Şanghay’da çaya davetlisiniz
Şanghay’ın Uluslararası Çay Kültürü Festivali bu yıl 16 Mayıs’ta başlayacak. Festival hem çayın Çin kültüründeki yerini tanımak hem de çay ritüelleri konusunda engin bilgiye sahip olmak için eşsiz bir fırsat sunuyor. Okurumuz Can Yolaç yazdı.
Şanghay, yaklaşık 100 yıldır Çin’in en büyük çay dağıtım merkezi ve pazarı. Bu özelliğinden dolayı da çay evi kültürü, çay partileri ve toplantıları gibi çayla alakalı pek çok kültürel aktivitede çok hareketli bir şehir. Her yıl binlerce çayseveri çeken Uluslararası Çay Kültürü Festivali’ne ev sahipliği yapmasına da şaşmamak lazım.
Festivalin geçmişi Temmuz 1991’e uzanıyor. Her şey Zhabei (Caabey) ilçesindeki Devrimci Tarih Sergi Sarayı’nın, Songyuan Çay Evi’ni açmasıyla başladı. Çay evi yöneticileri, bu bölgede yedi yıl yaşamış olan çağdaş çay ustası Wu Juenong’un (Wu Cüenong; 1897-1989) yazıya döktüğü çalışmalarından yararlanarak, Songyuan’ı çay kültürünü destekleyen bir merkez haline getirdi. Wu Juenong’un çalışmaları üzerine çay evinde düzenlenen tartışmalar, toplantılar, yarışmalar ve seminerler çay kültürü festivaline ilham verdi ve ilk festival 1994’te düzenlendi.
FESTİVAL TEMASI ÇAYLA DOSTLUK
Aralıksız olarak tam 19 yıl düzenlenen festivalin bu yılki teması “Çayla dost olmak ve duyguları çayla ifade etmek”. Her yıl nisan ya da mayısta düzenlenip yaklaşık bir hafta süren festival, bu yıl 16 Mayıs’ta başlıyor. 10’uncu yılda bir de fuar (CSTE 2013) katılmış festival aktivitelerine. Festival her yıl Çin’in pek çok şehrinden ve 20’nin üzerinde ülkeden gelen binlerce ziyaretçiyi ağırlıyor. Ziyaretçiler etkinlikler kapsamında, doğru çay üretim yöntemleri hakkında seminerlere katılabiliyor ve Çin’in en nadide çaylarını tadımlama fırsatı yakalıyor. Songyuan çay evinin bir özelliği de geçirdiği üç tadilattan sonra 3.700 metrekarelik bir alana ulaşmış olması ve halen Asya-Pasifik coğrafyasının en büyük çay evi olma özelliğini taşıması.
Çin kültüründe önemli yer tutan hikâye anlatımı, çeşitli Çin operaları, klasik Çin müziği konserleri Songyuan çay evinde çayınızı yudumlarken izleyebileceğiniz aktivitelerden. Tecrübeli şeflerin hazırladığı ve yapımında çay yaprağı kullanılan yiyecekler, çaylı tatlılar da çay evinin misafirlerine sundukları arasında. Çay yaprağı kullanılarak yapılan Songyuan Ming Yüe (Songyuan parlak ay) çöreği tadımlanması gereken bir lezzet.
Ne zaman ve nasıl gitmeli?
Çin’e seyahat için en uygun aylardan biri olan mayısta eğer yolunuz Şanghay’a düşerse Songyuan çay evini de ziyaret edebilirsiniz. Çay evi için, günlük gezi programlarının Bund (Puxi yakası, Huangpu nehri kenarı) gezisi öncesi veya sonrasında ayıracakları iki saat yeterli. En rahat ve ekonomik ulaşım Bund’ın başlangıç noktası sayılabilecek Suzhou (Sucoğ) çayı üzerindeki tarihi ‘Bahçe Köprüsü’nü (Garden bridge) geçerek kuzeybatı yönüne doğru 10 dakikalık bir taksi yolculuğu. Metroyla da gitmeniz mümkün: 1 numaralı metro hattının ‘Yanchang Road’ istasyonunda inip Gonghexin Caddesi’nden 200 metre güneye doğru yürümeniz yeterli. Zhabei Parkı’nın tam caddeye bakan köşesinde. Songyuan Çay Evi’nin adresi: 1667 Gonghe Xin Caddesi, Zhabei ilçesi, Şanghay. Tel: (Ülke kodu: 0086) (Şehir kodu: 021) 5633 4429
Zirve dönemi Tang Hanedanlığı
Çin’de çayın ilaç, yiyecek ve içecek olarak üç süreçten geçtiği düşünülüyor. Fakat çayın zirve dönemi Tang (MS 618-907) hanedanlığı döneminde. Çay dâhisi olarak tanınan Budist rahip Luyü de ‘Chajing’ (Çaacing-Çay Klasiği) isimli eserini yine bu dönemde yazdı. ‘Chajing’ dünyada çayla ilgili yazılan ilk kitap. Çayın yetiştirilmesinden sunumuna kadar detaylı bilgiler içeren bu 10 bölümlük eser sayesinde, çay kültürü yükseldi, seremoniler geliştirildi ve hatta gelişen çay takımları nedeniyle porselen eşya kalite ve sanatında bile ilerleme sağlandı.
Efsanevi panzehir
Dünyada sudan sonra en çok tüketilen içecek olan çayın Çin’de çok derin bir kültürü var. Çinlilerin yaklaşık 5 bin yıl önce yaşamış olan atalarından Shennong (Şınnong), tarımın ve Çin tıbbının babası olarak biliniyor. Efsaneye göre sabanı ve çapayı icat ederek klanına tarımı öğretmekle kalmamış, Çin tıbbının da bilinen ilk kaynağı olmuş. Shennong doğada var olan bitkileri bizzat deneyerek zehirli olup olmadıklarını ve insanlar tarafından yenilebilirliğini ve şifalarını test etmiş. Bu denemeleri sırasında zehirlenmeyi engellemek için bir bitkiyi yanından hiç eksik etmiyormuş: Çay. Zehirlenme halinde çay yaprağı çiğneyerek kendisini tedavi ediyormuş. Bir gün yanında taşıdığı çay yapraklarının rüzgârdan uçarak içinde su kaynattığı kazanının içine düşmesi sonucunda çayın içilebileceğini de keşfetmiş.
Çay, Çin ve Türkiye
Ülkemizde de çok sevilen çay, Çin kültürüyle aramızda bir benzerlik yaratıyor. Esasen bizim içtiğimiz çay da yeşil çay. Ancak, başlangıçta tohumla üretim yapıldığından yabancı döllenmeyle melezlenmiş. Hatırlamamız gerekirse, yeşil çay yaprakları bahçeden toplandıktan sonra bekletme, mayalama ve kurutma gibi işlemlere tabi tutularak siyah çay haline getiriliyor.
Çin’de çok farklı türde çay yetiştiriliyor ve tüketiliyor. Farklı şehirlerde, farklı çay türleri popüler. Örneğin Pekin’de yasemin çayı daha çok sevilirken, Şanghay’da yeşil çay tercih ediliyor. Düzinelerce çeşit çayın her birinin ayrı demlenme ve tüketim yöntemi var. Bazı çaylar demlenmeden önce bir su yıkanırken, bazıları yıkanmadan demleniyor. Sadece çay yapraklarının körpeliği belirlemiyor lezzetin düzeyini. Çayın demlendiği suyun, demliğin üretildiği malzemenin ve hatta ateşin yoğunluğunun dahi önemi var. Çaya zencefil, soya tohumu, tuz katanlar da var. Tibet gibi soğuk bölgelerde çay tereyağı katılarak servis ediliyor.