Son Güncelleme:
SANTORÄ°NÄ°ya daAtlantis'e Yolculuk Etkileri günümüze kadar sürecek, bir çok bilime analık edecek fikirlerin ortaya atıldığı, insanların dil, ırk ve üretim
SANTORÄ°NÄ°ya daAtlantis'e Yolculuk Etkileri günümüze kadar sürecek, bir çok bilime analık edecek fikirlerin ortaya atıldığı, insanların dil, ırk ve üretim gücü olarak farklılıklar göstermeye baÅŸladığı dönemden kalma bir efsanedir Atlantis. Kimileri boÅŸ ruyalara sürüklenip Atlantik Okyanusuna dalmış, kimileri Kızıldeniz ve Hint Okyanusu'nda olası bir mucizeyi araÅŸtırmış, kimisi de nasıl olsa battığı gibi çıkar diyerek Akdeniz'in ortasına konsantre olup beklemeye baÅŸlamıştır bu kayıp uygarlık için. Düşünceler daha çok Piri Reis'in deyimiyle Bahri MaÄŸrip'e, yani Atlantik Okyanusu'na odaklanmış ve bu okyanusun ismi Atlantis'ten esinlenerek konmuÅŸtur. Ancak Plato'nun yazılarında anlattığı gibi geliÅŸmiÅŸ ve yok olmuÅŸ bir uygarlık, tahminlerin dışında bir yerde Girit adasının kuzeyindeki kek kalıbı ÅŸeklindeki adada yaÅŸamıştı. Bu adanın aslında küçük, volkanik bir ada olduÄŸunu, bundan 2500 yıl önce yaÅŸanan bir patlama sonucu ortasının çöktüğünü ve sulara gömüldüğünü, kaynayan magmanın küçücük bir ada ÅŸeklinde yeniden çıktığını herhangi bir kaynaktan öğrenebiliriz. Bu patlamanın yarattığı etkinin büyüklüğü ve dehÅŸeti, aynı zamanlarda yaÅŸayan komÅŸu uygarlıklardan kalma yazıtlarda bile geçmektedir. Hatta Girit'te yaÅŸayan Minoan uygarlığının, patlamanın yarattığı etkiyle oluÅŸan dev dalgaların verdiÄŸi hasarla yok olduÄŸu da kayıtlarda bulunmaktadır.70'li yıllarda yapılan kazı ve araÅŸtırmaların sonucunda, tamamı volkanik küllerle kaplanmış ve patlamanın olduÄŸu tarihten beri keÅŸfedilmeyi bekleyen bir ÅŸehir ortaya çıktı. Akrothiri adı verilen bu ÅŸehirde, var olduÄŸu zamana göre oldukça ileri bir kültür ve teknolojiye sahip bir yapılanma bulundu. O sıralar, dünyanın bir çok yerinde insanlar daha ateÅŸten haberdar deÄŸilken, bu ada üzerinde zeytinyağı, ÅŸarap üretiliyor ve büyük amforalar içerisinde saklanıyordu. Yine tahıl ve benzeri yiyecek maddelerini saklamaya yarayan amforalar da kazılar esnasında bulunmuÅŸtu. Çok katlı ve düzgün yapılar, denize doÄŸru uzanan simetrik sokaklar ve kanalizasyon sistemi de diÄŸer çarpıcı kalıntılardı. Evlerin duvarlarına yapılmış süslemeler, küller sayesinde bozulmadan kalmıştı. Bu resimlerden ada halkının deniz ticaretine hakim oldukları ve diÄŸer uygarlıklarla da yakın temasta oldukları görülebiliyordu.Küller tarafından yutulmuÅŸ olan bu ÅŸehirde eksik tek ÅŸey insan cesetleriydi. Vezüv yanardağının Pompei ÅŸehrini insanlarıyla beraber yutması gibi bir olay burada yaÅŸanmamıştı. Bu konuda bilim adamlarının katıldığı en önemli varsayım, halkın patlamadan önce oluÅŸan depremler ve lav püskürmelerinden korkarak, adayı topluca gemilerle terk etmiÅŸ olduklarıdır. Muhtemelen patlama, adada yaÅŸayan halkı, yarattığı 30 metrelik dev dalgalarla yakalamış ve yok etmiÅŸtir. Bu yüzden Santorini, günümüzde insanları ve yapılarıyla tamamen yok olmuÅŸ Atlantis uygarlığının yaÅŸadığı yer olarak geçmektedir.Kalıntıların keÅŸfedildiÄŸi yıllara kadar hiçbir önem ifade etmeyen, zamanında Osmanlı'nın yerleÅŸmeye dahi gerek görmediÄŸi, ada üzerinde bulunan Santa Ä°rini kilisesinden adını alan Santorini (ya da eski adıyla Thira), ÅŸu an dünyanın dört bir yanından hem tatil geçirmek, hem de batık uygarlık Atlantis kalıntılarını görmek isteyen turistlerin akınına uÄŸramaktadır. Sadece tarihi deÄŸil doÄŸal yapısı da insanı gerçekten büyüleyen bu adayla tanışmam, bu adada çekilmiÅŸ sıradan Amerikan yapımı bir aÅŸk filmiyle olmuÅŸtu. Konusunu bugün hatırlayamadığım filmin geçtiÄŸi yer bu adaydı. Ä°nanılmaz güzel görüntüler beni oldukça etkilemiÅŸti. Ben de fırsatını ilk bulduÄŸum anda, yanıma bir arkadaÅŸ alarak bu adanın yolunu tuttum. Adaya ulaÅŸmanın en kolay yolu, bir gezi turu organizasyonundan yararlanmaktı. AnlaÅŸtığımız organizasyon firması, Rodos ve Santorini'yi kapsayan, deniz, kara ve hava yolcuÄŸu yapabileceÄŸimiz, bir seyahat programı çıkardı. Ä°stanbul'dan Marmaris'e otobüsle, Marmaris'ten Rodos'a Hidrofoil denen küçük feribotla, Rodos'tan Santorini'ye de pervaneli bir uçakla geçecek ve aynı yollarla da geri dönecektik. Rodos maceralarımı baÅŸka bir yazıya saklayarak, Santorini ile ilgili düşüncülerime geçmek istiyorum. Çünkü ikisi de Akdeniz'de var olan iki ada gibi gözükse de hem tarihi, hem de coÄŸrafi açıdan birbirinden çok farklılar. Santorini'ye gece vakti iniÅŸ yaptık. Hava çoktan kararmış olduÄŸundan, iniÅŸ esnasında adayı yukarıdan inceleme ve nereye indiÄŸimizi görme fırsatımız olmadı. Pusulayı ÅŸaşırmış bir ÅŸekilde havaalanından çıkıp, kalacağımız ÅŸehre bir taksi yardımıyla vardık. Bavulları otele bıraktıktan sonra, ÅŸehir merkezine nasıl gideceÄŸimizi sorduÄŸumuz otelin resepsiyonundaki adam, zaten merkezde olduÄŸumuzu ve yürüyerek istediÄŸimiz yere gidebileceÄŸimizi söyledi. Böylece, bir gece vakti Fira ile tanışmış olduk.* * *Santorini, büyük adanın patlama esnasında parçalanmasıyla ortaya çıkan birkaç adanın birleÅŸmesinden oluÅŸuyor. Bu adaların isimleri de Thira, Thirassia, Aspronissi ve krateri üzerinde bulunduran Neo, Palia ve Mikri Kameni. Hilal ÅŸeklinde ve adaların en büyüğü olan Thira, doÄŸal olarak yerleÅŸim merkezlerinin çoÄŸunu da üzerinde bulunduruyor. Atlantis kalıntıları da, yine bu ada üzerinde bulunmuÅŸ. Thira'nın çevresi toplam 35 km ve her yere otobüs iÅŸliyor. Yok eÄŸer ben kendim gezmeyi severim diyorsanız, motosiklet veya araba kiralamak da mümkün. DiÄŸer adalara motor turları ile ulaşıyorsunuz. Hala faal bir volkan olan Kameni'ye düzenlenen tur da deÄŸiÅŸik bir keyif veriyor. Teknelerin yanaÅŸtığı koydan, bu krater adanın tepesine ulaÅŸmak için yaklaşık 1500 metrelik bir tırmanış sizi bekliyor. Ayağınızın altındaki toprak taÅŸlı, soluduÄŸunuz havadan daha sıcak, ve bunu hemen hissediyorsunuz. Yürüyüş yolunun dışındaki alanlarsa tam bir cehennem görüntüsü veriyor. Patikanın dışında her yer kayalardan oluÅŸmuÅŸ. Henüz aşınmamış bu volkanik kayaların her noktası bir jilet keskinliÄŸinde ve renkleri de kömür kadar siyah. Kayalar sanki dün çıkmış gibi durmaları da ÅŸaÅŸkınlık veriyor. Tepedeki kraterin aÄŸzında da, hala duman tüten delikler olması insana heyecan veriyor. Volkana mayoyla tırmanmak ayrı bir zevk, çünkü tırmanıştan hemen sonra volkanın salgıladığı kükürtle oluÅŸmuÅŸ ÅŸifalı çamur koylarında serinleme imkanı buluyorsunuz. Toprak kavramımızın bu ada üzerindeyken deÄŸiÅŸtiÄŸini söyleyebilirim. Siyah ufalanmış volkanik taÅŸlar ve katılaÅŸmış külden oluÅŸan bir yüzeyle kaplı olan ada, 2500 yıl önce doÄŸadan almış olduÄŸu darbenin bereketini bugün yaşıyor. Küçük domates ve üzüm adanın baÅŸlıca tarımsal ürünleri. Lava adıyla anılan ve adanın yöresel üzümleriyle yapılan ÅŸarabı da deÄŸiÅŸik bir turizm ve ticaret ürünü olarak ortaya çıkıyor. Adanın her yerinde üzüm baÄŸlarına rastlanırken, ÅŸehir içlerinde seyyar bir ÅŸekilde taze ÅŸaraplar satılıyor. Turlar halinde gelen turistler ÅŸarap tatma ve üzüm ezme gezilerine çıkarılıyor. Bu adaların jeolojik yapısı gerçekten sıradışı bir görünüm çiziyor. Patlamadan sonra adanın ortası çökünce, geride kalan ada parçalarının volkana bakan yüzeyleri, bu çökme yüzünden uçurum haline gelmiÅŸ. Adanın baÅŸÅŸehri Fira, diÄŸer büyük ÅŸehri Oia ve ikinci büyük adanın ÅŸehri Thirassia da, iÅŸte bu uçurum tepelere kurulmuÅŸ. Kısıtlı alana ve uçurum üzerine yerleÅŸtirilmiÅŸ bu ÅŸehirlerin dar sokakları, kara volkanik taÅŸlarla döşenmiÅŸ yüzeyleriyle, geliÅŸigüzel yerleÅŸtirilmiÅŸ beyaz Akdeniz yapısı evlerin arasında deÄŸiÅŸik bir atmosfer oluÅŸturuyor. Ä°stanbul'da görmeye alıştığımız bütün gezi gemileri Santorini'ye de uÄŸruyor. Fira ÅŸehrinin aÅŸağısına demirleyen gemilerden inen yolcular için, limanla ÅŸehir arasına küçük bir teleferik kurulmuÅŸ. Yürüyerek çıkmak, ya da deÄŸiÅŸik bir heyecan yaÅŸayıp eÅŸek sırtında yolculuk yapmak isteyenler için büyük zigzaglar çizerek yukarıya çıkan geniÅŸ basamaklı bir patika da var. Bu yolun benzerlerine, diÄŸer uçurum yanına kurulmuÅŸ ÅŸehirlerde de rastlayabilirsiniz. Adanın eÅŸekleri de meÅŸhur. Hatta turist mevsimi dışında, eÅŸeklerin sayısı insanların sayısından fazla oluyormuÅŸ!Adada romantik saatler geçirmeniz iÅŸten bile deÄŸil. Dünyanın bir çok yerinden insanlar evlenmek için buraya geliyor. Hıristiyan aleminin üç büyük mezhebinin de kilisesi adada kurulmuÅŸ ve bu yüzden her hangi bir karışıklık yaÅŸamıyorlar. AkÅŸam güneÅŸ batarken herkes güneÅŸi uÄŸurlamak için hazırlanıyor ve manzarayı en iyi ÅŸekilde görebilmek için yer kapıyor. Konsantre olmuÅŸ bir ÅŸekilde güneÅŸin muhteÅŸem batışını izlerken, birkaç kilise çanının çaldığına ve önünüzden bir gelin ve damadın geçtiÄŸine ÅŸahit olabiliyorsunuz.Tabii bu güzellikleri pazarlamak için, en ince ayrıntılar düşünülmüş. Günbatımını ÅŸezlonglar üzerine serilmiÅŸ vaziyette seyrederken, adanın en güzel mahsullerinden yapılma ÅŸarabı yudumlayabilir, sevgilinizle el ele tutuÅŸtuÄŸunuz halde, fonda çalan Grek müziÄŸiyle aÅŸkın ve mutluluÄŸun bulunmayacak bir halini yaÅŸayabilirsiniz. Ya da yine aynı manzaralı bir restoranda, Akdeniz'den yeni çıkmış balıklarla ve balıklar kadar özgün ÅŸaraplarla kendinize yaÅŸatabileceÄŸiniz en romantik ziyafetlerden birini çekebilirsiniz. Adanın dışarıya bakan kesimlerinde de plajlar yer alıyor. Gündüzleri, ÅŸort, ÅŸapka ve sandaletle adanın plajlarını gezip, her birinden denize girme fırsatını buldum. Turistik bir belde olduÄŸu için kendinizi giyim konusunda sıkıntıya sokmanıza gerek yok. Otelin size sunduÄŸu yemekler haricinde bir ÅŸeyler isterseniz, adanın her yerinde restoran bulabilirsiniz. Fiyat konusunda fazlaca korkuya kapılmadığımı da belirtmek isterim. En ücra köşelerde bile kartlı telefon ve kart satan bir büfe bulabilmeniz mümkün. Atlantis kalıntılarının gezintisi pek uzun sürmüyor. Tur esnasında, tur rehberi size Ä°ngiliz ve Yunan dillerinde kalıntılar hakkında bilgi veriyor. Duvar resimleri ve yer mozaikleri sökülerek Atina'ya götürülmüş ve vakumlu muhafazalar içerisinde müzeye konmuÅŸ. O yüzden rehber, gezdiÄŸiniz yerlerin orijinal resimlerini gösterip gerisini hayal gücünüze bırakıyor. Kazı alanının tamamı, kalıntıların hava ÅŸartlarından zarar görmesini engellemek için eternit çatı ve duvarlarla koruma altına alınmış. Bu yüzden ışığın az olduÄŸu, boÄŸucu sıcakla bunaldığınız bir gezi yapmak zorunda kalıyorsunuz. Ama 2500 yıl öncesinden kalma evlerin ve eÅŸyaların yeterince etki yarattığını söyleyebilirim. Adanın üzerinde dünyanın en büyük monolit kaynakları bulunuyor. Bu maden de ihraç ediliyor. Açıkçası, küçücük ada her anlamda bir para makinesi gibi çalışıyor. Turistlerin hiçbir ÅŸey tarafından rahatsız edilmeden tatillerini yaÅŸama imkanının da saÄŸlanmış olması, komÅŸumuz Yunanistan'ın turizm yönünden ne kadar geliÅŸmiÅŸ olduÄŸunu bize gösteriyor. Ada hakkında detaylı bilgiye internet üzerinden kolaylıkla ulaÅŸabilirsiniz. Dünyanın dört bir yanından gelen insanların o küçücük adada aynı duyguları nasıl paylaÅŸtıklarını görmenizi tavsiye ederim. Enis OPAK - 18 Åžubat 2000, Cuma Â