine uğrayın. Önce Ermeni katedrali olarak inşa edilen, sonra cezaevine ardından Kurtuluş Camii’ne çevrilen binayı gezin. Korint üslublu kolon başlıkların üzerinden göğe yükselen kubbeye hayran kalın. Hatta, bir tepenin üzerinde yer alan bu yapının minaresine çıkıp, şehre tepeden bakın.
Çiğ ve içli köfteyi mönülerinde bulunduran kebapçılardan birinde bir ziyafet çekin. Öğleden sonra ise Zeugma’dan getirilen ve zengin Romalıların villalarını süsleyen mozaiklerin arasında dolaşırken, İS 252 yılında şehri yakıp yıkan Sasanileri düşünün. Tunus’un başkentindeki Bardo Müzesi’nden sonra dünyanın ikinci en büyük mozaik müzesi olan bu yapıdaki eserler eski zaman insanlarının bizden çok daha rafine zevklere sahip olduklarının bir kanıtı. Bu ay müzenin içinde dünyanın en büyük mühür baskı koleksiyonu açıldı. 100 bin parçadan oluşan koleksiyondan seçilen eserler ziyaretçileri büyülüyor.
DİNLER MOZAİĞİ ANTAKYA
Geçmişin Antioch’u, bugünün Antakya’sı, Hıristiyanların kendilerini Hıristiyan olarak adlandırdıkları ilk şehir. Şehirde bazıları değişik mezhepleriyle olmak üzere üç din de temsil ediliyor, Türkiye’nin tek Ermeni köyü Vakıflı da gene bu hoşgörü ortamı içinde Antakya’da bulunuyor. Dünyanın en muhteşem mozaik müzelerinden biri, Aziz Piyer Kilisesi, restoranlarıyla meşhur Harbiye, inanılmaz bir yapı olan Titus Vespasianus tüneli şehirde görülecek yerlerden bazıları. Hıristiyanlığın en önemli azizlerinden biri olan Pavlus’un doğduğu şehir olan Tarsus da Antakya yakınlarında bulunuyor. Tarsus’a giderseniz, geçtiğimiz yıllarda restore edilen taş evlerin içindeki kafelerde oturup, Pavlus’un kuyusunun olduğu sokaklarda dolaşın, kilisenin etrafında gezinin, sonra da "Çanakkale Geçilmez"in kahramanı, jilet olmaktan son anda kurtarılan Nusrat gemisinin olduğu parka gidin. Güneydoğu Anadolu gerçekten bir başka güzel, ayrılırken tadı damağınızda kalacak.
TANRILAR VE NEMRUT DAĞI
Adıyaman’a yaklaşık yarım saat mesafedeki Kahta, Nemrut’a çıkmak istediğinizde kalabileceğiniz uygun yerlerden biri. Kahta’dan düz devam ettiğinizde varacağınız baraj gölü üzerindeki Neşet’in Yeri ise bölgenin en iyi ve en ilginç restoranlarından. Balıkların tadını çıkarırken, patronun eski eser koleksiyonundan parçalara da göz atabilirsiniz. Kahta’dan petrol kuyuları arasında Nemrut’a giderken yolda sıradışı yerler var. Dokuz kilometre kuzeydeki Karakuş, dağın tepesindeki heykelleri diktiren Antiochus’un eşinin mezarının olduğu yer. Bir dokuz kilometre daha gittiğinizde karşınıza 1800 yıllık bir Roma köprüsü olan Cendere çıkıyor. Kendini tanrılarla bir tutan Antiochus’un mezarının bulunduğu 2150 metrelik zirveye vardığınızda, nefesiniz kesiliyor. Hem onca yolu tırmandığınızdan, hem gördüklerinizden. İÖ 50’li yıllarda yaşayan, kendini hem Pers imparatoru Dara’nın, hem de onun ezeli rakibi Büyük İskender’in soyundan gören kral, baştanrı Zeus’tan tutun, en güçlü tanrı Herkül’e kadar bir sürü devasa heykeli dağın başına gücünün sembolü olarak diktirmiş. Nemrut’a akşamüstü çıkıp, güneşi yolculayabilirsiniz. Dişlerinizin takırdamasına aldırmıyorsanız sabahın ikisinde yollara düşüp, battaniyelerin altından güneşe hoşgeldin de diyebilirsiniz
NASIL GİDİLİR?
Fest Travel (0-212-216 10 36 www.festtravel.com) belirli dönemlerde, kültürel ağırlıklı GAP turları düzenliyor. Hey Travel Trends (0-212-291 85 85 www.heytraveltrends.com) ise hem GAP, hem de müzekent Mardin turları yapıyor. Bölgenin en iyi acentelerinden olan Vipol(0-342-221 02 90 www.vipolturizm.com) hem uzmanlık alanına giren GAP turlarını yapıyor, hem de bölgeden Suriye ve Lübnan’a turlar düzenliyor.
NEREDE YENİR
DİYARBAKIR Çarşı Konağı Izgara 0-412-228 46 73 MARDİN Cercis Murat Konağı 0-482-215 24 74 www.cercismurat.com ADIYAMAN Papatya Restaurant, Kahta 0-416-726 29 89 ŞANLIURFA Çardaklı Köşk 0-414-217 10 80 Kahraman Urfa Kebap Salonu 0-414-215 21 30
Urfa Sofrası 0-414-315 61 30 GAZİANTEP İmam Çağdaş Et Lokantası 0-342-220 45 45 Çavuşoğlu Et Lokantası 0-342-338 18 28 Şirvan Et Lokantası 0-342-324 25 26 ANTAKYA Anadolu Restaurant 0-326-215 33 35 Hidro Restaurant, Harbiye 0-326-231 40 06 Kral Künefe Salonu 0-326-214 75 17 Sultan Sofrası 0-326-213 87 59 www.sultansofrasi.com Cafe Atilla, Tarsus.Tel:0-324-624 78 31
NEREDE KALINIR?
DİYARBAKIR Büyük Kervansaray Hotel 0-412-228 96 06 Class Hotel 0-412-229 50 00 www.diyarbakirclasshotel.com MARDİN Artuklu Kervansarayı 0-482-213 73 53 www.artuklu.com Erdoba Evleri 0-482-213 76 77 www.erdoba.com.tr Devlet Konuk Evi, Midyat 0-482-462 11 01 ADIYAMAN Zeus Hotel, Kahta 0-416-725 56 94 www.zeushotel.com.tr ŞANLIURFA Hotel El-Ruha 0-414-215 44 11 www.hotelelruha.com Gülizar Konuk Evi 0-414-215 05 05 www.gulizarkonukevi.com Beyzade Konak 0-414-216 35 35 www.beyzade.com Cevahir Konuk Evi 0-414-2159377 www.cevahirkonukevi.com GAZİANTEP Anadolu Evleri 0-342-220 95 25 www.anadoluevleri.com Tuğcan Hotel 0-342-220 43 23 www.tugcanhotel.com.tr Grand Hotel 0-342-325 65 65 www.gaziantepgrandhotel.com Yesemek Hotel 0-342-220 88 88 ANTAKYA Antik Beyazıt Otel 0-326-216 29 00 www.antikbeyazitoteli.com Savon Hotel 0-326-214 63 55
SURLARDAKİ HAZİNE DİYARBAKIR
Volkanik kökenli bazalttan yapılmış surların arkasında kalan Diyarbakır bir sürprizler yumağı, labirente benzeyen dar sokakları, beklenmedik bir anda karşınıza çıkan camileri, kiliseleri , hanları ve içe dönük, avlulu evleriyle apayrı bir dünya. Diyarbakır’ı 638 yılında ele geçiren Bakr isimli Arap kabilenin Diyar Bakr diye adlandırdığı ama Romalıların Amida dediği şehir, dört ana giriş kapısı olan, 72 kuleli, altı kilometrelik surların içinde kalıyor. Arap istilası sırasında Bizans kilisesi St. Thomas’ın yerine yapılan, 1091 yılında da Melik Şah tarafından genişletilen Ulu Cami şehre damgasını vuran eserlerden.
Nebi Cami, Hasanpaşa Hanı, Cahit Sıtkı Tarancı Evi, Şeyh Muattar Camii (Dört Ayaklı Minare), Roma Köprüsü ve Diyarbakır Arkeoloji Müzesi şehirdeki diğer önemli noktalar. 1602 yılından kalma Keldani kilisesi, geçtiğimiz yıllarda çatısı çöken ve kaderiyle başbaşa kalan Surp Giragos Ermeni Kilisesi ve Meryam Ana Süryani Kilisesi artık cemaatleri kalmayan ama şehri zenginleştiren eserler. Süryani kilisesindeki papaz İncil’i İsa’nın dili olan Aramice olarak okuyor ve siz yaşadığımız toprakların nelere şahit olduğunun farkına bir kez daha varıyorsunuz. Diyarbakır’da dolaşırken çok dikkatli olun, etraf kapkaççı kaynıyor.
TAŞIN ŞEHRİ MARDİN
Mezopotamya ovasının uçsuz bucaksızlığında yer alan taşın şehri Mardin, ara sokaklarındaki izleri takip ederken, adeta geçmişe yolculuk yapacağınız bir yer. Dayrülzafaran Manastırı’nda, Süryanilerin güneşe taptıkları dönemden kalan tapınakta dolaşmak, kebapçıların tekelindeki Anadolu’da muhteşem yerel yemekleri tatmak amacıyla Cerciş Murat Konağı’na gitmek, güneşle vedalaşmak için Kasımiye Medresesi’ne konuk olup, havuzundaki yansımaları seyretmek, Prens Charles’a ev sahipliği yapan Artuklu Kervansarayı veya Erdoba Evlerini’nde kalmak, yapabileceğiniz şeylerden bazıları. Ama bununla bitmiyor, yüzyıllardır bir arada yaşadığımız Süryaniler’in taşı kelimelerle değiştirdiği Midyat’a gidip kuyumculardati telkari mücevherlerle büyülenebilir ya da kiliselerin çan sesine ezan karışırken dinler arasındaki kardeşliğin barışa olan katkıları üzerine kafa yorabilirsiniz. Hasankeyf’ten keyif almak, ama bir barajın kurbanı olacağını düşünerek hüzünlenmek, geçmişin yerleşimleri arasından geçerek en tepeye çıkmak, İncil’de bile yeri olan Dicle’nin, binlerce yıldır olduğu gibi Hasankeyf’ten süzülerek akmasını seyretmek de listenizde olsun.
BİNBİR RENKLİ ŞANLIURFA
Peygamberler şehri diye adlandırılan Şanlıurfa, farklı dinlerin ve değişik kültürlerin kavşağında. Urfa kalesinden aşağıdaki şehre baktığınızda, Balıklı Gölü ve onun hemen yanındaki Rizvaniye Camii’nin oluşturduğu muhteşem manzarayı görüyorsunuz. Şanlıurfa’nın sokaklarında hálá doğunun o gizemli havası var. O eski kervanların getirdiği mallar, hoş kokulu baharatlar, rengarenk kumaşlar, sanki dört bir yana yayılmış. Neredeyse her meslek grubu için bir çarşı var, bazı çarşıların sadece adı kalmış, sanatkarlarıysa gelişen dünya ve onun ihtiyaçlarına ayak uyduramamışlar. Kazzaz Han diye de geçen Bedesten’de Ortadoğu ve İran kokan şallar, parıltılı elbiseler, rengarenk bluzlar, örtüler, dükkanları donatmış. Hemen yanındaki Sipahi Çarşısı’nda kilimden battaniyeye, halıdan keçeye kadar bir sürü değişik ürün var. Bakırcılar ya da diğer adıyla Hüseyniye Çarşısı ise gün boyu, sanatlarını icra etmek için bakırları döven ustaların sesleriyle inliyor.
1562’de inşa edilmiş eski bir kervansaray olan Gümrük Han adeta merkez konumunda. Kürsü denilen küçük taburelere çömelmiş, başlarına kefiye sarmış adamlar, satranç oynayarak, nargile ya da çay içerek günün yorgunluğunu çıkarıyor. Kimi de kulpsuz fincanlarda servisi yapılan, acı mı acı "Mırra" kahvesini, kaçak tütünden sardıkları sigara eşliğinde içiyor. Yakınlarda da isot pazarı var. Isı otundan türemiş olan ve dondurması bile yapılan isot, Urfalılar için yemek yapımında çok önemli olan, pul bibere benzeyen bir baharat.
Urfa’ya 50 kilometre mesafedeki Harran, 5000 yıllık adını aynen koruyor. Harran’ın Sümerce "Kavşak noktası" anlamına geldiği düşünülüyor. Dünyadaki ilk üniversitelerden birine evsahipliği yapan, ilim merkezi Harran’da bugün o uygarlıktan fazla bir şey görmek mümkün değil. Atatürk barajının sulama kanalları sayesinde geçmişin o kurak Harran’ı yerini artık pamuk tarlalarıyla dolu bereketli topraklara bıraktı. Harran’a kadar gelmişken, Şuayp peygamberin yaşadığına inanılan Şuayp şehrine ve Ay, Güneş, Jüpiter, Satürn gibi gezegenlere adanan tapınakların da bulunduğu sıradışı bir yer olan Soğmatar’a gidebilirsiniz. Şanlıurfa’dan Gaziantep’e giderken Birecik’te Fırat nehri kıyısında yer alan kelaynak üreme çiftliğini ziyaret etmeyi unutmayın. Baraj suları altında kalan Halfeti’de de tekne turu yapabilirsiniz.
GÜZEL PINARDAN GAZİANTEP’E
GAP’tan en çok istifade eden şehirlerden biri olan Gaziantep adını Arapça ayn teb, yani güzel pınardan alıyor. Gazisi ise 1920’den sonra, Kurtuluş Savaşı’nda on aylık kuşatmada Fransızlara gösterdikleri direnişten dolayı verilmiş. Antep fıstığının ve muhteşem yemeklerin şehri olan Gaziantep, Hititlerden Perslere, Romalılardan Araplara kadar çok sayıda uygarlığın işgaline uğradığından, mimari ve tarihi eserler açısından çok zengin bir şehir. Gaziantep’e gittiğinizde, şu anki görünümü daha ziyade Selçuklu izleri taşıyan 36 kuleli kaleden bakırcılar çarşısına yürüyün, baharatçılar ve kasaplar çarşısını gezin. Gül Palas otelinin arkasındaki eski Yahudi ve Ermeni mahallelerine göz atın, kaleleri andıran evlerin arasında bulunan Hasan Süzer Etnoğrafya Müzesine uğrayın. Önce Ermeni katedrali olarak inşa edilen, sonra cezaevine ardından Kurtuluş Camii’ne çevrilen binayı gezin. Korint üslublu kolon başlıkların üzerinden göğe yükselen kubbeye hayran kalın. Hatta, bir tepenin üzerinde yer alan bu yapının minaresine çıkıp, şehre tepeden bakın.
Çiğ ve içli köfteyi mönülerinde bulunduran kebapçılardan birinde bir ziyafet çekin. Öğleden sonra ise Zeugma’dan getirilen ve zengin Romalıların villalarını süsleyen mozaiklerin arasında dolaşırken, İS 252 yılında şehri yakıp yıkan Sasanileri düşünün. Tunus’un başkentindeki Bardo Müzesi’nden sonra dünyanın ikinci en büyük mozaik müzesi olan bu yapıdaki eserler eski zaman insanlarının bizden çok daha rafine zevklere sahip olduklarının bir kanıtı. Bu ay müzenin içinde dünyanın en büyük mühür baskı koleksiyonu açıldı. 100 bin parçadan oluşan koleksiyondan seçilen eserler ziyaretçileri büyülüyor.
DİNLER MOZAİĞİ ANTAKYA
Geçmişin Antioch’u, bugünün Antakya’sı, Hıristiyanların kendilerini Hıristiyan olarak adlandırdıkları ilk şehir. Şehirde bazıları değişik mezhepleriyle olmak üzere üç din de temsil ediliyor, Türkiye’nin tek Ermeni köyü Vakıflı da gene bu hoşgörü ortamı içinde Antakya’da bulunuyor. Dünyanın en muhteşem mozaik müzelerinden biri, Aziz Piyer Kilisesi, restoranlarıyla meşhur Harbiye, inanılmaz bir yapı olan Titus Vespasianus tüneli şehirde görülecek yerlerden bazıları. Hıristiyanlığın en önemli azizlerinden biri olan Pavlus’un doğduğu şehir olan Tarsus da Antakya yakınlarında bulunuyor. Tarsus’a giderseniz, geçtiğimiz yıllarda restore edilen taş evlerin içindeki kafelerde oturup, Pavlus’un kuyusunun olduğu sokaklarda dolaşın, kilisenin etrafında gezinin, sonra da "Çanakkale Geçilmez"in kahramanı, jilet olmaktan son anda kurtarılan Nusrat gemisinin olduğu parka gidin. Güneydoğu Anadolu gerçekten bir başka güzel, ayrılırken tadı damağınızda kalacak.
TANRILAR VE NEMRUT DAĞI
Adıyaman’a yaklaşık yarım saat mesafedeki Kahta, Nemrut’a çıkmak istediğinizde kalabileceğiniz uygun yerlerden biri. Kahta’dan düz devam ettiğinizde varacağınız baraj gölü üzerindeki Neşet’in Yeri ise bölgenin en iyi ve en ilginç restoranlarından. Balıkların tadını çıkarırken, patronun eski eser koleksiyonundan parçalara da göz atabilirsiniz. Kahta’dan petrol kuyuları arasında Nemrut’a giderken yolda sıradışı yerler var. Dokuz kilometre kuzeydeki Karakuş, dağın tepesindeki heykelleri diktiren Antiochus’un eşinin mezarının olduğu yer. Bir dokuz kilometre daha gittiğinizde karşınıza 1800 yıllık bir Roma köprüsü olan Cendere çıkıyor. Kendini tanrılarla bir tutan Antiochus’un mezarının bulunduğu 2150 metrelik zirveye vardığınızda, nefesiniz kesiliyor. Hem onca yolu tırmandığınızdan, hem gördüklerinizden. İÖ 50’li yıllarda yaşayan, kendini hem Pers imparatoru Dara’nın, hem de onun ezeli rakibi Büyük İskender’in soyundan gören kral, baştanrı Zeus’tan tutun, en güçlü tanrı Herkül’e kadar bir sürü devasa heykeli dağın başına gücünün sembolü olarak diktirmiş. Nemrut’a akşamüstü çıkıp, güneşi yolculayabilirsiniz. Dişlerinizin takırdamasına aldırmıyorsanız sabahın ikisinde yollara düşüp, battaniyelerin altından güneşe hoşgeldin de diyebilirsiniz
NASIL GİDİLİR?
Fest Travel (0-212-216 10 36 www.festtravel.com) belirli dönemlerde, kültürel ağırlıklı GAP turları düzenliyor. Hey Travel Trends (0-212-291 85 85 www.heytraveltrends.com) ise hem GAP, hem de müzekent Mardin turları yapıyor. Bölgenin en iyi acentelerinden olan Vipol(0-342-221 02 90 www.vipolturizm.com) hem uzmanlık alanına giren GAP turlarını yapıyor, hem de bölgeden Suriye ve Lübnan’a turlar düzenliyor.
NEREDE YENİR
DİYARBAKIR Çarşı Konağı Izgara 0-412-228 46 73 MARDİN Cercis Murat Konağı 0-482-215 24 74 www.cercismurat.com ADIYAMAN Papatya Restaurant, Kahta 0-416-726 29 89 ŞANLIURFA Çardaklı Köşk 0-414-217 10 80 Kahraman Urfa Kebap Salonu 0-414-215 21 30
Urfa Sofrası 0-414-315 61 30 GAZİANTEP İmam Çağdaş Et Lokantası 0-342-220 45 45 Çavuşoğlu Et Lokantası 0-342-338 18 28 Şirvan Et Lokantası 0-342-324 25 26 ANTAKYA Anadolu Restaurant 0-326-215 33 35 Hidro Restaurant, Harbiye 0-326-231 40 06 Kral Künefe Salonu 0-326-214 75 17 Sultan Sofrası 0-326-213 87 59 www.sultansofrasi.com Cafe Atilla, Tarsus.Tel:0-324-624 78 31
NEREDE KALINIR?
DİYARBAKIR Büyük Kervansaray Hotel 0-412-228 96 06 Class Hotel 0-412-229 50 00 www.diyarbakirclasshotel.com MARDİN Artuklu Kervansarayı 0-482-213 73 53 www.artuklu.com Erdoba Evleri 0-482-213 76 77 www.erdoba.com.tr Devlet Konuk Evi, Midyat 0-482-462 11 01 ADIYAMAN Zeus Hotel, Kahta 0-416-725 56 94 www.zeushotel.com.tr ŞANLIURFA Hotel El-Ruha 0-414-215 44 11 www.hotelelruha.com Gülizar Konuk Evi 0-414-215 05 05 www.gulizarkonukevi.com Beyzade Konak 0-414-216 35 35 www.beyzade.com Cevahir Konuk Evi 0-414-2159377 www.cevahirkonukevi.com GAZİANTEP Anadolu Evleri 0-342-220 95 25 www.anadoluevleri.com Tuğcan Hotel 0-342-220 43 23 www.tugcanhotel.com.tr Grand Hotel 0-342-325 65 65 www.gaziantepgrandhotel.com Yesemek Hotel 0-342-220 88 88 ANTAKYA Antik Beyazıt Otel 0-326-216 29 00 www.antikbeyazitoteli.com Savon Hotel 0-326-214 63 55